HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Tabii, bu kanun teklifine bakıldığı zaman, aslında birlikte kullanıma konu sağlık tesislerinde görev yapacak öğretim elemanlarıyla yapılacak sözleşmelerle, çalışma rejimine yönelik daha belirgin ve böylelikle bir kanuni güvence teşkil edecek düzenlemeler getirme iddiasındayken tam da aksi yönde bir yaklaşımla yeni hak kayıplarının kapısını aralaması dikkat çekmektedir. Bu kapsamda, öğretim elemanlarının sözleşmelerinin feshine dair 18'inci maddede belirtilen yeni kuralların, örneğin Hastane Koordinasyon Kurulu tarafından bir sözleşme döneminde 3 kez ikaz edilmesi, gözaltına alınma ya da tutuklanma gibi nedenlerle altmış günden fazla görevden uzak kalması gibi, idarenin keyfîliğine son derece açık ve her durumda çalışma hakkını çalışanlar lehine yok saymaya olanaklı olduğu fazlasıyla görülmektedir. Yani burada çalışanların aleyhine, idarenin lehine bir keyfîlik söz konusudur. Üstelik söz konusu kurallar, kamu çalışanlarına genel mevzuatla tanınmış bulunan genel güvencelerle de çatışmakta, onların fazlasıyla gerisinde kalmaktadır.

Ayrıca, bu kanun teklifiyle, birlikte kullanıma konu sağlık tesislerinde görev yapacak öğretim elemanlarına ek ödeme yapılmasının mutlaka hizmet sözleşmesi imzalamış olmaları koşuluna bağlanması, önceki bölümlerde de yer verilen özerklik ve serbestlik gereklerinin şimdi yeni bir kelime oyunuyla tekrar yok sayıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim, üniversite öğretim elemanlarının kendi üniversitelerinden başka bir kamu idaresiyle sözleşme yapmaya mecbur kılınması hususunun bu kanun teklifindeki yeniliklerle ortadan kaldırıldığı yolundaki iddia da böylelikle geçerliliğini yitirmektedir.

Kısacası bunları söylemek istiyorum bu madde hakkında.