Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .11.2023 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekosistem olarak savunma sanayisi birçok dinamiği içinde barındırmaktadır, bu dinamikler arasında eğitimin yadsınamaz bir konumu bulunmaktadır. Türkiye açısından son dönemde eğitimde yapılan yatırımların savunma sanayisinde artan insan gücüyle ilişkili olduğu görülmektedir. Yetiştirilen insan kaynağı Türk savunma sanayisini bir üst lige çıkarmıştır. Ulusal ekonominin bir parçası olan savunma sanayisi farklı sektörlerle bağlantısı ve etkileşimi sayesinde birçok alanı etkilemektedir. Örneğin, Vestel, Arçelik, Togg ve TÜRK TELEKOM firmaları, savunma sanayisinin Türk savunma sanayi modeli ve teknolojik dönüşüm, gelişen teknolojik altyapısından büyük yarar görmektedir. Kamunun desteğiyle kurulan firmalara ek olarak özel sektör de savunma sanayisine yatırımlar yaparak tecrübe edinmektedir; BMC, BAYKAR Grubu bu firmalara örnek verilebilir.
Türk savunma sanayisinin ortaya çıkardığı aktivizmin ise iki temel problemi bulunmaktadır. Birincisi, uluslararası silah endüstrisiyle entegrasyon iken ikincisi ise yeni teknolojik trendlere öncülük yapılabilmesidir. Yaptırımların yol açtığı sorunların önüne geçilebilmesi için teknolojik kapasitenin artırılması, farklı aktörlerle iş birliğinin geliştirilmesi ve sektörde küreselleşmenin daha kuvvetli hâle getirilmesi gerekmektedir. Savunma sanayisinde kapasite ve üretimde ülkemizin bulunduğu konum bilinmeli ve buna göre politika geliştirilmelidir. Örneğin, ASELSAN geçmişte cep telefonu üretimine başlamış ancak telif hakları nedeniyle ilerleme mümkün olmamıştır. Günümüzde ise eski dönemdeki tecrübeden hareketle ASELSAN sağlık sektörü için röntgen ve solunum cihazları, seri üretimli vantilatör, virüs belirleyici kitler, manyetik rezonans görüntüleme sistemleri, dijital x-ray cihazları ve yaşam destek sistemleri üretmektedir. Bunları üretirken kendi lisanslamasını kullanmakta ve ürün çeşitliliğini artırmaktadır. Sektörler arasında teknoloji transferine iyi bir örnek oluşturan ASELSAN gibi firma sayılarımızın artırılması elzemdir.
Çin, insansız hava teknolojilerinde sağladığı ivmeyle devrim niteliğinde ilerlemeler kaydetmiştir. Türkiye'nin de daha büyük, kapsamlı, devrimsel yeni teknolojiler üretmesi ve sektördeki gelişmeyi arkasından sürüklemesi gerekmektedir. Bu açıdan, Türkiye kendine özgü savunma sanayi model inşasını tamamlamalı ve rekabet gücünü farklı sektörlerle iş birliği yaparak güçlendirmelidir. İnovasyonla harmanlanan üretim altyapısı da ülkemizin küresel savunma sanayisi vizyonunun temel bileşenlerinden biri olmalıdır.
Türk savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağında farklı ihtiyaçlar bulunmaktadır. Bunlar arasında temel fen bilimlerinde yetişmiş kişiler yer almaktadır. Tasarım ve sistem mühendisliği açısından küresel aktörlerle rekabet edebilecek Türk savunma sanayisinin fen bilimlerinde yetişmiş fizik, kimya ve biyoloji mezunlarını bünyesine katması gerekmektedir. Savunma sanayisinin farklı sektörlerin üretim çeşitliliğini artırarak dış ticaretin gelişmesine yardımcı olması temel fen bilimlerinin mevcut ilerlemeye katkı sağlamasıyla mümkündür. Türk savunma sanayisinin daha fazla ihtiyaç duyduğu alanlara özel önem verilmelidir. Böylelikle ülkemiz fiyat avantajını, inşa edilen güveni, geniş ürün yelpazesini ve verimli üretim altyapısını daha iyi bir şekilde kullanabilecektir.
Askerî ve sivil alanlar arasındaki bağlantı geçmişten günümüze etkileşim hâlinde bir ekosistemdir. Bu sistem kendi içinde farklı dönemlerde birbirine teknoloji transferi gerçekleştirmektedir. Örneğin, ülkemizde çevrim içi satış hizmeti veren firmaların siber güvenlik alanında savunma sanayisinden yardım aldıkları bilinmektedir. Kamu kurumlarının da buna eklenmesi mümkündür. Küresel örneklerine kıyasla daha iyi gelişen teknoloji ve tecrübe paylaşımı ülkemizde öncelik verilmesi gereken stratejik bir alandır. Yeni nesil elektrikli araçların üretimi de bu perspektiften değerlendirilebilir. Bu bağlantıların gelişmesi için YÖK, Savunma Sanayii Başkanlığı ve üniversiteler teori ve pratiği birleştiren iş birliği modellerini hayata geçirebilir. Uzmanlaşmanın sağlanması ve yeni nesil iş modellerinin sektörde uygulanması küresel aktörlerle rekabeti daha iyi hâle getirebilir. Uzun vadeli perspektifle yaklaşılması gereken savunma sanayisinde çalışanların rakipleriyle gelir anlamında eşit olması veya yakın bir seviyeye ulaşması sektörün gelişmesi açısından önemlidir.
Türk savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu bir diğer önemli atılım yurt dışından daha fazla sayıda kişinin istihdam edilmesidir. Küresel rekabetin yoğun olduğu ve böylesine hızlı gelişen bir sektörde farklı ülkelerden gelecek kişiler çalıştırılabilir. Yeni nesil teknolojilerin gelişmesine, farklı tecrübelerin paylaşılmasına, "know-how"a ve rekabet gücünün artırılmasına yardımcı olabilecek yeni atılım Türk savunma sanayisinin daha fazla küreselleşmesine katkı sağlayacaktır. Yurt dışından istihdam edilen kişilerle koordineli şekilde gerçekleştirilecek eğitim ve staj programları sektörün insan kaynak havuzunun da gelişmesine yardımcı olacaktır. Bu açıdan yaklaşıldığında, küresel hâle gelen istihdam piyasasından Türk savunma sanayisinin yararlanması sektörün gelişimine ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Savunma sanayisi de benzer şekilde, insan kaynağı ve teknoloji transferinde farklı sektörleri desteklemektedir. Özel sektörden savunma sanayisine teknoloji transferi konusunda ise küresel örneklerine kıyasla istenilen düzeyde olunmadığı görülmektedir. Bu açıdan, Türk özel sektörü savunma sanayisinden teknoloji transferi gerçekleştirirken tersine ilişkinin zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Savunma sanayisi özel sektör üretim altyapısının farklı oluşu taraflar arasında iş birliği imkânını zayıflatmaktadır. Savunma sanayisi hassas ve daha az üretim yaparken özel sektör ise hızlı, çabuk kullanılabilir ve büyük çapta üretimi tercih etmektedir. Türkiye'de savunma sanayisiyle bağlantılı olarak gelişebilecek birçok alan bulunmaktadır. Türkiye'nin elektrikli arabası Togg, BAYKAR Grubunun faaliyetleri, Vestelin AR-GE çalışmaları, ASELSAN'ın sağlık sektöründeki girişimleri, Türk savunma sanayisi modeli ve teknolojik dönüşüm ve bankalar bu anlamda değerlendirilebilir.
Sonuç itibarıyla, Türk savunma sanayisi yeni teknolojik çağın henüz başlangıcındadır ve bunu daha ileriye taşıması için bazı önerilerim olacak. Ekonomik entegrasyona katkı sağlanmalı ve nüfusun belli bölgelerde yoğunlaşması engellenmelidir. İç Anadolu ve Marmara'da toplanan savunma sanayisi tesisleri farklı bölgelerle entegre edilmeli ve genişletilmelidir. Güvenlik ihtiyacı teşvik edici bir paydaş olarak görülmeli ve küresel aktörlerle rekabet edilebilmelidir. Dördüncü Sanayi Devrimi'ni takiben savunma sanayisi daha da teknoloji odaklı hâle gelecektir. Türkiye savunma sanayisi yeni teknoloji trendlerinin odağına yerleştirilmelidir. Güvenlik ihtiyacının vazgeçilmez konumunun daha büyük bir avantaja çevrilmesi Türk firmalarının küresel aktörlerle rekabet gücüne katkı sağlayacaktır. Yeni nesil teknolojik trendler üretilebilmelidir. Mevcut üretilen ürünleri değil, ilk yapım aşamasında farklı alanlara açılımın sağlanması sektörün geleceği ve verimliliği için önem arz etmektedir. İş birliği yapılan aktör sayısı artırılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Sektörler arasında entegrasyonun öncüsü ve sürükleyicisi olunmalı, teknoloji transferi sağlanmalı ve teşvik edilmelidir. Teknoloji yoğun farklı sektörlerle iş birliği artırılmalı ve teknoloji transferinin daha fazla desteklenmesi sağlanmalıdır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Koç, Sabancı, BAYKAR, TÜSİAD, TİM ve diğer özel sektör temsilcileri savunma sanayisi için ortak proje ve politikalara öncelik vermelidir. Türk savunma sanayisinde elde edilen yeni teknolojilerin tarımda ve diğer sektörlerde kullanımı teşvik edilmelidir. Türkiye'nin yerli otomobil projesi Togg'un sistemlerinde savunma sanayisinden yardım alınabilir. Entegre hâle getirilebilecek otomotiv savunma sanayisi iş birliği ortaya küresel firmalar çıkartabilir. Dış ticari iş birlikleri farklı sektörlere taşınmalı ve geliştirilmelidir. Savunma sanayisi ihracatı diğer sektörlerle entegre şekilde yürütülmelidir. Örneğin, imalat sanayi temsilcileri yurt dışı satış anlaşmalarına dâhil edilebilir. Uluslararası rakiplerle yarışılabilmeli ve öncü olunabilmelidir. Amerika, Çin ve Rusya gibi küresel aktörlerle rekabette daha fazla teknolojinin kullanılması Türk savunma sanayisinin ihraç kapasitesini artırabilir. Özellikle yeni nesil ürünlerde yakalanan başarı mevcut ivmenin devam ettirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu açıdan yaklaşıldığında, İHA üretebilen 4 ülkeden 1'i olan Türkiye'nin potansiyel taşıdığı açıktır. Üniversiteler, araştırma kuruluşları ve liselerde savunma sanayisi için özel sınıflar hayata geçirilmeli, belli kurumlar hedef seçilerek savunma sanayisiyle entegrasyonu artırılmalıdır.
Teşekkür ederim.