Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Yükseköğretim Kurulu c) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 14 .11.2023 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Bakan, size bir önerim var: Yanınıza hiçbir bürokratınızı almayın, valiye haber vermeyin; yalnızca tek başınıza şu Anadolu illerinden rastgele birkaç okula bir gidin. Eğitimin ne olduğunu ve ne durumda olduğunu en iyi göreceğiniz yerler oralar. Bakınız, ben okullara gittiğimde şöyle bir durumla karşılaşıyorum, kapıdaki güvenlik karşılıyor, diyor ki: "Vekilim, bizi on ay çalıştırıp iki ay işsiz bırakıyorlar." Bahçeye geçiyorum, çocuk diyor ki: "Öğretmenimiz yok, bahçede zaman geçiriyoruz." Okulun genelinde hizmetli olmadığı için temizlik sorunu var. Öğretmenler odasına giriyorum, öğretmenlerimizin kıyafetinden hangisinin ücretli, hangisinin kadrolu, hangisinin vekil olduğunu da çözebiliyorum. Genelde aldıkları ücret de yeterli değil ama eğitimle ilgili şunu söyleyeyim: Bu eğitim hepimizin çocuklarının geleceği olduğu için verilen eğitimin kalitesi o çocukların mezun olduğu okullardan sonra buldukları işle de ölçülür. Bu bağlamda, üniversite mezunu oldukları hâlde ne ülkenin tarihini ne de matematiği bilmeyen çok sayıda üniversite mezunumuz var. Bunları bire bir tanıyın, bunu siyaset olsun diye söylemiyorum, gördüğüm durumdan üzüldüğüm için anlatıyorum.
Bakınız, çalışanların dışında, kapanan köy okulları var. Köy okullarının kapandığını kabullendik, bu yıl Niğde'de 8 tane köy ortaokulu kapandı. Bunun için de Eminlik'te 2 öğrencimizin donması nedeniyle ODTÜ 2'nci sınıf öğrencilerinin 1964'te yaptığı da bir okul, çok da güzel bir okul. Buraya köylerden öğrenci buldular, denildi ki: "Ben açmıyorum okulu." Bu ortaokul açılmadı, öğrenci bulunduğu hâlde açılmadı hatta şu denildi: "Bu gelen öğrencilerin bir kısmının kayıtları Adana'daymış." Burası kırsal, hayvan bakımı yapıyorlar, tarla ekiyorlar. Şimdi, bu insanlar çocuklarını 30-40 kilometre öteye gönderiyor. Biliyorsunuz, "Taşımalı eğitimden vazgeçeceğiz." dediniz, bunu sürdürüyorsunuz. Taşımalı eğitim şu demek: Velinin okulla ilişkisi bitmesi demek, öğrencinin erken saatte okula gitmesi nedeniyle performansının düşmesi demek, doğru beslenememesi demek, can güvenliği demek çünkü yolda kaza olur, ne olur ne olmaz, o küçücük çocuklar o yollarda telef olur. Bu taşımalı eğitim mantığından vazgeçip kırsaldaki okullarımızı yeniden açmanın yolunun sözü verildi, bu gerçekleşmedi. Yani verilen söz havada kaldı ve bu yıl 8 tane ortaokulumuz kapandı. İşin ilginci, kapanan ilkokulların içinde bazıları yeni yapılmış. Ya, kapanacaktı niye ilkokul yaptırıldı hayırsever insanlara? Bunu da anlamakta zorlanıyorum. Eğitim sisteminin doğal olarak içinde bulunduğu sorunların artarak sürdüğünü ifade etmek isterim.
Bakınız, tarım işçileri var, tarlanın kenarında arabanızı durdurun, oraya da varın, sorun, "İçinizde atanamayan öğretmenler el kaldırsın." deyin. "Öğretmen kızlarımız atanamadığı için tarlada tarım işçiliği yapıyor. Niye okudu?" diyor babası annesi bize, bu soruyu soruyor. Şu anda kaç tane kadrolu olmayan öğretmen görev yapıyor, ne kadar açığınız var? Bunu da açıklarsanız hem kamuoyu da bilir. Yani eğitim sisteminin yalnızca eğitim sorunu yok, atanamayanları var. PIKTES öğretmenleri beş yıl 657'ye tabi proje elemanı olarak çalıştırıyorsunuz; yasal anlamda, ceza anlamında 657'ye tabi ama öğretmen değil. Ücretli öğretmenler her gün bütün milletvekillerine mail yağdırıyorlar, bu arkadaşların sorunlarını çözün, çok fazla da değiller. Her dönem aynı sorunları gündeme getirmek de insanı yoruyor.
Ayrıca, şu çırak okulu ve staj yapan öğrencilerimiz var. Bunların da çalıştığı yere gidin bakın, bu gençlerin bedenine büyük iş yüklenip ucuz işçi olarak çalıştırılıyor. Bu ucuz işçilik yanında bari yaşlılık sigortasını işe başladığı gün başlatın. Bunları öğrenci sayıyorlar ama ağır işlerin yaptırılmasında o çocuklardan yararlanıyorlar. Sonra, o Afganlı, Iraklı, Suriye kökenli öğrencilerimiz var okullarda. Bana verilen bir yanıtta 1 milyon civarındaydı, şimdi kaç olduğunu, bunu da açıklarsanız öğrenmiş oluruz. Ama başka bir şey söyleyeyim; sizden önceki Sayın Bakan "24 Kasımda müjde, müjde, müjde..." dedi, öğretmen de ikramiye var sandı, 24 Kasım geldi geçti, ikramiye hâlâ gelmedi. Şimdi, bir önlük uygulamasına gidiyorsunuz. Anladığım kadarıyla, öğretmenin ekonomik durumu bozuk olduğu için en azından birbirleri arasında denge sağlayalım diye bir önlük olayı çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bunun yerine bari 24 Kasımda bir ikramiye verin, o arkadaşlarımız da o ikramiyelerden faydalansın.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürer, süre doldu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ne zaman doldu?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bir dakika ek süre de Sayın Gürer'e verin.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sözlerinizi toplamak üzere ilave... Ama bu bir dakika şey gibi görünüyor hani 90+10 var ya. Ya, arkadaşlar, toparlayın diye veriyorum.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Bakan, bizim zamanımızda münazara vardı, tarım dersi vardı, okulu sahiplenme duygusu geliştirilirdi, oraya ait olma anlayışımız vardı. Ben endüstri meslek lisesi mezunuyum sonra 2 üniversite birden bitirdim çünkü bizim endüstri meslek liselerinin özelliği sınavla alınan, özel eğitim verilen okuldu. Buna inanarak oğlumu oraya götürdüm, oğlum mezun oldu, mühendislik sınavına girecek, "Baba biz matematik görmedik." dedi. Hâlâ evladım açısından da vicdani sorumluluk çekiyorum. Şu endüstri meslek liselerini eski konumuna taşıyın, oradaki öğretmenlerimizin haklarını güçlendirin, özlüklerini iyileştirin. Eğitimi eğer eğitimi verenlerin sorunlarını çözmeden sürdürebileceğinizi sanıyorsanız kâğıt üzerinde verdiğiniz bilgiler o sizi tatmin eder, ülkenin geleceğini ve eğitimin sorunlarını çözmez.
Teşekkür ediyorum.