KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü 1981 yılından bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Biliyor ve inanıyoruz ki öğretmenlik kutsal bir mesleğin adıdır, öğretmenler bir milletin ufkunu aydınlatan meşalelerdir, gelecek nesiller öğretmenlerimizin eseridir. Başta görev başında hain terör saldırıları sonucu şehit düşen ve ahirete irtihal eden bütün öğretmenlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyor, çalışan veya emekli tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor, saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, yönetim hayatımızda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gerçekleşen kalıcı ve köklü reform Türkiye'mizin önünü açmış, hamdolsun gücüne güç katmıştır. Parlamenter sistemde yaşanan sıkıntılar Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ortadan kaldırılmıştır, hükûmet buhranları bitmiş, karar süreçlerindeki tıkanıklıklar açılmıştır. Türkiye siyasi istikrara ve öz güvene kavuşmuş, vesayet odaklarından ve ayak bağlarından kurtulmuştur.

Türkiye, bir yandan insani, çok yönlü ve proaktif bir dış siyaset izleyerek bölgesel barış için başarılı bir diplomasi yürütürken diğer yandan egemenlik haklarımızı koruma kararlılığına ve terörle mücadeleye tavizsiz devam etmektedir. Türkiye, terörün kökünü kurutmak için kararlı bir mücadele yürütmekte; kahraman MİT mensuplarımız ve güvenlik güçlerimiz destan yazmaktadır.

Türkiye, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikası ve millî teknoloji hamlesiyle lider ülke Türkiye'ye doğru kutlu yürüyüşünü kararlılıkla sürdürmektedir. Türk milletinin desteğiyle, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin stratejik gücüyle Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri birer birer hayata geçecek, tarihin akışına yön verecektir.

Büyük ve güçlü Türkiye'nin yolunun ekonomik ve teknolojik bağımsızlıktan geçtiği bilinciyle yerli ve millî üretimi artırmak, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla başlatılan millî teknoloji hamlesi Türk milletinin refah ve istikrar içinde yaşaması için başlatılmış en hayati girişimlerden biridir. Millî teknoloji hamlesi Türkiye'nin istiklalini ve istikbalini güvence altına almaktadır.

Yerli ve millî otomobilimiz TOGG 29 Ekim 2022 tarihinde seri üretime geçmiş, 9 binden fazla araç sahiplerine teslim edilmiştir. Türk savunma sanayisi Türkiye'nin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa edilmektedir. 2022 yılında bir önceki yıla göre savunma ve havacılık sektörü cirosu yüzde 20 artış göstererek 12,2 milyar dolar, sektör ihracatı ise yüzde 36 artışla 4,4 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat beklenmektedir.

Bakınız, Türkiye'nin 2013-2017 arasında yüzde 0,69 olan küresel savunma sanayisi ihracatındaki payı 2018-2022 döneminde yüzde 1,1'e çıkmıştır. Türkiye'nin aynı dönemlerde savunma sanayisi ithalatındaki küresel payı ise yüzde 2,4'ten yüzde 1,3'e inmiştir. Türkiye, yine aynı dönemler itibarıyla ABD'nin silah ihraç ettiği ülkeler listesinde 7'nci sıradan 27'nci sıraya gerilemiştir. Savunma sanayisinde yerlileştirme çalışmaları aralıksız devam etmekte olup savunma sanayisi yerlilik oranı 2023 yılı itibarıyla yüzde 80'ler düzeyine ulaşmıştır. Biliyorsunuz, ihtiyaç duyduğumuz insansız hava araçları, hava savunma füzeleri, F-16'ların modernizasyonuyla ilgili taleplerimiz ve parasını ödediğimiz F-35 savaş uçakları Türkiye'den esirgenmiştir. Allah'a şükürler olsun ki Türk mühendisleri tarafından tasarlanıp imal edilen yerli ve millî uçak, helikopter, İHA, SİHA, gemi, denizaltı ve zırhlı araçlar ile füze ve silah sistemleri artık ülkemizde üretilmektedir. F-35'i vermezlerse vermesinler, daha da gelişmişi olan yeni nesil Millî Muharip Uçak'ımız KAAN yakında semalarda görülecek; dosta güven, düşmana korku salacaktır. Savunma sanayisinde bir devrimi gerçekleştiren Türkiye'nin, savunma sanayisinde şampiyonlar liginde yer almasından elbette gurur duyuyoruz.

Türkiye, millî enerji atılımıyla da yüzde 55'i yenilenebilir enerji olmak üzere kurulu enerji gücünde 106 bin megavatı aşmıştır. Ülkemizin yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde 4 reaktörün aynı anda inşasına hızla devam edilmektedir. Karadeniz'de keşfettiğimiz doğal gaz rezervimiz 710 milyar metreküp olup hâlen günlük 4 milyon metreküp üretim yapılmakta ve evlerde kullanılmaktadır. Gabar Dağı'nda petrol rezervi keşfedilmiş, günlük 23 bin varil ham petrol üretilmektedir, üretilen petrol yıllık ihtiyacımızın yüzde 10'unu karşılayacaktır.

Türkiye, enerjide merkez ülke ve ticaret üssü olma hedefine doğru hızla ilerlemekte olup uluslararası enerji piyasasının belirleyici aktörlerinden de biri olacaktır.

Tüm bu gelişmeler sonucu, enerji ithalatındaki azalmanın yanı sıra ihracatta ve turizm gelirlerindeki yüksek artışın ödemeler dengesine olumlu katkı sunacak olması, makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir yüksek büyüme açısından önemlidir. Bu suretle sağlanan kaynaklar da elbette vatandaşlarımızın refahına yansıyacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, dünya olağanüstü gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçmektedir, Türkiye doğal olarak bu gelişmelerden etkilenmektedir. Son dönemde tüm dünyayı etkileyen pandemi, savaş, küresel krizlerin yanı sıra ülkemizde yaşanan asrın felaketi depremler büyük maliyetler ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte, Türkiye, dünyanın yaşamış olduğu ortak sorunlardan birçok konuda pozitif olarak ayrışırken büyüme, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve turizm alanlarında öne çıkmıştır. Makroekonomik veriler dikkate alındığında, küresel ölçekteki gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmeler Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini ve değişen şartlara büyük bir hızla uyum sağlayabildiğini ortaya koymaktadır. On üç yıl üst üste büyüyen Türkiye ekonomisi, zorlu küresel koşullara ve şubat ayında yaşadığı asrın felaketi depremlere rağmen 2023 yılının ilk yarısında yüzde 3,9 büyüme oranıyla kesintisiz ve güçlü büyüme performansını sürdürmüştür. Türkiye'yi küresel rekabette üst sıralara taşımaya katkı sağlayacak makine, teçhizat yatırımları 2019 yılının son çeyreğinden itibaren kesintisiz büyümektedir.

Haftaya açıklanması beklenen 2023 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamının da diğer ülkelere göre yüksek oranda gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Zira sanayi üretimi yıllık olarak temmuz ayında yüzde 7,4; ağustos ayında yüzde 3,1; eylül ayında ise yüzde 4 oranında artmıştır; dış ticaret açığı ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,9; eylül ayında yüzde 47,8 oranında azalmıştır. 2023 yılı üçüncü çeyrekte, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre cari açık yüzde 56,3 oranında azalmış, eylül ayında 1,9 milyar dolar cari fazla verilmiştir. Turizm gelirlerimiz 2023 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 13,1 oranında artmıştır. 2023 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre istihdam 937 bin kişi artarak 31 milyon 724 bine, iş gücüne katılma oranı 0,6 puan artarak 53,4'te yükselmiş; işsizlik oranı 0,8 puan düşüşle 9,2'ye, genç işsizlik oranı 2 puan düşüşle 19,1'e inmiştir.

Türkiye ekonomisinin son yıllarda tüm güçlüklere rağmen gösterdiği yüksek performans IMF, OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruşların raporlarına da yansımaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının brüt rezervleri 134,5 milyar dolara yükselmiş olup 2014 yılından bu tarafa en yüksek seviyeye çıkmıştır. Uluslararası Finans Enstitüsü Raporu'na göre küresel borç tutarı bu yılın üçüncü çeyreğinde 307,4 trilyon dolara, küresel borcun ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılasına oranı yüzde 333'e çıkmıştır. Türkiye'de ise borçların gayrisafi yurt içi hasılaya oranları dikkate alındığında üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla hane halkı borçları yüzde 11,6'dan yüzde 12,3'e çıkarken finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 60,1'den yüzde 53'e, kamuya ait borçlar yüzde 37,1'den yüzde 33,8'e ve bankalar gibi finansal şirketlere ait borçlar yüzde 22,1'den yüzde 17,8'e gerilemiştir. Türkiye kamu borçluluğu, hane halkı borçluluğu, reel sektör borçluluğu bakımından en az borçlu ülkeler arasındadır.

Sayın Başkan, enflasyondaki katılık, beklentilerdeki bozulma ve döviz kuru gelişmelerinin bileşik etkisiyle 2023 yıllık enflasyon oranının yüzde 65 olması beklenmektedir. Gıda fiyatlarındaki yıllık enflasyon ise ekim ayı itibarıyla yüzde 72 düzeyindedir. Enflasyonla mücadelede olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Herkesin ortak şikâyeti olan hayat pahalılığı günden güne tesirini kaybedecektir. Başta çalışanlar ve emeklilerimizin enflasyon karşısında alım gücünün korunması ve yapılan desteklerle tüm toplum kesimlerinin enflasyona ezdirilmemesi için peyderpey çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. İnşallah önümüzdeki ocak ayında da maaşlara yüzde 40'ın üzerinde zam yapılması beklenmektedir. Bütçe imkânları arttıkça ümit ediyorum ki çalışanların ve emeklilerin maaşları çok daha yüksek düzeylere ulaşacaktır.

Kamu kesiminde etkili bir insan kaynağı geliştirme politikası uygulanması ve kamu personel sisteminde mesleki yeterliliği, performansı esas alan bir düzenlemeye gidilmesi önem taşımaktadır. Bu amaçla yürütülen iş analizi projesinin ilk aşaması tamamlanmış, çalışmalar devam etmektedir. Haziran 2023 itibarıyla kamuda istihdam edilen 5 milyon 98 bin 693 personelin 3 milyon 470 bin 727'si kadrolu, 270 bin 568'i sözleşmeli ve 1 milyon 251 bin 946'sı işçi statüsündedir. Kamuda aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden farklılıklar bulunması çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir. Kamuda ehliyeti ve liyakati esas alacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, ücret adaletini sağlayacak, topluma kaliteli hizmet sunan, değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir kamu personel sistemi oluşturulması gerekmektedir.

Sayın Başkan, Türkiye ekonomisinde yüksek oranlı ve istikrarlı büyümenin devam ettirilmesinde finansmanın sürdürülebilir ve sağlıklı kaynaklardan temin edilmesi, dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması ve kaynakların gelir artırıcı, istihdam sağlayıcı ve verimlilik potansiyeli yüksek alanlara yönlendirilmesi gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde dış riskler de göz önüne alındığında bir taraftan sıkı para politikasıyla etkili maliye politikaları uygulanırken diğer taraftan başta yatırım, üretim, tasarruf, vergi, hukuk, iş gücü piyasası, eğitim ve tarım gibi temel alanlarda yapısal önlemlerin hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Güçlü para ve maliye politikasını destekleyecek yapısal reformlar büyümenin hızlandırılması ve kalitesinin artırılması açısından temel unsur olacaktır. İş ve yatırım ortamı, iş gücü piyasası ve rasyonelleştirilmiş teşvik politikası doğrudan yabancı yatırımların cezbedilmesinin de katkısıyla yatırımların artırılmasına ve üretken alanlara yönlendirilmesine ivme kazandıracaktır. Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyette cevap verebilen farklı nitelikteki finansal araçları güvenilir kurumları aracılığıyla geniş bir yatırımcı tabanına sunabilen, kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulması gerekli görülmektedir. Tasarrufların ekonomiye kazandırılması ve sürdürülebilir ekonominin desteklenmesi konusunda katılım finans sistemi önemli rol oynamaktadır. Katılım finans sisteminin ülkemiz finans sistemindeki yerinin güçlendirilmesi, katılım finans alanında ürün ve hizmet çeşitliliği ile insan kaynağının geliştirilmesi, politika geliştirme süreçlerini destekleyecek araç ve mekanizmaların oluşturulması önem arz etmektedir. Bankacılık Kanunu içinde yer alan düzenlemelerden ziyade ayrı bir katılım finans kanunu çalışması yapılması daha uygun olacaktır.

Ülkelerin finans merkezlerine sahip olması başta dış yatırım ve vergi gelirleri olmak üzere ekonomik büyüme performansından ihracattaki konumlarına kadar birçok alanı olumlu etkilemektedir. İstanbul Finans Merkezi'nin Türk ve İslam dünyasıyla artan siyasi ve ekonomik ilişkileri sayesinde başta katılım finans sektöründe olmak üzere Türkiye'nin finans ve ticarette merkez ülke konumuna yükselmesine katkı sunacağına inanıyoruz.

Maliye politikasının öncelikle gelir ve gider kalitesini artırarak üretimin desteklenmesine ve bütçe esnekliğinin sağlanmasına odaklanması, bütçe dengesini bozmadan hem gelir hem harcama tarafında etkinliği artırıcı çalışmalar yürütülmesi büyük önem arz etmektedir. Kamu harcamalarının etkililik, ekonomiklik ve verimlilik durumları raporlanarak harcama gözden geçirmeleri yapılmalıdır. Harcama programlarının uygulama süreçlerinde etkinlik artırılmalı ve harcamalar kontrol altında tutulmalıdır. Kamu yatırım harcamalarında tasarruf sağlamak üzere kamu ihale ve sözleşme süreçleri iyileştirilerek rekabet artırılmalıdır. Taşıt Kanunu, taşıt yönetiminde etkinlik ve verimliliği gözetecek şekilde güncellenmelidir.

Gelir tarafında, ekonomideki kaynakların üretken alanlara tahsisini sağlamaya, üretim üzerindeki yükleri azaltmaya ve gelir dağılımını daha adil hâle getirmeye yönelik çalışmalar sürdürülmelidir. Türkiye'deki vergi sistemi tabana yayılmamış bir yapıdadır; bu durum, bir yandan bazı makroekonomik hedeflerimize ulaşmayı zorlaştırmakta, diğer yandan da vergi yükünün adaletsiz dağılması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Vergi tabanını genişleten, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği arttıran, yatırım ve üretimi destekleyen, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi mutlaka ve bir an önce tesis edilmelidir. Gelir ve kârlar üzerinden alınan vergilerin artırılması hem vergi adaleti bakımından hem de kamu maliyesi açısından bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bu kapsamda, bir kısım rantiyeci azınlıkça elde edilen imar ve emlak rantı mutlaka vergilendirilmelidir. Haksız rekabete yol açan kayıt dışı ekonomiyle mücadelede daha etkili yöntemler benimsenmeli, hem kayıt dışılığın önlenmesine hem de kayıtlı ekonomiye geçişin özendirilmesine yönelik tedbirler bir arada uygulamaya konulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, küresel teknolojik gelişmelere bağlı olarak hayatın her alanında faaliyetlerin biçimini kökten değiştiren dijital dönüşüm süreci ülkelerin ekonomik, siyasi ve demografik birçok politikalarını yeniden şekillendirmesine neden olmuştur. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Dijital Dönüşüm Ofisinin kurulmasıyla Dijital Türkiye ve siber güvenlik koordinasyonunun aynı çatı altında toplanmasına yönelik adımların atılması vizyoner bir bakışın sonucu olmuştur. Kamu hizmetlerinin kullanıcı talep ve ihtiyaçlarına uygun olarak değer üretecek şekilde tasarlanması, elektronik ortamda sunulması ve kullanımının artırılmasına yönelik başarıyla yürütülen çalışmalar önem arz etmektedir. E-devlet kapısına yeni hizmetler dâhil edilmiş, hizmetlerin, "çalışma hayatım, ikametgâhım, araçlarım" gibi başlıklar etrafında bütünleşik bir yaklaşımla sunumu ön plana çıkarılmıştır. Ekim 2023 itibarıyla e-devlet kapısı üzerinden bin kurum ve kuruluşun 7.327 hizmetine ulaşılabilmektedir. E-devlet kapısının mobil uygulamaları üzerinden 4.324 hizmete erişim sağlanmaktadır. Bu hizmetlerden aynı dönem itibarıyla 63,9 milyona ulaşan kayıtlı kullanıcı istifade etmektedir. E-devlet hizmetlerini kullananların oranı önceki yıla göre yaklaşık 5 puan artarak yüzde 73,9 olmuştur. Dijital Devlet Stratejisi, Açık Veri Portalı, Kamu Bulut Bilişim Stratejisi gibi büyük önem arz eden çalışmalar sürdürülmektedir.

Türkiye'nin dış tanıtımına katkı sağlamak, kamu diplomasisi faaliyetleri kapsamında iç ve dış kamuoyunda Türkiye'nin tezlerini anlatmak ve terörle mücadeleye destek olmak, Türkiye'ye yönelik dezenformasyon ve kara propagandayla mücadele etmek, devlet ve vatandaş ilişkisini daha da güçlendirmek gibi görevleriyle önemli bir sorumluluk yüklenen İletişim Başkanlığı çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmektedir.

Türk basının bazı talep ve beklentileri bulunmaktadır. Gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen gazetecilik meslek yasası bir an önce çıkarılmalıdır. Anadolu medyasının ciddi, basın ahlakına sahip, tarafsızlık ilkesine bağlı ve objektif bir yayın organı olarak faaliyetlerini sürdürebilmeleri için özel destek programları uygulamaya konulmalı, yerel medyaya kamu reklamlarından daha fazla pay verilmesi sağlanmalıdır. Kur artışı ve resmî ilan kesintileriyle darboğaza giren yerel gazetelere Basın İlan Kurumu ilan tarifesinin artırılarak cansuyu verilmesi uygun olacaktır. Ayrıca, 1 Ekim 2023 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte Türkiye genelinde basın ilanı alan 401 yerel gazeteye ait internet haber sitesinden sadece 200'ünün gerekli ziyaretçi ve tıklama sayısına ulaştığı görülmektedir. Yeni döneme uyum açısından yönetmelik gereklerinin altı ay daha uzatılarak yerel gazetelerin internet haber sitelerinin desteklenmesi önem arz etmektedir.

Türkiye'de yaşadığımız birçok sorunun temelinde yer alan ahlaki kirlilik ve yozlaşmanın toplumsal alanda yaygınlık kazanması Diyanet İşleri Başkanlığının sorumluluğunu da artırmaktadır. Sapkın akımlara karşı çocuklarımızı korumak için Anadolu irfanını öne çıkaran bir din öğretimi ve anlatımı benimsenmelidir. Bilgi ve aklın ışığında yüce dinimiz İslam genç kuşaklara öğretilmeli, radikal grupların gençlerimizi yasadışı ve sapkın yollara yönlendirmesinin önüne geçilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave iki dakika veriyorum, buyurun lütfen.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Din anlatımında ve öğretiminde feragat ve fedakârlık duygularının, ahlak ve adalet anlayışının, devlet malına sahip çıkmanın, kamu menfaatlerini şahsi menfaatlerin önünde tutmanın bir kültür ve bilinç olarak yerleştirilmesine Diyanetin katkı vermesini geleceğimizin teminatı açısından önemli görüyoruz.

Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçeleri ile 2024 yılı gelir bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.