KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN FUAT OKTAY - Görüşmelere yine gündem maddemiz çerçevesinde, size önceden ilettiğimiz gündem çerçevesinde devam edeceğiz. Yine, müsaadelerinizle açışta birkaç konudaki görüşlerimizi ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta sonu Irak'ın kuzeyindeki Pençe- Kilit Harekâtı bölgelerinde 12 kahraman askerimizi ne yazık ki şehit verdik. Bunun derin üzüntüsünü yaşamaktayız. Terörün her türüyle ve kimden gelirse gelsin mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Devletimizi ve birliğimizi hedef alan hiçbir saldırının başarılı olması ve bizi yıldırması mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda hem gerekli kararlılığa hem de bununla mücadele için gerekli kudrete sahiptir. Buradan bir kez daha şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli katılımcılar, son toplantımızı gerçekleştirdiğimiz 16 Kasımdan bu yana maalesef Gazze'deki insanlık dışı durum daha da derinleşerek devam etti. Hatta Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğinin kalmadığı gerekçesiyle çeşitli ülkelerce bu ülkeye kaydırılan donanma unsurları, İsrail'in Lübnan'a ve Suriye'ye yönelik eylemleri, yaşanan krizin bölgesel hatta küresel düzeydeki riskini daha artırmaktadır. Önemli nakliye firmalarının deniz taşımacılığının Kızıldeniz ve Süveyş rotası yerine başka rotalara kaydırılması kararı, küresel ekonomik etkileri olacak bir gelişme. Tabii ki bu gelişmenin yol açtığı ekonomik kayıplar, Gazze'de yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşan 20 binden fazla sivilin acımasızca ve ayrım yapılmaksızın İsrail saldırılarıyla öldürülmüş olması, 50 binden fazla sivilin de yaralanması yanında esasen anlamsız kalıyor.

Gazze'de Hamas'la mücadele gerekçesiyle masum insanları katleden İsrail güvenlik güçleri, Hamas'ın bulunmadığı Batı Şeria'da da 7 Ekimden bu yana 300'den fazla sivil Filistinliyi öldürmüş durumda. Bu bölgede İsrail güvenlik güçlerince keyfî şekilde tutuklanan Filistinlilerin sayısı yine aynı şekilde 7 Ekimden itibaren 4.600'ü aşmış bulunuyor. Aslında, bu da hani esir değişimiyle alakalı görüşmeleri de yine kendi içerisinde ne kadar anlamsız kıldığıyla ilgili bir başka gösterge.

Geçmişte otomatik şekilde ve durumu sorgulamadan İsrail'in yanında yer alan ülkelerin bazılarından ve Batı kamuoyları içinden de tepkilerin yükselmeye başlaması Gazze'deki durumun artık göz yumulamaz hâle geldiğinin bir göstergesi. İsrail'in bir numaralı destekçisi konumundaki ABD yönetimi ise gördüğü tepkilerin artmasına ve kendi kamuoyu içinde de eleştiriler almasına rağmen sergilediği tutumda devam etmekte ne yazık ki. Yıllardır İsrail'in eylemlerine ilgisiz ve sessiz kalan Batı basını içinden de durumun vahameti karşısında artık İsrail'i eleştiren vicdan sahibi sesler yükselmeye ve İsrail güvenlik güçlerinin insanlıkla bağdaşmayan saldırı ve uygulamalarını, katliamlarını ve Amerika'nın İsrail yönetimine verdiği şartsız desteğin bunları nasıl cesaretlendirdiğini görmeye ve eleştirmeye başlamış durumda. Ancak ABD buna rağmen BM Güvenlik Konseyinde Gazze'de ateşkes çağrısı yapan bir karar alınmasını engellemekten çekinmemekte. Türkiye olarak bir yandan bu krizin sonlandırılması, İsrail'in her gün masum sivillerin hayatını alan saldırılarının derhâl durdurulması ve Gazze'deki masumlara insani yardım sağlanması için çalışırken bir yandan da krizin başka ülkelere yayılmaması ve büyümemesi için hem ülke olarak hem de uluslararası süreçler içindeki çabalarımızı sürdürüyoruz.

Öte yandan Gazze'deki gelişmeler öncesinde uluslararası gündemin en önemli konusu olan Ukrayna'da da kriz sonlanmış değil. Burada da mevcut durumun ne yöne evrileceği, Ukrayna'nın Batı'dan alageldiği desteğin daha ne kadar ve ne seviyede devam edebileceği, bundaki azalmanın sahadaki gelişmelere etkisinin ne olacağı tam olarak belli değil. Şimdilerde gündemden düşmüş görünen bu krizin de tekrar alevlenerek bölgesel hatta küresel bir sorun oluşturması hâlâ kuvvetli bir ihtimal.

Değerli arkadaşlar, önceki toplantılarımızda da ifade ettiğimiz üzere, ülkemiz sıcak çatışmalar, terör tehdidi ve insani krizlerle dolu bir bölgenin merkezinde. Dış politikamızda temel hedefimiz de bu ateş çemberinden kurtulmak için öncelikle ülkemizin çevresinde, sonrasında da bölgemizde ve daha ilerisinde dost ve müttefik ülkelerden oluşan bir barış ve istikrar çemberi oluşturmak. Komisyonumuzda ele almakta olduğumuz tüm uluslararası anlaşmalar da esasen bu anlayışımız çerçevesinde diğer ülkelerle iş birliğimizi artırmakla ilgili.

Bugün gündemimizde İsveç'in NATO'ya katılım sürecine ilişkin olan ve görüşmelerimizi tamamlayamadığımız uygun bulma kanun teklifiyle birlikte çeşitli ülke ve uluslararası kuruluşlarla iş birliğimizin geliştirilmesine ilişkin toplam 10 uygun bulma kanun teklifi bulunmakta.

Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, Dışişleri Komisyonu olarak 16 Kasımda yapılan son toplantımızdan bu yana, Birleşik Krallık İşçi Partisinin Gölge Avrupa ve Kuzey Amerika Bakanı Stephen Doughty, Karadağ Parlamento Başkanı, can Azerbaycan'ın Türkiye Dostluk Grubu, Birleşik Arap Emirlikleri Ulusal Savunma Akademisi Heyeti ile İsveç ve İran'ın Ankara Büyükelçilerini ağırladık.

Öte yandan, bu dönemde Komisyonumuzda görüşülerek Genel Kurula sevk edilen anlaşmalardan 14'ü daha onaylanarak yasalaştı. Böylece, 28'inci Yasama Döneminde Genel Kurulda onaylanarak kanunlaşan anlaşma sayısı 29'a ulaşmış oldu. Komisyonda görüşülüp rapora bağlanan ve Genel Kurul gündeminde yer alan anlaşma sayısı ise hâlihazırda 32.

Değerli arkadaşlar, burada, Komisyonumuzda ele aldığımız tüm anlaşmalar tarafların müzakerelere başlangıç pozisyonlarını değil, diğer imzacılarla asgari müşterek üzerinde vardıkları bir uzlaşıyı temsil ediyor. Biz de önümüze gelen uluslararası anlaşmaları temel olarak bu uzlaşının ülkemizin güvenliği ve ulusal çıkarlarımız gibi taviz veremeyeceğimiz hususlara etkileri bakımından değerlendiriyoruz. İsveç'in NATO üyeliği konusunda değerlendirmelerimiz de neticede bu ülkenin NATO'ya katılımının ulusal çıkarlarımız ve güvenliğimiz bakımından yaratacağı sonuçlarla ilgili olacak. Ayrıca, İsveç makamlarının terörle mücadele, askerî malzeme satışları ve savunma sanayi iş birliği gibi konularda müttefiklerimizden beklediğimiz dayanışma ruhu içerisinde hareket edip etmeyeceği hususunu sorgulamaktayız.

İsveç, geçmişte özellikle PKK varlığı ve faaliyetleri bakımından Avrupa'da bir merkez hâline gelmiş, 2015 sonrasında FETÖ unsurları da bu ülkede yuvalanmaya başlamışlardı. İsveç, NATO Madrid Zirvesi'nde imzalanan Üçlü Mutabakat'tan kaynaklanan taahhütleri çerçevesinde, terörle mücadelenin daha etkin yürütülebilmesine imkân tanıyacak ve terör örgütlerinin ülkesinde faaliyetini engelleyecek yönde Anayasa ve yasalarında bazı değişiklikler yaptı. Ülkemize yönelik olarak, savunma sanayi iş birliği ve silah satışlarına uyguladığı sınırlamaları ve açık veya gizli ambargoları kaldırdı.

Geçtiğimiz günlerde bu konuda bilgi almak üzere İsveç'in Ankara Büyükelçisini -bir önceki toplantımızda da görüştüğümüz üzere- davet ettik. Büyükelçi, ülkesinin Üçlü Mutabakat çerçevesindeki taahhütlerinin yerine getirilmesi konusunda kararlı ve ciddi olduklarını, bunun ülkemizle yakın iş birliği içerisinde NATO'ya üyelikleri sonrasında da devam edeceğini ifade etmiştir. Özellikle terörün finansmanı ve terör örgütlerine destek sağlanmasının engellenmesi konusu başta gelmek üzere, ciddi çalışmalar yürüttüklerini ifade etmiştir. Büyükelçi, kutsal değerlerimize yönelik çirkin saldırıların engellenmesi konusunda da gerekli yasal düzenlemeler için bir çalışma başlattıklarını, öte yandan ne hükûmetinin ne de İsveç halkının çoğunluğunun bu saldırıları tasvip etmediğini özellikle vurgulamak istediğini belirtmiştir.

İsveç makamlarının bugüne kadar attıkları adımlar ve taahhütleri memnuniyet verici. Son olarak, "Kürt kızılayı" isimli terör destekçisi oluşumun finans kaynakları engellendiği için -bir önceki toplantımızdan bugüne kadarki gelişmeyi ifade ediyorum- İsveç'teki faaliyetini durdurması olumlu bir gelişme. Öte yandan, İsveç'in makamlarımızla iş birliği için görevlendirdiği savcının Ankara'daki temaslarının da yine olumlu ve yararlı geçtiği anlaşılıyor. Ancak İsveç'in Anayasa ve yasalarında gerçekleştirdiği değişikliklerin uygulamaya geçmesi uzun bir zaman aldı. Bu değişikliklerin özellikle terörle mücadele alanındaki somut sonuçlarını, uzun sonuçlarını da beklediğimiz ölçüde görebilmiş değiliz. Hükûmetimiz İsveç'in attığı adımlar ve taahhütlerine bağlılığı konusunda yeterince ikna olarak konuyu Meclisimize sundu ancak tabii ki biz Dışişleri Komisyonu olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da bu konudaki kendi değerlendirmelerimizi yapmaktayız. Yapılacak bu değerlendirmelerimizin sonucunu tabii ki burada görüşmemiz belirleyecek. Bu süreçte diğer tüm konularda olduğu gibi en başından beri mutabakat çerçevesinde ve ilkeli bir şekilde hareket ettik, tüm müttefiklerimizin de benzer şekilde yine ilkeli bir yaklaşım sergilemesini beklemekteyiz. Bu yaklaşımın tüm taraflarca benimsenmesinin hem ikili hem de çok taraflı ilişki ve süreçlerin ilerletilmesine olumlu katkı sağlayacağına inanmaktayız.

Mutat uygulamamız çerçevesinde gündemimizde bulunan ve uluslararası ilişkilerimizin yürütülmesi bakımından her biri önemli olan anlaşmalara ilişkin öncelikle Dışişleri Bakan Yardımcımız tarafından yine sırayla gerekli bilgilendirmeler yapılacak, sırası geldiğinde de İsveç'in NATO Katılım Protokolünün Uygun Bulunmasına İlişkin Kanun Teklifi çerçevesinde de son gelişmeleri ve Madrid'de imzalanan Üçlü Mutabakat'ın uygulanmasına ilişkin yine bilgi alacak ve değerlendireceğiz. Bir önceki toplantıda da yine vekillerimizin, üyelerimizin soruları olmuştu, bu çerçevedeki sorulara da cevap bulmaya çalışacağız, bu çerçevede değerlendirip yine görüşmelerimizi sürdüreceğiz.

Şimdi, müsaadelerinizle gündemimize geçiyoruz.

Ben basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Kendilerini salonun dışarısına davet ediyorum.

Müsaadenizle gündemdeki maddelerimizle başlayalım. Gündemimizde uygun bulma kanun teklifleri kapsamında toplam 10 teklifin görüşülmesi yer almakta. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 77'nci maddesi kapsamında 4 teklif yer almaktadır. Söz konusu 4 anlaşma 27'nci Yasama Döneminde Komisyonumuzda kabul edilmiş ve muhalefet şerhi verilerek rapora bağlanmıştır. Bahse konu anlaşmalar, Genel Kurul gündemine girmiş ancak seçim süreci nedeniyle görüşülemeyerek kadük kalan anlaşmalar. Bu anlaşmalar ülkemizin menfaatleri anlamında onaylanması elzem olan, ikili ilişkilere önemli katkılar sağlayacak anlaşmalardır.

Kanun tekliflerinin görüşmelerine geçmeden önce, uygun bulma kanun tekliflerinin tümü üzerinde görüşülme usulüne ilişkin yine kısa bir bilgi vermek istiyorum. Gündemimizde yer alan uygun bulma kanun teklifleri genel görüşme usulüne göre yapılacaktır. Bu çerçevede, ilgili kanun teklifinin tümü üzerinde görüşme açarak Dışişleri Bakanlığı temsilcimize, ardından ihtiyaç hâlinde anlaşmayı imzalayan kurum temsilcisine yine söz vereceğiz, akabinde Komisyon üyelerimizin görüşlerini alarak tümü üzerinde görüşmeleri tamamlayacağız.

Geçen dönem Komisyonda kabul edilen ve muhalefet şerhi bulunan 4 kanun teklifi için İç Tüzük'ün 77'nci maddesi kapsamında önceki dönem Komisyon raporunun benimsenmesinin uygulanacağı kanaatindeyim. Bu kapsamda, ilgili kanun teklifinin tümü üzerinde görüşme açarak görüşmelerimizi yapacağız, ardından önceki dönem Komisyon raporunun ve metnin benimsenmesini oya sunacağız.