KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekilleri, Değerli Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bütçemiz hayırlı olsun diyorum.

Değerli Bakanım, bana bugün Şanlıurfa Birecik ilçemizle ilgili gelen bir mesaj var, aynen şu şekilde geçiyor: "Şanlıurfa Birecik Halk Eğitim Merkezinde gereksiz ve usulsüz usta öğretici görevlendirmeleri yapılmakta, devletin kaynakları peşkeş çekilmekte. Birecik gibi küçük bir ilçede binin üzerinde kadın ve kısmen de erkek usta öğretici olarak görevlendirilmektedir." Yani binin üzerinde usta öğreticiyi Birecik gibi bir yer nasıl kaldırır? Burada devlet nasıl soyuluyor? Sizden istirham ediyorum buraya bir müfettiş görevlendirin. Gerçekten Birecik'te nasıl böyle bir şeye ihtiyaç var? Halk Eğitim Merkezine eğitim durumları yetersiz ve vasıfsız olan çok sayıda kişinin usta öğretici olarak görevlendirildiği söyleniyor. Yani orada usta öğretici olarak görevlendirilen arkadaşlarımızın eğitim durumu ne, statüsü ne? Bunları bir gözden geçirmek lazım.

Ayrıca kurs açılmadan, eğitim verilmeden, işe gitmeden, hayalî olarak açılan kursların ek ders ücretini usta öğreticilerin evinde oturarak aldığı söyleniyor. Ne derece doğru, bilemem; bu bana WhatsApp'tan gelen yazı Değerli Bakanım.

Eğer devletin kamu kaynakları bu şekilde usulsüzce harcanıyorsa buna hakikaten göz yummamak lazım, bu sorunu ortadan kaldırmanızı sizden bekliyorum, istirham ediyorum.

Ayrıca "SEUP" dediğimiz Sosyal ve Ekonomik Uyum Projesi var. Bu genellikle Avrupa Birliği fonlarından, Suriye'den gelen sığınmacıların çocuklarıyla ilgili, nedir? Benim bölgem olan Şanlıurfa'da Haliliye ilçesi Turgut Özal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi var, ben gittim. Haliliye'de Borsa İstanbul Çok Programlı Anadolu Lisesi, Urfa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Eyyübiye GAP Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de var. Şimdi, bu liselerde Değerli Bakanım eğer 200 Suriyeli öğrenci varsa okulun nüfusu 500'se veya binse 200 Suriyeli nüfusa karşı 200 Türk öğrenciye yemek veriliyor, çanta veriliyor, ayakkabı veriliyor, giysi veriliyor ama diğer Türk vatandaşlarımız da onlara bakıyorlar ve diyorlar ki: "Kardeşim verecekseniz, hepimize verin; vermeyecekseniz bu şekilde, okul içerisinde bir ayrımcılık oluyor, veliler arasında ayrımcılık oluyor, öğrenciler arasında ayrımcılık oluyor." Hatta ben kimliğimi belirtmeden gittim o yemekhanede yemek yedim ve bu gayet rahat oldu. Ama diğer öğrenciler gelip "Bize niye vermiyorsunuz?" şeklinde kapıda bekliyorlar. Bence bu uygulama eksik. Yani evet, bu uygulamayı, tamam, Avrupa Birliği yapıyor ama biz Avrupa Birliği kadar olamayacak mıyız? Burada, Urfa'da 4 tane okul var. Yani o zaman, bu 4 tane okulun tamamına yemek verin, Suriyeli öğrenci sayısı kadar yemek verilmesi doğru bir şey değil.

Kütüphanelerle ilgili, mesela biz kütüphanelere gidiyoruz, kütüphanede internet yok değerli Bakanım; su var, su içecek bardak yok, tuvalet var, tek bir tuvalet, öğrenciler orada sıraya giriyor ve kütüphanede şu oluyor: Saat koymuşlar, on ikiden önce kimse oradan çıkamıyor. Ya, arkadaş insan kırk beş dakika çalışır, bir mola vermek ister, çıkarsanız da yerinize biri gelip oturuyor, yer yok. Yani Şanlıurfa'da gerçekten kütüphanelerle ilgili böyle büyük bir sıkıntımız var. Kütüphane var, klima takmışsınız, klimayı çalıştırmıyorlar. Ya, bu olacak şey mi? Klima arızalıysa "Klima arızalı." deyin; klima da aslında arızalı değil. Bu sıkıntılar had safhada.

Sizden istirham ediyorum: Şanlıurfalılar gerçekten eğitime hasret, öğretmeni yok, öğrenci çok fazla. Yani burada konuşmacı bir arkadaşımız söyledi: "Türkiye'de en fazla ücretli öğretmen Şanlıurfa'da." Yani Şanlıurfa bunu hak etmiyor. Eğitim, eğitim, eğitim...

Yani bugüne kadar Şanlıurfalılar... Mesela arkadaşlar AK PARTİ'li olarak övünüyor "Efendim, bu kaçıncı bütçemiz, kaçıncı bütçemiz..." E, siz Şanlıurfa'dan oy istiyorsunuz, size oy veriyorlar, Cumhurbaşkanına veriyorlar, belediye başkanına veriyorlar, milletvekiline veriyorlar ama siz Şanlıurfa'ya bir şey vermiyorsunuz ki. Yani gerçekten mağdur, üvey evlat muamelesi.

Mesela öğretmenlerle ilgili değerli Bakanım, Siverek ilçemiz ve köyleri var, o köyler aşağı yukarı Siverek'e 30-40 kilometre. Öğretmenler köyde lojman olmadığı için Siverek'te oturuyor. Bu mazota vesaire gelen akaryakıt zammı nedeniyle servis...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Özür dilerim Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tanal, iki dakika diye anlaşmıştık, öyle hatırlıyorum ama...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Kestiyseniz saygı duyarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Peki, teşekkürler.

Şimdi, mesele, orada aşağı yukarı 10-15 öğretmen var, servis ücretine zam geldiği için oradaki servisçiler başka servislerle anlaşmalarını engellediler, sıkıntı oldu. Sizlere yazılı soru önergesi verdik vesaire... Sağ olun, devreye girdiniz, sanki o sorun kısmen bitti ama sadece bir orası değil ki yani kendi araçlarıyla sırayla öğretmen arkadaşlar gidiyorlar, yolda araçlarını durduruyorlar "Sen öğretmen alamazsın." diyor. "Aracınla gideceksin, yalnız başına gideceksin." Yani maalesef memleket Dingo'nun şeyi gibi olmuş. Yani bu konuda Bakanlıkla mı görüşürsünüz, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüyle mi görüşürsünüz? Yani bu konuların bir an önce hakikaten hâlledilmesi lazım.

Son cümle şu: Mevsimlik tarım işçilerinin çocukları... Bunlar eğitimden yoksun, hakikaten çocuk hakları kanununa aykırı, imzalamış olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı yani bu konuda bu mevsimlik tarım işçilerinin çocukları mağdur; ilginizi, alakanızı bekliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Saygılarımı sunuyorum.