Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2022 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/834) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .02.2024 |
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri, Varlık Fonumuzun kıymetli Genel Müdürü, değerli bürokrat arkadaşlarım, basınımızın kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Türkiye Varlık Fonu devletin dolayısıyla milletin varlıklarının neredeyse yüzde 80'ini bünyesinde barındıran bir fon. Dolayısıyla biraz sonra yine, Genel Müdürümüz Arda Bey'in ifade ettiği rakamlar üzerinden bazı rakamları paylaşacağım. Böyle büyük bir yapı, aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ekonomik performansı için de bu yapının performansının iyi olması elbette ekonomiye çok büyük katkı sağlar. Ben, tabii, biraz önce Cumhuriyet Halk Partisinden Değerli Sözcümüzü dinleyince... Ben Varlık Fonunun Arap ülkelerindeki yani enerjisi olan ülkelerdeki veya Norveç gibi dış ticaret fazlası, cari fazla veren ülkelerdeki gibi bir fon olduğunu düşünmüyorum. Bu Fon biraz daha, işte, Uzak Doğu ülkelerinde, belki Malezya, Singapur'daki Temasek Holdinge benzetilebilir. Yani aslında stratejik bir kalkınma fonu olarak Varlık Fonunu ben görüyorum, önce onu söyleyeyim. Şu anda bizim burada şu ana kadar yaptığımız eleştirilere, ben de artılarıyla eksileriyle birtakım ifadelerde bulunacağım. Bazı konularda siyasi kimliklerimizin ötesinde öyle şeyler söylemeliyiz ki yarın hep birlikte daha iyi olalım. Şimdi, bugün gidin Singapur'da Temasek Holdingle ilgili bütün eleştirilere medyada, muhaliflerde bakın, hemen hemen aynı eleştirileri orada da duyarsınız; böyle bir tablo var.
Şimdi, ben şöyle bir giriş yapmak isterim: 2016'da, 15 Temmuzdan neredeyse bir ay sonra işte bu 6741 sayılı kuruluş kanunu yapıldı. Şimdi, bu kanunla ilgili olarak birtakım maddeleri -yani mutlaka sizler bunu çok iyi biliyorsunuz ama tarihe not düşmek için- o hain darbe girişiminin etkisiyle belki çok tartışamadık "Biz bunu kuruyoruz ama bu şekilde bir yapının bu ülkeye, bu ülkenin ekonomisine nasıl bir katkısı olacak?" sorusunu yeteri derecede belki konuşamadık.
Mesela, ben şimdi "Amaç ve kapsam"da madde 1'e bakıyorum bu kanunda da -tabii, birçok şey yazılmış- "yurt içinde kamuya ait olan varlıkların ekonomiye kazandırılması" deniliyor. Bu önemli bir şey ama mesela birisinin bize şunu açıklaması lazım: Türkiye Cumhuriyeti devletinin değil, Osmanlı'dan miras alarak çok önemli bir kurumumuz olan Ziraat Bankası... Ziraat Bankası zaten aktif büyüklük olarak Türkiye'nin en büyük bankası. Ekonominin içerisinde ve çok çok önemli bir oyuncu. Şimdi, diğer bankalar da böyle yani bunlar zaten sürecin içerisinde.
Eski bir bankacı olarak, bakın, sunumunuzun bir yerinden bir örnek vereceğim. Şimdi, Türkiye'de elbette ekonomi politikaları eleştirilebilir. Faiz meselesi özellikle son altı-yedi yıldır çok fazla eleştiri konusu oldu, faiz ile enflasyon arasında kurulan ilişki. Elbette devletin şu anda kamu bütçesinin 2024'teki verilerini sizler de biliyorsunuz ama biz gerek Kredi Garanti Fonunda gerek düşük faizli kullandırmış olduğumuz kredilerde... Bunlarla ilgili tabii yeterli bilgiye sahip değiliz ama şimdi kamu bankalarına sermaye desteği... Yani ilk eleştirim şu: Devletin bildiğimiz bu kurumlarını ne yapacağız da ekonomiye kazandıracağız? Bunlar zaten ekonominin içinde ve çok önemli oyuncular.
Şimdi, geçtiğimiz yıl, yanlış hatırlamıyorsam, 50 milyar; 51,5 milyar TL buralara bir sermaye aktarımı yaptınız, şimdi ise 111,7 milyar TL'den bahsediyorsunuz ve şöyle bir cümle kurdunuz... Ben tabii, Arda kardeşimle daha önceden tanışıyorum, bilgisine de güvenen biriyim, aynı dili konuştuğumuzu düşünüyorum. Şimdi, sermaye rasyolarını güçlendirmekten bahsettiniz. Evet, sermaye rasyoları meselesi, bankacılığın Basel kriterlerinde en önemli meselelerinden biridir ve böyle bakıldığında, ben 160-170 milyar TL'nin... Bakın, burası çok önemli, altını çizelim. Eğer yanlış kredi kullanımları, batık krediler, buraları finanse etmek için Varlık Fonundaki reel sektör ve başta enerji ve madencilik olmak üzere buradaki kaynakların bir bölümü kamu bankalarının zararları için Varlık Fonundan aktarılıyorsa bu tablo çok dehşet verici bir tablodur, yarın hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Dolayısıyla buralarda ciddi sorunlarımız olduğunu düşünüyorum.
Tabii, bir fon var, yüzde 80 devlete, millete ait olan kurumları yönetiyor, kamu mevzuatına tabi değil, özel hukuk hükümlerine tabi.
Şimdi, yine, Arda Bey, Genel Müdürümüz sunumunda çoklu bir denetimden bahsetti. Doğru, çoklu denetim önemli. Burada iki şey söyleyeceğim, zamanı da Başkanın sabrını da zorlamak istemiyorum. Yani bu çoklu denetim içerisinde neden mesela Sayıştay yok? Neden bunu söylüyorum? Ben yabancı kuruluşlarla yani Pricewaterhouse olsun, Deloitte olsun, bunlarla çalışılmasına karşı biri değilim çünkü oralarda da bizim gençlerimiz çalışıyor, yetişiyorlar uluslararası finansman konusunda. Onların başka bir şeyine karşıyım onu söyleyeceğim.
Bu Sayıştay denetimi öyle bir meseledir ki arkadaşlar, bence siyasilerin de bürokratların da burada durup bir düşünmesi lazım. Cumhurbaşkanımızı millet seçmiştir. Dolayısıyla o kuruma, o makama olan saygınlık konusunda herhangi bir şey söylemeyiz ama şu çok önemli bir şey: Yani düşünün, Varlık Fonunun Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız, Devlet Denetleme Kuruluna o görevi veren Sayın Cumhurbaşkanımız. Ya, böyle bir şey arkadaşlar; bakın, burada bir tuhaflık var yani. Biraz önce Rahmi Bey söyledi, detaya girmeyeyim. Biz, normalde... Az önce söylendi, ben çok üzülüyorum ama bu konu bence AK PARTİ'li arkadaşlarımızın da önemle üzerinde durmaları gereken bir konu. AK PARTİ'nin siyasi tarihinde ilk defa bir yolsuzluk soruşturması açıldı ve buna Sayın Cumhurbaşkanı önayak oldu. Bak, çok önemli bir şey bu. İlk kez oldu, bu 25 milyon dolar -biraz önce bahsedildi- üzülerek ifade ediyorum, bakın, şu anda 6 milyon doları MacKenzie Türkiye'ye ödedi çünkü bizimle çalışması var, 9 milyon doların da nereye gittiğini biliyoruz, 10 milyon dolar buhar; peki, bu para buraya nasıl geldi? Asla, hiçbir bürokrat arkadaşımızın bunu yaşamasını istemem. Sayıştay denetimi sadece finansal bir denetim değildir; neden bunu yaptınız, kamuyu neden zarara uğrattınız, bu yatırım gerekli miydi sorusunu da sorar. İşte, biraz önce söylendi, kamu ihale mevzuatına tabi değil, birçok şeye tabi değil, birçok muafiyeti var, onları da zamanım olursa söylerim.
Şimdi, burada, şunu söylemek istiyorum: Türkiye'nin, devletin varlıklarının yüzde 80'ini topladığımız Varlık Fonunun Başkanı bu ülkede tutuklandı arkadaşlar ve bu düğmeye basan da Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisi oldu. Burada bir sorun var. Bence, öncelikle -bu kanunla ilgili olarak bazı maddeler de okuyacağım- bu kanunun topyekûn elden geçirilmesi gerekiyor. Böyle bir şey olamaz. Devletin varlıklarını emanet ettiğimiz bir kurumu milletin denetiminden ari düşünmek, bağımsız düşünmek bu devlete de millete de burada çalışan arkadaşlarımıza da yapılabilecek en büyük kötülüktür. Nasıl olabilir? Örtülü ödenekten gelen bir para, devletin en büyük varlık şirketi tarafından bir off-shore hesaba aktarılır. Ben, bu ülkenin bir sevdalısı olarak, bütün kurumlarımızın kalitesinin ülkenin kalitesini oluşturacağına inanan birisi olarak bunu doğru bulmuyorum. Denetim mekanizmasının, Varlık Fonu üzerinden, o çoklu denetim içinde mutlaka Sayıştayın da yer alması gerektiğini ifade ediyorum.
Sayın Komisyon Başkanımıza da şunu söylüyorum: Bu benim bilgi eksikliğim olabilir, Plan Bütçede, tabii, bizler milletvekilleri olarak bir oylama yapmayacağız çünkü özel bir şirket, kendi Genel Kurullarını yapıyorlar. Geç olmuş olabilir, o ayrı konuşulabilir ama bizim, şu anda, burada, Plan Bütçe olarak, Varlık Fonunu nasıl denetleyeceğimize dair bir yönergemiz var mı? Bilmiyorum, belki daha önce konuşuldu, bununla ilgili elimizde bir şey var. Biz aslında siyasi bir istişare yapıyoruz, iş daha iyi olsun diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurunuz.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Şimdi, müsaadenizle, ben yine kanunla ilgili olarak bir iki şey söylemek istiyorum. Mesela, bu kanunda -yani 4'üncü maddenin bir bendi bu- "Finansman sağlanırken Türkiye Varlık Fonu portföyü üzerinde teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebilir." diyor. Ya, arkadaşlar, şöyle bir soru soralım; devlete, millete ait olan bir fon, bu ülkenin yasaması, bizler, milletvekilleri olarak bir gün gazetede şöyle bir haber okusak: "Ziraat Bankası şu paraya, şu şirkete satıldı." Allah muhafaza. Arkadaşlar, biz size milletin temsilcileri olarak hesap soramayız çünkü siz özel bir şirketsiniz, istediğinizi yaparsınız, istediğinizi satarsınız, istediğinizi alırsınız, kamu ihale mevzuatına tabi değilsiniz. Elinizdeki bütün varlıklarla ilgili sonsuz bir gücünüz var. Dolayısıyla, bunun, mesela, ben, özellikle önümüzdeki dönemde siyasetin önemli bir alanı olacağını düşünüyorum.
Şimdi, bir başka konumuz, bu, personelle ilgili mesele. Oraya geçmeden, gelir vergisinden muafsınız, kurumlar vergisinden muafsınız, banka ve sigorta muameleleri vergisi, harçlar, bütün vergilerden muaf; şimdi, sizinle birlikte aynı sektörde faaliyet gösteren özel şirketler var yani özellikle yeni kurulan alt şirketlerden bahsediyorum. Ya, bu normalde Anayasa'nın eşitlik ilkesine temelden aykırı bir şey. Anayasa'ya aykırı da bir kanun düzenlemesi mümkün değil çünkü Türkiye bir hukuk devleti. İlk ismi "Adalet" olan bir partideki arkadaşlar, bu benim söylediklerimi sadece bir siyasi eleştiri olarak değil, bu kanunu herkes okuyup, şu kanunun alelacele çıkartılmış ve mutlaka yeniden düzenlenmesi gereken bir kanun olduğunu anlasınlar diye ifade ediyorum. Dediğim gibi, hep amacımız üzüm yemek.
Şimdi, şurada bir cümle okuyacağım, kaçıncı madde onu da söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Yine, kanunun 8'inci maddesinin (5)'inci fıkrası diyor ki: "Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümleri -yani Devlet Memurları Kanunu- şirket tarafından istihdam edilecek personel hakkında uygulanmaz." Arkadaşlar, bugün gençlerimiz niye bu ülkeyi terk ediyor? Neden geleceklerini bu topraklarda aramıyor? Devlete ait varlıkların yüzde 80'ini elinde bulunduran büyük bir yapı, büyük bir bütçeye sahip olan yapı; eğer böyle bir şey yazarsa burada, biz bu ülkenin gençlerini burada tutamayız. KPSS olmayacak, dilediği kişiyi işe alacak, istediğini işten çıkartacak, istediği ücreti verecek ve biz de burada denetim yapacağız. Ya, bunlar doğru uygulamalar asla değil.
Şimdi, ben, Karadenizliyim, Rizeliyim. Ben şunu söylüyorum: Biraz önce Rahmi Bey de söyledi, ben onu biraz daha müşahhas hâle getireyim. Bir şirket kurarsınız, bir yapı kurarsınız ve o yapının performansını ölçersiniz. Performansı ölçmeden bir şey yapmak mümkün değil. Biraz sonra kârlılıkla ilgili teşekkür edeceğim.
Şimdi, Varlık Fonu olmasaydı -BOTAŞ dâhil, ÇAYKUR dâhil, PTT dâhil- son yedi yıl içerisinde bu şirketler daha iyi mi olacaktı, kötü mü olacaktı? Yani Varlık Fonu, stratejik bir kalkınma fonuysa bu varlıkları daha iyi bir hâle mi getirdi, yoksa daha kötü mü oldu? Burada tabii, bir yönetici ya da kurum değil, devletin kurumları bizim için çok önemli, daha iyi olsun diye...
Bakın, şimdi, bana birinin şunu açıklaması lazım: 2017 yılında ÇAYKUR -Rize Milletvekilimiz de burada herhâlde- Fona devredildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - 2017 yılı dâhil, ÇAYKUR'un beş yıl yani 2017 dâhil takip eden beş yıl toplam zararı 2,5 trilyonu geçti. ÇAYKUR'un bütün raporlarını okuyorum. Geçtiğimiz yıl ÇAYKUR 60 milyon TL kâr etti, ümit ederim ki bu trend devam eder. Arkadaşlar, PTT zarar etti. Dolayısıyla, biz, elbette, alt kuruluşlar, yeni kuruluşlar, stratejik kuruluşlar kuracağız. Madencilik böyle, telekomünikasyon böyle, bunlar çok önemli ama bunları kurarken mevcut cumhuriyetin kurduğu ve devam eden ve bizim için çok kıymetli olan varlıklar zarar ederse, diğer taraftan da bankaların sermaye yapılarında, rasyolarında sıkıntı olup onu siz finanse ederseniz, korkarım ki, Varlık Fonu stratejik bir kalkınma değil, kalkınmamızın önünde bir engel olur. Ne olur, bu eleştirileri bu anlamda dikkate alın.
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, bir diğer konu: Şimdi, şu bağımsız denetimle ilgili bir söz söyleyeceğim. Dedim, bunlarla bizim çalışmamız elbette olacak, bu ülkenin çocukları, birçok şey öğreniyoruz, bunlar değerli ama arkadaşlar, onlardan da şöyle bir ricamız var: Bilmiyorum temsilcileri burada mı? Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız Filistin konusundaki hassasiyetini dile getiriyor. Biz diyoruz ki: "Gemiler gitmesin." Ama Filistin bu ülkenin bir meselesi değil mi? Filistin bu ülkenin, Gazze bu ülkenin bir meselesi, hepimizin meselesi yani siyaset dışı konuşuyorum. Şimdi, burada ben Pricewaterhouse'un Türkiye yetkililerinin Gazze'deki katliamı, İsrail katliamını destekleyen firmalar içerisinde ismini de gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Buradaki yetkililerin çıkıp şunu demesi lazım: "Bu konu bizi ilgilendiren bir konu değildir. Burada Türkiye'nin hassasiyetlerini, Gazze'deki soykırımı..." Bir şeyler demesi lazım yani sadece gemi göndermek değil. Bizim bunlara ödediğimiz paralara bakıyorum, raporları okudum yani hakikaten içim yanıyor ya. Ya, niye bunlara... Bunlar yine bu bağımsız denetimleri yapsınlar, bir şey demiyorum ama bütün bunlardan sonra biz milletvekilleri olarak, şu raporları bu toplum "Kim hazırladı?" sorusunu sorduğunda -kıymetli Arda kardeşim ve bürokrat arkadaşlar- bunun cevabını ne AK PARTİ'li arkadaşlarımız ne de biz veremeyiz. Bunlara mutlaka bir şey alınması gerekiyor diye düşünüyorum.
Kaç dakikam var Başkanım? İki dakika...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Temurci, 4 kere uzattım.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Öyle mi? İki dakikada toparlıyorum.
Ben diyorum, gelin bir değişikliğe gidelim, yasadan başlayarak bunları değiştirelim.
Başdanışman Genel Müdüre bağlı, kaç tane başdanışman var tabii bilmiyoruz, var mı yok mu organizasyon şemanızda? Ya, bir de "Uluslararası Danışma Kurulu -denetçilerimiz- kurulmamış." dedi. Ya, kurmak mecburiyetinde miyiz bilmiyorum; organizasyon şemanıza baktım -bu benim bilgi eksikliğim- ya, bu bir mecburiyet midir, onu bilmiyorum, ona bir bakmak gerekiyor.
Şimdi, Varlık Fonunun 2021 ve 2022'de özellikle iki alandaki harcamalarına baktım: Bir tanesi kurumsal iletişim, bir de seyahat giderleri. Evet, kârlarımız olağanüstü artmış; 2021'de kurumsal iletişime 1,1 trilyon -yaklaşık 1,2 trilyon- 2022'de yaklaşık 15 trilyon. Arkadaşlar, ne yapıyoruz yani sonuçta nedir yani kurumsal iletişimde ne oldu ki bu kadar şey oldu? Bir de seyahat giderleri -biliyorum, uluslararası birtakım kurumlarla özel toplantılar, şunlar bunlar yapılıyor- 373 bin liradan 3 trilyona yaklaşmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Kâr konusunda, konsolide bütçede yani 11 milyardan 225 milyara çıkmış olmasını tebrik ediyoruz, olağanüstü bir artış. Bu mevcut, yeni kurulan yapılardan mı, nereden geliyor bu kâr? Bu tabii çok kıymetli. Ya, bir de şunu rica ediyorum: Bu Varlık Fonu 5,6 milyar varlığa sahip, Türkiye'nin -arkadaşlar, biliyorsunuz- 2024 bütçesi 11 trilyon civarında yani olağanüstü büyük bir yapı ama biz doğal gaz buluyoruz, petrol rezervlerimiz var. Şu anda Varlık Fonunun önümüzdeki dönemde bizim toplam devlet varlıkları içinde, bütçemiz içinde nereye gideceğine dair bir projeksiyona da ihtiyacımız var. Çünkü bunu siz yöneteceksiniz, buralar sizde olacak.
Ben son olarak şöyle bitireyim: Sizin yükümlülüklerinizle ilgili, borçlarınızla ilgili "3,5 milyar TL." denildi. Arkadaşlar, 2021 ve 2022 yılında, sadece iki yıl içerisinde yani biz, neredeyse 19 kat bütçe açığı artmış, 8 kat devletin borcu artmış bir ülkeyiz. Şimdi, biz Varlık Fonunu bu işin dışına koyduğumuzda sadece 2024 yılında 1 trilyon 600 milyar olan devletin bütçe açığı 2,6 trilyona çıkacak. Biz sizin bu yükümlülüklerinizi bu işin içine, borcun ve devletin yükümlülükleri içine koyduğumuzda çok daha kötü bir ekonomik tabloyla karşı karşıya kalırız. Ben bu nedenle sizin performansınızın doğrusu çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Son olarak, siz özellikle kriterlerden, prensiplerden bahsettiniz uluslararası yapılarda. Biliyorsunuz, bu Sovereign Wealth Fund Institute var; o da sizin şeffaflığınızı ölçtü, 10 üzerinden 8 alanlar sınıfı geçiyor. Niye bizim Türkiye Varlık Fonumuza 6 not verdi? Bunu düzeltmek için neler yapıyoruz? Bunu da sizden dinlemek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Tekrar çalışmalarınızda başarılar diliyorum.