CUMHUR UZUN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Adalet Bakanlığının değerli bürokratları; hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Günün erken saatlerinde başladığımız Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde aslında hukukun -ve ülkemizin hukukta geldiği katlanılamaz boyutlarına- bütün yönlerine aşağı yukarı değinildi ve çok değerli konuşmacılar ülkemizin bugün gelmiş olduğu noktayı çıplaklığıyla ortaya koydular. Bir hukukçu olarak artık ülkemizde bir hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden bahsedilmesinin neredeyse imkânsız olduğu günlere gelmiş bulunmanın acısını ızdırabını yaşıyoruz.

Ben daha çok zaman almadan, belki süremi de tam kullanmadan Sayın Bakanıma bir soru yönelterek hareket etmek istiyorum. Zira bu soruma Sayın Bakanımdan gelecek cevap karşısında, ülkemizin yarınlarına, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğüne inanan bir Bakanla, Adalet Bakanıyla devam edip edemeyeceğimiz kadar önemsiyorum ve yarınlara umutla bakmak istiyorum.

Sayın Bakanım, yüz yıllık cumhuriyetimizin yargı tarihinde hiç olmayan oldu ve yüksek yargıda hiç de gereği olmadığı hâlde bir kriz yaşandı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararına rağmen, kendi varlık sebebi de olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı tanımayıp Anayasa'nın 153'üncü maddesinin amir hükmünü yok sayarak Anayasa'ya aykırı davrandı. Adalet Bakanı olarak bu konu size sorulduğunda, Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararının kabul edilemezliğini, Anayasa hükmünün açık olduğunu ve bu durumda Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yapması gerekeni yapmayarak Anayasa'ya aykırı davrandığını, hukuka uygun şekilde beyanla Anayasa'ya aykırı davranışı eleştirmeniz olduğu ve beklendiği hâlde siz, yüksek yargı makamlarının birbirleriyle olan ilişkilerinde astlık-üstlük ilişkisi olmadığını belirtmekle yetindiniz. Sayın Bakanım, yarım gerçek yalanın ta kendisidir. Sizin beyanınızda geçen "Yüksek yargı makamları arasında astlık-üstlük ilişkisi yoktur." beyanı, yaşanmakta olan kriz ortamında yarım gerçeği ifade etmekle yalanın tam da kendisini oluşturmaktadır.

Size bir örnek vereceğim: Kutsal kitabımızda "Ey iman edenler, namazdan uzak durun." yazar. Ne zamana kadar biliyor musunuz? Sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar. Siz bu cümleyi yarım söylerseniz bu, tıpkı sizin yaptığınız gibi yarım gerçek olur ve bu yarım gerçek yalanın da tam kendisi olur. Oysa sizin bu krizde Anayasa'nın 153'üncü maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararının yargı dâhil tüm makamları bağladığını belirterek yapılması gerekenin Anayasa Mahkemesi kararına uyarak Anayasa'mıza sahip çıkmanız şeklinde gerçeğin tamamını ifade etmek olmalıydı. Siz, Anayasa'mıza sahip çıkmayan bir Adalet Bakanı olarak tarihe geçtiniz. Şimdi, size bir kez daha soruyorum: Yaşanan yargı krizine ilişkin hukukçu kimliğiniz ve yaptığınız Anayasa'ya sadakat yemininiz tahtında 153'üncü madde çerçevesinde Anayasa Mahkemesi kararının sizi bağladığı gibi Yargıtay 3. Ceza Dairesini de bağladığını ve buna aykırı bir davranışın asla kabul edilmeyeceğini beyan ve ifade edecek misiniz?

Herkese saygılar sunuyorum.