KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ne yaptım? Ne dedim?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Acından ölürsün..."

VELİ AĞBABA (Malatya) - Performansa kalırsa maaş alamaz diyorum, performansa kalırsa maaş alamaz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Süreniz başladı Veli Bey.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sen biliyor musun...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben bilmiyor muyum; hepinizi biliyorum ben, herkesi biliyorum ben.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayı bitirelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Güneş, büyük bir pot kırdın, düzeltmiyorsun da devlet memurlarına... Ne demek devlet memuru gibi?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yok, yok, düzelttim, düzelttim; hakaret etmiyorum, hakaret etmiyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Veli Bey, sürenizden gidiyor, artık konuyu anladık.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Gitsin, ne yapalım.

Maşallah üniversite de hoca mı bıraktınız? Dünyanın en ünlü bilim adamlarını üniversiteden attınız, KHK'yle bilmem neyle. Bir gecede Siyasaldan 35 hocayı attınız. Boğaziçini kendinize benzettiniz. Kayyum atadınız Boğaziçine, daha konuşuyorsun. "Devlet memuru" ne demek?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Çalışkan, verimli pek çok hoca vardır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye attınız? Örneğin, İbrahim Kaboğlu'nu niye attınız? İbrahim Kaboğlu'nu niye attınız? Cem Say'ı niye attınız? Boğaziçindeki hocaları niye attınız? Onun cevabını versenize.

Şimdi, tabii, eğitime ayrılan kaynaktan başlayayım, daha sonra Malatya'yla ilgili konuşacağım. Eğitime ayrılan kaynak maalesef her geçen gün düşüyor. 2016 yılında 17,8 iken 2024 yılında ayrılan pay yüzde 11,9'a gelmiş durumda. Eğitim hizmetlerinin özelleştirilmesi hızla devam ediyor. 2013 yılında eğitimden memnuniyet yüzde 70 civarındayken 2022 yılında yüzde 60'a düşmüş durumda. Eğitime aktarılan kaynaklar azaldıkça kamu okullarının yerini özel okullar aldı. Bu okullarda çalışan öğretmenlerin çalışma koşullarına bakıldığında korkunç manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Özel okullarda çalışan öğretmenlerin koşulları her geçen gün kötüye gidiyor, basına yansıyan haberlerini de hep beraber görüyoruz. Öğretmenlerin çoğunluğu asgari ücret civarında ücret alıyor. Öğretmenlerin taban maaş talepleri var fakat ısrarla görmezden geliniyor. Öğretmenler yıllık sözleşmelerle çalıştırılıyor, ertesi sene sözleşmenin yenilenmeyeceğinden korkan öğretmenler pek çok mobbinge katlanmak zorunda kalıyor. Öğretmenlerin düşük ücret nedeniyle ek işler yapmak zorunda kaldıklarını hep beraber biliyoruz. Elden maaş alma...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ya, eskidendi o, pazarda öğretmenler soğan, patates satıyordu...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen nerede yaşıyorsun ya, sen nerede yaşıyorsun?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Veli Ağbaba, Allah aşkına... Sen eskide kalmışsın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Elden maaş alma, sigortaların eksik yatırılması gibi birçok sorunla karşı karşıya. Bir ülkede yetişmiş insan gücüne bu kadar eziyeti olmaz. Öğretmenlerin birçoğu hâlâ ek iş yapmak zorunda.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Eskiden limon satarlardı, limon.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Güneş, lütfen, insicamı bozmayalım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, ücretli öğretmenler...

Senin tuzun kuru, sen bilmezsin. Bak, İsmail Güneş, ben sana bir ücretli öğretmen tablosu çizeyim, öğren biraz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ben hepsini biliyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Haftada azami otuz saat ders verebiliyorlar, ders saati 61 TL, bir ayda eğer haftalık otuz saat çalışırlarsa alabildikleri maksimum ücret 9 bin TL; senin ayakkabı paranı karşılamıyor İsmail Güneş, kravat paranı karşılamıyor, hâlâ karşıma geçmiş konuşuyorsun. Ağırlıklar daha az, derse giriyorlar; örneğin haftalık yirmi saat derse giren bir öğretmen 5 bin civarında alıyor, haberin yok senin.

(Gürültüler)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ücretli öğretmenleri çevirme şimdi, normal öğretmenleri söyle.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dokuz ay çalışan bir ücretli öğretmen sadece iki ay tam ücret alabilmekte, tatillerde ek dersler ödenmemekte, SGK'leri ayda on altı-yirmi gün arası ödenmekte. MEB bünyesinde on beş- yirmi yıl hatta yirmi beş yıl çalışan öğretmenler bulunmakta.

(Gürültüler)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen bilmezsin; Sayın Ök, sen de bilmezsin, senin de tuzun kuru. Bilmezsin ücretli öğretmeni, ücretli öğretmenin kim olduğunu biliyor musun? Bilmiyorsunuz laf atıyorsunuz bana. Bu insanlar yetmiş, seksen yıl çalışsa emekli olamıyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bir tek sen mi biliyorsun?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, arkadaşlar, Sayın Bakanımız cevap verecek en sonunda.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, bu öğretmenler yetmiş, seksen yıl çalışsa emekli olamıyor. 2014 yılında özel sektörde dershane öğretmenleri beş yıl çalışarak KPSS şartsız atanma hakkı elde etmişler, devlete yıllarca hizmet eden emekli öğretmenler kadro dışı bırakılmışlar.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, bu ücretli öğretmenlerin birtakım sorunu olduğunu biz de biliyoruz, ücretlerinin düşük olduğunu biz de biliyoruz ama kadrolu...

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Normal öğretmenlerin ücretleri iyi mi?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Burada eğer biraz vicdanlıysanız, gelirsiniz Sayın Bakan, burada o ücretli öğretmenlerin kadro sorununu çözersiniz. Seksen yılda, doksan yılda ücretli öğretmenler emekli olamıyor, hâlâ sen hikâye okumaya devam ediyorsun. Tam bir sömürüyle karşı karşıyayız. "Atanamayan öğretmen" diyorsun, hâlâ bu intihar eden öğretmenlerden utanmıyorsun "Atanamayan öğretmen yok." diyorsun. Bugün, 2023 yılında KPSS öğretmenlik durumuna başvuran aday sayısı 600 bine, tam sayısı 572 bine dayanmış durumda. Hâlâ, Millî Eğitimde öğretmen ataması yapmak yerine güvencesiz, düşük ücretli istihdam biçimleri tercih ediliyor. Ücretli öğretmenlikte eğitim bilimleri alanında mezuniyet şartı yok. Millî Eğitim Bakanlığı, alanında uzmanlaşmış öğretmenlere kadro atamak yerine, ucuz öğretmen çalıştırmayı tercih ediyorlar. Öğretmenler işsiz, öğrencilerine kavuşmayı bekliyorlar. Bu atanamayan öğretmen meselesi önemli bir mesele.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - O konuda ben söyledim, sen dinlememişsin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı söz verdi "Mülakatı kaldıracağız." dedi, Sayın Bakan geldi "Kaldırmayacağız, mülakata devam edeceğiz." dedi. Bunun ölçüsü ne Allah aşkına, bunun ölçüsü ne? Neyine bakıyoruz, boyuna mı bakıyorsunuz, posuna mı bakıyorsunuz, rengine mi bakıyorsunuz? Neye baktığınızı da insanlar biliyor. Bu kamudaki mülakatı kaldırmak herkesin boynunun borcu, bu konuda sizi kutluyorum.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Siz milletvekillerini yazılıyla mı seçiyorsunuz?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, sizler fakir insanlar arasında AKP'li, MHP'li diye ayrım yapmıyorsunuz Allah için. Kim için yapıyorsunuz? Eğer size yakınsa, milletvekili yeğeniyse devlete girebiliyor ama fakir fukara çocukları devlete giremiyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Öyle bir şey yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yiğitseniz, gelir o mülakatı kaldırırsınız, karşımızda hikâye okumazsınız. Bu mülakat Türkiye'nin baş belasıdır, utancıdır, onu da söylemek istiyorum.

Tabii, okullardaki beslenme sorunundan da haberin yok senin. Bu öğle yemek uygulaması başlatılmıştı, bu uygulama kaldırıldı. Maalesef, çocuklar aç okula gidiyorlar, Türkiye'nin gerçeğinin farkında mısınız bilmiyorum ama maalesef insanlar, çocuklar aç, okulda okumak zorunda kalıyorlar.

Şimdi gelelim üniversitelere. Ya, bir gecede Mülkiyeden 35 hocayı ihraç ettiniz, attınız. Yüzlerce üniversite hocası ihraç edildi. Boğaziçine 2 kayyum atadınız. Kayyumda üzerinize düşen şey yok. Boğaziçiyle, ODTÜ'yle niye uğraşıyorsunuz biliyor musunuz? Çünkü Boğaziçindeki, ODTÜ'deki hocalar bilimsel, özgür üniversite hocaları; onları kaldıramıyorsunuz. Kendinize göre üniversiteler yaratmaya çalışıyorsunuz.

Şimdi, Sayın Bakan, bugün, biraz önce ODTÜ'lü öğrenciler yanıma geldi, yaşadıkları gerçekten işler açısı. Bu ülkenin geleceği, başarılı gençleri hak etmedikleri bir muamele görüyorlar. Depremzede öğrenciler konukevi olarak kullanılan binaya yerleştirilmişler ancak tek kişinin kalması planlanmış. 8 metrekarelik bu odalarda 3 öğrenci birden kalıyor. Odalarda hareket edecek alan olmadığını söylüyorlar. Bunlar depremzede, ODTÜ'den geldiler bugün. Bunun dışında hijyenle ilgili çok önemli sorunlar olduklarını söylüyorlar. Ben de bunları size söyleyeceğime söz verdim, size söylüyorum. Yurtta farelerin cirit attığını, tuvaletlerde sifonların bozuk olduğunu, temizlik konusunda çok ciddi sorun olduğunu ifade ediyorlar. Bu öğrenciler, üniversite sınavında en yüksek puan alarak ODTÜ'ye yerleşmiş öğrenciler, geleceğin parlak bireyleri, muhtemelen önemli işler yapacaklar, önemli görevlere gelecekler. Masa bile olmayan odalarda ders çalışmaya çalışıyorlar. Bu koşullarda ne kadar başarılı bir eğitim hayatı sürdürülebilir? Bunu da sizin takdirlerinize sunmak istiyorum. İlgilenirseniz memnun oluruz. Sayın Bakana ileteceğimi arkadaşlara, çocuklara, söyledim, ifade ettim.

Şimdi, biraz da Malatya'ya geleyim. Malatya'da 2020-2022 döneminde 159 okul projelendirildi. Bu okulların 10'u bitirildi, 21 okul yapılıyordu, maalesef yapılmadı. Bir de bilginiz olsun, daha önce yapılan ihalelerde güçlendirilmiş okulların yani 2020 depreminde, Elâzığ depreminde güçlendirilmiş okulların tamamı yıkıldı. Bunu yapanların da yaptıranların da kontrol edenlerin de mutlaka bir ceza alması lazım ki aynı sorunlar yaşanmasın.

Yeni yatırım programının da onaylanmasını bekliyoruz. Malatya'da 159 tane okulun yapımını bekliyoruz. Maalesef deprem bölgesinde deprem, en çok eğitimi vurdu. Malatya'da 2 okul yıkıldı, 46 okul ağır, 18 okul orta, 42 okul ise az hasar aldı. Ağır hasar alan okullar yıkılırken az hasar alan okullar onarıldı. Depremde ağır hasar alan okulların büyük bölümünün 2020 Elâzığ depreminin ardından güçlendirme yapılan okullar olduğunu... Böylece güçlendirmenin baştan savma olduğu da ortaya çıktı. On yıl garantisi olması gereken okul binalarından bazılarının birkaç yıl içinde ağır hasarlı olmasının Bakanlığınız tarafından nasıl değerlendirildiğini de merak ediyoruz. Malatya'da şubat ayından beri defalarca irili ufaklı depremler meydana gelmeye devam ediyor. Her depremin ardından okullardaki öğrenciler panikle sınıflardan tahliye ediliyor, bir süre okul bahçelerinde bekletiliyor. Maalesef Malatya depremle ilgili çok ciddi sıkıntı yaşıyor.

Ayrıca, bilginiz olsun, Malatya Öğretmenevi vardı, eski cezaevinin hemen yerinde nisan ayı başında yıkıldı. Depremden dokuz ay sonra bırakın yeni öğretmenevinin temelinin atılmasını, yıkılan öğretmenevi arazisine iş yeri konteynerleri konuldu, öğretmenevi arazisi esnaf konteynerleriyle dolduruldu. Bunu da bilginize sunuyorum. Bakın, Malatya'da polisevi bitirilmek üzere ama öğretmeneviyle ilgili bir şey yok. Malatya'da depremden dolayı sosyal anlamda öğretmenlerin faydalanacağı bir şey olmadığı için mutlaka polisevinin yapılması gerekiyor.

6 Şubat depreminin ardından yaklaşık 3 bin öğretmenimiz tayin isteyerek Malatya'dan ayrıldı. Yine, atamayla yaklaşık 1.300 öğretmen Malatya'ya geldi. Norm fazlası öğretmenlerimizle açık kapatılmak istense de şehir merkezinde bazı branşlarda ücretli öğretmenlerle öğretmen eksikliği kapatılmak isteniyor. Deprem bölgesinde pozitif ayrımcılık uygulamasını, zaten zor şartlar altında yürütülen eğitim sürecine bir de öğretmen eksikliğinin eklenmesini istemiyoruz.

Yeni okul yapımı hızlandırılmalı. 855 derslikte eğitim gören 22 bin öğrencinin başka okullarla eşleştirildiği, 111 okulda eşleştirme yapıldığı; 158 okulda ikili, sabahçı-öğlenci şeklinde eğitim verildiği belirtiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 111 okul, başka okulların bünyesine eklenerek eğitim görüyor. 1 okul için yapılan binayı 2 okulun paylaşması da sıkıntı yaratıyor.

Yine, servisle ilgili çok ciddi problemler var. Şehrin değişik bölgelerinde servisle ilgili sıkıntılar yaşanıyor hatta Malatya'nın Kuluncak ilçesinde 600'ün üzerinde öğrenci toplam 7 servisle taşınmaya çalışılıyor. 17 kişilik minibüse 34 öğrenci biniyor, can güvenliği de yok. Bu konuyu da dikkatinize sunmak istiyoruz.

Yine, Malatya'da kamu idarecisi sıkıntısı var. Depremin ardından okul yönetimlerinde büyük boşluk oluştu. Çok sayıda idareci tayinle ve görevlendirmeyle şehir dışına çıkınca okullar idare konusunda sıkıntı yaşıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Malatya'nın sorunlarını çözmemişsin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Öyle ki depremin en büyük yıkım yaptığı ilçelerden biri olan Doğanşehir'de kadrolu okul müdür ve yardımcıları olmadığı belirtiliyor, bir okulda bile ne müdür ne müdür yardımcısı var, bu görevler geçici görevlendirmeyi yürütülüyor, aynı sıkıntı Akçadağ ilçemizde ve sorunlarımız da devam ediyor.

Sanki iktidar benim, bana laf atıyorsun, ben mi çözeceğim? Ben sorunları söylüyorum, sen çözeceksin. Sen iktidar partisinin milletvekilisin ya.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, teşekkür ederim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Sanki Bakan benim, sanki Millî Eğitimi ben yönetiyorum.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Öyle bir havan var ama. "Ben bilirim." diyorsun ya...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben bilirim işte bu işleri.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "Her şeyi ben bilirim." dediğin için...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben biliyorum, ben fakirin fukaranın yanındayım, öğretmenin yanındayım.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Biz de öyle, biz de öyle.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Veli Ağbaba, millet senin yönetemeyeceğini bildiği için zaten bize yönettiriyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen çok yönettin ya.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii, yirmi bir yıldır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Milletin başı göğe erdi. Fakirden haberin yok, fukaradan haberin yok, özel hastane sahibisin.