KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlarımız, basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de önce Rahmi Aşkın Türeli Bey'in ifadelerinden yola çıkarak birkaç cümle etmek istiyorum bu Montrö Sözleşmesi'yle alakalı. Kısa bir süre önce yani 2021 yılı içerisinde devletimizin önemli bir görevinde yer alan seçilmiş bir kişi Montrö Sözleşmesi'nden çıkılabileceğine dair, gerekirse tek taraflı çıkılabileceğine dair bir ifadede bulundu. Burada olmadığı için de ismini zikretmiyorum ama sizler de biliyorsunuz kim olduğunu. Bunun üzerine devletin o günkü Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı bu açıklamaya tepki gösteren 104 emekli amiralin... "Montrö Sözleşmesi tek taraflı feshedilebilir mi?" sorusuna verilen cevaba, "Evet, teknik olarak mümkündür." Cevabına, bir taraftan da deniz ikmal komutanı tuğamiral bir şahsın tarikat evinde sarık ve cübbeyle fotoğrafının ortaya çıkmasına bir tepki gösterdi ama temelde "Montrö'nün tek taraflı feshedilmesi evet, mümkündür." cevabına gösterilen bir tepkiydi ve bu tepki üzerine 104 amiral hakkında soruşturma açıldı ve hatta öyle ki işte Savunma Bakanı çok ağır laflar söyledi, İçişleri Bakanı "Efendim, işte, bu bildiriyi açıklayanların neleri hedeflediklerini bulduk, araştırdık." gibi sözler söyledi. Ancak gelin görün ki Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya çıkan bir durum vardı ve o gün "Evet, sözleşme iptal edilebilir." diyenlerin hepsi Montrö'ye sarılmak zorunda kaldı çünkü o sözleşme öyle bir sözleşmeydi ki sadece bir sözleşme olmanın ötesinde, Türk boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme olmakla beraber Türkiye'ye Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran bir sözleşmeydi. İşte, bu sözleşmenin ne kadar değerli ve önemli olduğu bu savaşla bir kez daha ortaya çıktı. Ben çok takip edemedim ama bu 104 amiralin akıbeti ne oldu, onu da size sormak istiyorum çünkü sonuçta doğru bir tavır koydukları anlaşılıyor bugünkü gelinen noktada.

Sayın Bakanım, şunu ifade etmek istiyorum: Sizin Bakan olmadan önceki kariyerinize de şöyle bir baktım, gerçekten çok başarılı bir eğitim süreciyle bugünlere gelmiş bir komutanımızsınız, öncelikle onu söyleyeyim. Siz bugün bir siyasetçi kimliğiyle karşımızda duruyorsunuz, Bakansınız ama esas mesleğiniz asker. Tabii, enteresan da bir şey gördüm; Hulusi Akar Komutanla, Savunma Bakanıyla bu üçüncü yer değişikliği yani ondan boşalan üçüncü görev yerine talip olmuşsunuz; öyle de bir enteresan durum var. Kuleli Askerî Lisesinden mezun olmuşsunuz; bugün Kuleli Askerî Lisesinin durumu nedir, onu merak ediyorum. Kara Kuvvetleri ve Harp Akademisi... İşte, aslında iyi yetişmiş, bugün orduyu yönetmesi gereken ve hepimizin beklediği komuta kademeleri buralardan gelmeli, biz böyle bakıyoruz olaya. Yani sonuçta iyi yetişmiş asker, komutan, böyle eğitimi yüksek, efendim hem askerî eğitimi hem genel eğitimi yüksek, işte, sporunu tam yapmış, yabancı dilini tam almış, cumhuriyete ve Atatürk'ün ilkelerine sıkı sıkıya bağlı asker olmalı, bizim beklentimiz bu. Şimdi, hep söylenir, geçmiş dönemlerde gerek Türkiye üzerinde gerekse kötü niyetleriyle belli kademelerde gözü olanların hedefi şuydu: Adliyeye, mülkiyeye ve askeriyeye sızmak. İşte, geçtiğimiz yakın tarihte, çok uzun zamandır hep bizim uyardığımız: "Bakın, bir grup adliyeye sızıyor, sızdı; mülkiyeye sızıyor, sızdı; askeriyeye de sızdı. Bunun önüne geçilmeli." dedik ama işte en sonunda 15 Temmuz süreci yaşandı, ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanının dibindeki kişi FETÖ'cü çıktı. Yani ne diyoruz? Yanında bulunan, birinci derece dibinde bulunan şahıs terörist çıktı. İşte, Sayın Komutanım, Sayın Bakanım, bakın, teröristin veya kötü niyetli şahısların sendeni bendeni olmaz. O yüzden hem Bakan olarak hem de geçmişte Genelkurmay Başkanımız olarak ordunun içerisine kötü niyetli kişilerin sızmasına herkesten daha fazla sizin önleyici olacağınızı ben biliyorum ve inanıyorum. Bu çok önemlidir, ordumuzun ve ülkemizin geleceği açısından da bu çok değerlidir.

Sayın Bakanım, mayın temizlemeyle ilgili sunum kitapçığınızda bazı bulgular var; bugüne kadar 38 milyon 775 bin metrekare alanda mayın temizleme faaliyeti icra edilmiş ve 191.170 adet mayının imha edilmiş olduğundan bahsettiniz. Ülkede siyaseten önemli kırılma dönemleri vardır, bunlardan biri de 1 Mart tezkeresiydi. 1 Mart tezkeresine o zaman "ret" oyu verenler siyaseten diskalifiye edildiler. Bakın, bu çok önemli bir süreçti. 1 Mart tezkeresine "ret" oyu verilmesi sonrasında o dönemin siyasetçilerinin hemen hemen çoğunluğu siyasetten diskalifiye edildi. Orada ne vardı? Bu mayınlı sahaların işte, İsrailli şirketler tarafından temizlenmesiyle ilgili bir süreç vardı. O sürece karşı mücadele eden ve tavır koyan dönemin Genel Başkanıyla beraber Cumhuriyet Halk Partisi o meşhur 1 Mart tezkeresinin bu Meclisten geçmesini engelledi ve böylelikle bugün kendi imkânlarımızla mayınlı sahalar temizlenmeye başlandı.

Şimdi, bu ne kadar doğrudur, değildir, onu ayrıca tartışmak gerekir. Çünkü bugün, önce işte, yabancıların, Suriyelilerin Türkiye'ye girişleriyle beraber mayınlı sahaların önemi de aslında ortaya çıktı. Ancak, bu temizlenen mayınlı sahalar şu an başta tarım olmak üzere verimli bir şekilde kullanılıyor mu kullanılmıyor mu, aslında önemli olan bu.

Ben, mayınlı sahaları gören bir milletvekiliyim. Şimdi, sizin sunum kitapçığınızda, sunumunuzda ve geçenlerde İçişleri Bakanının sunumunda da vardı. Şunu söyleyeyim: Biz inanıyoruz ki -özellikle ben, gören birisi olarak söylüyorum- Mehmetçik'imiz neredeyse yirmi dört saat esasıyla sınırda nöbet tutar ve bir kişinin bile -ister adına terörist deyin ister yabancı deyin ister kaçakçı deyin, bunların- geçmesine müsaade etmez. Ama bugün Türkiye'de kötü ekonomiden veya ülkenin belirli sıkıntılarından yani o olumsuzlukların yarattığı sıkıntılardan çok daha büyük bir tehlike var. O büyük tehlike de ülkede çok sayıda yabancının bulunmasıdır. Çok sayıda düzensiz gelen yabancılar aslında ülkenin geleceği açısından gerçek bir iç güvenlik sorunu teşkil etmektedir. Yoksa biz ordumuza ve askerimize güveniyoruz, inanıyoruz. Ben o tel örgülerden veya sınırdan bir teröristin, yabancı şahsın geçirilmeyeceğini biliyorum çünkü kendim de orada, on bir ay bu işin nöbetini tutmuş birisiyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, toparlayın, size bir dakika veriyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Sonuç itibarıyla yabancı unsurların yani yabancıların Türkiye'ye girişi çıkışı konusunda önleyici tedbirlerin artırılması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Çünkü ülkemizdeki yabancıların hızlı nüfus artışıyla beraber gerçekten önümüzdeki süreçle ilgili bir risk oluşturduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Son cümle, zamanım yetmedi. Mart 2023 tarihinde bu Komisyondan ve Genel Kuruldan, şehit aileleri ve gazi maaşlarının asgari ücrete çıkarılmasıyla ilgili bir düzenleme geçti. O tarihte de söyledik çünkü terör gazilerinin, Kore ve Kıbrıs gazilerinin, şehit yakınlarının ve gazilerin o tarihe kadar gerçekten çok düşük maaş aldıkları o gün bir kez daha tescillenmiş oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Neyse ki bir seçim arifesi geldi, mart ayında bu maaşlar artırıldı. Bizim talebimiz: Gazilerimizin arasında bir ayrım yapılmadan, tüm gazilerimize eşit derecede maaş verilmesi konusunu da bir kez daha dile getirmek istiyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Arı.

CAVİT ARI (Antalya) - Ordumuza başarılar diliyoruz, sizlere de başarılar diliyoruz.

Teşekkür ederim.