KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, bürokratlar, basınımızın değerli emekçileri; ilk önce anlayışınız için çok teşekkür ederim.

Bir sunumla başlamak istiyorum. Şimdi, buraya Hazine ve Maliye Bakanımız geldi, kalkınma planı için biz Sayın Yılmaz'la görüştük ve hep sıfır cari açığın nasıl sağlanacağını söyledik; onların da hepsi turizm gelirlerimizdeki artışı gösterdi dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının üzerindeki yük büyük çünkü bizim üç dört sene içerisinde sıfır cari açığı sağlamamız için gösterilen en büyük kaynak turizm gelirleri.

Şimdi, turizmde sevindirici gelişmeler var, onlarla başlayalım. Mesela, hepinizin bildiği, Dünya Ekonomik Forumunun Seyahat ve Turizm Gelişmişlik Endeksi'ne baktığımız zaman bir iyileşme var; 49'uncu sıradan 42'nci sıraya gelmişiz; bu tabii ki önemli. Ondan sonra, sıralamaya baktığımız zaman sıralamada da 2019'dan 2021'e kadar -en son o zaman var- bir gelişme var; o bakımdan turizmde sevindirici gelişmelerin olduğunu söyleyerek başlamak gerekiyor. Fakat şöyle bir şey var, bir önceki slayt: Turizm gelirindeki artış hedefimiz çok iddialı. Tahmin ediyorum, bu, cari işlemler açığını sıfırlamak için sizin üzerinize getirilen bir yük. Mesela, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde seyahat ve turizm gelirleri tahmininin 47 milyar dolardan 86 milyar dolara çıkması öngörülmüş; bu, dünyada Türkiye'yi ilk sıraya getirir yani 2022-2027 arasındaki dönemde bizler Türkiye'nin dünyada turizm ve seyahat gelirlerini en fazla artıran ülke olmasını bekliyoruz.

Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman ne beklersiniz? Madem turizm bu kadar önemli bir hâle gelecek, bizim Bakanlığımızın, Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesine baktığımız zaman turizmin geliştirilmesi için, sanat ve kültür ekonomisi için, millî kültürümüz için giderek daha fazla pay ayrılmasını beklersiniz öyle değil mi? Madem bacasız sanayi, madem turizm ve kültür bizim için çok önemli ki biz de katılıyoruz... Fakat gördüğümüz zaman hep aynı şeyi görüyoruz; Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçede ayırdığı paylar ve burada sayın bakanların konuşması arasında bir uyuşmazlık var. Dün mesela, Millî Eğitim Bakanıyla burada beraberdik, Millî Eğitim Bakanlığının bütçeden aldığı pay giderek düşüyor. Aynı şekilde, bakın, turizmin geliştirilmesi için de aynı şey geçerli, sanat ve kültür de yerinde sayıyor dolayısıyla burada bir uyuşmazlık var. Eğer bizler eğitime daha fazla pay ayırmak istiyorsak, sanat ve kültür ekonomisini geliştirmek istiyorsak -ki dünya bu yöne gidiyor, Türkiye'nin de bu yönde çok büyük bir potansiyeli var- o zaman yapmamız gereken şey; Kültür ve Turizm Bakanlığının, bizlerin Hazine ve Maliye Bakanlığına önümüzdeki dönem daha fazla baskı yapıp en azından kültür ve sanat ekonomisinin, turizmin geliştirmesinde daha fazla kaynak ayırmasını sağlamamız gerekiyor.

Şimdi, alt bileşenlere baktığımız zaman nerede iyiyiz, nerede kötüyüz ona bakmak lazım. Burada, Dünya Ekonomi Forumunda Türkiye'nin sıralaması... Bizlerin, Türkiye'nin geldiği yeri tartışırken hem zaman içerisinde hem de ülkeler içerisinde bir kıyas yapmamız lazım. Şimdi burada birkaç şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: Kültürel altyapı açısından, hava yolu altyapısı açısından, fiyat rekabetçiliği açısından, sektör önceliği açısından Türkiye ortalamanın üstünde; burada iyi olduğumuz alanlar var. Peki, hangi alanlar gelişmeye daha fazla açık?

Benim burada biraz üzerinde duracağım şey bilişim teknolojileri. Şimdi, dünyada turizm teknolojileri giderek ön plana çıkan alanlardan bir tanesi, özellikle turizm girişimciliği. Ben TÜBİTAK için danışmanlık yaparken de aynı şeyi önermiştim; sizin Bakanlığınızın onlarla bir görüşmesi olduğunu biliyorum, mesela, Akdeniz Üniversitesinde sadece turizm teknolojileriyle ilgili bu "start-up"ların, girişimcilerin olduğu bir teknokent açılsa ve onlar geliştirdiği ürünleri, geliştirdiği aplikasyonları oradaki otellerle paylaşsa bizler mesela şu anda ortalamanın gerisinde olduğumuz bu bilişim teknolojisi hazırlığında önemli bir aşama kaydedebiliriz.

Bakın, başka nede geriyiz? Sağlık ve hijyende. Sağlık ve hijyeni bizim mutlaka turizm tesislerinde iyileştirmemiz lazım. Başka? Bence bu oldukça önemli; çevresel sürdürülebilirlik. Birazdan eminim Cumhuriyet Halk Partisi ve HEDEP de aynı şeyden bahsedecektir. Bizler, turizm gelirlerinin artmasını ya da ülkenin gelirlerinin artmasını, sürdürülebilir bir şekilde olmasını önemsiyoruz. O bakımdan, baktığımız zaman burada, sizin sunumunuzda da bence geliştirilmesi gereken noktalardan bir tanesi çevresel sürdürülebilirlik. Bütün dünyada artık turizm destinasyonlarını seçerken de insanlar gittikleri ülkelerde, gittikleri bölgelerde bir sürdürülebilirlik kriterini arıyorlar. O bakımdan, bence bu açıdan gideceğimiz çok yol var ve tabii ki turizm talep baskısı... Bu, tabii, biraz daha iç turizmle ilgili, Türkiye'de kişi başı millî geliri ve satın alma gücünü bir türlü artıramazsanız, o zaman yabancı talebe karşı çok fazla duyarlı oluyorsunuz. Dolayısıyla, buradan, benim sizlere önereceğim şeylerden bir tanesi: Bilişim teknolojilerinde turizm alanında daha fazla yatırım yapmak, çevresel sürdürülebilirliği sadece turizm sektöründe değil, diğer alanlarda da sağlamak ve daha sonrasında da -tabii ki bu sizin alanınız değil ama- satın alma gücü yüksek bir üst orta gelir, özellikle orta geliri sağlayarak da dış talebin turizm üzerinde bu kadar kırılgan etki yaratmasının önüne geçmemiz gerekiyor.

Şimdi, marka değeri... Bahsettiniz, destekliyoruz, bizlerin önceliklerimizden bir tanesi Türkiye'nin marka değerini iyileştirmek olmalı. Orada ne iyi durumdayız ne kötü durumdayız. Biraz daha, burada marka desteklerine önem vermemiz gerekiyor. 2008-2023 kıyaslamasına baktığımız zaman, mesela Kore, Tayvan, Polonya -ki bunların kültürel zenginlikleri bizim onda 1'imiz bile değil- daha önemli şeyler yapıp marka değerlerini tanıtabilmişler oysa bizim bunlarla kıyaslanmayacak kadar önemli marka değerlerimiz var.

Şimdi, bir başka nokta da şu: Tabii, burası biraz daha Kültür ve Turizm Bakanlığının dışında da oluşan şeylerden bir tanesi. Gelir sınıflarına göre sinema, tiyatro ve konser harcamaların toplam harcama içindeki payı. Bakın, bu, Türkiye'nin içinde bulunduğu gelir durumu sıkıntısının ya da satın alma gücündeki düşmenin göstergesi. Şimdi, bunlar TÜİK verisi, TÜİK'in hane halkı bütçe anketi. Bakınız, bugün, yoksul, düşük gelirli, alt orta gelirli ki hatırlatayım size, Türkiye'deki yoksulların yarısını 21 yaş altındaki gençlerimiz oluşturuyor, bunların sinema, tiyatro ve konser harcamaları için ayırabilecekleri bir bütçe yok. Burada çok daha fazla desteği sağlamamız lazım.

Bizler, şimdi, öğleden sonra tabii ki önergelerimizle bunlarla ilgili ödenek artışı isteyeceğiz, bununla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığının ödenek artışını talep edeceğiz, sizler de reddedeceksiniz ama önümüzdeki sene, en azından, gençlerimizin çok daha fazla sinema, tiyatro ve konser faaliyetlerine katılabilmesi için sosyal destek yapmanız gerekiyor.

Bir de bakın, burada önemli olan şeylerden bir tanesi şu: Üst orta gelire bakın, bu Türkiye'nin burjuvazisidir. Bütün dünyada kalkınmayı, gelişmeyi, demokrasiyi talep eden orta gelir ve üst orta gelirdir. Ben, burada burjuvayı olumlu bir anlamda kullanıyorum yani ya isterseniz "petite burjuvazi" diyebilirsiniz ya da "burjuvazi" diyebilirsiniz ama Türkiye'de ve dünyada orta geliri ve üst orta geliri sizin çok daha güçlendirmeniz lazım. Bir başka sebepten dolayı da üst orta gelirin ve orta gelirin satın alma gücünü artırırsanız, o zaman bunun size ekstradan pozitif bir etkisini de göreceksiniz Sayın Bakanım. O yüzden, biz hep burada orta gelir ve üst orta gelirin desteklenmesi, onların üzerindeki o devasa vergi yükünün azaltılması gerektiğini söylerken bunun bir yansımasını da burada görebiliyoruz.

Şimdi, biraz da sunum dışına çıkmak istiyorum, birkaç nokta daha var, bana ayrılan süre bitmeden. Bir, turistik yerlerin arasındaki ulaştırma altyapısının geliştirilmesi bence önemli, bunlarda bence Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığıyla daha sıkı çalışmanız lazım. Mesela, Göreme'ye, Kapadokya'ya giden birisi çok rahatlıkla Antalya'ya da geçebilmeli ya da Karadeniz'e geçebilmeli. O yüzden, bence bu turistik destinasyonlar arasındaki ulaştırma altyapısının çok daha iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve de bir nokta daha var, mesela Antalya'ya gittiğimizde çok sık duyuyoruz, Antalya'ya gelen turistlerin belki de on binde 1'i Burdur'da Sagalassos Antik Kenti'ne gidiyordur. Gitmek zor, minibüsle gidiyorsunuz ya da araba kiralamanız lazım, kaldı ki Antalya'ya gelen turistlerin de çok önemli bir bölümü Burdur'daki bu harika antik kenti bilmiyorlar. Dolayısıyla, burada önemli olan noktalardan bir tanesi, bana göre, bizim turisti buraya getirdiğimiz zaman sadece otelin içine tıkmamamız lazım ya da bir şehre onu hapsetmememiz gerekiyor. Antalya'ya gittiğimizde, ben İzmirliyim İzmir'e gittiğimizde hep şunu söylüyoruz: Her şey dâhil otellerin fazla olduğu yerlerde esnaf ya da Antalya'daki o halk bu turizmin patlamasından çok fazla yararlanamıyor. Önemli olan şey, o turisti, o otelin dışına, tesisin dışına çıkartıp oradaki güzellikleri görmek, esnafın bundan faydalanmasını sağlamak; ilki bu.

İkincisi, bu "tiny house"lar bahsetmediniz ama bence önemli şeylerden bir tanesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Özlale, toparlayalım.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Bugün, tarım yapılan arazilere "tiny house"lar yapılıyor, bunun ilk başta Türkiye'nin konut ihtiyacını karşılamak amacıyla olduğu söylendi ama burada korkunç bir başıbozukluk var. Bu "tiny house"lara mutlaka bir düzenleme getirmeniz gerekiyor Sayın Bakanım. Bunun dışında, geçen ay çok hararetli bir şekilde tartışmıştık turistik amaçlı kısa süreli sözleşmeleri, buna da bir düzenleme getirmemiz gerekiyor.

Bakanlığınız ile TÜRSAB arasında bir sürtüşme olduğunu biliyoruz. Şimdi, bu sürtüşme ilk başta turizm sektörünü vuruyor. O yüzden ben bu sürtüşmenin bir an önce giderilmesini sizlerden talep ediyorum. Mesela, işte, Kuşadası'ndaki KOMER, kongre merkezi; burada sizin de ortaklığınız var, TÜRSAB'ın da ortaklığı var, milyonlarca dolarlık o kadar yatırım iki tane çok önemli kurum arasındaki sürtüşmeden dolayı neredeyse atıl bir vaziyette kalıyor.

Bir başka mesele şu: Ben Çeşme'den bir örnek vermek istiyorum. Çeşme'de çok vahşi bir yapılaşma var ve özellikle Alaçatı bölgesine baktığınız zaman çetelerin, organize suç örgütlerinin kol gezdiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Burada İçişleri Bakanlığıyla çok daha sıkı çalışmanız lazım.

Bir şey daha var; yurt dışı Türklerden bahsetmiştiniz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına da söyledik, Türkiye'nin bir diaspora politikası yok. Yani bizim sizlerden beklentimiz, şu anda yurt dışında yaşayan Türk sanatçılarımızın, kültür ateşelerimizin, bilim insanlarımızın Türkiye'yle bağını güçlendirmek lazım. Onları buraya çekmek gereksiz, onlar orada mutlu olabilirler fakat onların Türkiye'yle bağlarını güçlendirmek lazım. Buradan çok daha fazla öğrencimizi, çok daha fazla girişimcimizi dışarıdaki sanatçılarımızla, dışarıdaki bilim insanlarımızla buluşturmamız lazım. Ben o bakımdan, önümüzdeki dönemde hem sizin Bakanlığınızın hem de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi ilgili bakanlıkların iyi bir diaspora politikası, etkili bir diaspora politikası geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.