KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, Meclisimize hoş geldiniz.

Ben de 15 Temmuza ilişkin yanıt bekleyen sorularla başlayacağım çünkü bu soruların yanıtları 251 şehidimiz ve yüzlerce gazimiz açısından zaruridir.

15 Temmuza giden sürece ilişkin olarak başında olduğunuz kurumun ihmali olabileceğine ilişkin düşünceniz oldu mu? Darbe günü MİT'e gelen Binbaşı O.K. tam olarak neyi haber verdi; hareketlilik mi, darbe mi? İhbarı ciddiye aldınız mı, aldıysanız neden Cumhurbaşkanının Koruma Müdürünü bilgilendirmekle yetindiniz? Neden o gece Diyanet İşleri Başkanı ve Suriye muhalif liderleriyle yemek programını iptal etmediniz?

Sayın Bakan, İsrail'in Gazze'de yaptığı sivil katliamları lanetleyerek ve bir an önce durması dileğimi paylaşarak bütçe değerlendirmeme başlıyorum. Kırk beş gün oldu, acılar dinmiyor ancak ne Türkiye olarak ne üyesi olduğumuz teşkilatlardaki etkimizle en ufak bir sonuç alınamıyor olması düşündürücüdür. Bağırdıkça, hamaset yaptıkça Türkiye'nin etkisi, yaptırım gücü artıyor sanıyorsunuz ama öyle değil, ortada ne ateşkes ne insani ara ne rehinelerin kurtarılması var. Filistinli kardeşlerimize gerçekten yardım etmenin yolu, manasız boykotlardan değil İsrail açısından caydırıcı yaptırımları bulup bölgesel, küresel birlikteliklerle topluca hayata geçirmekten geçer. İslam İşbirliği Teşkilatını, Türk Devletleri Teşkilatını bu noktaya getirmede başarısızsınız. Üyesi olduğumuz NATO'da İsrail'le ilişkilerin önünü açan bu iktidar iken şimdi bunu durdurmak için parmağınızı dahi oynatmıyorsunuz. Bazı ülkelerin Rum kesimindeki üsler üzerinden İsrail'e askerî yardım gönderdiği iddiaları doğru mudur? Garantör devlet olarak bunu engellemek için hangi adımları atıyorsunuz? İsrail'e başta petrol ürünleri ve demir çelik olmak üzere stratejik ürünlerin ihracatı her ay artarken Coca-Cola ve hamburger boykotuyla sonuç alınamaz. Öte yandan, meseleyi haç ile hilal arasında bir savaş gibi görmek, göstermek de ateşe benzinle gitmekten başka bir şey değildir; ne Gazze'ye ve Filistin davasına ne de Türkiye'ye yararı vardır.

Sayın Bakan, konuşmanızda Mısır'ın öneminden bahsettiniz, "Ticari hacmimiz rekor kırdı." diyorsunuz. On yıl önce, siz bozmadan önce zaten öyleydi ama iktidarınız Mısır gibi önemli bir ülkeyi İhvancı maceralarınızla uzaklaştırıp Yunanistan'ın, Kıbrıs Rum kesiminin kucağına attığı için biz yalnızlaşmıştık. Aslında ama sizin ama Cumhurbaşkanının bir özür borcu var bu millete ve bizlere; yıllarca "katil Sisi" deyip hem onu küçümsediniz hem de bizleri onunla özdeşleştirdiniz. Ne oldu şimdi katil Sisi? Gazze'deki yurttaşlarımızın küçük bir bölümünü ancak kırk beş gün sonra ve o küçümsediğiniz Mısır sayesinde Gazze'den tahliye edebiliyorsunuz.

"Suriye'nin birliği, ulusal bütünlüğü" diyorsunuz, oysa bugün 4 milyon Suriyeliyle birlikte yaşamak zorunda kalıyorsak, sınırlarımızın dibinde onlarca terör örgütü yuvalandıysa hepsi Suriye ve bölge ülkelerine yönelik saplantılı, İhvancı, maceraperest politikaların neticesidir.

Türkiye'nin dünyada en fazla dış temsilcilik bulunduran 5 ülkeden biri olduğunu vurguladınız. İyi ama ne yaptırabildiniz büyükelçilik açtığınız bunca ülkede? Afrika, Latin Amerika, Karayipler, Asya açılımı; neden bir tanesine dahi KKTC'yi tanıtamıyorsunuz? Güvenlikleri için göz bebeğimiz askerimizi gönderdiğimiz Katar, Libya, Azerbaycan'ın tanıması için hangi adımı atabildiniz? Kazanılmış hakları bile korumaktan âcizsiniz, işte Kazakistan. Davet etmedi Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi'ne KKTC'yi hem de resmen gözlemci üye olmasına rağmen. Ne yaptınız? Tepki göstermek bir yana birkaç gün sonra bu Meclise Kazakistan'la yük taşımacılığı anlaşması getirdiniz; ödül gibi. Bu mudur bağımsız, millî dış politika; oyun kuran, oyun bozan dış politika; soruyorum.

Sayın Bakan, BM ve diğer uluslararası kuruluşların bölgesel merkezlerini İstanbul'a almalarından bahsettiniz; doğrudur, destekleriz ama inanın, milyonlarca kadının güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz biçimde çıkarak itibarımıza verdiğimiz tahribatı değil 12 merkez, 1.112 tane merkez açsanız düzeltemezsiniz.

İzlediğiniz politika ülkemizi yalnızlık ve acziyet içinde bırakmakta. ABD SİHA'mızı düşürüyor "teknik sıkıntı" diyorsunuz, sonra Cumhurbaşkanı çıkıp "Aramızda güvenlik sorunu var ABD'yle." diyor, siz de bugün gelip aynı ülkeyle "Bölgesel ve küresel meselelerde iş birliğini sürdürüyoruz" diyorsunuz. Bu mudur devlet çapında koordinasyon?

Rusya, Karadeniz'de gemimizi basıyor, video çekip yayınlıyor, hiçbir şey olmamış gibi Putin'e gidiyorsunuz. Siz, İdlib'de 34 şehit verdiğimiz o acı günü en ayrıntılı bilen isimlerdensiniz. O şehitlerin kanının yerde kalmaması için saldırının arkasındaki Rusya nezdinde hangi adımları attınız? Bir kuru özür olsun alabildiniz mi? Hiç olmazsa o şehitlerin aziz anısı için Gazi Meclisimizle bildiklerinizi paylaşmanızı bekliyorum ama paylaşmazsınız, paylaşamazsınız.

"Ege'de hak ve çıkarlarımızı koruyacağız." diyorsunuz, oysa gerçek farklı; yıllardır yürütülen beceriksiz dış politika neticesinde Türkiye, Ege'de Yunanistan'a karşı üstünlüğünü yitirmiştir.

Rusya'dan neye yarayacağı bilinmeyen S-400 sistemleri alımı neticesinde F-35 projesinden çıkarılmış, parasını ödediğimiz uçakları dahi alamamış durumdayız. Siz diyorsunuz ki: "ABD'den F-16 uçakları alacağız." Dün Millî Savunma Bakanı diyor ki: "Avrupa'dan Eurofighter alacağız."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Utku Çakırözer, toparlayın sözlerinizi, ilave bir dakika veriyorum.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Cumhurbaşkanı diyor ki: "Vermezlerse vermesinler." Kapı kapı dolaşarak mı Ege'de hak ve çıkarlarımızı koruyacaksınız? Nasıl "acziyet" demeyelim!

6 Şubat depreminde kaybettiğimiz Diplomatımız Devrim Öztürk'ün cansız bedenine dahi ulaşabilmiş değilsiniz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki Büyükelçi Öztürk'ün ölümü bir kader değil cinayettir. AKP döneminde eşe dosta ulufe gibi büyükelçilik dağıtmaktan Bakanlığın yetiştirdiği öz evlatları işte böyle Hatay'a, Antep'e, İzmir'e "temsilci" diye gönderildiği için yani Bakanlığınızın sakat politikaları yüzünden Büyükelçi Öztürk hiç ilgisi olmadığı Hatay'da depreme yakalanmıştır.

Şöyle bir çarpıklık var ortada: İstanbul dünyanın merkezi hâline geliyor, Türkiye büyükelçilikleriyle kıtalara açılıyor ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sınırımızın ötesine gidemiyor. Milyonlarca vatandaşımız konsolosluk kapılarında vize çilesi çekmekte, perişanlık çekmekte. Lafa gelince büyük devletiz, kritik coğrafyalarda tesir yaratan etkin gücüz. Peki, ne yaptınız milyonların vize çilesini dindirmek için? AK PARTİ iktidarının bizi getirdiği nokta, Türk vatandaşları saygı görmezken ülkemizin yol geçen hanına dönmesidir. Bir tarafta parayla verilen vatandaşlıklar sayesinde ülkemizde cirit atan mafya liderleri, uyuşturucu baronları, diğer yanda kevgire dönen sınırlardan Türkiye'ye gelip kayıt dışı istihdama katılan ve ilk fırsatta Batı'ya göçme derdinde olan milyonlar.

Mafyadan bahsetmişken heyetinizde yer alan bir bakan yardımcısının geçmişte birçok yasa dışı faaliyetle anılan Halil Falyalı'yla iş ilişkisi, şirket ortaklığı iddiaları konusunda hâlâ kamuoyuna tatmin edici açıklama yapılmış olmadığını anımsatmak isterim. İlgili bakan yardımcısı "Yargıda takibini yapacağız." dedi, sonuç ne oldu? Bir iş ilişkisi, ortaklık var mıdır yok mudur? Bu konunun tarafınızca bugün açıklığa kavuşmasını talep ediyoruz.

Sayın Bakan "Batı Trakya Türk toplumunun haklarının yakın takipçisiyiz." dediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son, toparlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son, toparlayıp bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Çakırözer, yeteri kadar süre verdim. Herkes toparlamaya çalışıyor.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.

Batı Trakya'daki soydaşlarımız...