KOMİSYON KONUŞMASI

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, deprem bölgesine dair yaptığınız sunum bölgenin sorunları tamamen çözülmüş ve neredeyse eskisinden daha iyi bir tablo olduğu imajını yarattı. Haziran ayında, Gaziantep'te, Afet Koordinasyon Merkezinde, Afet Bölgesi Eğitim Öğretim Faaliyetleri Değerlendirme ve İl Müdürleri Toplantısı'nda eylül ayı başında deprem bölgesinde okul ve derslik sayısında afet öncesi koşullara yeniden kavuşulacağı...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Öyle demedim.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Bu şekilde yazıyor, basında bu şekilde geçiyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - 2024 Eylül ayı için...

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Peki, ben de tekrar gözden geçireceğim.

Sonuç itibarıyla, geldiğimiz nokta tabii ki önemli ve 2024 eğitim yılı için...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Yüzde 10 fazla derslik olacak öncesinde.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Mevcut derslikleri yakalayacağınızı söylemişsiniz, o şekilde tanımlanmış.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - "Yüzde 10 fazlasına kavuşacağız." diyoruz 2024 eğitim öğretim yılı için.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakan...

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Bu önümüzdeki eğitim yılı süresi de...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - En son yarım saat zaten söz vereceğiz.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Önümüzdeki bir yıl ve eğitim yılı süresi de çok önemli. Öğrencilerin hayatında bir yılın ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama tabii ki yirmi yıllık iktidarınız boyunca eğitimde gelişen siyaset, politika, eğitim politikaları bunu maalesef ki önemsiz kılmış durumda. O yüzden de bu bir yılı şurada tartışmak zorunda açıkçası kalıyoruz. Bir yıl çok önemli Sayın Bakan.

Şimdi Hatay'da görev yapan öğretmenlerin de tamamıyla görüşüleceği, eylül ayı itibarıyla işte konaklama ihtiyaçları dâhil olmak üzere bütün sorunlarının çözüleceği noktasında yine bir demeciniz var. Ve 210.215 öğretmenimiz tek tek aranmış, barınmaya ve ihtiyaçlarına ilişkin sorunlar çözülecek diye belirtilmiş. Deprem bölgesinde 4 milyona yakın öğrenci var, öğretmen sayısı 210 bin, mülteci öğrenci sayısı ise 358 bin. Depremin yaşandığı 11 il eğitim hayatı "normal" diyebileceğimiz bir netliğe kavuşmuş değil, okulların büyük bir kısmının tadilatları bitmiş değil, sağlam gibi gözüken okullarda güçlendirme çalışmaları tamamlanmış değil, eğitim öğretim yılının başladığı eylül ayı itibarıyla da okullar eğitime tam olarak açılmış değil; hâlâ çadır kentlerde, konteyner kentlerde okul uygulaması var. Maalesef ki önümüzdeki dönemlerde deprem illerinde ciddi bir biçimde okul terki ve devamsızlık oranlarının yüksekliği gibi bir sorunla karşı karşıya kalacağımız çok açık.

EĞİTİM SEN'in açıklamaları var, eğitimin durumu raporu ortaya koydular; okulların açılmasına çok az zaman kala öğretmenlerin tamamına ulaşılmadığını, barınma sorununun ve yüksek kiraların ciddi bir sorun olmayı sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Özellikle Hatay'da içme suyuna erişim bile bölge halkının olduğu gibi, eğitim emekçilerinin de ciddi bir sorunu olarak önlerinde duruyor. Deprem illerinde sadece eğitim emekçileri değil tüm kamu çalışanları emekçileri bu sorunlarla karşı karşıya.

EĞİTİM SEN Gaziantep Şubesinin yaptığı bir açıklama var: Bölgedeki birçok noktanın yeni eğitim ve öğretim yılına hazır olmadığı, yetkililerin hâlâ eğitim sorununu çözmedikleri, eğitim ve öğretimin hâlâ enkaz altında olduğu, eğitim öğretim yılı başlamasına rağmen birçok okulda tamiratların devam ettiği, bazı okullarda birkaç okulun bir araya getirilerek üçlü eğitimin yapıldığı ve bazı öğrencilerin de konteynerlerdeki sıkıntılı eğitime devam ettikleri yönünde.

Partimizin eylül ayında deprem bölgesine yaptığı bir ziyaret oldu ve ondan sonra raporları var: Adıyaman Üniversitesindeki görevli akademisyenlere ev bulunamadığı; öğrencilere yeterli yurt bulunamadığı; tıp fakültesinin, sağlık fakültesinin, mühendislik fakültesinin 3, 4, 5, 6'ncı sınıfları hariç olmak üzere tüm bölgelerde uzaktan eğitim yapılacağı noktasında bir tespit. Öğretmen açığı tam olarak giderilmemiş, eğitim öğretim yapılamayan hasarlı okulların öğrencileri başka bir okulla birleştirilmiş, aileler için öğrenci servisi ayarlamanın mali yükü ağırlaşmış durumda. Devlet sadece konteyner kentlerdeki öğrenciler için ücretsiz servis uygulaması yapmakta, bazı yerlerde öğrenci servisleri ayarlanmış ancak 3 kilometreyle sınırlandırılmış, Okula uzak olan öğrenciler servis hakkından yararlanamamaktalar. Örneğin, Adıyaman Sincik ilçesi İnlice (Geller) beldesi Çükan Mahallesi'nde okulların açılmasıyla öğrenci servisi ihalesi yıkım yaşayan köy merkezlerine göre yapılmış. Evi yıkılan ve köyden üç beş kilometre uzakta çadır kuran 24 ailenin çocukları servis hakkından yararlanamamakta. Yine Hatay'da eğitimine devam etmek isteyenlerin okul birleştirme gereği çok uzak, 50, 70 kilometre ötede okullara yönlendirildiği, konteyner kentlerden okullara ücretsiz servis sağlanırken mahallelerde, çadırlarda veya bağımsız konteynerlerde kalan ailelerin çocuklarının ücretsiz servisten faydalanamadığı tespiti yapılmış.

Bir diğer önemli nokta ise deprem sonrası yaşanan travma ve çocukların, ailelerin, depremzedelerin yaşadıkları posttravmatik stres, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaç duyduğu psikolojik destek, rehabilitasyon faaliyetleri. Buna dair de bir açıklamanız var ve bu sorunun giderileceği, desteğin sağlanacağı noktasında. Fakat öğrencilere psikososyal destek anlamında sorun ve eksiklikler devam etmekte. Bunlar tam anlamıyla çözülmediği için çocuklar okula gitmekte ve binalara girmekte sıkıntı yaşıyorlar. Deprem bölgesinden farklı illere giden öğrencilerde ciddi anlamda ise uyum sorunu yaşanıyor. Oysa atanmayı bekleyen PDR öğretmenleri var ve ihtiyaca rağmen atamaları gerçekleştirilmiyor. Konteynerlerde kalan öğretmenler okullarına ulaşmada ciddi sorunlar yaşıyorlar; bu anlamda gerek öğrencilere gerekse öğretmenlere dönük yol, yemek ve barınma ihtiyacı tam anlamıyla karşılanmış değil. Eğitimdeki bu sorunların devam etmesi ailelere mevcut deprem travmasının üzerine ek bir stres ve ekonomik yük olarak dönmekte.

Sayın Bakan, Mezopotamya'nın kadim dili Kürtçe bugün maalesef yitip gitmekle karşı karşıya. Ana dilinde eğitim Kürtlerin en temel hakkı. Kürtçe 168 dil arasında 918.123 kelime hazinesiyle dünyanın en zengin dilleri arasında. Maalesef ki asimilasyon politikaları Kürtçe üzerine hiç olmadığı kadar büyük bir hızla etki yapıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Kim yapıyor asimilasyonu?

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Ben uyguluyorum.

Kürt dil bilimcisi Zana Farqînî'nin çok çarpıcı bir ifadesi var, bakınız bir dil bilimci söylüyor bunu, "Kürtçe yağmura yakalanmış kar gibi eriyor." ifadesi çok çarpıcı. Çeşitli araştırmalar yüzyıla yayılan asimilasyon, yasaklama, engelleme politikaları sonucu Kürtçe konuşmanın dramatik bir düşüş içerisinde olduğunu gösteriyor fakat bunun tam tersine Kürtlerin ise dile ilgisi son zamanlarda oldukça artmış durumda ve ortak kanı ise bu durumdan çıkışın tek yolu dilin eğitim dili olması, ana dilinde eğitim. Kürt Çalışmaları Merkezinin geçtiğimiz haftalarda yayınladığı Kürt Barometresi'nin en çarpıcı bulgularından biri Kürtlerin ana dilinde eğitime dair yaklaşımları. "Sizce ana dili Türkçe değil de Kurmanci, Zazaki olanlar için okullarda eğitim dili nasıl olmalı?" diye sorulmuş; yüzde 44'ü "Hem Türkçe hem ana dilinde eğitim verilmeli." demişler, yüzde 27'si "Eğitim dili Türkçe olmalı, ana dili okullarda ayrıca öğretilmeli." demişler, yüzde 9'u ise "Ana dili eğitimi sadece ana dilde yani Kurmanci ve Zazaki olmalı." diye yanıt vermiş. Bakınız, yüzyıllık asimilasyon politikaları sonucunda dahi Kürtlerin yüzde 80'i ana dili talebinde ısrarcı durumdalar. Aynı soruyu yüzyıl önce sorsaydık eğer bu sorunun cevabı "yüzde 100" olacaktı. "Eğitim dili sadece ana dilinde olmalı." denecekti ve "Resmî dil ayrıca öğretilmeli." diye tanımlanacaktı.

Bugün ebeveynlere baktığımızda maalesef ki dillerine sırtlarını dönmek zorunda kalıyorlar çünkü Türkçenin geçerli olduğu bir eğitim ortamında çocuklarının geri kalmasını istemiyorlar. Bakalım İspanya'ya, Belçika'ya, İngiltere'ye, İtalya'ya, Fransa'ya hatta yanı başımızdaki Irak'a; durum böyle mi? Değil. Oralarda insanlar kendi ana dilleriyle var olabiliyorlar. Ayrıca, bir ülkede birden fazla resmî dil de olabilir. Bir ülkenin birden çok resmî dilinin olmasının sakıncasını hâlâ anlamış değiliz. Bu çok eski ve ilkel bir yaklaşım olarak önümüzde duruyor. Bir ülkede yaygın olarak birden fazla dil kullanılıyorsa bunlar o ülkenin zaafı değil zenginliğidir; devlet eşittir tek dil olamaz. Türkler Kürtçe öğrenseydi halklar arasında bu kadar kutuplaşma ve ön yargı da olmazdı. Başka bir dil öğrenmek eğer sizi ana dilinizden uzaklaştırıyorsa orada muhakkak bir adaletsizlik ve eşitsizlik vardır ve Kürtler Türkçe öğrenirken Kürtçeyi unutuyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika ek süre veriyorum.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Yani ortada korkunç bir adaletsizlik ve eşitsizlik vardır. Kürtler de Türkler de hem birbirlerinin hem de başka halkların dillerini ama her şeyden önce kendi ana dillerini öğrenmeli, öğrenebilmeli; dile sınır vurulamaz. Kürtçe yasağına karşı tüm toplumun, Türklerin ve tüm halkların sorumluluğu var. Farklı diller halklar arasında bariyer değildir, tam tersine halklar arasındaki en büyük bariyer dilin yasaklanması, diğer dilin de zorunlu kılınmasıdır. Kürtlerin de kendi ana dillerini konuşma, her alanda kullanma eğitim talepleri meşru talepleridir.

Teşekkürler.