KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bugün önemli bir toplantı gerçekleştireceğiz. Ben hepinizin ilgisine çok çok teşekkür ediyorum. Hem dijitalleşme bakımından hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Dijital Mecralar Komisyonu bakımından hem Meclis çalışmalarımız bakımından bence tarihî bir toplantıya şahitlik edeceğiz. Çünkü gerçekten, hep söylediğimiz, vurguladığımız bir dijital çağı yaşıyoruz. Covid süreciyle beraber dijital çağın öne geldiğine, bırakın siyasetin, bırakın ticaretin, bırakın eğitimin, artık hayatın dijitalleştiğine hep beraber şahitlik ediyoruz. Özellikle iletişim teknolojilerindeki, bilgi teknolojilerindeki gelişmeler inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda ve bu noktada yeni bir çağın ayak seslerini duymaktayız.

Bugün de konuğumuz TikTok'un Türkiye ve Avrasya Bölge Temsilcisi Emir Bey. Emir Bey'e ve arkadaşlara da hoş geldiniz diyorum, daha önce de Komisyonumuza geldiler ve görüşlerini dile getirdiler. Ben birkaç cümle ifade edip sonra sözü değerli misafirlerimize vereceğim, daha sonra da çok kıymetli milletvekillerimin hem gündeme dair hem TikTok'a dair görüşlerini, sorularını hep beraber dinleyeceğiz.

Değerli arkadaşlar, biz, Hükûmet olarak, parti olarak yasaklamalara karşıyız, sansüre karşıyız ve evrensel normlarda bir demokrasinin ülkemizde de işlemesi konusu bizim kırmızı çizgimizdir yani biz tam demokrasi, tam özgürlük fikrini savunmaktayız. Bununla beraber bir taraftan özgürlükleri savunurken öbür taraftan da bireyin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve aile mahremiyetinin temin edilmesi, gençlerin sağlıklı bir eğitim alması, sağlıklı bir biçimde yetiştirilmesi noktasında; bu da bizim kırmızı çizgimizdir yani demokrasi-özgürlük-güvenlik dengesi bizim olmazsa olmazlarımızdır.

Komisyonumuzda, çok değerli milletvekillerimiz, önceki dönemden beraber çalıştığımız vekillerimiz var. Bizim Komisyonumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde Adalet ve Plan Bütçe Komisyonlarından sonra en fazla toplantı yapan ve kendi konusuna en fazla çalışan komisyonlardan bir tanesi. Geçen dönemde 18 toplantı yapmıştık, bugünkü toplantımızla beraber 25'inci toplantıyı yapıyoruz ve dünya örneklerinde olduğu gibi, biz de dijital ağ sağlayıcılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine çağırdık ve ne yaptıklarını, ne kadar vergi ödediklerini, ne kadar kullanıcı sayısına sahip olduklarını, ailenin korunması, kız çocuklarının korunması, bireyin korunması noktasında neler yaptıklarını dinledik.

Hepimizin bildiği üzere dijital mecralar gerçekten konvansiyonel medyanın yerini almıştır ve bu artarak devam etmektedir, çok büyük imkânlar sunmaktadır. İnsanların özgürce fikirlerini beyan etmeleri, kendi düşüncelerini dünyaya anlatmaları; bunlar çok çok önemlidir ama maalesef, ulusaşırı dijital mecraların çoğunlukla kendilerini ulus devletlerin üzerinde görmeleri, parlamentoların üzerinde görmeleri, yasama, yürütme, yargı erklerinin üstünde görmeleri ve zaman zaman bir yasa koyucu hâline gelmeleri, zaman zaman yargı dağıtır hâle gelmeleri bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de tartışılmakta ve biz herkesin kendi sorumluluk alanı içerisinde kalmasını, hukukun sınırları içerisinde kalmasını istiyoruz. Ulusaşırı dijital ağlar, maalesef, hâlihazırda uyuşturucu, kadın ticareti, siber faşizm, çocuk istismarı ve hukuksuzluğun kol gezdiği bir yer hâline gelmiştir. Biz bunu asla tasvip edemeyiz, asla onaylayamayız. Muhakkak burada hem kamu düzeninin sağlanması hem bireysel özgürlüklerin korunması bağlamında biz bu dengenin korunması gerektiğini düşünüyoruz. Biz, evrensel normlarda bir demokrasi talebinde bulunurken, aynı zamanda da evrensel normlarda kişilik haklarının korunması, mahremiyetin sağlanması ve ötekileştirme, İslamofobiya gibi meselelerde gerçekten ulusaşırı dijital ağların biraz daha özenli, dikkatli olması gerektiğini görüyoruz. Özellikle Filistin Gazze meselesi başta olmak üzere, Rusya-Ukrayna savaşı da dâhil olmak üzere bu dijital ağların zaman zaman taraf hâline gelmesi ve birtakım engellemeler yapması asla kabul edilemez, biz bunları doğru bulmuyoruz ve kınıyoruz. Fakat şunu hep birlikte müşahede etmekteyiz: Ulusaşırı dijital ağlar meselesi tüm dünyada konuşulmakta; Amerika'da da konuşulmakta -biz bunları her toplantımızda uzun uzun dile getirdik- Türkiye'de de konuşulmakta, dünyanın her yerinde dile getirilmektedir. Biz hep şunu söyledik en başından beri: Gerçek hayatta suç olan dijitalde de suçtur; bir şehrin meydanında, agorasında nasıl ki bir kadının soyunması ve o insanın etrafında izleyenlerin para bağışlaması hayatın olağan akışına tersse yani bu Kızılay Meydanı'nda da oluyorsa, benim şehrim Hatay Köprübaşı'nda da oluyorsa, Taksim'de de oluyorsa, Adana'da, Mersin'de, Manisa'da, İzmir'de, Trabzon'da da olduğunda doğru değilse dijitalde de doğru değil. Biz buradan muhakkak ağ sağlayıcıların daha fazla dikkatli, daha fazla sorumluluk içinde davranması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sadece bugün misafirimiz olan TikTok için geçerli bir uyarı değildir, bütün ağlar için geçerli olan bir durumdur. Bizim için özgürlükler önemlidir ama ailemiz çok daha önemlidir, çocuklarımızın geleceği çok daha önemlidir ve burada özellikle çocuk yaşta dijital ağ sağlayıcıların birtakım çocuklara yönelik uygulamalar yapması asla kabul edilemez. Muhakkak yaş filtresinin sıkı bir biçimde uygulanmasını istiyoruz ve bu konularla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinde birtakım hazırlıkların olduğunu ifade etmek isterim.

Yine çok önemli konulardan bir tanesi bu fenomenler meselesi. Komisyonumuzda uzun uzun bu konularda biz konuştuk. Ben bir kez daha şunu sormak istiyorum, bunlar gerçekten önemli tartışmalar, sadece vatandaşın bana söylediğini dile getirmek istiyorum: "Fenomen de neyin fenomeni?" Değerli arkadaşlar, biz kuşak itibarıyla iyiliğin, erdemin, insanlığın, merhametin, vicdanın ve doğru insan olmanın evrensel normlar olduğunu ve insanların iyilik üzere olması, böyle bir eğitim ve endoktrinasyondan geçmiş olan kuşaklarız ama kötülüğün, yalanın, uyuşturucunun ve maalesef ama maalesef, burada söyleyemeyeceğim pek çok bağımlılığın fenomeni olmak asla kabul edilemez. Bu konuyla ilgili mevcut tartışmalar var, onlara girecek değilim ama muhakkak sağlanan gelirlere orantılı olarak vergilendirmenin yapılması ve bu konularda gerçekten ortak akılla... Çünkü Türkiye hepimizin, hani Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi "Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır." Şimdi biz eğer çocuklarımızı koruyamıyorsak o partiden olmuşuz bu partiden olmuşuz, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızla ilgili dijital okuryazarlık konusunda adımlar atamıyorsak ne olacak? Bu konularda çok ciddi tartışmalar olacak. Ama şunu bir kez daha belirtmek isteriz: Biz hem özgürlüklerin sağlanmasını hem kamu düzeninin korunmasını ve ailemizin, çocuklarımızın korunmasını çok çok önemsiyoruz, bunlar bizim kırmızı çizgimizdir. Biz sansüre, yasağa karşıyız amma velakin toplumun temellerini dinamitleyen, ailemizi dinamitleyen, çocuklarımızın geleceğini dinamitleyen her paylaşıma karşıyız. Kim bunu yaparsa, kimden gelirse gelsin karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu Komisyonunu, hukuku bulacaktır.

Ben bu hususlara değindikten sonra şimdi sözü çok Değerli Emir Bey'e bırakacağım.

Emir Bey, sizden TikTok'la ilgili açıklayıcı, ikna edici bir sunum bekliyoruz.

TİKTOK TEMSİLCİSİ EMİR GELEN - Tabii ki.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Siz de bir babasınız, siz de bir dayısınız, amcasınız; TikTok'taki canlı yayın açma ve diğer uygulamalar hakkında sizin kurumsal ve kişisel görüşünüzü de merak ediyoruz.

TİKTOK TEMSİLCİSİ EMİR GELEN - Tabii ki hepsine değineceğim Sayın Başkanım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Şunu da söyleyeyim: Ben bu toplantıya başlamadan önce bana yüzlerce telefon, mail ve sosyal medya mesajı geldi. Herkesin ortak kanaati şu: "Bu TikTok'u kapatın." diyorlar. Ona uygun olarak konuşun Emir Bey.

Buyurun.