Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Adıyaman Milletvekili Resul Kurt ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1918) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 18 .01.2024 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda ülkemizin başlıca sorunlarından seçtiklerime değinmek istiyorum: Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 17 Nisan 2022'de başlattığı Pençe-Kilit Harekâtı çerçevesinde güvenlik korucularımız dâhil olmak üzere maalesef 141 kahraman Mehmetçik'imiz şehit olmuştur. İYİ Parti olarak, daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, Irak'ın kuzeyine yapılan operasyonların yanındayız ve destekliyoruz. Sınırlarımızın güvenliği açısından yapılan operasyonlar hayati önem taşımaktadır. Son terörist kalıncaya kadar, bütün terör yuvaları yok edilinceye kadar bu mücadele kararlılıkla devam ettirilmelidir. PKK terör örgütünün uluslararası destek aldığı ortadadır. Bunun en açık örneği etkisiz hâle getirilen teröristlerin üzerlerinden çıkan ileri teknolojiye sahip teçhizatlardır. Bunun yanı sıra ele geçirilen mühimmatlar da durumu kanıtlar niteliktedir. Stratejik tehdit Suriye'nin kuzeyinden gelmektedir. Meseleyi sığınmacı tehlikesiyle bir arada değerlendirmemiz gerekmektedir. Suriye krizinin en başından izlenen açık kapı politikasının sonuçlarını bugün çok ağır bir şekilde ödüyoruz. 2011 sonrasında birçok ilde yaşanan terör saldırıları güvenlik endişeleri yaratmıştır, ülkemiz için de güvenlik tehdidi oluşturmuştur. Ülkemizde 2014 sonrasında yapılan yasa ve yönetmelikler incelendiğinde güvenlik odaklı siyasetin geliştiği açıktır. Geçici eğitim merkezlerinin kapatılması, geçici kimlik belgesi verilmesi, bayram için sınırları aşacak olanların eksik aşılarının tamamlanması gibi konular bu duruma en açık örneklerdir.
Güvenlik odaklı siyasetin oluşmasında Hükûmetin Suriye'ye, Suriye'deki krize yanlış ömür biçmesi, kayıt dışılık sorunu, sınır güvenliği endişeleri, Suriye'nin akıbetine, Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönüp dönmeyeceğine dair öngörülemezlik gibi faktörler etkili olmuştur. Sığınmacıların şehirlerimizin özellikle belirli bölgelerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Bu durumun yarattığı gettolaşma asayiş sorunlarının, uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin artmasına neden olmaktadır. Radikal unsurların şehirlerimizde gerçekleştirmesi muhtemel eylemlerine zemin hazırlamaktadır.
Ülkemizin, milletimizin bölünmez bütünlüğü, bağımsızlığı ve bekası uğruna terör örgütleriyle mücadele ederek şehit düşen Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza hak ettiği saygıyı göstermek, onurlandırmak, sosyal güvencelerini sağlamak, insan onuruna yakışır yaşam standartlarını sağlamak Türkiye Cumhuriyeti devletinin vazifesi, sosyal devlet anlayışının bir gereği ve Anayasa'nın yüklediği bir sorumluluktur. Şehit yakınları ve gazilerimizin manevi sorunlarını, acılarını ve yaralarını tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Şehit yakınlarının karşılaştığı ekonomik sorunların çözümüne yönelik olarak devlet tarafından alınacak tedbirler ve sağlanacak olanaklarla yaşamlarını kolaylaştırmak mümkündür. İlgili konularda bugüne kadar alınan tedbirler ve sağlanan olanaklar ne yazık ki yeterli değildir. Bu sebeplerle hâlihazırdaki desteğin artırılması ve bazı yeni olanakların sağlanması, ivedilikle kullanılması ihtiyacı hasıldır. Bu gerekçelerle Parti Sözcümüz Ankara Milletvekilimiz Sayın Kürşad Zorlu kahraman şehitlerimizin yakınlarının ekonomik haklarının iyileştirilmesi ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesi amacı taşıyan 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Teklifi'ni Meclisimize sunmuştur. Bu kanun teklifini çok önemsiyoruz. Parti gözetmeksizin bu kanun teklifimize destek bekliyoruz. Şehitlerimiz için yayınlanan ortak bildirideki göstermiş olduğunuz hassasiyeti ve samimiyeti bu kanun teklifinde de görmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, terörle mücadelenin kritik önemi haiz unsurlarından biri de askerî hastanelerdir. Askerî disiplin, rehabilitasyon ve anlık müdahale bakımından alternatifsizdir, askerî mahremiyet bakımından da bir zorunluluktur. Askerî hastaneler neden hâlâ inatla kapalı tutulmaktadır? Bunun mantıklı bir açıklaması var mıdır? Askerlerimizin hayatlarına mal olabilecek bu yanlıştan dönülmeli, askerî hastaneler ivedilikle yeniden açılmalıdır.
Aziz şehitlerimizin aileleri bizlere emanettir. Bugün bir şehit ailesinin aldığı maaş 11.858 liradır. Hatta bazı aileler oransal olarak 11.858 liranın daha da altında ücret almaktadır. Şehit ailelerimizi açlık sınırı altındaki bu maaşa mahkûm etmek içimize sinmiyor. Biz, İYİ Parti olarak, şehit yakını maaşlarının en düşük memur maaşıyla eşit olmasını teklif etmiştik. Bu konunun önemine ve hassasiyetine uygun ciddi adımları görmek istiyoruz.
Sayın hazırun, ülkemizin en önemli sorunlarından biri de şüphesiz hayat pahalılığıdır. Toplumun büyük bir kesimi sorun yaşamakla birlikte, asgari ücretliler ve emeklilerimiz âdeta kaderlerine terk edilmişlerdir. Asgari ücretliye malumunuz yüzde 49'luk bir artış yapıldı. Peki, biz bu yüzde 49 artış oranını neye göre yaptık? Kamuoyunda gündemden düşmeyen TÜİK enflasyon oranlarıyla yaptık. Hükûmet, memurlarımızın, asgari ücretlilerimizin aylıklarına yansıtılan enflasyon oranındaki artışı zam olarak açıklamaktadır. Burada aslında bir algı yapılmaktadır. Hükûmet tarafından zam olarak açıklanan bu oranlar aslında emekçilerimizin enflasyon farkıdır. Esasında bu enflasyon oranının maaşlara yansıtılması konusunda da ciddi eksiklikler vardır. Bu durumu şöyle izah etmek istiyorum: Bir memur veya asgari ücretli düşünelim, 2023 yılında enflasyon karşısında eriyen maaşının enflasyon bazlı oranını 2024 yılında alıyor. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek böyle mi oluyor, enflasyonla mücadele böyle mi yapılıyor? Sen 2023 yılının enflasyon farkını 2024'te ödüyorsun. 2023 yılının enflasyon farkını alan vatandaşlarımız, daha 2024'ün ilk aylarında öyle bir zam furyasıyla karşılaşıyor ki cepleri alev alev yanıyor. Bir de belirlenen oran bütün bir yılı kapsıyor. Artan enflasyon düşünüldüğünde yaklaşık ilk dört-beş ay içerisinde bir ailenin geçinebilmesi imkânsızdır.
Bu durumun bir de işveren kısmına değinmek istiyorum. Bir asgari ücretlinin işverene maliyeti 282 bin liradır, asgari ücretlimizin eline geçen miktar 204 bin liradır yani maliyetinin yaklaşık yüzde 72'sidir. Brüt asgari ücretin 2 katı ücret alan çalışanın maliyetinin yüzde 62,5'u işçiye, 5 katı ücret alan işçinin işveren maliyetinin yüzde 55'i işçiye, yüzde 45'i devletin cebine gitmektedir. Bu durumun sebebi artan vergi oranıdır. Hükûmet uyguladığı vergi politikasıyla her bir işçimize ortak olmuştur.
Şahsen en çok hicap duyduğum konu da emeklilerimizdir. 2024 yılı boyunca yaşanacak enflasyonu düşündüğümüzde -gerisini hiçbir şekilde açıklayamıyoruz zaten- gelin, emeklilerimize verdiğimiz 10 bin liralık ücretle, çok değil sadece bir ay biz geçinmeye çalışalım. Madem bunu emeklilerimize reva görüyorsunuz, buyurun aynı ücretle geçinelim. İvedilikle emekli aylıkları asgari ücret seviyesine getirilmelidir. Seyyanen zam yapılmalıdır. Ayrıyeten emeklilerimizin kendi içerisindeki dengesizliğin de giderilmesi gerekmektedir. Prim kazancı, prim ödeme gün sayısı eşit olanların maaşları eşitlenmelidir. Bunun için 2000 sonrası intibak düzenlemesi yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin varlığını daha güçlü, refah seviyesi yüksek ve mutlu şekilde sürdürebilmesi için vatandaşlarımızın sürekli ve kaliteli eğitim almaları gerekmektedir. Bu gerekliliğe rağmen eğitim kadrolarındaki öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik uygulamasıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Ücretli öğretmenlerin gerek aldıkları maaş gerekse hazır bulunuşluk seviyesi göz önünde bulundurulduğunda, bu durum eğitimde fırsat eşitliğini zedelemektedir. Öğretmenler nitelik, güvence ve seviye bakımından farklılık gösterdiğinden, eğitimde fırsat eşitliği sağlanamadığı için kamu yararını sağlama amacı sekteye uğramaktadır. Mevcut ekonomik buhranda çok düşük kalan ücretli öğretmenlerin ders saati başına aldıkları ücretlerin artırılması elzemdir. Ülkemizde yüz binlerce atama bekleyen öğretmen varken ücretli öğretmenlik uygulamasında ısrar edilmemelidir. Yüz binlerce atama bekleyen öğretmenimiz var. 2024 öğretmen atama takvimi henüz açıklanmadı. Atama bekleyen öğretmenlerimizin en büyük ve haklı endişesi mülakattır. Hep söyledik, yine söyleyeceğiz; mülakat zulümdür, zulme rıza göstermek de zulümdür. Eğitim, millî politika hâline gelmesi gerekirken şahsi politika hâline gelmiştir. Sayın Bakanın mülakat konusunda ne kadar mahir olduğunu 2014 yılından çok iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürban, açıyorum mikrofonunuzu, toparlayın, buyurun.
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - 2014 yılında müsteşarken binlerce Türk milliyetçisi okul idarecilerimizi görevden aldığını unutmadık, yerlerine mülakatla atamalar yapıldığını da unutmadık. "Mülakatları mülakat gibi yapmaya karar verdik." denmesini, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır olarak yorumluyorum. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanını "Seçimlerden önce mülakatlar kaldırılacak." vaadini gerçekleştirmeye davet ediyorum. Bu keşmekeşliğe, bu keyfekeder uygulamalara derhâl son verilmelidir. Yıllarca atama stresi çeken eğitimcilerimize daha fazla "Acaba ne olacak?" kaygısı yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Her platformda dile getirdiğim gibi, atanamayan öğretmenlerimizin, cumhuriyetin 100'üncü yılında, öğretmen ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda, 100 bin öğretmenin ataması KPSS puanı baz alınarak mülakatsız bir şekilde yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
Komisyonu saygıyla selamlıyorum.