KOMİSYON KONUŞMASI

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden konuşuyoruz ama sanki sadece sermayenin beklentilerini konuşuyoruz gibi. Aslında esas olan ve turizm sektörünü ayakta tutan turizm emekçilerinin sorunlarını, bunlara çözüm önerilerini ve emekçileri derin emek sömürüsünden koruyacak tedbirleri de konuşmamız gerekiyor çünkü Türkiye'de güvencesiz, kayıtsız çalışmanın en yoğun olarak görüldüğü alanların başında turizm gelmekte. Turizm emekçilerinin çok büyük çoğunluğu sezonluk olarak çalışmakta, sezonluk olarak çalışmanın da yol açtığı birçok sorunla karşı karşıya gelmekteler.

Hizmet akdinin askıda olduğu dönemlerde işçiler ücret alamadıkları için geçici olarak yeni bir iş bulmak zorunda kalmaktadırlar. İşsizlik sigortasından yararlanmak için gerekli şartları karşılayamama nedeniyle işsiz kalma döneminde işsizlik yardımı alamamaktadırlar. Genel sağlık sigortası ve emeklilik için gerekli prim gün sayısına çok geç ulaşılmakta, bu nedenle, sektörden, çalışarak emekliliğin neredeyse imkânsız olduğu görülmekte. Mevsimlik istihdamın bir sonucu olarak, çalışanlar, istihdamın daraldığı sezonda işten çıkarılacak personel arasında yer almamak için sosyal haklarından feragat etmekte, yıllık ve haftalık izinlerinden vazgeçmekte ve fazla çalışma sürelerine sessiz kalabilmekte, hatta gönüllü olarak fazla süre de çalışabilmekteler. Bazı küçük ölçekli işletmeler ise sözleşmelerini sezonun ortasında feshetmekte, mevcut işleri daha az iş gücüyle yürütmeye çalışmaktadırlar.

İşin mevsimlik olması sebebiyle, iş sözleşmesinin de belirli süreli olması gerektiği yanılgısına düşüldüğünden turizm sektöründe belirli süreli hizmet akdine göre çalışanların oranı çok yüksek seviyededir. "Her şey dâhil" sistemindeki self-service uygulamaları sektörde nitelikli servis personeli ihtiyacını da önemli ölçüde azaltmıştır. Vasıflı iş gücü, daha düşük ücretli kabul edilecek vasıfsız iş gücüyle ikame edilmektedir.

Ücretlerle ilgili olarak, sektör çalışanlarının büyük çoğunluğunun asgari ücret düzeyinde ve asgari ücrete çok yakın düzeyde ücret alması, ücret gelirlerinin zamanında ödenmemesi ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi gibi konular önemli sorunlardır. İşçi sendikası yöneticileri 1980'li ve 90'lı yıllarda, sektörde, bir işçinin kendi geliriyle yaşamını sürdürebildiğini, sezonda elde ettiği ücret geliriyle kış aylarında bile geçinebiliyorken 2000'li yıllardan sonra bunun mümkün olmadığını hatta bugün için bu durumun 2 maaşla dahi çok zor olduğunu ifade etmekte. Fazla çalışma sürelerine ait ücretler ödenmiyor. Haftalık ve yıllık ücretli izinlerinin yasaya uygun şekilde kullandırılmadığı görülüyor. Yıllık izin ücretlerinin ödenmemesi gibi yıllardır süren hak ihlalleriyle karşı karşıyalar. Yine, fazla çalışmaya ilişkin çalışma sürelerinin yasal sürelerin üzerinde olması, yasaya aykırı gece çalışma yaptırılması, hafta tatili kullandırılmaması, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma ücretlerinin ödenmemesi gibi mevzuata aykırı durumlarla karşı karşıyalar.

Turizm alanında çalışma sorunlarından bir diğeri de sosyal güvenlik kapsamındaki emekçilerin oranının çok düşük olması, kayıt dışılığın yaygın olması. Kayıt dışı istihdama özellikle küçük ölçekli işletmelerde daha fazla başvurulduğu ve bu konuda denetimlerin olmadığı görülmekte. Turizm alanında emekçilerin, özellikle de yabancı emekçilerin kullanılması söz konusu. En önemli nedeni de ucuz göçmen emeğinden yararlanmak. Özellikle kadın göçmen emeği, ücretlerin eksik ödenmesi, zamanında veya hiç ödenmemesi, elverişsiz koşullarda ve iş güvencesi olmaksızın çalıştırılabilmesi, daha uzun saatler çalışma ve daha az ücret alma gibi suistimallere yerli iş gücünden daha kolay maruz bırakılabildiği için tercih edilmekte.

Turizm alanında yaygın kanının aksine, iş kazaları ve meslek hastalıkları da çok sık görülmekte ve maalesef ki az tehlikeli sınıfta değerlendirilmekte oysa bir bütün olarak bakıldığı zaman, hamam, sauna, ütüleme, kuru temizleme, havuz hizmetleri gibi hizmetler var. Kızgın yağ yanıkları, bıçak yaralanmaları; kayma, yatay ve yüksekten düşme, kırılmalar, fiziksel iş kazaları; deri, iskelet, kas sistemi hastalıkları; hiyerarşi ve ağır iş yükü kaynaklı stres, uyku bozuklukları, tükenmişlik, psikolojik rahatsızlıklar; su buharı ve gaz içeren basınçlı kapların patlamasına bağlı kazalarla karşı karşıyalar. Bunlar ise aslında tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işler. O yüzden, bu karışıklığın da giderilmesini istiyoruz. Yine, işverenlerden, personellerden ve müşterilerden kaynaklanan şiddet, taciz ve ayrımcılık diğer sektörlere göre daha fazla ve daha yaygın olarak görülmekte.

Çalışma koşullarındaki bu risklerle birlikte emekçilerin dinlenme, konaklama, beslenme imkânları ise gün geçtikçe daha fazla kötüleşmekte. Turizm alanında sendikalaşma oranının düşüklüğü bilinen bir gerçek. Sendikal örgütlüğün yaygın olmaması işçileri toplu pazarlık gücü olmaksızın işveren karşısında korumasız bırakarak istihdam sorunlarının çözümünü zorlaştırmakta.

Sayın Bakan, turizm emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekliliği öncelikli olmalıdır. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi için ilgili mevzuatın muğlaklıkların giderilerek kesinleştirilmesi ve bağlayıcı nitelik kazandırılması; analık hakkı, süt izni, kreş, bakıcı desteği, çalışma saatleri, lojman kullanımı, yaşam alanlarında sosyal tesislerin oluşturulması gibi sosyal hakların yaygın ve etkin bir şekilde sunulmasının sağlanması; adil ücret, fazla mesai, ücretlerin iyileştirilmesi, iş görenlerin çalışma koşullarının mevzuatta belirtilen şartlara uygunluğunun tespiti ve devamlılığı açısından sık ve etkili denetimlerin yapılması gereklidir. Çalışma koşullarının iyileşmesinin bir ön koşulu olarak sendikalaşmanın artırılması, emekçilerin sendikalara üye olması için kolaylaştırıcı ve destekleyici adımların atılmasının gerekliliği ortadadır. Turizm emekçilerini sermaye baskısından ve emek sömürüsünden koruyacak düzenlemelerin yapılması beklentileridir.

Bunun dışında, seçim yörem Ağrı'dan aslında bir bilgi paylaşmak istiyorum. Ağrı Eleşkirt ilçesinin merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan Toprakkale köyü var. Bu köy, tarihî bir köy ve köyün tarihi Urartulara dayanıyor. Köyde bulunan bir höyük var, Orta Çağ'da inşa edilmiş; burada bir kale de var aynı zamanda ve Urartu dönemine ait izler taşıyor burası ancak maalesef ki bu izler koruma altında olmadığı için bu izlerin çoğu bugün silinmiş durumda. 1879 yılında aslında İngiliz arkeologlar köyde, kalede bazı kazı çalışmaları da yapmışlar ve önemli tarihî eserler tespit edilmiş bu bölgede. Fakat köy bugün maalesef ki define avcılarının hedefi durumuna gelmiş. 2021 yılı ve 2022 yıllarında özellikle yerel basında çokça işlendi; define avcıları buraya maalesef ki gözlerini dikmiş durumdalar. Köyün neredeyse her tarafı kalıntılarla dolu ve birçok Urartu yazıtı da burada tespit edilmiş. 2019 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle burada bazı çalışmalar başlatılmış fakat bugün Toprakkale köyü ve höyük koruma altında değil ve herhangi bir çalışma yürütülmemekte. 2022 yılında, bir önceki dönem vekilimiz Dirayet Dilan Taşdemir tarafından aslında burayla ilgili size bir soru önergesi de verilmiş fakat bu yanıtsız bırakılmış, karşılıksız bırakılmış maalesef ki. Burayla ilgili olarak Hızır Baş isimli bir şahıs Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden izin aldığını iddia ederek 12 Ocak günü itibarıyla iş makinelerinin yanı sıra Jandarma ekipleri, Özel Harekât polisleri ve zırhlı araçlarla köye gelmiş, bazı kazı çalışmaları başlatmak istemiş. Toprakkale köylülerinin direnişiyle ve engeliyle karşılaşmışlar. Ağrı Valiliği, Kaymakamlık ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bununla ilgili iddialar sorulmuş fakat yanıt alınamamış. Size de bir soru önergesi verilmiş bu durumun açıklığa kavuşturulması için. Biz de tekrar soruyoruz, direkt size ifade edelim bu durumu: Ağrı'nın Eleşkirt ilçesine bağlı Toprakkale köyü sit alanı mıdır, burada herhangi bir define var mıdır, burayla ilgili bu söylenen iddialarla ilgili bir çalışma, soruşturma yürütülmüş müdür? Bakınız, bölge halkı, yaşayanlar burayı sadece mezarlık ya da mera olarak tanımlıyorlar ve bir karışıklık var burayla ilgili. Bu define arama çalışmaları kimler tarafından yapılıyor? Gerçek veya tüzel kişilerin define arama çalışmaları yapabilme yetkileri var mı? Aydın ÇAYKUR bölge bayisi olarak tanınan Hızır Baş adındaki bir şahıs Toprakkale köyünde hangi unvan ve sıfatla define araması çalışması yapmıştır? Toprakkale köyüne 12 Ocak günü itibarıyla iş makinelerinin yanı sıra Jandarma ekipleri, Özel Harekât polisleri ve zırhlı araçlarla gidilmesi söz konusu mudur, bu talimatı kimden almışlardır? Bunun dışında, Ağrı ili Doğubayazıt ilçesiyle ilgili olarak da Nuh'un gemisinin olduğu yer olarak kabul edilen bir alanda müze çalışması yapılacağıyla ilgili bilgiler var. İmarı normalde Ağrı İl Özel İdaresine ait olan alan ve çalışma için bazı ödenekler ayrılmış fakat son zamanlarda Millî Parklara devredildiğinde dair bir bilgi söz konusu; buraya dair nasıl bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bozdağ, toparlayın sözlerinizi.

Buyurun.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler, toparlıyorum. Yine, Ağrı İl Özel İdaresi ve Kültür Bakanlığı protokolüyle Ağrı merkezde büyük bir kütüphane yapılması projesi söz konusu. Ağrı İl Özel İdaresinin kendi alanına giren kısımları gerçekleştirdiği fakat merkezî bütçeden ayrılan payın gelmediği bilgisi var. Kütüphane yapımı ne aşamada, ne zaman açılması planlanıyor?

Ağrı Balık Gölü maalesef ki kurumaya yüz tutmuş durumda. Göl, bölgenin en önemli su kaynaklarından biri, aynı zamanda doğal bir tabiat alanı, kuşların göç yolu üzerinde, göçmen kuşların rotası üzerinde. Çevrenin su kaynaklarıyla beslenmesi gerekiyor ve buraya da ayrı bir proje yürütülmesi gerekiyor; böyle bir çalışmanız var mı? Aynı şekilde, Ağrı Dağı yakınında bulunan Demirtepe köyü sazlığı kuruması nedeniyle göçmen kuşların göç yolu rotasından çıkmış durumda; buna dair herhangi bir planlama çalışmanız söz konusu mu?

Teşekkürler.