Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .11.2023 |
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekillerimiz, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Sayın Bakanım, tabii, aileyi konuşuyoruz. Tarihin en eski kurumu Adem (AS)'dan Havva Ana'mızdan beri en eski kurum ve AK PARTİ hükûmetleri -kanaatimce Sağlık, Ulaştırma ve Aile Bakanlığı yani- yirmi küsur yıl iktidarda kalmışsa şu anda bu sosyal yardımlar, aileyle ilgili yapılanların çok büyük önemi var. Ama ben -şu ana kadar özellikle hanımefendi kardeşlerimizin söylediği şeyler çok kıymetli- tekrara girmeden bir iki temel konuya vurgu yapmak istiyorum. Öncelikle ailenin korunması ve güçlendirilmesi sorumluluğu sizin omuzlarınızda. Şimdi meseleye böyle baktığımızda, aslında ülkede yaşanan ekonomik kriz ve ailelerin yaşamış olduğu ekonomik sorunların yönetilmesinde Bakanlığınızın çok önemli bir rolü var. Şimdi bazı konuşmacılar bazı rakamların düştüğünden, sayıların azaldığından bahsettiler. Aslında bir ülkede istenen şeyin şu olması gerekir: Yani "Bizim şu kadar yoksulumuz vardı... Ben çünkü şöyle beş altı yıla bir baktım; özellikle son üç yıl, pandemi sonrası neredeyse 3-4 kat bu yardımlarda artışlar olmuş. Yani bir iktidarın aslında övünmesi gereken şey ya da bir bakanımızın buraya geldiğinde bize söylemesi gereken şeyin şu olması gerektiğini düşünüyorum: "Ülkede şu kadar yoksul vardı, biz şu, şu, şu ekonomi politikalarını uygulayacağız ve bu ülkede yoksulluğu bitireceğiz." Bu çok kıymetli bir şey. Dolayısıyla bu ülkenin elbette yoksulları her daim oldu, olacak ama biz bu sayıyı aşağıya nasıl çekebiliriz? Bu çok genel bir ekonomik tartışma meselesi. Hele hele -sanıyorum Milliyetçi Hareket Partisinden bir arkadaşımız ifade etti, işte, Gini katsayısından falan- bakın, son beş yıl içerisinde bu ülkede gelir adaletinde olağanüstü bir bozulma var. Şu anda kalkınma planımızda 2028 hedefimiz 0.30; şu anda 0,38-0,40'lardayız. Dolayısıyla son beş altı yıldır çok hızlı bozulan bu gelir adaletsizliğinden dolayı sizin Bakanlığınızın yükü de artıyor. Ama ben şöyle bir özet yapmak isterim akılda kalsın diye, zaten konuşmacıların da söylediklerini analiz ettiğimizde iki temel alan çıkıyor burada: Ailelerimizi, toplumumuzu ne tehdit ediyor? Aileyi korumak aslında devleti korumak, milleti korumak, geleceğimizi korumak. Ya, bizim ailelerimizi ne tehdit ediyor? Burada işin bir maddi tarafı var, bir de manevi tarafı olduğunu düşünüyorum. Yani maddi taraf, bugün bu ülkede, sadece yoksul olan, açlık sıkıntısı çeken insanların probleminden bahsetmiyoruz Sayın Bakanım. Şu anda çalışan ama yoksul olan bir kesim var bu ülkede. Şu anda istatistiki rakamlara bakıyoruz, farklı raporlarda neredeyse 38 ile 42 milyon arası açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan insan var. 13.600 lira açlık sınırından birçok arkadaş bahsetti yani bir ailede 4 kişi çalışmış olsa ancak bu ülkedeki yoksulluk sınırına ulaşılıyor. Dolayısıyla böyle bir ülkede mutlaka o "maddi taraf" dediğimiz şey, ekonomik sıkıntılar çok öne çıkıyor. Bakın, bu ülkenin şu anda çok önemli bir barınma problemi var, çok önemli bir gıda problemi var; eğitimde, sağlıkta yaşamış olduğumuz problemler var; bunları artırabiliriz ve elbette çocukların, küçük çocukların çalıştırılmasıyla ilgili başka alanlar var. Ama ben biraz da bu manevi tarafla ilgili... Ki Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli söyler yani "millî ve manevi değerlere sahip bir nesil yetiştirmek" elbette bu çok önemli bir şey yani bu ülkeyi gelecek kuşaklara taşıma, geleceğe taşımak önce vatana, millete, değerlerine sahip nesiller yetiştirmek. Peki, o nesil bu topraklarda yaşamak istiyor mu? Hele hele iyi yetiştirdiğimiz gençlerimiz artık geleceklerini bu topraklarda arıyorlar mı? Biraz önce Ümit Hocanın göstermiş olduğu o haritada İstanbul da var; İstanbul, Türkiye'nin merkezi, kalbi. Şimdi, böyle bir şehirde yoksulluk yaşanıyorsa Güneydoğu'da da yaşanır, Karadeniz'de de her yerde yaşanır. Dolayısıyla Bakanlığınızın sorumluluk alanı çok geniş.
Programlarla ilgili çok şey söylendi ama şunun özellikle burada tekrar ifade edilmesi gerekir: Yani bugün yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlarda, baktığımızda -2024-2025 verilerine bakıyorum, kalkınma planı ve bütçedeki verilere bakıyoruz- neredeyse yüzde 3'lük bir artış öngörmüşsünüz. Diğer, bütün verilerde, 2023'le karşılaştırıldığında... Ki orada size bir teşekkür borçluyuz yani ailenin korunması ve güçlendirilmesi konusu önemli, yüzde 208 gibi bir artış var. Ama bakın, burada -kayıtlara geçsin diye ifade ediyorum- maalesef, sizin sebep olmadığınız ama yönetilmesinde, bu yoksulluğun yönetilmesinde ve milletin derdine derman olunması hususunda üzerinizde çok büyük bir sorumluluk var. Ekonomik krizin -sadece bir ekonomik kriz değil- aileyi ve toplumu nasıl çökerttiğini size bir rakamla ifade etmek isterim. Bakın "Artırdık." dediğiniz rakam Sayın Bakanım, 11,9 milyar TL. Biz bu rakamın tam 105 katını 2024 yılında faiz olarak ödeyeceğiz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak. İşte, bu, normalde, nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu maalesef bize gösteriyor.
Bu manevi tarafla ilgili bir iki şey daha söyleyeceğim: Bağımlılık ve uyuşturucu. Türkiye'nin yaklaşık 32 şehrinde bu konuda anketler yapmış bir kardeşinizim ben. Nereye gidersek gidelim... Çok değerli bir ekibiniz var, birlikte çalıştığımız arkadaşlar var, şunu söyleyebilirim: Uyuşturucu ve bağımlılık büyükşehirlerden başlamak üzere birçok şehirde ilk 3 problemden biri. Dolayısıyla bu konuda ayrılan bütçeye bakıldığında -elbette diğer Bakanlıklarımızın da çalışması var- ben sayıları, yapılanları ve dışarıda, Avrupa'da yapılanları da bilen biri olarak söylüyorum: Hakikaten neslimiz zehirleniyor ve bu konuda ben bu bütçenin tekrar gözden geçirilmesini özellikle istirham ediyorum.
Tabii, bir başka konu -uzatmadan bitireceğim- hepimizin derdi, bu televizyon meselesi. Şimdi, bu öyle bir hâle geldi ki aileyi kötü gösteren, hatta itibarsızlaştıran, çarpık ilişkilerle aileyi yok sayan bir tabloyla karşı karşıyayız. Şu ana kadar hiçbir konuşmacı değinmedi, değinseydi ifade etmeyecektim ama şöyle bir sorunumuz var: Eğer biz bu konuda bazı adımlar atmazsak önümüzdeki dönem... Bakın, kalkınma planından yine bir şey ifade edeyim: Boşanma hızlarının son üç yılda olağanüstü arttığı, evliliklerin ise azaldığı bir tabloyla biz karşı karşıya kaldık. Şimdi, böyle bir tabloda Aile Bakanlığımızdan benim hassaten ricam, bu RTÜK'le mutlaka bir oturup konuşmak lazım ve burada bu programların denetimi konusunda sizin devreye girmeniz gerekiyor. Yani bugün aile mefhumu gençlerin zihninde farklılaştı Sayın Bakan. Bu konuda bizim çok daha fazla bir çaba göstermemiz gerekir. Tabii, siz Aile ve Gençlik Fonuyla ilgili değerlendirme yaptınız, onunla ilgili de bir cümle kurmak isterim. Aslında şuna gerek yok: Milletin parasını yine millet için harcayan bir kurum devletin kendisi, bütçe böyle bir şey. Dolayısıyla ne olur, Varlık Fonu gibi, başka başka fonlar gibi, bu Fonu Sayıştay denetiminden uzak tutmayın, bu Fon denetlensin çünkü bu Fonda -benim hâlâ anlayamadığım, bir soru olarak da lütfen bunu alın- doğal gaz gelirlerinden, petrol gelirlerinden bahsediliyor -madencilik elbette ülkemizde var, oradan gelir elde edebiliriz- ama Türkiye doğal gaz ve petrolde ithalatçı bir ülke, zaten o olmasa bugün cari açığımız olmaz. Dolayısıyla bunların gelirleriyle beslenecek bir Fon ve gençlerimizin evliliğe teşviki, işte iş kurmalarıyla ilgili çok güzel düşünülmüş bir Fon. Ben hassaten rica ediyorum: Şu salonda defalarca şeffaflıktan, defalarca açıklıktan, defalarca hesap verilebilirlikten bahsettik... Dolayısıyla Aile Bakanlığımız o kadar önemli yerlere katkı yapıyor, destek sağlıyor ki ne olur böyle bir kara delik Aile Bakanlığında oluşmasın, yani hesap verebilen, Sayıştayımızın incelediği, kurallarına göre hareket eden bir yapı olsun.
Son söz, şimdi, bu Filistin'de ölen çocuklardan bahsedildi. Ben bunu Adalet Bakanımıza da söyledim, size de ifade etmek isterim. Elbette ülke olarak bugün çok büyük bir badireyle karşı karşıyayız, yüreğimiz yanıyor. Elbette kendi ülkemizin sorunları da var ama Filistin'de bugün eğer 5.500 çocuk öldürülüyorsa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Aile Bakanlığımızın, bu konuda, uluslararası çocuk mahkemeleriyle ilgili... Gerek AİHM'de, Uluslararası Ceza Mahkemesinde alt birimler var, sizin meslektaşlarınız var; siz aynı zamanda başka bir ülkede de parlamenterlik yaptınız, çok önemli bir networkünüz var. Ya ne olur, bir vicdani network oluşturup -uluslararası- bu Netanyahu ve onun yanındaki katiller başta olmak üzere, bu çocuk katillerini -sizin öncülüğünüzde, size çok yakışır- uluslararası mahkemelere taşıyın ki bunların bu iş bittiğinde herhangi bir yere gidecek yüzleri olmasın.
Bütçenizin Bakanlığınıza, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Sizlere ve ekibinize başarılar diliyorum.