KOMİSYON KONUŞMASI

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ediyorum.

Ben de öncelikle yerel yönetimlerin kendi sahaları içerisinde, özellikle bu iç göl, baraj gölü ve benzeri gibi alanda en azından bilgilerinin olması bağlamında muhakkak sürece dâhil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün sulama birlikleri ve Devlet Su İşlerinin burada, tasarruf kullanabildiği alanda bu bölgenin her türlü imarından, her konusundan sorumlu olduğu, göletlerde herhangi bir olağanüstü durum meydana geldiğinde, büyükşehir belediyelerinin devreye sokulmaya çalışıldığı süreçte hem imar planının bu alanlarda yapılmamış olması hem de belediyelerin, bir kamu kurumu olan belediyelerin burada yer almaması kabul edilebilir bir şey değildir. Yani sulama birliklerine dahi bu yetkiyi veriyorsunuz ama oranın bütün işlevlerini yürüten belediyenin burada bir yetkisi olmuyor. Bana göre bu kanun böyle çıkarsa eksikli çıkacaktır. Bu yanlıştan dönülmesini sayın bürokratlardan da Sayın Bakan Yardımcımızdan da rica ediyoruz. Yani belediyeler kamu kurumudur ve mutlaka bu alanda değerlendirilmeleri gerekiyor.

İkinci olarak, enerji tesisleri için imar planı zorunluluğunun olması, enerji ihtiyaçlarını belirleme, uygun yer seçimi, çevresel etkilerin kontrolü ve toplumsal katılım gibi kritik faktörleri de ele alarak planlı ve sürdürülebilir bir enerji üretimini sağlamak amacıyla hayati bir rol oynamaktadır. Bu planlar, gelecekteki enerji taleplerini belirlemede, en uygun üretim bölgelerini tespit etmede, toplumsal etkileşimi yönetme ve çeşitli yetki alanlarını koordine etme konularında rehberlik sağlayacaktır. Enerji ihtiyacının belirlenmesi ne kadar enerjiye ihtiyaç duyulduğunu ve bu ihtiyacın nasıl karşılanacağını anlamayı da içerir. Bu, gelecekteki enerji projelerinin büyüklüğünü ve türünü belirleme noktasında da önemlidir. Ayrıca, enerji üretim tesislerinin çevresel etkilerini kontrol etmek için uygun yer seçimi ve mekânsal planlama da büyük bir öneme sahiptir. İmar planları, enerji tesislerinin denizel yaşam, sulak alanlar, tarım alanları, ormanlar ve yerleşim yerleri gibi hassas bölgelerle uyumlu bir şekilde konumlandırılmasını amaçlar. Enerji tesisi için ne kadarlık coğrafya feda edilebilir? Ki enerji üretimi ve madencilik faaliyetleri her zaman doğayı maalesef feda ediyor. İmar planları "Hangi bölgeler feda edilemez?" sorusunu yanıtlayan bir olgudur. En iyi arazi kullanım biçimini ve tesisin uzun vadeli etkilerini değerlendirerek projenin sürdürülebilirliğini sağlamaya odaklanır. Bu planlar, rastgele yapılan enerji tesislerinin olumsuz etkilerini önler ve enerji üretimi ile doğal kaynakların korunması arasında denge kurmayı amaçlar, aynı zamanda mevcut enerji altyapısıyla etkileşimini de dikkate alarak entegrasyonu kolaylaştırır. Enterkonnekte sistemle ilişkisinin ne olacağı, nerede konumlandırılırsa daha kolay bağlanacağı, ne kadar altyapı yatırımına ihtiyaç olduğu, arazinin ya da doğal varlığın en iyi kullanım biçiminin bu yatırım olup olmadığı gibi sorunların çözümü imar planlarıyla aranır.

Sonuç olarak, imar planları, enerji tesislerinin planlı ve bilinçli, çevreye duyarlı bir şekilde konumlandırılmasını sağlayarak hem enerji ihtiyaçlarını karşılamayı hem de doğal kaynakları korumayı hedefler. Bu, sürdürülebilirlik, enerji üretimi ve çevresel koruma arasında uyum sağlamak için kapsamlı bir rehberlik sunar. Aksi yöndeki düzenleme, plansız enerji üretimini ve plansız yapılaşmayı tetikler ki biz hep plansızlıktan yakınıyoruz. Burada hayata geçirdiğimiz kanunların iki yıl sonra, üç yıl sonra yeniden düzenlenmesi bizim açımızdan da rantabl değil, zaman kaybı, ekonomik de kayıp aynı zamanda. Doğrusu, hem belediyelerin bu maddeye alınması hem de imar planlarının da gündeme alınmasını hassaten burada istiyoruz.