Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 104 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1959) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .02.2024 |
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Ben bir teknik insan değilim ama hukukçuyum, hukukçu kimliğimle konuşmak istiyorum. Şimdi, Değerli Başkanım, dünyada iki türlü hukuk sistemi var; biri kazuistik sistem dediğimiz sistem, biri de bizim dâhil olduğumuz Kara Avrupası hukuk sistemi. Kara Avrupası hukuk sisteminde her şey motamot olarak kanunda yazılmaz, bazen denilir ki: "Tanımlama nereye çıkar yani kanunun mefhumumuhalifinden ne çıkar?" İşte, bu kanunun mefhumumuhalifinden çıkan mana... Sayın Deniz Bey dedi ki: "Karadeniz derinliklerde; bunun teknik anlamda uygulanması imkânsız, proje burada uygulanır." Siz cevap vermeye çalıştınız. Tabii ki düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı göstermek lazım; bu bir polemik konusu değildir, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde saygı duymak lazım.
Şimdi, biraz önce Deniz Bey dedi ki: "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Strateji Ortaklık Çerçeve Sözleşmesi..." Evet, burada. Ne zaman olmuş? Esas komisyon Dışişleri Komisyonu ve tarih 15 Aralık 2023. Tali komisyon sizin Komisyonunuz, size gönderilmiş -siz raporu Dışişleri Komisyonuna gönderdiniz mi göndermediniz mi bilmiyorum ben; ona da bakmak lazım, bakacağız- Esas Numarası (2/1870). Deniz Bey'in o dediklerini resmî anlamda teyit etme açısından bunu söylemek istedim; bu bir.
İkincisi, şimdi, bu teklifte gördüğümüz kadarıyla raporlamayı kaldırıyorsunuz; teminatın aranmaması, sigortanın yapılmaması... Şimdi, değerli arkadaşlar -Allah göstermesin, sizin Bakanlığınız döneminde inşallah olmamıştır ama- biz Türkiye'de şunu gördük: Bu evlerde tüp patlamaları oluyor. Tüpü üreten, tüpü taşıyan ve satışını yapan müşterek, müteselsilen, zincirleme anlamında sorumlu. Şimdi, siz, burada, işletenin taşıyıcıyla yapacağı yazılı sözleşme nedeniyle sigorta yaptırımını ve aynı zamanda teminatı gösterme zorunluluğunu ortadan kaldırıyorsunuz. Peki, Allah göstermesin, bir sıkıntı olursa... Bu ülkede yani bu projenin uygulanacağı yerde kimler yaşıyor? Türk vatandaşı yaşıyor. Bu teminatın gösterilmesi vesairesi... Eğer işleten kişi iflas eden birisi ise yani gerçekten vatandaşın zararını, ziyanını, ülkemizin zararını, ziyanını karşılayamayacak bir durumdaysa siz neden burada işleteni sorumluluğundan muaf tutuyorsunuz, kaldırıyorsunuz? Bu, kimin yararına? Bu, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşının zararınadır. Orada kim işletmeyi kurmuşsa, yerli olur veya yabancı olur, hiç fark etmez, ben o ayrımı da yapmıyorum çünkü "işleten ibaresi" geçtiği için... Vatandaşın zararına olur; kanunlar vatandaşın zararına yapılmaz, bir denge sağlanır Değerli Bakanım ve Değerli Bakanlık temsilcileri. Burada bu denge unsurunu sağlamak zorundayız. Burada siz raporlamayı kaldırdınız, planlamayı kaldırdınız, sigortayı kaldırdınız, imar planı... Bunun etki analiz raporu var mı? Neden "etki analiz raporu" diyorum? Değerli arkadaşlar bahsettiler. Bu tesislerin kurulacağı alanlarla ilgili vatandaşımızın Anayasa'nın 56'ncı maddesine göre sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına etki edebilecek olumlu veya olumsuz bir rapor var mı elimizde veya bunun etki analiz raporunu yaptınız mı Değerli Bakan Yardımcım? Varsa, bizimle paylaşırsanız da seviniriz çünkü bir kanun yapılırken en azından o kanunun etki analiz raporu yapılır.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Mahmut Bey, burada, size veririz.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bir zahmet istiyorum, bir arkadaşla gönderebilirseniz mutlu olurum, istiyorum mümkünse yani daha iyi olur.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bunu daha önce vermeniz gerekiyordu.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Daha önceden dağıtılmış olsaydı çok iyi olurdu.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İstemesine gerek var mı yani? Sizin daha önce dağıtmanız lazım.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Komisyon üyelerimize verdik.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yeni dağıttılar.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bir zahmet onu istiyoruz sizden, istirham ediyorum.
Sayın Özkaya burada mıdır? Keşke olsaydı ama yine hukukçu arkadaşlarımız var. Şimdi, bize hukuk fakültesinde şöyle bir cümle öğrettiler yani çok anahtar bir kavram: "Şekilcilik, keyfîliğin başdüşmanı, özgürlüğün de ikiz kardeşidir." Bu cümleyi şununla bağlamak istiyorum: Yani "Raporlama, şekilcilik." deniliyorsa, işleri geciktiriyorsa doğru bir anlayış değil çünkü o raporlamayla en azından o tesisin, o bölgenin coğrafik anlamda getirebileceği o kâr ve zarar anlamında, etkisi anlamında... Yani burada keyfî anlamında olmaması lazım. Teminat, yine aynı şekilde...
Mesela bir maddede demişsiniz ki: "Bu kanunun uygulamasıyla ilgili Cumhurbaşkanı karar verir." Yani arkadaşlar, bari "Cumhurbaşkanı kararnamesiyle" deyin onu... Yani Cumhurbaşkanının kararnamesi olur. O "kararname" ibaresi dahi yazılmış değil yani "Cumhurbaşkanının kararı" diyor. Cumhurbaşkanının kararı olur mu? "Bu bir Cumhurbaşkanı kararı." dediğiniz andan itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi, yetkisini devretmiş olur. Bari ona "kararı" demeyin, "Cumhurbaşkanı kararnamesi" deyin. Yani kanun yazma tekniği açısından...
Mesela, biraz önce Meclis Kanunlar Kararlardaki değerli arkadaşlara dedim ki: Bana Kanun ve Kararların bununla ilgili bir inceleme raporunu verir misiniz? Hâlen gelmedi. İnceleme raporunda bunları yazmış mısınız, yazmamış mısınız? Ya -Allah rızası için- yani sizin bu raporlarınız da âdeta buradaki gizlilik gibi olmuş. Yani bu raporları niye bizimle paylaşmıyorsunuz? Şimdi ben bu raporu tekrar istiyorum sizden. Ne zaman gelecek bana? Ben konuşmadan önce burada arkadaşlar konuştu; üzerinden yarım saat, bir saat kadar bir süre geçti. Yani kanunun inceleme raporu daha bana verilmiyorsa yarın öbür gün bununla ilgili bu gizlilikleri vesairesini, olabilecek keyfîlikleri... Sürekli sizin iktidarda olacak hâliniz yok, başka birisi gelir, gider yani bu, hayatın olağan şeyi. Niye bunu gizli tutuyoruz? Gizli tutmayı gerektiren bir neden yok. Bakın, bir kanun inceleme raporu eğer gizli tutuluyorsa kim bilir burada siz daha neleri gizli tutacaksınız.
Benim bu aşamada söyleyeceklerim bunlar ama sizden istirhamım, bir: Burada kamu yararı amacıyla bir kanun yapılıyorsa, bu bir kamu hizmeti ise bunu öncelikle bir alt komisyona göndermenizi istirham ediyorum. Yani bu kanun alt komisyonda... Nedir? Üniversitelerden birer rapor alın, sivil toplum kuruluşlarından rapor alın, bu konunun uzmanı olan arkadaşlarımızı en azından davet edin. Yani kanun çıkıyorsa yazboz tahtasına dönüşmesin. Bakın "Daha önce yapılmış; yok efendim, şu..."
Mesela, süreler kaldırılıyor. Süreler aslında bir nevi keyfîliği ortadan kaldırmanın da argümanıdır. Eğer bir işi siz süresiz yapıyorsanız, denetimi kaldırıyorsanız, raporlamayı kaldırıyorsanız, planlamayı kaldırıyorsanız, sigortayı ve yaptırımı, teminatı kaldırıyorsanız orada keyfîlik olur. Bu keyfîliğin de zararını kim çeker biliyor musunuz? Vatandaşlar çeker.
Benim sizden istirhamım bu. Belki sizin de amacınız zaten iyi niyetli olarak kamu yararı ama farkına varmadan da bunlar... Yani ne kadar dikkatlice inceledi bunu teknik insanlar? Sizin içinizde hukukçu arkadaşlarımız mutlaka vardır ama yani bunu sizden istirham ediyorum. Adalet Komisyonundan da bir tali komisyon raporu aldınız mı, almadınız mı, bilemem. Veyahut da üniversitelerde maden hukukuyla ilgili öğretim üyeleri var. Yani maden hukukuyla ilgili hukukçu raporlarınız varsa bunları da bizimle paylaşırsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunarım.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Teşekkür ediyoruz.
"Mefhumumuhalif" mi dediniz siz?
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Dinliyorum sizi.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Öyle dediniz. Siz öyle mi dediniz?
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Siz nasıl anladıysanız dinliyorum sizi, ben sizi dinliyorum.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Şimdi, siz tecrübeli bir parlamentersiniz.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ters manasından çıkan sonuç budur.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Yok. Şimdi, siz tecrübeli bir parlamentersiniz. Şimdi, biz kanun yaparken "mefhumumuhalif" diye bir iddiayı ortaya atarsak yarın bir gün hâkimler çıkıp "Aslında burada Parlamento bunu kastetmemişti, bunu kastetmişti." deyip o kanunu öyle yorumlarsa siz bundan rahatsız olmaz mısınız?
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Aynen çıkıyor, aynen çıkıyor.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Bizim öyle gizli hiçbir gündemimiz yok. Kanunları usulüne uygunca tartışıyoruz, gerekçelerini de yazarak tartışıyoruz. Siz bizim kastetmediğimiz bir şeyi kendiniz yorumlayarak...
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Üstat, uluslararası sözleşme bu, yorumlamıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Yorumluyorsunuz. Ege yok orada.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Buyurun, uluslararası sözleşme burada.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Dolayısıyla bir tecrübeli parlamenter olarak ben açıkçası sizin bu cümleyi kurmanızı yadırgadım.
Evet, teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bakın, 15 Aralıkta siz Birleşik Arap Birleşik Arap Emirlikleri'yle sözleşme yapıyorsunuz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Tamam, yaptım.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - ...Ve üç aylık süre içerisinde bunu gayet rahat getiriyorsunuz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Orada "Ege" yazmıyor, "Ege" yazmıyor.
Evet, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Beyefendi, bu uygulama Karadeniz'de olamaz, bu ancak Deniz Bey'in bahsettiği Ege, Akdeniz gibi kesimlerde kurulabilir yani olan şekli bu.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Altıntaş...
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Özür diliyorum, son cümle.
Kusura bakmayın, özür diliyorum.
Yani burada müracaat eden şirketler var mı, yok mu şu aşamada? Varsa bu bilgileri de bizimle paylaşır mısınız veya kaç tane şirket var?
Teşekkür ederim.