Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Adıyaman Milletvekili Resul Kurt ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1918) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 18 .01.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Yeni yılın ilk Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı. Umarım başarılı bir yıl geçiririz, memleket için, memleketin hayrına işler yaparız. Geçtiğimiz yıl memleketin hayrına çok işler yapamadık ama Allah bu yıl memleketin hayrına, fakir fukaranın hayrına, emeklinin hayrına iş yapmayı nasip eder inşallah; öncelikle sözlerime böyle başlamak istiyorum.
Tabii, aslında bugün gelen torba kanuna, daha önceki torba kanunlara baktığımız zaman iktidarın seçim döneminde söz verdiği, oy almak için söz verdiği taahhütlerini maalesef yerine getirmediğini görüyoruz. Burada, biliyorsunuz, hem seçim öncesinde hem seçim sonrasında hem iktidarın büyük ortağı hem küçük ortağı en baştan beri emeklilerle ilgili çok çeşitli vaatlerde bulunmuşlardı, 2023 yılı boyunca emeklileri oyalamışlardı ama gelen teklife baktığımız zaman bunun emeklileri tatmin eden bir teklif olmadığını görüyoruz.
Ayrıca -biraz önce sözlerimin başında söyledim- birçok taahhüt vardı. Örneğin, BAĞ-KUR'lulara esnaf prim gün sayısını 9000 günden 7200 güne indireceğini bizzat Cumhurbaşkanı söyledi, burada yok. Gelin, hodri meydan, yapalım yani çok uzun bir şey değil, beş dakikamızı alır; gelin esnafa verdiğiniz o sözün mahcubiyetinizi de biz giderelim. Yine "Stajyer ve çıraklığı sayılmayanların mağduriyetini gidereceğiz." dediniz, o da yok. "Taşerondan kadroya geçmeyenleri kadroya alacağız." dediniz, o da yok; maalesef kamuda aynı işi yapıp hâlâ taşeron olarak çalışan yüz binlerce işçi var. "Tüm memurlara 3600 ek gösterge vereceğiz." dediniz, o yok. "Ev hanımlarına devlet destekli sigorta yapacağız." dediniz, o yok. "Evde temizliğe giden kadınlara, tarımda çalışan insanlara destek olacağız." dediniz, onlar da yok. Seçimden bu yana dokuz ay geçti, maalesef hâlâ gerçekleşebilmiş bir şey yok. Tabii, bunların en yakıcısı herhâlde emeklilerdir. Hem dünyadaki hem Avrupa'daki emeklilere baktığımız zaman Türkiye'deki emekliler maalesef çok kötü durumdadır.
Bu zam oranları açıklanırken "TÜİK" denilen bir kurumumuz var, maşallah, hakkını da vermek lazım, mucizeler yaratıyor TÜİK. Yani bu anketleri nerede yapıyor bilmiyoruz ama açıkladığı rakamlara bakınca hakikaten büyük mucize yaratıyor. Sokakla ilgisi olmayan, pazarla ilgisi olmayan rakamlar var. TÜİK'in açıkladığı rakam yüzde 64,77; ENAG'a göre yüzde 127. Ayrıca bir de hayat koşullarına bakalım, bakın, çaya bir yılda yüzde 113 zam gelmiş, benzine yüzde 100, konut fiyatları bir yılda yüzde 82 artmış, taksi ücretleri bir yılda yüzde 128, araç fiyatları yüzde 124 artmış. 2023 Ocak ayında benzin 20 lira, şimdi 38 lira. 2023 Ocak ayında motorin 22 lira, şimdi 40 lira. 2023 Ocak ayında dolar 18 lira, şimdi 30 lira. 2023 Ocak ayında euro 20 lira, şimdi 33 TL; yani bu "yüzde 64" rakamını bulmak için bayağı uğraştığını görüyoruz TÜİK'in, bayağı mucizeler yaratmış.
Şimdi, tabii, TÜİK kendini kandırsa memlekete zararı olmaz ama bu kendini kandırması... Memlekette, fakire fukaraya, işçi ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına uydurma enflasyon rakamlarıyla zam yapılıyor. Yüzde 37,6 zam yapıldı, ardından -sağ olsunlar- emeklilere yüzde 5 daha artırıldığı ifade edildi, yüzde 42 zamla yapıldığı söylendi ki bu yüzde 42 de doğru değil, 7.500'ün 10 bin liraya çıkmasını yüzde 33 olarak görüyoruz. Tabii, yüzde 42 zam hakikaten bu enflasyon koşullarında 16 milyon dul, emekli, yetimin çok büyük bir kısmının açlık sınırı altında kaldığını tekrar görüyoruz. "Emeklileri enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz." dediniz, ezdirmek ne kelime, çiğniyorsunuz resmen.
Şimdi, yarattığınız bir garabet var, kök aylık; en düşük emekli aylığı, zammı kök aylığına göre yapıyorsunuz, 10 binin altında kalırsa en düşük emekli aylığı ödüyorsunuz. Bu hesaba göre, kök aylığı 7 bin liranın altında kalanların tamamı 10 bin TL maaş alacak, kök aylığı 7 bin ile 10 bin arasında olanların maaşı 10 bini biraz geçecek. Örneğin, kök maaşı 5 bin olan biri zam uygulanınca 7.130 lira olduğu için en düşük emekli aylığı 10 bin lira olacak. Kök maaşı 8 bin lira olan biri 11.408 lira maaş alacak yani diğerinden sadece 1.400 lira fazla almış olacak. Peki, kök maaşı 7 bin lira olan biri 10 bin TL alacak, böyle mantık olur mu? Bunu da sizin vicdanlarınıza bırakıyoruz. Yapılması gereken şey tüm emeklileri asgari aylıkta eşitlemek, asgari ücrette eşitlemek. Bununla ilgili de teklifimizi vereceğimizi söylemek istiyorum.
Ekonomi Bakanımız her gün açıklama yapıyor, "Yük artar." diyor, "Kaynak yok." diyor, "Enflasyona sebep olur." diyor ama maalesef, israf ve şatafat devam ediyor. Emeklilerin bir taraftan "Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz." yalanıyla, diğer taraftan "Kaynak yok, yük artar." aldatmacasıyla üçkâğıda getirildiğini söylemek istiyorum. Aslında, bu yapılan bir siyasi dolandırıcılık. Örneğin, bir esnaf ya da bir tüccar birine söz verse, bu sözlerini yerine getirmezse, mahkemeye verse nitelikli dolandırıcılıktan ceza alır. Yani ticarette yapsanız hakikaten mahkemede süründürürler sizi ama o söz verip yapmadığınız hiçbir taahhüdünüzle ilgili de bir şey yapmıyorsunuz.
Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında emekli aylıklarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 4,5. 2009 yılında 9 milyon emekli yüzde 6,82'sini alırken 2022 yılında 14 milyon emekli gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,46'sını maaş olarak alıyor. Yani bir taraftan 9 milyondan 2022'de 14 milyona çıkıyor ama diğer yandan dağıtılan para yüzde 6,82'den yüzde 4,46'ya düşüyor. Bu son rakamlarla 16 milyon emekli ve dul, yetim var, 84 milyon nüfusun beşte 1'i, gayrisafi millî hasılanın yüzde 20'sini hak eden emekliler maalesef sadece yüzde 4,5'ini alıyorlar. Başka bir deyişle, tüm emeklilerin aldığı paranın 3 katını başkaları yemekte. Tabii, bu paraların kime gittiğini hep beraber biliyoruz. Bütçenin yüzde 11,3'ü yani 1,3 trilyon liralık faiz geliri alan rantiyeler var; Cumhurbaşkanının, bürokratların maalesef lüks arabaları, koruma giderleri, maaşına ayrılan milyarlar var; kamuda tasarruf genelgeleri yayınlanırken bu yıl alacağımız 2.930 araç var; üç beş maaşlı bürokratlar var; size, yandaşa maalesef dolar garantili ödemeler, faiz ödemeleri var ama emekliye gelince para yok.
Bizi kıskanan Avrupa'daki durumu da görelim, ne durumda. Emeklilerin Avrupa ülkelerinde ortalama gayrisafi yurt içi hasıladan aldığı pay yüzde 12 düzeyinde, bizde bunun üçte 1'i. Peki, yıllar içinde emekli nasıl böyle bir sefalete düştü, bir de ona bakalım. Emekli maaşının hesabında eskiden gayrisafi yurt içi hasılada artışın payı yüzde 100 olarak hesaplanıyordu, maalesef bu yüzde 30'a düştü. Aylık bağlama oranları 2002'den önce yüzde 70'lerdeydi, şu an yüzde 30'ların altında. Emekli aylık artışları resmî enflasyona hapsedildi ve emekliye ekonomik büyümeden pay verilmedi, ülke sizin ölçülerinize göre büyüdü ancak emekliler bundan maalesef pay alamadı.
Şimdi, birkaç rakamı da söylemek istiyorum, birkaç gerçeği de söylemek istiyorum. Eskiden, birisi emekli olduğu zaman, bir işçi emekli olduğu zaman evini alırdı, arabasını alırdı, oğlunun da çeyiz parasını ayırırdı; şimdi, bırakın araba almayı, bırakın ev almayı, arabanın tekerini alamıyor, evin tuvaletini alamıyor; emeklinin düştüğü durum bu. Eskiden emekli ikramiyesi emeklinin hayat garantisiydi ama şimdi bir çerez parası bile değil, bunu da söyleyelim. Eskiden emekliler daha düzgün koşullarda yaşardı ama sayenizde son dönemde artık emekliler 3'üncü el, 2'nci el giysi pazarlarından eşya alıyorlar, ceket alıyorlar, mont alıyorlar. Emeklilere gidin bir sokakta sorun, Adıyaman'a sorun, Malatya'ya sorun, bir bakın emeklilerin durumu nasıl, bu teklif sahipleri de belki vicdana gelir. Emeklinin durumu hakikaten -siz de görüyorsunuz, biz de görüyoruz ki- içler acısı. Artık, emekli, bırakın Kurban Bayramı'nda kurban kesmeyi, şeker alamıyor. TÜRK-İŞ'in açıkladığı açlık sınırı 14.431 lira, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 47 bin TL, emekli maaşı 10 bin TL, açlık sınırının üçte 2'sine denk geliyor. Emekliler, en temel gıda ürünlerine dahi erişemez duruma gelmiş durumda. Nisan ayında 7.500 lira emekli maaşıyla 61 kilo peynir alınıyordu, bugün 30 kilo peynir alınabiliyor; nisan ayında 7.500 lira emekli maaşıyla 29 kilo et alınıyordu, bugün 12 kilo et alınabiliyor; nisan ayında 7.500 lira emekli maaşıyla 158 kilo nohut alınıyordu, bugün 65 kilo alınıyor. 2002'de övündüğünüz dönemde en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katına yakınken maalesef şu anda tam tersi durumda. Bu orana göre en düşük emekli maaşının çok daha yüksek olması lazım ama Türkiye'de durum maalesef kötü.
Yine, bizi kıskanan Avrupa'yla kıyaslamak lazım; ortalama emekli maaşı Almanya'da 1.400 euro, Belçika'da 1.200 euro, Türkiye'de ise 300 euro civarında. Bizi kıskanan Almanya bizim 5 katımız maaş ödüyor. Ne yapılması lazım?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum Başkanım, toparlıyorum.
En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine mutlaka çıkarılmalı. Bu bile yeterli değil ama tekrar söylüyorum, en düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çıkarılmalı. Aylık bağlama oranı yüzde 70'ti, şimdi yüzde 30'lara düştü. Aylık bağlama oranları tekrar yükseltilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Eskiden olduğu gibi emekli maaşlarının hesabında ekonomik büyüme tekrar hesaba katılmalı. Kök aylığı en düşük emekli aylığının altında kalanlara yapılacak zam en düşük emekli aylığının üzerine uygulanmalı. Emekli bayram ikramiyeleri asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır. Hele bu emekli bayram ikramiyeleri -önümüzdeki dönem 2 bayram var- Cumhuriyet Halk Partisinin sayesinde verilen bu emekli bayram ikramiyeleri de maalesef hâlâ sabit şekilde yerini koruyor; her şey artarken artmayan sadece emekli maaşı ve emekli bayram ikramiyeleri. Ben bu emekli maaşlarının, en düşük emekli maaşının Türkiye'nin gerçeğiyle, pazarın gerçeğiyle, hayatın gerçeğiyle uyumlu olmadığını düşünüyorum. Mutlaka en düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine çekilmelidir.
Kalan konuşmamızı da maddelerde yapacağız.
Ben tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun.