Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c)Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç)Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d)Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e)Vakıflar Genel Müdürlüğü f)Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g)Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ)Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h)Atatürk Araştırma Merkezi ı)Atatürk Kültür Merkezi i)Türk Dil Kurumu j)Türk Tarih Kurumu k)Kapadokya Alan Başkanlığı l)Uludağ Alan Başkanlığı m)Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .11.2023 |
AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız ve değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündemimiz turizm sektörü olunca bu sektöre en çok katkıyı veren Antalya ilimizden, kendi memleketimden başlamak istiyorum. Bölgenin bir milletvekili olarak ve ayrıca buranın sorunlarını yakından takip eden bir vatandaş olarak hem belirli sorunlardan hem de çözümlerinden bahsetmek istiyorum.
Antalya'mız 2023 yılı içerisinde son verilere göre yaklaşık 15 milyona yakın turisti ağırlamıştır. Böylesine ciddi katma değer sağlayan bir şehrimiz var fakat baktığımızda bırakın ekonomik olarak ciddi bir kalkınma yaşamayı, en temel hizmetleri bile alamayan bir şehrimizden bahsediyoruz. Nedir bu alamadığı hizmetler, birazdan bahsedeceğim. Antalya'nın alamadığı hizmetler orta vadede Antalya'mızın ve Türk turizm sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığının yapılması gereken hususlarda doğrudan kendi alanlarına girmese bile çözüm odaklı katkıda bulunmasını bekliyoruz. Örneğin ulaşım hizmetleri. Sayın Bakanımızın da bizzat bu sorunu yaşadığını düşünüyoruz. Almanya'dan Antalya'ya üç saatte uçakla gelen bir turist Antalya'dan Alanya'ya üç buçuk saatte gidememektedir. Mevcut D400 Kara Yolu artık bu yoğunluğu kaldıramamaktadır ve ulaşım yazın felç olmaktadır. Antalya'mızın ilçelerini ve çevre illeri birbirine bağlayan bir demir yolu hattımız bulunmamaktadır. Mesela Kapadokya'mız çok güzel bir turizm bölgemiz. Antalya'dan bu bölgeye bir tren yolu olması gerekmektedir. Buradaki ulaşım imkânları sektöre katma değer sağlar. Tren yolunun olmasıyla trafik kazası riski azalır, turistler daha çok para harcar ve gelen turistten daha fazla yararlanmaya çalışırız. Bakınız, ihalesi planlanan Antalya-Alanya otobanının bir an önce yapılması gerekiyor, ivedilikle bir an önce inşaatına başlanılıp bitirilmesi gerekiyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu konunun muhatabı ise de Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da bu olayın sonuçlandırılması konusunda aktif olarak katkıda bulunmasını bekliyoruz ve talep ediyoruz. Aynı şekilde alternatif turizm yollarının da Antalya Havalimanı'ndan Kızılağaç'a kadar eksik olan taraflarının da tümüyle tamamlanması gerekiyor. Tamamlandığı zaman mevcut D400 Kara Yolu'ndaki trafik yoğunluğunun bir kısmını azaltacaktır. Ulaşım sorununu çözmemiz turizmden alacağımız katma değeri yükseltecektir ve turistlerin Antalya'mıza gelmesini daha motive edecektir. Antalya'mız her şey dâhil bir sistem sunan bir destinasyon. Biz turisti otelden çıkarmanın çözümünü düşünüyoruz. Peki, turist ulaşım koordinasyonu olmayan bir şehirde nasıl şehri keşfedecek, nasıl kentin farklı noktalarını, cazibe merkezlerini ziyaret edecek?
Kıymetli hazırun, turist otelden bir ulaşım disipliniyle dışarı çıkarılmalıdır. Demir yolu gibi diğer ulaşım koordinasyonu da bu yüzden kritik önem taşımaktadır. Buradaki ekonomik döngüyü hafife almayalım. Esnafın, restoranın, hediyelik eşya dükkânının, kuaförün, dondurmacının, müzelerin, her bir turizm paydaşının kazanç sağlayacağını unutmayalım.
Diğer önemli konulardan biri de şehrimize konaklama için gelenlerden ve daire kiralayanlardan bir şehir vergisi alınmasıdır. Bu alınan şehir vergisi yalnız o şehrin altyapı hizmetleri ve kalkınması için kullanılmalıdır. Siz de dünyanın her yerini geziyorsunuz, her kaldığınız yerde şehir vergisi ödüyorsunuz. Ülkemizde de bu şehir vergisi ivedilikle getirilmelidir. Bu, yabancılar tarafından da garipsenmeyecektir çünkü onların da alışık olduğu bir durumdur. Şehrin altyapı hizmetleri için de kalkınması için de şehir vergisi alınması önemli olacaktır. Bakınız, İngiltere'nin 3'üncü büyük turizm şehri olan Manchester şehrinde konaklayanlardan artık 1 sterlin değerinde vergi alınmaktadır. Manchester otelde, misafirhanede ya da apartman dairesi kiralayarak şehirde kalacaklardan şehir vergisi almaya başlayacaktır. Turistlerden alınacak bu verginin geliri kültürel etkinliklere, turizm girişimlerine ve altyapı hizmetlerine harcanacaktır. Örneğin güncel bir gelişme, İspanya'nın Valencia kenti de 2024 yılından itibaren oteller, pansiyonlar, apartman daireleri ve kamp alanları da dâhil olmak üzere bölgedeki her türlü konaklama yerinde konaklayan turistlerden vergi almaya başlayacak. Yedi geceye kadar gecelik 50 sent ile 2 euro arasında para ödeyecekler. Bu şekilde elde edilecek gelirin kent turizminin sürdürülebilir kalkınması yönünde harcanması planlanıyor. Bakın, Mısır, Belçika, Tayland, Venedik ve Portekiz gibi birçok bölgenin de bu konuda adımlar attığını biliyoruz.
Konaklama vergisi ve Turizm Geliştirme Ajansı katkı payıyla toplamda Antalya'mız yaklaşık 400 milyon dolarlık bir ekonomik döngü sağlıyor. Biz, bu paranın Antalya'da kullanılmadığını düşünüyoruz ama en azından bu paranın yarısının Antalya'mızda kalmasını istiyoruz çünkü buraya sıradan bir şehir muamelesi yapılmamalıdır. Milyonlarca kişiye hizmet veren Antalya'mızın altyapısı ciddi anlamda yıpranmaktadır. Biz buraya kaynak aktarmadığımız zaman ise bu sorunlarla zamanla temel hizmetleri veremeyecek duruma geliriz. Bırakın mevcut turizmi geliştirmeyi, mevcut imkânları da kaybetmeye başlarız. Bu konaklama vergisinin yarısının, Valilik önderliğinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı, STK'ler ve turizm paydaşlarından oluşacak bir komisyon ve heyetle Antalya için ne yönde harcanacağı konusu kararlaştırılabilir. Antalya'mız tabii ki ülkemizi ekonomik olarak desteklesin fakat kalkınması ve altyapısı güçlü kalsın. Bakınız, bu bahsettiğimiz paralar aktarılmış olsa ne ulaşım sorununu konuşuyor olacaktık ne de diğer sorunlar Antalya'mızda yaşanıyor olacaktı. Günlük 1 euro Antalya'da konaklayan yerli ve yabancı herkesten şehir vergisi aldığımızı düşünelim, yıllık yaklaşık 300 milyon euroluk bir gelir elde etmiş oluruz. Alınan yüzde 2 konaklama vergisinin en az yarısının ve şehir vergisinin tamamının Antalya için harcanmasını istiyoruz.
Bu arada ben Bakanlığa şu soruyu sormak istiyorum: Birçok turizm şirketinin vergi levhası İstanbul'da, Ankara'da veya başka şehirlerde. Bu şirketler Antalya'nın altyapısından ve belediye hizmetlerinden faydalanıyorlar ama vergisini farklı şehirlerde ödüyorlar. Ben bunu bir haksızlık olarak görüyorum. Bu konu hakkında bir düzenlemeniz var mı? Düşüncelerinizi, Sayın Bakanımızın düşüncelerini merak ediyorum.
Antalya'mızda hem kendi vatandaşları hem de turistler için dünya çapında bir müze eksikliğini de görmekteyiz. Müzeler o kadar önemli ki şehri bir çekim merkezi hâline getirebiliyorlar. Bilbao'daki Guggenheim Müzesi şehrin çevresini tamamen değiştirmiştir. Londra'yı ziyaret ettiğimiz zaman Madame Tussauds Müzesine herkesin fotoğraf çektirmek için gittiğini görüyoruz. Antalya'nın çehresini etkileyecek ve geliştirecek dünya çapında bir müze yapılmasını istiyoruz. Sadece bu müzeyi ziyaret etmek için gelecek turistler olacaktır çünkü şehrin tarihî ve kültürel zenginliği bunu hak ediyor. Bakın, mevcut Antalya Müzemiz 40 dönüm üzerinde kurulmuş; etrafında Karayolu Lojmanları var 30 dönüm üzerinde ve 5 dönüm üzerinde de bir Meteoroloji alanı bulunmakta. Bu alanları başka bir yere kaydırarak mevcut alan 70 dönüme çıkartılarak dünya çapında örnek bir müze inşa edilebilir.
Sayın Bakanım, ANSİAD'ın da bu konuda ciddi bir çalışması ve somut önerileri var; görüşmenizde de fayda olabilir diye düşünüyorum.
Bu arada Antalya'mızdaki son zamanlardaki arkeolojik faaliyetlerinizin de çok faydalı olduğunu ve başarılı bulduğumu belirtmek istiyorum. Side Antik Kenti'nde yaptığınız faaliyetler gerçekten çok faydalı olmuştur. Bunun yanında Perge Antik Kenti'nde antik kent ile tiyatro arasından asfalt yol geçmekte; bu yolun baypas edilerek arkadan geçirilmesi gerekmektedir. Bu yolun altında tarihî eserler olma ihtimali çok yüksek. O yolun kaldırılarak antik kentle tiyatronun birleştirilmesi, tiyatrodaki korunmasız durumun ortadan kaldırılarak antik kent gibi korunaklı hâle getirilmesi gerekmektedir.
Yine gözde turizm merkezlerimizden Alanya'da da arkeolojik faaliyetlerin eksikliğini görüyoruz. Selçuklu Dönemi'ne ait önemli eserlerin bulunduğu bölgenin tarihî zenginliğinin cazibe merkezi hâline getirilmesini de istiyoruz. Antalya'mızın ve diğer şehirlerimizin şehir markası olması yolunda da çokça eksiği bulunmakta. Şehirlerin bir karakteri olması gerektiğine inanıyorum; kent mobilyalarından peyzaj mimariye, çöp kovalarından elektrik direklerine kadar şehrin bir kimliği olmalıdır; Gazipaşa'dan Kaş'a kadar aynı tasarım, aynı kent dili, aynı renkler ve yollar olmalıdır. Ayrıca, kentte bizim değişik cazibe işletmelerine de sahip olmamız gerekmektedir, sırf restoranlar için o ülkeye giden turistler var; son olarak, Michelin Yıldızı almaya layık görülen İzmir ve Bodrum'daki restoran kalitesinin Antalya'mızda da olması gerektiğine inanıyorum.
Dünyadaki şehirler artık akıllı şehir olma adımları atmaktadır yani Antalya olarak temel hizmetleri zor alsak da dijitalleşme yolunda gitmemiz gerekmektedir. Örneğin, dünyanın en güzel şehirlerinden Antalya'nın hâlâ yabancı misafirlerin isteklerini karşılayacak bir mobil aplikasyonu bulunmamaktadır, var olan uygulama da yetersizdir. Antalya'yla ilgili bilgiler farklı ticari işletmelerden sağlanıyor. Bakın, 2022 yılında Avrupa Birliği tarafından Avrupa Akıllı Turizm Başkenti seçilen Valencia'da dijital turist kartıyla her şeye erişim sağlayabiliyorsunuz. Fiziksel ve sanal erişimi olan bu kartla toplu taşımadan, indirimlerden, kültürel hizmetlerden, müze ziyaretlerinden, spor faaliyetlerinden ve yerel işletmelerden faydalar sağlayabiliyorsunuz.
Akıllı ve dijital bir şey planlanırken dünya trendlerini de takip etmek gerekmektedir. Bakın, daha önceki konuşmalarımızda da dile getirdiğimiz dijital ödeme sistemleri, ülkemizde turizm sektörünü olumsuz etkileyen iki örnek de "booking.com" ve PayPal'ın yasaklanması. Bir yandan "Ülkeye daha çok yabancı turist çekelim, ekonomik kalkınmada turizm daha çok öne çıksın." diye konuşuyoruz ama diğer yandan da yabancı misafirlerin çok kullandığı dijital ödeme çözümünü yasaklıyoruz. Yaklaşık 700 bin "web" sayfası PayPal'la ödeme kabul ediyor, böyle bir küresel durum ve trend varken PayPal'ın yasaklanması ülkemizde hem e-ticaretin hem de dijital ve akıllı turizmin yaygınlaşmasının önünde bir engel olarak durmaktadır.
Ayrıca, tanıtım konusunda film turizmine de birkaç cümle ayırmak istiyorum. Elbette uluslararası fuarlar önemli, yakın zamanda Londra fuarı düzenlendi. En az bunun kadar etkili olacak bir konu da Türk dizileri. Türk dizileri özellikle yurt dışında büyük bir rağbet görüyor. Turistik bölgelerde Türk dizileri çekilmesi zorunluluğu sağlanabilir, en azından yaz döneminde dizilerin bazı bölümleri turistik destinasyonlarımızın tanıtımı için kullanılabilir.
"Sürdürülebilir turizm" diyoruz, neredeyse tüm otellerimiz üç kademeli olan sertifikaya başvurmuş ve ciddi denetimlerden geçmektedir. Dünyada GSTC hamlesiyle örnek olduk diyoruz ama şunu merak ediyorum ve buradan sormak istiyorum: Neden buna uygun yeni yerlerde hareket etmiyoruz? Mesela, Manavgat'taki Ulualan mevkisinde 3 bin dönüm arazi alanına sahip böyle bir alanda 3'ü konaklamalı, 1'i konaklamasız 4 golf alanı yapılması düşünülüyor. Zaten bu bölge en çok yatak kapasitesine sahip bir bölgedir. Ayrıca golf otellerinin hepsi Belek bölgesinde toplanmıştır. Burada bu bölgenin bu şekilde değerlendirilmesini Bakanımıza sormak istiyorum. Bakın "sürdürülebilir turizm" diyoruz ama golf otellerinin bölgenin ekosistemine ve su kaynaklarına ciddi zararlarını da görmezden geliyoruz. İnanılmaz bir su tüketimi dışında kimyasal ilaçlar ve gübrelerin bölgeye ne kadar zarar verdiğini de düşünelim. Burada doğal güzellikler kalmadığında turizm için neyi pazarlayacağız, hiç bunu düşündük mü? İlaçlarla dolu olan ve ekosistemi bozulmuş sahiller mi istiyoruz? Golf sporu yapılan gelişmiş ülkelerde golf alanları belirlenirken işe yaramaz araziler, eski çöp depolama alanları seçilmektedir; biz gidip en güzel alanlara golf alanları yapıyoruz; kumsallar ve endemik alanlara ciddi zararlar verecektir. Ulualan'da daha önce planlanan yat limanı, yat çekek ve imalat ihtisas organize sanayi bölgesi ve marina projesinin tekrar planlanması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, bu alanda Manavgat'ın kalkınmasına ve markalaşmasına yönelik bir projenin geliştirilerek uygulamaya geçirilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Ülkemizin misafir ettiği turistlerin ülkeleriyle doğru iletişim kurmasını önemli görmekteyim. Özellikle Rus pazarı turizmde bizi en çok mutlu eden pazarların başında gelmekte. Bu konuda da ülkelerin birbirine duyduğu minnet ve karşılıklı sempati adına örneğin Rusya'da Kültür ve Turizm Bakanlığı çerçevesinde sosyal sorumluluk projeleri yapılabilir; hem faydalı bir iş yapmış oluruz hem de sempati toplamamıza yardımcı olabilir. Kimsesiz çocuklar için yapılacak bir okul, yaşlılar için bir bakımevi yapmak bunca vatandaşını bize tatile yollayan ülkelere bir karşılık olarak sempati toplamamızı sağlayabilir. "Siz bizim ülkemize tatile geliyorsunuz, biz de sizin topraklarınıza böyle katkı sağlıyoruz." diyebiliriz. Bu noktada ülkemizin imajını da düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Son olarak, yine Sayın Bakanımızın yakından ilgilendiği bir konu olan kalifiye personel konusundan bahsetmek istiyorum. Turizm alanında eğitim veren 200'e yakın meslek lisesinin beş yıl içinde turizm meslek koleji statüsüne getirilmesini planladıklarını belirtmişsiniz. Burada sezonluk personel sorunu karşımıza çıkıyor. Örneğin, sektöre geçiş yapan personel sezon bittiğinde belirli aylar işsiz kalmakta, endişe duymakta ve sektörden uzaklaşmaktadır. Artan turist potansiyeline paralel olarak, turizm çalışanlarının çalışma koşulları, özlük haklarında iyileştirme sağlanamaması, artan kiralık ev fiyatları ve enflasyon nitelikli personeli sektörden uzaklaştırmaktadır. Askıda personelle bunların önüne geçilmelidir. Özellikle, meslek yasası hazırlanırken çalışma koşullarının ve ücretlerin iyileştirilmesi, mevsimlik çalışma yerine sezon boyu, on iki ay boyu çalışma sağlanması, çıraklık eğitiminin teşvik edilmesi, cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerekmektedir; sosyal yaşamın geliştirilmesi ve kadın işçilere öncelik verilmesi gerekmektedir.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.