Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .11.2023 |
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Bakan, Bakanlığımızın değerli bürokratları, Sayın Başkan, Komisyonunuzun değerli üyeleri, basın emekçilerimiz, Meclisimizin çalışanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, yine, on dakikaya sığdırmaya çalışacağım bir sunum ve bir kaç tane soru var. İlk olarak 2024 bütçesine baktığımızda -bu hep karşımıza çıkan şeylerden bir tanesi Sayın Bakan- sizin sunumda bahsettiğiniz vaatlerle Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesi farklı bir görüntü sunuyor. Bu, dün de vardı, Adalet Bakanlığında da vardı, diğer bakanlıklarda da vardı. Şimdi, bunun biraz açıklanmaya ihtiyacı var. Mesela -merkezî yönetim bütçesindeki artış, işte 100 birimlik desek- yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşmaya ayrılan ödenek artışı ortalamanın çok altında. Bir de bir karışıklık var, biz burada onu tam bulamadık. Siz, kadının güçlendirilmesine ayrılan ödenek artışının yüzde 164 olduğunu söylediniz ama Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesine baktığımız zaman buradaki artışı biz yüzde 81 buluyoruz. Buradaki kafa karışıklığı şundan dolayı olabilir: Kadının güçlendirilmesi, belki ailenin koruması ve güçlendirilmesi programın içerisinde de yer alabilir yani oradaki bazı harcamaları da bunun içine koyuyor olabilirsiniz ama direkt Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe verisine baktığımız zaman bizler iki tane, üç tane kalemin çok daha fazla ödenek artışıyla 2024'e geçmesini beklerdik. Bunlardan bir tanesi çocukların korunması ve gelişimi, ikincisi yoksullukla mücadele, üçüncüsü de kadının güçlendirilmesi.
Şimdi, devam edelim sunuma. Burada, daha öncesinde de kalkınma planında da bahsetmiştik. 2026 mucizevi bir sene gerçekten yani "O sene bu sene mi?" diyorlar ya, o sene gerçekten 2026 galiba. Neden? Çünkü 2026'da cari açımız sıfırlanıyor -kalkınma planında bu var- enflasyonumuz yüzde 5 oluyor ve aynı zamanda şuna bakıyoruz: Sizin bütçenize, tekrar Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesine baktığımız zaman da yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma için ayrılan ödeneğin yıllık değişimi neredeyse sıfır. Kadının güçlenmesi için ayrılan ödenek değişimi sıfıra yaklaşık, engellilerin toplumsal hayata katılım ve özel eğitimi de hızla azalıyor. Yani anladığım kadarıyla şöyle bir şey oluyor: 2026 yılında biz sıfır cari açık ve yüzde 5 enflasyon vereceğimiz gibi, aynı zamanda yoksulluk da kalmayacak, kadın da güçlenecek, engellilerin de toplumsal hayata katılımı ve entegre olması daha da kolaylaşacak gibi duruyor. Bunu anlamak gerçekten güç. İlk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisinden Aylin Hanımdı, o da bahsetti. Burada sizin vaatleriniz ile programa baktığımız zaman, özellikle çok yıllı bütçelemeye baktığımız zaman orada bir uyumsuzluk görüyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığıyla bir an önce bu konuyu netleştirmekte bence fayda var. Bir hatırlatma yapmak gerekiyor mutlaka.
Bir sonraki slaytta geçelim. Orada da şu: Avrupa'da yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında çocukların oranının en yüksek olduğu ülke maalesef Türkiye, Türkiye'de 7 milyon yoksul çocuk var. Ben bunu ilgili bakanlıkların bütçesinde hep anlatıyorum ama bana çok fazla prim vermeyen Eurostat verilerine de bakabilir. Türkiye'de yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 45 ve son beş sene içerisinde bu sayının yüzde 10 arttığını görüyoruz biz. Dolayısıyla karşımızda hiç yadsıyamayacağımız bir çocuk yoksulluğu problemi var, bunun sebebi siz değilsiniz ama bunu tedavi edecek, bunu giderecek olan Bakanlık sizsiniz. Yani bunun sebebi izlenen yanlış ekonomi politikaları olsa bile bunun olumsuz etkilerini ortadan kaldırması beklenen bakanlık sizsiniz. O yüzden bunu hatırlatmakta fayda var. Bu çocukların -yani yüzde 45- yüzde 22'si yoksulluk dışında en az bir risk daha taşıyor Avrupa'da ama bu oran bizim ülkemizde yüzde 58,1. Yani bizim çocuklarımız sadece yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında değil, yarısından fazlasının birden fazla problemi var.
Şimdi, diğer slayta geçebilirsek arkadaşlar... Bu yoksulların hangi bölgelere dağıldığına bakacak olursak da -gördüğünüz gibi- yoksulların yüzde 55'i Doğu Akdeniz, Güneydoğu, Doğu Anadolu'nun bir kısmı ve İstanbul'da. Dolayısıyla, bundan sonraki süreçte Güneydoğu Anadolu'nun, Doğu Akdeniz'in, Doğu Anadolu'nun başta olmak üzere ve İstanbul'un, büyük metropollerinin yoksulluk problemini çözecek olursanız, bizim ve bütün siyasi partilerin ısrarla üzerinde durduğu bu çocuk yoksulluğunu gidermemiz gerekiyor. Bu çocuk yoksulluğunu gidermenin en basit yollarından bir tanesi de -bir daha söylüyoruz- okulda ücretsiz yemek vermek. Biz, bunu, Millî Eğitim Bakanlığı geldiği zaman söyledik, Kalkınma Planında Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz'la paylaştık ama bugün baktığınız zaman Türkiye'de artan bir yoksulluk var ve bu yoksulluğun bölgesel dağılımına baktığınız zaman İstanbul'da, Doğu Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde çok fazla arttığını görüyorsunuz. Yani yoksulun yüzde 55'i bu tarafta yaşıyor. Bunu yadsıyamayız.
Bir başka nokta da çocuk ve gençlerin yeterli beslenmemesi. Buna da Cevdet Bey çok güzel bir şekilde değindi ben de anlatmak istiyorum. Bakın, bu, TÜİK'in anketidir, TÜİK'in Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi'dir. Türkiye'de iki günde bir etli yemeği karşılayamayan hanelerdeki 3-14 yaş çocuk sayısına baktığınız zaman 6,89 milyon olduğunu görüyorsunuz. O yüzden, önümüzdeki dönem -biz, burada bir sürü önerge vereceğiz, onlar da reddedilecek ama- belki sizlerin Millî Eğitim Bakanlığıyla ya da ilgili bakanlıklarla konuşup okulda ücretsiz yemek projesini bir an önce dezavantajlı bölgelerimiz başta olmak üzere hayata geçirmeniz, fırsat eşitliğini bizim yeniden tesis etmemiz açısından oldukça önem taşıyor.
Yine, bebek, çocuk ve gençlerin hangi bölgelerde ve hangi ailelerde yaşadığına baktığımız zaman, yoksulluğun maalesef nesiller ötesine yani kuşaklara taşındığını görüyorsunuz. Bir sonraki slayta baktığımız zaman mesela şunu göreceksiniz: Bebek, çocuk ve gençlerin yarısı yoksul ailelerde ve yoksul bölgelerde yaşıyor. İşte bu yoksulluğun bir sonraki kuşağa aktarılmaması için burada sizin Bakanlığınızın -o harcama programlarında- özellikle çocuğun güçlenmesi açısından daha iyi harcama programları geliştirmesi gerekiyor.
Burada benim size bir tavsiyem olacaktır. Harvard Üniversitesinden Raj Chetty önümüzdeki yıllarda da Nobel alacak bir yazar, çok da iyi bir akademisyen, çok da iyi bir hikâyesi vardır. Onun geliştirdiği "Opportunity Atlas" diye bir sayfa var. O Opportunity Atlas'ta artık siz mikroveri kullanarak hangi mahallelerin dezavantajlı mahalleler olduğunu, o mahallelerde mahalle bazlı sosyal politikaları uygulayarak... Hani nasıl mesela kanserle mücadele eden bir hastaya sizler, artık hücre bazında müdahale edebiliyorsunuz... Artık bu müdahaleler mikroveriyi kullanarak yapılabilir. Bu Opportunity Atlas benzeri bir yaklaşımla, sizler, bundan sonra şehirlerde o dezavantajlı mahalleler, dezavantajlı aileler...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ Evet.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Yaptıysanız bile gözümden kaçmıştır.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Başlatıyoruz.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Ha, başlatıyorsunuz... Tamam, harika, alkışlarız.
Onları yaparak aslında, mikroveriyi kullanarak bu kalkınma politikalarını artık sizin hayata geçirmeniz mümkün. O, çok iyi bir uygulama, sonuçları da çok iyi. Her mahalleden hangi çocuğun, hangi ailedeki hangi bireyin hangi dezavantajı olduğunu görüp ona göre politika yani bireye özel politikalar geliştirebiliyorsunuz. Önümüzdeki dönemde literatür ve politika oraya doğru gidiyor.
Son slaytta engellilerin durumundan biraz bahsetmek istiyorum. İlk önce, ben, son yirmi sene içerisinde AK PARTİ döneminde engelli vatandaşlarımıza verilen desteklerden memnunum. Ben, halası ve amcası fiziksel ve zihinsel engelli olan bir bireyim. İkisi de hayatlarının son dönemlerinde gayet iyi destekler aldılar ve o destekler 1980'li, 1990'lı yıllarda yoktu. Peki, burada durmalı mıyız? Hayır, durmamalıyız. Nüfusumuz yaşlanıyor, engelli birey sayısı artıyor ve teknolojik gelişmeler artık, engelli bireylerin sosyal hayata ve iş hayatına çok daha rahat entegrasyonunu mümkün kılıyor.
Burada ilk olarak benim size tavsiyem şudur: Bu korumalı iş yeri modelinden vazgeçip destekli istihdam modelleriyle beraber iş koçlarını da, Çalışma Bakanlığıyla beraber iş koçlarını da yetiştirip engelli bireylerin iş hayatına daha rahat entegre olmasını sağlayabilirsiniz.
İkincisi, bizim millî gelirimiz içerisinde engelli vatandaşlarımızın istihdama dâhil olması için ayrılan bütçe yüzde 0,1'dir. Avrupa Birliğinde bu oran yüzde 2,5-3 civarındadır, Norveç gibi ülkelerde yüzde 5'tir. En azından bu açıdan yani engelli bireylerin hayatlarını iş hayatına istihdam ederek, kendilerini daha iyi hissetmeleri için ve sosyal yardıma muhtaç kalmamaları için yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla konuşup bu engelli bireylerin istihdama katılması konusunda daha fazla programı başlatabilirsiniz. Bugün bizim engelli bireylerimizin maalesef yüzde 77'si yoksulluk ve sosyal dışlanmış riski altındadır, yüzde 77; bu oran OECD ülkelerinde yüzde 25-30 civarındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen toparlayalım.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - O bakımdan benim buradaki önerim: Bu engellilerin istihdam piyasasına katılmalarını destekleyecek olan programlara ağırlık vermeniz ve böylelikle yoksulluğu yönetmek değil de yoksullukla mücadele kapsamında istihdamı desteklemeniz lazım.
Şimdi, bir de bütçeye baktığımız zaman yine birkaç nokta var, hemen özetleyeyim. Şimdi, Bakanlığınızın 2024 bütçe teklifinde aile danışmanlık hizmetlerinden yararlanan kişi sayısı 2022 yılında 17 bin; 2024 yılı hedefi 8 bin. Aylin Hanım da bundan bahsetti, bu bizim daha fazla arttırmamız gereken bir sayı; azalıyor. Bunun sebebini sormamız gerekiyor. Aile Destek Programı'yla ulaşılan hane sayısı 2022 yılında 1 milyon 727 bin, 2025 yılı tahmini 750 bin, 2024 tahmini 800 bin. Neden yarı yarıya bir azalış var? Oysa bizim bu hanelere daha fazla ulaşmamız gerekiyor.
Devam ediyorum. Aile Eğitim Programı'na katılımcı sayısı 2024 hedefi 260 bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Toparlayın lütfen.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
2022 yılında 945 binmiş, neredeyse üçte 1'inden daha aza inmiş.
Yine, psikososyal destek sağlanan şehit yakını ve gazi sayısı 105.092'yken 2024 yılında hedef 84 bin olmuş. Hep bir azalma var.
Çocukevi sayısı 1.187'yken 1.180 olarak belirlenmiş. Neden? Çünkü yoksul çocuk sayısı artıyor. Çocukevlerinde bakılan çocuk sayısı 2022 yılında 5.800'müş, 2024 yılı için 5.560.
İşbaşı eğitimden yararlanan kadın sayısı 78 binden 30 bine düşmüş. Dolayısıyla sizin -bitiriyorum da bu dosyayı ben sizle paylaşabilirim ama sabah zaten Aylin Hanım da bundan detaylarıyla bahsetti- burada bahsettiğiniz sunumun 2024 bütçesinde karşılığı yok. Yani sizler bu hizmetlerin, bu programların, harcama programlarının arttığını söylüyorsunuz ama Hazine ve Maliye Bakanlığından aldığımız bütçede 2024-2025 hedeflerinde hep azalma var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen Ümit Bey, süreniz doldu.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Bu tutarsızlığı giderirseniz bence o zaman siz, o bütçe sunumunuzdaki bahsettiğiniz hedeflere çok daha rahat ulaşırsınız diyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.