Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı b) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu c) Karayolları Genel Müdürlüğü ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü d) Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri AŞ (HEAŞ) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 23 .11.2023 |
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve değerli hazırun; öncelikle Siirt Şirvan'da maalesef maden kazası gerçekleşmiş, 3 yurttaşımız yaşamını yitirmiş. Buradan Allah'tan rahmet, ailelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Evet, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2024 merkezî bütçe görüşmeleri için toplanmış bulunuyoruz. Temennimiz bütçede yer alan tüm harcama kalemlerinin eşit ve adil paylaşılıp dağıtılması, sermayenin değil halkın ihtiyaçlarına cevap vermesi, ulaşım ve altyapıyla ilgili var olan tüm sorunların sahici ve samimi yaklaşımla çözülmesidir. Tabii, temennilerimiz böyle ama durum böyle mi, ben pek emin değilim. Burada bulunan çoğu vekilin de bu yönde bir kanaatinin olduğunu düşünüyor ve buna inanmak istiyorum çünkü ötekisi kendimizi kandırmak, başımızı kuma gömmek ve hayal görmek dışında bir şey olmayacaktır.
Ben Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının da diğer tüm bakanlıklar gibi pek hayırla anıldığını düşünmüyorum çünkü Bakanlık başarılarıyla değil başarısızlıklarıyla, çözümleriyle değil yarattığı sorunlarla anılmakta ve anımsanmaktadır. Peki, nedir bu başarısızlıklar, sorunlar ve çözümsüzlükler? Önce başlık başlık dile getirmek istiyorum, sonrasında da sürem yettiğince açacağım, yetişemediğim bölümleri de arkadaşlarım mutlaka dile getireceklerdir.
Evet, depremde çöken yollar, limanlarda yakalanan uyuşturucular, rant Kanal İstanbul Projesi, ulaşım yatırımlarında bölgesel eşitsizlikler, zamlarla seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, Trabzon'da günde 145 uçak varken bizim bölgemize bunun reva görülmemesi, Sayıştay raporlarında Bakanlığın neredeyse es geçilmesi, internet özgürlüğünün yok sayılması ve altyapı çalışmalarına gelince yatırımların kürdistan coğrafyasında durma noktasına gelmesi -evet, devam ediyorum- Bakanlıkta çalışan emekçilerin sorunları, soy-işlet ve devret kurmacası "Yandaş semirsin, sermaye palazlansın." diye geçiş garantili köprüler, otoyollar, havalimanlarının peşkeş çekilmesi ve daha sayamayacağım bir yığın yutturmaca, Türkiye Yüzyılı hayalleri, bilmem ne.
Evet, Karayolları Genel Müdürlüğüne bakalım biraz. Müdürlüğün yılın ilk altı ayında garantili projeler için müteahhit firmalara ödediği para geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 167 artarak 23 milyar 769 milyon liraya çıktı. Evet, yanlış duymadınız, yüzde 167 artarak 23 milyar 769 milyon liraya çıkmış. Sizin "yap-işlet-devret" dediğiniz bizim ise "soy-işlet-devret modeli" olarak gördüğümüz sistemde...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Algı yaratıyorsun.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - ...geçiş garantisi verilen köprü ve otoyolları inşa eden şirketlere garanti ödemeleri 2024 yılı bütçesinde de 162,4 milyar liraya çıkarılacak. Ülke ekonomisine ağır yükler getiren bu projeler için gelecek yılın bütçesinden ise 73 milyar 830 milyon lira ödeneceği belirtiliyor. Soruyorum: Bu yatırımları neden devlet kendi kaynaklarıyla yapmıyor, neden?
Şimdi, bu otoyollarla ilgili, köprülerle ilgili, bakın, bazı tahsis süreleri ve kamunun uğradığı zararlarla ilgili bir iki örnek vermek istiyorum: Yavuz Sultan Selim Köprüsü tahsis süresi on yıl, şu ana kadar kamunun uğradığı zarar 860 milyon dolar; Osmangazi Köprüsü tahsis süresi yirmi iki yıl, şu ana kadar kamunun uğradığı zarar 3 milyar 540 milyon dolar. Evet milyar TL'lerden bahsediyoruz, milyon liralardan bahsediyoruz. Bu rakamlar, bu paralar emekçinin cebinden çıkıyor, yoksulun hakkı yeniyor. İnsanlar geçmedikleri köprülerin, kullanmadıkları işletmelerin ve bu ekonomik krizle birlikte kendi araçlarıyla hiç geçemeyecekleri yolların ekonomisini yapıyor Sayın Bakan. Türkiye ekonomisinin bu hâle gelmesinde, derin ekonomik krizde, yaşanan bu enflasyonist ortamda kesinlikle soy-işlet-devret sisteminin etkisi azımsanmayacak derecede büyüktür, bire bir etkisi vardır. Hükûmet bu durumdan ders çıkaracağına, işledikleri bu cürmün telafisi için çaba harcayacağına bu sistemde ısrar etmeye, candaş yandaşları, 5'li çeteyi büyütmeye devam ediyor. Ama unutmayın ki devran dönecek, gün gelecek ve dağıttığınız rantın, yaptığınız israfın ve döktüğünüz paraların elbet hesabını mutlaka vereceksiniz.
Bakın, Türkiye'nin uyuşturucu trafiğinde -tırnak içinde kullanıyorum- yükselen konumunu duymayan kalmadı. Limanlar satıldı, Türkiye âdeta uyuşturucu cenneti oldu. Bakın, size bazı limanlarda yakalanan uyuşturucular hakkında bazı güncel rakamları açıklamak istiyorum: 27 Ekim 2023, Mersin Limanı, 610 kilogram kokain yakalanmış; 19 Eylül 2023, İstanbul Ambarlı Limanı, 427 kilogram "captagon" cinsi uyuşturucu yakalanmış; 16 Haziran 2023, Mersin Limanı, 1,3 ton kokain yakalanmış. Tabii, örnekler var, verebiliriz ama uzmanlar limanlarda yakalanan uyuşturucuları buz dağının görünen yüzü olarak ifade ediyorlar. Birleşmiş Milletler Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu 2022 Yılı Raporu'nda da Türkiye'nin birçok uyuşturucunun Orta Doğu ve Avrupa pazarlarına ulaştırılmasında bir geçiş noktası olarak kullanıldığı belirtiliyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Aynı raporda PKK'nın da bunları...
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Belki bu konu İçişleri Bakanlığının yetki alanına doğrudan girse de sizin Bakanlığınızı ilgilendiren bir şeyler mi...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Aynı raporda belirtiyorlar, bunu da söylesenize.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Dinleyebilir misiniz...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Aynı raporda var.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Bu konuda aldığınız önlemleri, yaptığınız çalışmaları duymak istiyoruz, yorumunuzu merak ediyoruz. Bakanlığınızı ve kendinizi konu hakkında sorumlu hissedip hissetmediğinizi öğrenmek istiyoruz.
Evet, hava yollarına biraz bakmak gerekiyor. Gerçekten hava yolları halkın yolları mı oldu? Bakın, bizzat kendimin ve arkadaşlarımızın yaşadığı bazı sorunlardan bahsedeceğim. Uçak bulamıyoruz, dolayısıyla uçak bileti de bulamıyoruz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Demek ki halkın yoluymuş.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Bir dinleyin.
Yurt içinde ve yurt dışında Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde ve bu illerden diğer yerlere yapılan yurt içi-yurt dışı uçak sefer sayısı çok yetersiz ve ihtiyaçları karşılama noktasında değil. Birçok ilde kentteki uçak seferleri sorunuyla ilgili sivil toplum kuruluşları, odalar, siyasi partiler, iş insanları basın açıklamaları yapmış ve seferlerin artırılması çağrısında bulunmuştur. Yurttaşlar bu problemle ilgili hem şahsıma, vekil arkadaşlarıma ulaşarak hem de sosyal medyadan yaşadıkları mağduriyetleri dile getirmişlerdir. Uçak seferlerinin azlığı sorununa son günlerde seferlerin rötar yapması sorunu da eklenmiştir maalesef.
Bakın, sosyal medya hesabınızdan yaptığınız bir paylaşım var. Yaptığınız şu sosyal medya paylaşımı üzerine Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya bölgeye yapılan uçuş azlığını rakamlarla ortaya koyarak "Sayın Bakanım, biz de uçmak istiyoruz." yanıtını verdi. Gördünüz mü? Mutlaka görmüşsünüzdür. Evet, biz de uçmak istiyoruz gerçekten. 30 Haziran Cuma günü -bu sosyal medyadan paylaştığınız paylaşımla ilgili- Trabzon Havalimanı'nda 145 sefer yapılmış, aynı gün Diyarbakır, Mardin, Batman, Bingöl, Van ve Malatya'da -Şırnak'ı da dâhil edersek- uçak seferi sayısı toplamda 104. 822.659 nüfuslu Trabzon'a 145 uçak seferi yapılmışken 1 milyon 804 bin nüfuslu Diyarbakır'a uçak seferiyse 34. Bakın, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Ayrıca, tabii ki -galiba Trabzonlusunuz da yanılmıyorsam- Hakkâri'de de Van'da da Şırnak'ta da yine benzer sorunlar yaşanıyor, yurttaşların uçak biletine erişim sorunu her geçen gün artıyor. Hakkâri Selahaddin Eyyubi Havalimanı'ndan İstanbul'a yapılan uçak seferleri 2'den 1'e, haftada Ankara'ya yapılan uçak seferi 5'ten 4'e düşürülmüş durumda. Seçim bölgem Şırnak'ta da benzer bir durum yaşanıyor, Şırnaklılar sefer sayısının azlığından ve İzmir'e uçak seferi yapılmamasından şikâyetçi.
Bakın, aynı durum Diyarbakır, Van için de elbette ki sorun. Diyarbakır'dan Van'a ya da tam tersi, Van'dan Diyarbakır'a hava yoluyla gitmek isteyen biri Ankara veya İstanbul'dan aktarma yapmak zorunda kalıyor. Kentlerin özgün durumları bizim bölgemize gelince göz ardı ediliyor. Bölgenin potansiyel açısından en önemli 2 kenti arasında hava yolu bağlantısı olmaması size de tuhaf gelmiyor mu? Kara yoluyla 2 kent arasında seyahat süresi maalesef altı saati aşıyor, yolların ne derece kötü olduğunu zaten birçok kez dile getirdik, konuya ilişkin talepler had safhada ve bir an önce adım atılması, sorununun da çözüme kavuşturulması tüm ehemmiyetini koruyor. Genel Kurula gelmek istediğim bir gün Şırnak'tan Ankara'ya gelemedim hatta bazen şehir değiştirmek zorunda kalıyoruz. Sefer sayılarının azlığı hâliyle bilet fiyatlarının yükselmesine ve insanların seyahat edememesine yol açıyor. Sayın Bakan, bu problemler de çözmeniz gereken sorunlar arasında değil midir?
Gelelim bir diğer can alıcı probleme. Ağrı Vekilimiz Sırrı Sakik'in yanıtlamanız istemiyle sizlere sunduğu bir soru önergesi var ve yanıtlamışsınız da. Bakınız, Türkiye'de ana dili Kürtçe olan milyonlarca yurttaş her gün havalimanlarında seyahat ederken büyük problemler yaşıyor. Kürtçe bilen çalışan talebinde bulunduklarında uygun olmayan bir dil ve üslupla cevaplar aldıklarını belirtiyorlar. Ana dilinde kamu hizmeti almak temel bir insan hakkıdır, bu hakkın yok sayılması aynı zamanda toplumsal bölünmüşlüğü artırmaktadır. Verdiğiniz cevap, bakın: "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî dilinin Türkçe, uluslararası havacılık dilinin ise İngilizce olması nedenleriyle tüm anons ve yönlendirmeler bu kapsamda yapılmaktadır. Uçuş bilgi, anons ve danışma hizmetleri uluslararası metinlere göre Türkçe ve İngilizce olarak yapılmaktadır." Verdiğiniz cevap aynen bu. Tabii ki yani 20 milyonu aşkın Kürt'ü varsaydığınız için(!) Ya da TRT Şeş'in var olma sebebi acaba ne? Bunu sormak elbette ki gerekiyor.
Evet, Sayın Bakan, seyahat özgürlüğü konusu var bir de. Her ne kadar an itibarıyla Hükûmetiniz ve ittifakınız tarafından tanınmıyor olsa dahi Anayasa'da da "Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir." şeklinde güvence altına alınmıştır. Evet, bu özgürlük yasal olarak güvence altına alınıyor ama mevcut enflasyonist koşullarda gençler başta olmak üzere toplumun seyahat edebilmesi, farklı şehirlere gidebilmesi ne mümkün. Bırakın farklı ülkeleri görmeyi, farklı kültürleri yerinden deneyimlemeyi Ankara'da okuyan bir genç İstanbul'daki ailesini görmeye dahi gidemiyor. Gençlerin, yoksulların seyahat özgürlükleri ellerinden alınıyor Sayın Bakan, farkında mısınız?
Şimdi, gelin artık süreklileşmiş zamlarla takip etmekte zorlandığımız YHT bilet fiyatlarını hatırlatalım. Bakın, an itibarıyla Sivas-Ankara 475 TL, Ankara-Konya 200 TL, Ankara-İstanbul 430 TL, Ankara-Karaman 700 TL. İstanbul'da okuyan Karamanlı Zeynep, Gençlik Bakanının 2024'te 2 bin liraya çıkarılacağını söylediği ancak an itibarıyla 1.200 TL olan bursuyla ailesini görmeye gidemiyor; gidiyor ama tekrar okuluna dönemiyor farkında mısınız?
Yüksek hızlı tren fiyatlarında durum böyleyken otobüsle ulaşımda duruma bakalım biraz da. İstanbul ve Ankara'dan kürdistanın birçok şehrine uçak ve otobüsle ulaşım ücretlerine bakalım hızlıca. Bugün Ankara'dan Şırnak'a otobüsle gitmek istesek en az bin lira gibi bir meblağ ödemek zorundayız. İstanbul'dan Mardin'e gitmek istesek 1.655 lira ödemek zorundayız. Evet, Karamanlı Zeynep aldığı bursla ailesinin yanına gidip tekrar okuduğu ile dönemez durumdayken İstanbul'da, Ankara'da okuyan Zilan da Şırnak'taki ailesinin yanına gidemiyor bile. Bu işte sizce de bir terslik, en hafif tabirle bir problem yok mu?
Evet, gençlerin seyahat özgürlüğünden bahsetmişken şehir içi ulaşımdan da bahsetmeden olmaz. Son dört yılda büyükşehirlerde şehir içi ulaşımda yaklaşık yüzde 300'e varan zamlarla karşı karşıya yurttaşlar. Öğrenciler üniversiteye neredeyse yürüyerek gidip gelmek zorunda kalıyorlar. Hemen her yerde durum aynı ama Düzce'den bir örnek vermek istiyorum ben. Akçakoca Erkek KYK yurdundaki öğrenciler okula gitmek için gidiş 15, geliş 15 lira olmak üzere günlük 30 lira ulaşım gideri vermek zorunda kalıyorlar. Haftada beş gün dersi olan bir öğrenci kampüs dışında hiçbir yere gitmese dahi ulaşıma aylık en az 600 lira gibi bir meblağ ödemesi gerekiyor yani bursunun yarısını ulaşıma harcamak zorunda kalıyor. Şimdi tahminim o ki diyeceksiniz: "Bu bahsettikleriniz bizim sorumluluk alanımızın dışında." Hayır, bilakis sizlerin sorumluluk alanında. Eğer bu ülkede bir genç ailesinin yanına gidip geri dönecek şartlardan yoksunsa, bu şartlardan yoksun bırakılıyorsa bu durum Ulaştırma Bakanı olarak bizzat sizin sorumluluğunuzdadır.
Özcesi şu ki akaryakıt ücretlerine gelen fahiş zamlar, ÖTV zamları, şehirler arası ve şehir içi ulaşıma yapılan zamlar neticesinde yerlerinden kıpırdayamaz durumda Sayın Bakan.
Önergelerle ilgili de... Bakın, Sayın Bakan, özellikle soru önergelerimize, sorduğumuz sorulara Bakanlığınız tarafından verilen kısa, çoğu zaman alakasız cevaplarla ve baştan savma bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Bilgi edinme amacı taşımakla birlikte, soru önergelerinin asıl işlevi siyasi denetimdir. Bu denetim, iktidarı kullanan hükûmetten somut bilgi alma, önergeye bahse konunun kamuoyunun ve hükûmetin bilgisine sunulması, sorunların giderilmesini sağlama işlevine sahiptir. Ayrıca, kamuoyunda demokratik tartışma zemini oluşmasına hizmet eden bu denetim yolu, hükûmetin aksayan yönlerinin ortaya konulabilmesi ve giderilmesi açısından modern demokrasilerde hayatidir fakat gelin görün ki -basına da çokça yansıyor- yanıtlarınızda "Tüm iş ve işlemler mevzuatına uygun olarak, uygulama sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmektedir." şeklinde hazır cevaplar veriliyor, sorularımıza doyurucu cevaplar alamıyoruz. Milletvekillerinin sorularına neden yanıt vermiyorsunuz Sayın Bakan, neden?
Evet, Van'ın, Hakkâri'nin, Iğdır'ın, Ağrı'nın, Muş'un yaşadıklarını sizlere Şırnak özelinde anlatmak istiyorum çünkü her yerde aynı durum söz konusu. Silopi-Cizre yoluna ilişkin daha önce de, yıllardır bahsettiğimiz ve bir kangrene dönüşmüş bu yol maalesef ısrarla bitirilmiyor, çalışmalara başlanılmış gibi gösterilse de gereği ne hikmetse gelmiyor.
Bakınız, günde binlerce aracın geçiş yaptığı uluslararası ticaret yolu olan tarihî İpek Yolu'nda sürekli can kayıplı kazalar yaşanıyor. Daha iki gün önce gerçekleşen kaza sonucunda 3 yurttaş yaşamını yitirdi. Bozuk yollar nedeniyle, sınır ticareti yapan nakliye firmaları ve şoförler büyük mağduriyetler yaşamakta ve bu durumu ilgili bakanlıklara ısrarla iletmemize rağmen herhangi bir adım atılmamakta ve cevap verilmemekte.
Beytüşşebap yolu aynı şekilde. Bakın, Sayın Bakan, Beytüşşebap-Şırnak arasının hepi topu 110 kilometre olmasına rağmen, oradan oraya iki buçuk saatte ancak ulaşabiliyoruz. Bunun nedeni, yolun bozuk ve tek şerit olmasından kaynaklı; söz konusu yolda 2 aracın yan yana gitmesi neredeyse imkânsız, bu durum da yine can kayıplı kazalara neden oluyor. Beytüşşebap yolunun yapılması, hem yurttaşlarımız hem de söz konusu bölgenin turizm potansiyelinin açığa çıkmasına vesile olacaktır.
Şırnak-Uludere yoluna gelelim. Bakın, orası da diğer ilçelerden farklı değil; her sene bu yola mucur ve asfaltlamayla onarım yapılıyor fakat gelin görün ki yol kısa süre sonra eski bozuk hâline geri dönüyor, belki haberiniz yoktur -ki olmasını umuyorum- yıllardır bu döngü tekrar ediyor. Biz de halkımız da çok iyi biliyoruz ki "onarım" adı altında yapılan işlemler, yandaşa rant sağlamak dışında hiçbir maksat taşımıyor.
Sayın Bakan, bakın, Güçlükonak diye bir ilçemiz var; Şırnak'tan Güçlükonak'a otobüsler gidemiyor. Niye mi? Bakın, çünkü yol köstebek yuvasına dönmüş durumda, bir ilçe yolunu değil de bir köy yolunu andırıyor. Bu çok vahim bir durum.
Bakın, Cizre-İdil yolunun havaalanına kadar olan kısmı duble yola dönüştürülmüş fakat havaalanı ile İdil arasındaki yola her nedense hiçbir tasarrufta bulunulmuyor. İdil'den Midyat'a kadar olan kısım da aynı; çok sayıda kazanın yaşandığı bu yol için bir an önce standartlara uygun, sağlıklı ve güvenli ulaşım imkânının sağlanması gerekiyor.
Umuyorum ki bu söylediklerim ajandanızda mutlaka yer alacaktır.
Evet, ilçelerimizdeki durum bu kadar vahimken elbette ki iyi yaptığınız yollar da var; güvenlik yolları diyelim mi Sayın Bakan? Bakın, özellikle bölgelerimizde, Şırnak'ta, diğer illerde en çok yapılan yollardan bir tanesi güvenlik yolları. Gerçekten, halkımız da biz de bir şeyi çok merak ediyoruz ve soruyoruz: Acaba Cudi'nin en tepesine, Gabar'ın her köşesine...
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Terörün kafasına...
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - ...Kato'un en zirvesine çok çabuk bir şekilde, hiçbir masraftan kaçınmadan milyon liralar harcayan iktidarınız, az önce bahsettiğimiz Şırnak ve ilçelerinin yollarını neden zamana yayıyor, neden halkımıza eziyet çektiriliyor ve neden yollar yapılmamakta diretiliyor? Evet, sizden önce ben cevap vereyim, sonra da sizden duyarsak mutlu oluruz: Bunun en temel ve en gerçekçi cevabı elbette ki güvenlikçi politikalar ve savaş politikalarıdır. Hizmet götürüyorsunuz ama halka değil. Şırnak'ta ve komşu illerde -sayayım isterseniz de- Mardin'de, bakın, Hakkâri'de ve daha birçok kentte halkımızın muzdarip olduğu konulardan biri de Bakanlığınızın temel sorumluluk alanından olan telefon ve internet şebekelerinin sistematik bir şekilde kesilmesidir. Her şeyin on-line ortamda hallediliyor olmasına ve bunu sizlerin de teşvik etmesine rağmen maalesef dile getirdiğim yerlerde telefon ve internet kesintilerinden dolayı kendi danışmanlarımla dahi telefon görüşmem esnasında 10 defa kesintiler yaşanılıyor. Güvenlikçi politika burada da karşımıza çıkıyor. "Güvenlik" adı altında sinyal kesiciler iletişimi baltalıyor. Ayrıca, harita ve kadastro çalışanları dahi arazide işlerini yapamaz durumdalar Sayın Bakan.
Elbette ki süremin sonuna gelirken dile getirdiğimiz tüm problemler Bakanlığınızın çözüm getirmesi gereken konulardır. Sizlere sorduğumuz tüm sorular da bu sorun alanlarına ilişkindir. Umuyorum ki Bakanlığınıza tahsis edilecek bütçe doğru ve hakkaniyetli bir şekilde harcanılır ve bizlerin de bu çabası sonuçsuz kalmamış olur.
Teşekkürler.