KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

MİT görevlileri de buradadır sanırım. Benim sorularım ve gündeme getirmek istediğim konular daha önceki yıllarda da gündeme getirdiğim konular ve cevabını alamadığım konular. Türkiye'de 90'lardan beri devam eden bir gelenek var, kötü bir gelenek; zorla kaçırma, kaybedilme vakaları ve maalesef OHAL döneminde de bu vakalar devam ediyor; en az 35 kişi aylarca kaçırıldı, işkence edildi ve dışarı çıktıklarında bunu mahkemelerde anlattılar. Bu kişilerden bazıları cezaevinde, bazıları ise bulunamadı, yok, ne ölüsü bulundu ne dirisi. Biz, bu milletin milletvekilleriyiz ve her insanın hakkı bizim için en yüksek haktır. Bir insanın yaşam hakkı çiğnenmişse burada bizim söylediklerimiz dinlenip geçilemez.

Bakın, yedi yıldır kaçırılan ve kaybedilen bir kişiden bahsedeceğim size, Ayhan Oran. Geçen sene de bahsetmiştim, MİT görevlilerinden cevap alamamıştım. Kendisi de eskiden bu kurumda çalışan bir kişi. Yedi yıldır zorla kaçırılmış ve kaybedilmiş. Ben sizden cevap alamadım ama Anayasa Mahkemesi 2022 Eylül ayında bu kişinin yakınlarının başvurusu hakkında bir karar verdi ve ağır hak ihlalleri, soruşturma eksikliği buldu ve 90 bin lira yakınlarına tazminat ödenmesine karar verdi. Peki, yeni bir soruşturma yapıldı mı? Hayır. Yedi yıldır bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı zorla kaçırılmış, kaybedilmiş hiç kimse sormuyor, bir açıklama yapmıyor.

Bitmedi, bakın, şu kişi Sunay Elmas; seçim bölgem Kocaeli'nde bir öğretmendi ve bu kişi de altı yıl önce zorla kaçırılıp kaybedildi ve ne ölüsü ne dirisi bulunabiliyor; olacak bir iş değil, hiç kimse bir açıklama yapmıyor.

Yusuf Bilge Tunç'u her hafta basın toplantımda çok ağır bir hak ihlali olduğu için hep anıyorum, bugün de sizin yüzünüze karşı anacağım ve tekrar cevap bekleyeceğim. Ankara Gimat'ta zorla kaçırılıp kaybedildi. Zorla kaçırılıp kaybedildiği yere gittim, arabası bir yere bırakılmıştı, Gimat'ın yakınlarında bu arabayı buldum, tetkik ettim. Arabada parmak izi araştırmasını polis yapmadı, kamera görüntüleri esrarengiz bir şekilde kaybedilmişti, yok edilmişti; HTS kayıtları alınmadı, takip edilmedi. Bildiğimiz bir klasik yaşandı ve bu kişi dört buçuk yıldır yok, hiç kimse hesap vermiyor, "Yusuf Bilge Tunç nerededir?" diye bir hesap vermiyor. Ya, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı kaybedilmiş.

MİT'in yurt içi ve yurt dışı operasyonlar yaptığını biliyoruz, yurt dışından insanları yakalayıp getirdiğini açıklıyor zaman zaman, en son "Koray Vural" isimli bir şahsı getirdiğini açıkladı fakat bu vakalarla ilgili bir açıklama yok. Kabul edilecek bir durum değil, bence Türkiye Cumhuriyeti'nde şu anda yaşanan en ağır hak ihlallerinden biri. Yıllarca, Kürt sorunu işte bundan dolayı çıktı. Kürt sorununu demokratik bir şekilde çözmek istemeyenler binlerce insanı kaçırdı, kaybetti, işkence edilmiş cesetleri bulundu.

Bakın, bir başkasının günahını da tekrar burada hatırlatacağım. Bu kişiyi sanırım tanımayan yoktur aranızda. Kim? Cemal Kaşıkçı. Sayın Recep Bey bu kişiyi çok andı ama sonrasında Tayyip Bey, öncesinde Suudi Arabistan'a hakaretler eden Recep Bey'in aksine bu kişinin dosyasını Suudi Arabistan'a iade etti. Olacak bir iş değil. Cumhurbaşkanlığı makamının buna cevap vermesi lazım. Ya, böyle bir şey olabilir mi, bu kadar ağır bir şekilde Anayasa, hukuk ayaklar altına alınabilir mi diye soruyorum?

50+1 sistemini gündeme getiriyorsunuz. Parlamentonun baypas edildiği bir sistem; evet, bu sistemi kaldırın, haklısınız. "Koalisyonlar bitecek." dediniz, biz 2017'de dedik ki: "Hayır, bu böyle olmayacak." Israr ettiniz, şu anda 6 tane koalisyon ortağı bularak ancak iktidarı yürütüyorsunuz. Hızlı ve seri kararlar alınacağı söylenmişti, bunun mümkün olmadığı görüldü. Kurumlar arası uyumun güçleneceği vadedildi, çalışan kurum kalmadığı gibi çalışanların uyumu da ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gergerlioğlu, süreniz doldu, toparlamanız için bir dakika veriyorum.

Buyurun.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Tamam.

"Ver yetkiyi, gör etkiyi." diye bir slogan vardı ve enflasyon, faiz çığırından çıktı.

Şimdi, bir de Diyanet İşleri Başkanlığının bir günahını söyleyeyim: Camilerde cuma günü iktidarın propagandasını yapıyorsunuz, yüz binlerce insan artık cumalara gitmiyor. Bakın, din adına konuşuyorsunuz ama ben size din diliyle hatırlatayım. Bakara suresinin 41'inci ayetinde ne der?

(Hatip tarafından Bakara suresinin 41'inci ayetikerimesinin bir kısmının okunması)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - "Allah'ın ayetlerini az bir paha karşılığında satmayın." Belki diyeceksiniz ki "Biz yüksek maaşlar karşılığında satıyoruz." Evet, biliyorum, Emeviler Dönemi'nde de "Hazreti Hüseyin katledildi." diyenlerin camide kellesi uçuruluyordu ancak şimdi belki kelle uçurmuyorsunuz, lütfediyorsunuz, anında hapse atıyorsunuz. Bunu bırakın.

Camilerde Kürtçe hutbe konusunda artık engel koymayın, bu millet dinini her dilden öğrensin ya, nedir bu ilkel tavırlar! Türkçe hutbe verilecek; ya, bu ilkellikten başka bir şey değildir!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)