KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, heyeti ve Komisyon üyeleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Rica ederim konuşmalarımıza tahammül gösteriniz. Öncelikle bu uyarıyla başlamak istiyorum. Bakın "tahammül" kelimesini kullanıyorum; sizin gibi düşünmeyebiliriz, aynı sözlerle ifade etmeyebiliriz, aynı yerden bakmayabiliriz ama otuz yıldır kınayın kınamayın, mesafe koyun koymayın diye diye bu Parlamentoyu, toplumu öyle bir cendereye aldınız ki âdeta nefessiz kaldı insanlar. Biz, burada en doğal hakkımızı kullanıyoruz, Sayın Bakana sunumundan sonra eksik bulduğumuz eleştirilerimizi yapıyoruz, aynı niyetlerle yapıcı eleştiriler yapıyoruz. Bakın, bu kitapçıkta ne diyor? Diyor ki: "Köklü dış politika geleneğimizden aldığımız kuvvetle ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesi doğrultusunda, Türkiye Yüzyılı'nda bir yandan millî çıkarlarımız güvence altına alınırken diğer yandan uluslararası barış ve istikrara katma değer sağlayan etkin bir güç olarak çalışmalarımız kararlılıkla sürdürülecektir." Şimdi, ben de Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan, bu sunumun tamamını merak edip bir arattırdım sunum metninizde "Kürt" kelimesi var mı diye? Yok. Kaç kez "terör" kelimesi var diye baktım; 4, 5 ya da 6 kez var. Şimdi, sormak istiyorum: Kürtleri içeride ve dışarıda görmezden gelmek Bakanlığınızın yeni dönem politikası mıdır mesela? Yeni dönem politikası olduğu için mi özellikle kullanılmıyor yoksa Kürt meselesinin çözüldüğünü mü düşünüyorsunuz? Kürt meselesi artık yalnızca bir iç barış meselemiz değil malumunuz, hem bölgesel barış hem de uluslararası barışa katkısı açısından çözümü çok mühim bir mesele. Ayrıca, şimdi, sorularımı sıralayacağım sunumunuzdan edindiğim notlarla, aldığım notlarla. İsrail-Filistin meselesinde "ara bulucu" "garantör" ya da "kolaylaştırıcı olmak" gibi kavramlar kullanılıyor, özellikle tarafınızdan. İç barışını tesis edememiş bir ülke bu hâldeyken nasıl kolaylaştırıcılık rolü oynayabilir? Yine, bölge ve dünya barışına katkı sunacak bir demokratik teklifiniz var mıdır, yok ise neden? Bölgede ve Türkiye'de barışı sağlamak için nasıl bir öncü rol oynayacak ülkemiz ve bunu hangi yöntemlerle yapacak? Çünkü bu sunum boyunca gördüğümüz şey yalnızca güvenlikçi politikalar esasında bir yaklaşım olduğu. Yine, bölgede çözümün değil, son yıllarda ne yazık ki Türkiye daha çok sorunun parçası hâline geldi ve çoğu zaman da sorun yaratıcı bir rol oynadı maalesef. Buna dair çok şey söylenebilir ama tekrara düşmek istemiyorum. Bakanlığınız döneminde çözümün parçası olmak konusunda nasıl bir politika izleyeceksiniz, nasıl bir fark yaratacaksınız bu konuları gayet iyi bilen biri olarak? Orta Doğu'daki tablo, halkların iş birliği ve dayanışma içinde olmasını artık mecbur kılıyor, bu daha önce de deneyimlendi. Birliktelik, birlikte yaşayan halkların kazanmasını sağlayacak, çatışma ve karşıtlık maalesef kaybettiriyor. Biz "Kürt düşmanlığı." diyoruz kızıyorsunuz, hop oturup hop kalkıyorsunuz; isterseniz "Kürt karşıtlığı" diyelim, ne dersek diyelim ama sonuçta, burada, halklara kazandıran bir tutum söz konusu değil; biz de tam aksi olsun istiyoruz, halklara kazandıran, bölge halklarına kazandıran bir tutumun ortaya çıkmasını. Bunun en net örneklerinden birini de tarihten hatırlatmak isterim, Irak Kürdistan'ı mesela. Dünün düşmanıydı, bugünün neredeyse tek müttefiki. Dün bir karabasan gibi, olur ya Irak'ta federatif bir Kürdistan oluşursa ne yaparız diye konuşuluyordu, tarihimizden örnekler bunlar. Bu neden bugün Suriye için konuşabileceğimiz bir şey olmasın, niye müttefik olmasın kuzeydoğu Suriye? Bakın, az önce Cengiz Çandar'ın hatırlattığı şeye bir ek yapayım, Süleyman Şah Türbesi ve Eşme ruhu. O zaman Öcalan'ın deyimiyle çokça konuşuldu Eşme ruhu, Sayın Bakan da hatırlayacaktır. PYD eş başkanı bizzat bana verdiği söyleşide Türkiye'ye 4 kez geldiğini söyledi ve bana verdiği söyleşi İMC TV'de, 2013 yılında, Dışişleri Bakanlığının eşliğinde oldu. Şu anda PYD Eş Bakanı Salih Müslim kırmızı bültenle aranıyor. Ne ara, neden terörist oldu Salih Müslim? O gün kırmızı halıyla karşılanan Salih Müslim bugün kırmızı bültenle aranan bir insana neden ve nasıl dönüştü? Ben Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından karşılandım o röportajda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Bir dakikamı kullanabilir miyim Sayın Başkan.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayın.

Bir dakika...

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Tamamlıyorum.

Şimdi, benzer bir dönüşümü o gün Irak Kürdistanı için karabasan muamelesi yapıldığında, bugün müttefikliğiyle övünüldüğünde benzer bir dönüşümü Suriye Kürdistanı için talep etmek ya da kuzeydoğu Suriye için istemek, çatışma değil de uzlaşı dilemek niye problem oluyor, niye sorun oluyor? Biz "Çözüm süreci niye yaşandı?" demiyoruz ki, aksine "İyi ki oldu, oradan devam edelim." diyoruz, bunun üzerinden bir eleştiri yapmıyoruz, arada geçen on yılın Türkiye'ye kaybettirdiklerini hatırlatıyoruz. Bizim savaşa ayrılan bütçeyle...

Bugün Çocuk Hakları Günü. Ne kadar çok çocuğun hayatta kalmasını sağlayabileceğimiz tecrübeyle sabit değil mi? Bugün Gazze'de ölen çocuklar çatışma bütçesinin zararlarını göstermiyor mu? O hâlde niye konuşmaktan bu kadar korkuyorsunuz?