Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2022 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/834) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .02.2024 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Varlık Fonu ülkemizin geleceğini derinden etkileyen bir konudur. Fonun yönetimini sadece ekonomik olarak yorumlamak yanlıştır, demokrasimizin işleyişi açısından da hayati önem taşımaktadır. Fonun denetim raporları Meclisimize zamanında sunulmamıştır. Bu durum kanunlarımıza ve Meclisin denetim sorumluluğuna aykırıdır, ayrıyeten Fonun işleyişine dair şeffaflık ve hesap verilebilirlik konularında ciddi şüpheler uyandırmaktadır.
Fonun yönetilmesinde, uluslararası örneklerle karşılaştırıldığında dikkat çekici farklılıklar vardır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sonrası Türkiye Varlık Fonu Cumhurbaşkanlığına bağlandı. 12 Eylül 2018'de köklü bir revizyona gidildi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir Cumhurbaşkanı kararıyla kendisini Varlık Fonunun başına atamıştır. Yeni Yönetim Kurulunda bir de başkan vekilliği sıfatı oluşturulmuştur. Amerika'daki eyalet fonlarında finans dünyasından gelen profesyoneller ile seçimle gelen üyeler arasında yönetimde de denge sağlanmaktadır, bağımsız denetim raporları kamuoyuyla paylaşılmaktadır; Türkiye Varlık Fonunun ise bu konularda eksiklikleri vardır. Dünyadaki diğer önemli varlık fonlarına baktığımızda Norveç, Çin, Kore ve Singapur gibi ülkelerin denetim mekanizmaları ülkemizdeki uygulamalardan farklıdır. Bu ülkelerde Parlamento veya hükûmet tarafından atanan kanuni denetçileri ve dış denetçi raporları fonun şeffaf bir şekilde yönetilmesini sağlamaktadır. Bu uygulama kamuoyu nezdinde güven oluşturmaktadır. Türkiye Varlık Fonu ise Cumhurbaşkanının atayacağı bağımsız denetim şirketi ve Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen denetim komitesi tarafından denetlenmektedir, bu da denetim süreçlerindeki bağımsızlık ve objektiflik konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.
Varlık Fonunun Komisyona sunulan denetim raporları gecikmiştir; bu durum, bizlerin Fonun faaliyetlerini etkili şekilde denetlememizi zorlaştırmaktadır. Bu gecikmeler Fonun şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine bağlılığını sorgulatmaktadır. Fonun mali tabloları ve faaliyetleri hakkında detaylı ve açık bilgiler sunulmalıdır. Fonun harcamaları, verilen ücretler ve diğer mali işlemleri de şeffaf bir şekilde raporlanmalıdır. Türkiye Varlık Fonunun temel iki amacını yerine getiremediği görülmektedir; ülkemizdeki kaynakların gelecek nesiller için korunması ve yerel paranın aşırı değerlenmesi. Fonun bütçe açığı için perdeleme işlevi gördüğü ve borçlanmalarının merkezî bütçe tablolarında gözükmemesi de endişe vericidir.
Değerli milletvekilleri, Varlık Fonu onlarca kanun, vergi, harçtan muaf tutulmuş olmasına rağmen ve imtiyazlara rağmen başarılı olamamıştır. Fonun bu şekilde yönetilmesi ülkemizin ekonomik geleceği açısından kaygı vericidir. Bu sadece yönetim sorunu değil aynı zamanda demokratik bir sorumluluk meselesidir. Fonun yönetimi ve denetimi şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütülmelidir. Fonun etkili, verimli ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi milletimizin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, Varlık Fonunun denetim raporlarının zamanında ve eksiksiz Meclisimize sunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca, Fonun yönetim ve denetim süreçlerinde şeffaflığı artıracak ve hesap verilebilirliği güçlendirecek adımların atılmasını istiyoruz. Fonun mali durumu, borçlanma politikaları ve harcamaları hakkında detaylı bilgi taleplerimiz devam edecektir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Varlık Fonunun sağlıklı yatırım hamleleriyle öngörülebilir şekilde yönetilmesi ülkemizin ekonomik geleceği için büyük önem arz etmektedir. Bu konuda gereken adımların atılması sadece Hükûmetin değil tüm milletvekillerinin görevidir. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik demokrasimizin temel taşlarındandır ve bu değerleri Fonun yönetiminde de görmek istiyoruz.
Fon bünyesinde kurulan şirketlerin, alt fonların işlevselliği ve finansal durumlarına dikkat çekmek istiyorum. Bu konular Fonun genel işleyişi ve verimliliği açısından büyük önem taşımaktadır. Fon bünyesinde kurulan şirketlerin zarar ettiği bilgisi, Fonun finansal yönetimindeki zafiyetlerin ispatıdır, fon kaynaklarının verimli kullanılmadığının en açık göstergesidir. Özellikle bazı şirketlerde personel olmadığının veya çok az personel olduğunun ortaya çıkması bu şirketlerin etkisizliğini göstermektedir. Örneğin Ziraat Bankası bünyesinde kurulan 4 fonun faaliyetlerinin olmadığı; Lisans ve İmtiyaz Alt Fonu, Maden Alt Fonu, BİST Girişim Sermayesi Yatırım Fonu'nun kurulduğu ancak faaliyette bulunmadığı anlaşılmıştır. Fonun altyapısı ve işleyişi beklenen performansta değildir. Fon bünyesinde kurulan şirketlerin zarar etmesi, Fonun yatırım kararları ve stratejilerinin yanlış olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin; Bilgi Teknolojileri AŞ, Enerji Sanayi AŞ, AEL AŞ, Rafineri AŞ gibi şirketler zarar etmişlerdir.
Değerli hazırun, Norveç Varlık Fonu 2023 yılında 213 milyar dolarlık rekor bir kâr açıkladı. Norveç Varlık Fonunun 2023'teki yüzde 16'lık yatırım getirisi özellikle teknoloji hisselerindeki başarılı yatırımları sayesinde gerçekleşti. Buna karşılık Türkiye Varlık Fonu, zarar eden şirketleri, faaliyette olmayan alt fonlarıyla dikkat çekti. Fonumuzun bu durumu yönetim ve denetim süreçlerinde ciddi bir yeniden değerlendirme yapılması gerektiğine işaret ediyor. Norveç'in başarısı şeffaf yönetim ve etkin denetimin yanı sıra uzmanlaşmış yatırım stratejileri sayesinde gerçekleşmiştir. Türkiye Varlık Fonunun da benzer bir başarıya ulaşabilmesi için çok geçmeden gerekli adımlar atılmalıdır. Bu, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda ülkemizin geleceği için stratejik bir öneme sahiptir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en değerli kurumlarından ÇAYKUR, BOTAŞ ve PTT Varlık Fonuna devredildikten sonra mali olarak çöküntüye uğramıştır. ÇAYKUR, Fon yönetimine geçtikten sonra sürekli zarar eder hâle gelmiştir. BOTAŞ'ın zararı inanılmaz seviyelere ulaşmıştır. PTT'nin de mali yapısı ciddi şekilde bozulmuştur. Bu örnekler kamu kurumlarının Varlık Fonu yönetiminde mali açıdan nasıl yanlış yol izlendiğini ve yanlış yönetimin sonuçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Esasında bu kurumların sürekli zarar ediyor oluşu çok ciddi bir istikrar ve başarı gerektirmektedir. İstikrarlıyız, zarar konusunda; başarılıyız, güzide kurumlarımızı zarara uğratma konusunda çok başarılıyız. Şirketi olan milletvekillerimizin kaçının firması her yıl sürekli zarar ediyor? Aynı şekilde Fon yönetiminde olan yöneticilerin firmaları sürekli zarar ediyor mu, ediyorsa bu yetersizliklerine rağmen ülkemizin en önemli kurumlarında nasıl söz sahibi oluyorlar? Firmaları zarar etmeyip ilgili şirketlerimiz zarar ediyorsa sizce sorunun cevabı nedir? ÇAYKUR, BOTAŞ, PTT gibi kurumlarımıza Sayın Cumhurbaşkanı atama yapmadan önce atanacak kişi ticaretle uğraşıyorsa bilançosuna kesinlikle bakılmalıdır. Kendi ticaretinde kazanıp Varlık Fonundaki şirketler zarar ediyorsa edilen zarar yönetim kurulu başkanına rücu edilmelidir. Kişi bürokrasiden atanacaksa daha önce görev yapmış olduğu kurumların bütçesine bakılmalıdır. Futbol kulüplerinde oluşabilecek zararlarda yöneticilerin sorumlu olması için nasıl teklif veriyorsak aynı hassasiyeti buradaki şirketlerimiz için niye göstermiyoruz? Gelin, bu teklifi kanunlaştıralım, bakalım, şirketler bu kadar pervasızca zarar edebilecek mi?
Ülkemizin değerleri olan bu güzide şirketlerimizi, parti ayrımı yapmaksızın, siyasetten arındırılmış bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterileceğini temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.