Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Kişisel Verileri Koruma Kurumu c) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ç) Türkiye Adalet Akademisi d) Hâkimler ve Savcılar Kurulu e) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu f) Anayasa Mahkemesi g) Yargıtay ğ) Danıştay |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 21 .11.2023 |
HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Adalet Bakanı ve Bakanlık bürokratları; ülkemizde yıllardır yargı birçok davada iktidarın taleplerine göre karar veren, hukuku uyguladığı vakit iktidarın rahatsız olacağı endişesiyle tüm hukuksuzluklara ve yolsuzluklara göz yuman bir hâldedir. İktidar Demokles'in kılıcını hâkim ve savcıların tepesinde tutmaktadır. Bunun en son örneğine 8 Kasım 2023'te Yargıtayın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı yok saymasıyla bir kez daha şahitlik ettik. Anayasa'nın emredici 153'üncü maddesi hükmünü yerine getirmeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Başkan ve üyeleri açıkça görevi kötüye kullanma suçu ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu işlemektedirler. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bırakın kararı yerine getirmeyi, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararını yargısal aktivizm olarak değerlendirdi ve kararda imzası olan üyeler hakkında emsali görülmemiş, kabile devletlerinde görülebilecek bir şekilde suç duyurusunda bulundu. Bu durum iktidarın yargıya müdahalesi değil de nedir? Yargıtayın ve yerel mahkemenin açıkça Anayasa'yı uygulamamaya cesaret edebilmesi, üyeler hakkında suç duyurusunda bulunabilmesinin başka bir açıklaması olabilir mi? AKP iktidarı, Anayasa Mahkemesi ve üyelerini itibarsızlaştırma gayretiyle hukuk devleti namına en ufak bir şey bırakmamak için ne varsa yapmaktadır.
Dış politikada sürekli "Burası muz cumhuriyeti değil." diyerek meydan okuyan Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum: Anayasa'yı açıkça ihlal edenlere de "Burası muz cumhuriyeti değil, hukuk devleti." şeklinde bir açıklamanız olacak mı? Yoksa adım adım, bırakın muz cumhuriyetini, kabile devleti olma yolunda, gerilememizde tarihî bir rol mü oynayacaksınız? Bu durumun Türkiye Cumhuriyeti'ne kara bir leke olarak sürülmesine ne diyeceksiniz?
Değerli arkadaşlar, Türk yargı sistemi iflas etmiştir, yargının bağımsızlığı artık komik bir fıkradan ibarettir. Her ne kadar ülkemiz hukuk skandallarıyla dolu olsa da bugün seviye bambaşka bir yere düşmüştür. Bir ülkede tarafsız ve bağımsız yargıyı yok ederseniz o ülkede birliği ve dirliği tesis edemezseniz, böyle bir ortamda yargıya güvenin tesisi mümkün değildir. Hukuksuz kararlarıyla meşhur ülkemizde, dış yatırımcı elini ayağını tamamen çektiğinde ekonomik darboğazın faturası gene vatandaşa çıkarılacaktır.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının bu denli yok sayılmasının asıl nedeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Bu sistemle, kuvvetler... 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre Türkiye 116'ncı sıraya gerilemiştir. Yargı sistemimiz ne yazık ki iktidarın istediği kararları veren hâkimlerin ödüllendirildiği, iktidarın talepleri doğrultusunda karar vermeyen hâkimlerin cezalandırıldığı bir sisteme dönüştürülmüştür. İktidara yakın isimlerin dâhil olduğu davalarda silahların eşitliği ilkesine aykırı davranıldığı ve iktidarın istediği yönde karar alabilmek için adil yargılama hakkının ihlal edildiği görülmektedir. İktidarın yargıya müdahaleleri nedeniyle adalete güven bitmek üzeredir.
Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunun üyesi bir arkadaşınız olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının iç hukukta uygulanmaması, yargılamaların haddinden fazla uzun sürmesi, tutuklamaların yasaya aykırı şekilde ve tedbir değil ceza olarak uygulanması, ifade özgürlüğünün rafa kaldırılması, örnek olarak verirsek Ankara adliyelerinin hâlen tek çatı altında toplanmayıp kiralamalar yapılması nedeniyle kamu zararının oluşması, mevcut adliyelerin fiziki şartlarının avukat ve vatandaşlar için oluşturduğu mağduriyetlerin giderilmemesi, yargıya ilişkin kararların sacayağın en önemli unsuru olan avukatların ve baroların yeterli katılımı olmadan torba yasalarla yapılması, muhalefetin adalet ve yargıya ilişkin tüm araştırma önergelerinin reddedilmesi, soru önergelerinin cevapsız bırakılması ve daha sayamayacağım onlarca sorunun giderilmesi için içi boş reformların değil, köklü değişiklikler ve düzenlemelerin yapılması için adaletli bir bütçenin ayrılması gerektiğini belirtir, saygılarımı sunarım.