KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS EMRE (İstanbul) - Çok teşekkür ederim.

Öncelikle, tabii sizin de konuşmanızda temas ettiğiniz Gazze'deki durum ve hafta sonu bir kilisede yaşanan hain saldırıyla ilgili görüşlerinizi ben de paylaştığımı belirtmek istiyorum.

Size de hayırlı olsun demek istiyorum, ben Komisyona tekrardan katıldım.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Size de hayırlı olsun bu vesileyle, ben birazdan tebrik edecektim sizi.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; şu nedenle söz aldım: Biz tabii Dışişleri Bakanlığımıza çok önem veriyoruz çünkü Dışişleri Bakanlığı ülkemizin yurt dışında temsili, Türkiye'nin menfaatlerinin korunması bakımından çok özel bir kuruluş ve tabii geçmişte de hain saldırılarla karşı karşıya kalmış, şehitler vermiş bir güzide kuruluşumuz. Böyle bir Bakanlığımızın, bu kadar önemli bir Bakanlığımızın yönetiminin de tabii, Türkiye'yi temsil etmek bakımından çok özel nitelikleri haiz olması gerekir diye düşünüyoruz.

Bu açıklamayı şu nedenle yaptım: Bakınız, geçtiğimiz yıl mart ayında basına bir haber yansıdı, Halk TV'de Gazeteci Seyhan Avşar bir yazısıyla Sayın Bakan Yardımcısı, şu anda toplantımıza katılım göstermiş bulunan Sayın Bakan Yardımcısı hakkında bir iddia ortaya attı. O gün toplantımız vardı ve ben bunu kendisine sordum. Bana dediler ki: "Tutanaklardan bunlar izlenebilir, benim açıklamam var." Dedim ki: "Açıklamanıza ben baktım, bir açıklamanız yok." Sonra "Avukatım bir açıklama yapacak." dediler ve bir vakit sonra avukatın basına açıklaması yansıdı, açıklamada 2020 yılında bir şirket devri gerçekleştiği söylendi ve dört ay sonra da tamamının devredildiği açıklamada belirtildi ve ilgili gazeteci arkadaşımıza yönelik çok ağır suçlamalar bu açıklamada gündeme getirildi.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Basını dışarı alabiliriz arkadaşlar.

Teşekkür ediyoruz.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili Sayın Bakan Yardımcısının açtığı dava sonuçlandı, daha doğrusu dava 16. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildi ve yine bu kararda davalı vekilinin şu açıklamasının altını çizmek istiyorum: "Cevap dilekçemizi tekrar ediyoruz. Resmî belgeden bahsederken KKTC Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi tarafından düzenlenen belgeden bahsedilmektedir. Bu belgeye göre Halil Falyalı'nın hakkında yakalama kararı varken davacı ile bir şirkette hissedar olduğu anlaşılmaktadır. Davacı o zaman da Dışişleri Bakan Yardımcısıdır."

Şimdi, bakın, bu okuduğum açıklama karar metninden. Şimdi, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili ben bir milletvekili olarak zatıalinize soru yöneltmişim, yazılı soru önergem yanıtlanmamış, hâlâ Meclisin arşivinde bu konuyla ilgili benim yanıtlanmayan soru önergem duruyor. Ben bunu şahsi merakımı gidermek için sormuyorum yani Türkiye'nin saygınlığı mevzubahis, bununla ilgili bir soru soruyorum, benim sorum yanıtlanmıyor. Gazeteciye o günün parasıyla 250 bin liralık dava açıyorsunuz. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Bunun adı "gazeteciyi korkutmaya çalışmak"tır. Bir gazeteci düşünün yani kıt kanaat imkânlarla geçinen bir insana 250 bin liralık dava açıyorsunuz korkutmak için, o davadan da bu karar ortaya çıkıyor. Sorularımızı yanıtlamıyorsunuz. "Açıklama" dediğiniz avukatınızın açıklamasında "Devralacak kişiler hakkında sorgulama yapmış; arama, tutuklama, yakalamaya dair bir bilgi edinememiştir." diyorsunuz. Mahkeme kararında ilgili kişiyle ilgili o tarihte yakalama kararı olduğu belirtiliyor. Yani kusura bakmayın ama siz bizleri, milletvekillerini, gazetecileri kandırma cüretini kendinizde nasıl buluyorsunuz? Niye bu sorularımıza yanıt verilmiyor? Niye bu sorularımız yanıtsız kalıyor? Şimdi ben bunları söyledim; ya, çok merak ediyorum, yine yanıtsız mı kalacak acaba? Bu mahkeme kararı hakkında ne düşünüyorsunuz? Niçin bir gazeteciye 250 bin liralık dava açtınız böyle bir konuyla ilgili?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Yunus Bey kardeşim, özür diliyorum ama bu bizim Dışişleri Komisyonumuzun bir gündemi değil.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Gündemidir efendim, burada Bakanlığı temsilen bulunuyor.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Katılmıyorum.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Hayır, Sayın Bakan Yardımcısı Bakanlığı temsilen bulunuyor. Ben başta da söyledim, biz Dışişleri Bakanlığına büyük önem...

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Kendisini temsilen değil, Bakanlığı temsilen bulunuyor.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Bakanlığı temsilen bulunuyor, Bakanlığı temsilen bulunuyor. Bu bizim şahsi bir davamız değildir, "Halil Falyalı" isimli...

BAŞKAN FUAT OKTAY - Şimdi bir toparlayalım, toparlayalım lütfen.

YUNUS EMRE (İstanbul) - Evet, toparlıyorum Sayın Başkanım.

Ben, müsaadenizle, yönelttiğim 14 Mart tarihli yazılı soru önergesindeki sorularımı okumayacağım ama 10 tane sorum var burada, ben bu soruların peşindeyim, bunların yanıtlarını bekliyorum. Gazeteciye yaptığınız gibi acaba bizde de mi korkutacak tedbirler düşünüyorsunuz? Ama gazeteci korkmadı, karşınıza dikildi, doğruları söyledi. Açıklamanızı ben merak ediyorum.

Sayın Başkanım, teşekkür ederim.