KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekilleri, dışarıdan gelen değerli misafir arkadaşlarımız, basın mensuplarımız; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Öncelikle, Erzincan, Antalya ve Şanlıurfa'daki, buradaki elim kazalar nedeniyle geçmiş olsun diyorum. Umarım ve dilerim Erzincan'daki 9 vatandaş da sağ salim ailelerine kavuşmuş olur. Şimdiden ülkemize geçmiş olsun diyorum ben.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, ben işin hukuki boyutuyla bakacağım genel itibarıyla. Ben sektörünüze yabancıyım ama sektörünüzden iyi istifade eden bir arkadaşınızım.

Şimdi, ilk önce 3'üncü maddeden bahsetmişsiniz "Kimler alınabilir?" diyorsunuz. Burada çok önemli bir sektörü ifa ediyoruz. Peki, burada ihtilası neden katmadınız, sahteciliği neden katmadınız, yüz kızartıcı suçları neden katmadınız, dolanlı iflası neden katmadınız? Bunlara hakikaten teknik anlamda baktığımız zaman eksikleri görüyorum. Ben size bir şablon, örnek vereyim; mesela milletvekili olabilmek için Anayasa'mızın mevcut olan 76'ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki şablon maddeyi sunuyorum takdirlerinize; alın, bu şablon madde aslında en düzgünüdür. Hatta burada öyle bir şey yapmışsınız ki bir yıl ve daha fazla süreyle hapis cezası... Ya, arkadaşlar, Allah kimsenin başına getirmesin, araç kullanıyorsunuz, arkadaşlarımız yani rehber arkadaşımız aracı kullandı, trafik kazası yani taksirli bir suç, yani oraya neden "taksirli suçlar hariç" diye koymak lazım? Yani burada "taksirli suçlar hariç" ibaresi bence çok şeyi halledebilir. Onun için fazla laf vesaire gevelemeden direktman siz Anayasa'nın 76'ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki şablonu alın arkadaşlar, aynen buraya yapıştırtın. Yani bu şekliyle eksik var, eksik var yani bu eksikleri neresinden tutarsan bu sefer uyumsuzluk olacak, ilk önce bu uyumsuzluğun bu şekliyle düzeltilmesinde fayda var. Eğer siz "bir yıl" derseniz yani "taksirli suçlar hariç" ibaresini koymazsanız yarın öbür gün bu mesleği ifa eden çoğu meslek insanı ihraçla karşı karşıya kalmış olacak ki yazık, günah.

Ve kaldı ki burada bir şey daha var: Hani "affa uğramış olsa bile" ibareleri var ya, değerli arkadaşlar, bence bu biraz da amacı aşan bir cümle. Niye? Anayasa'mızın 49'uncu maddesi var, çalışma hakkı. Her vatandaşın çalışma hakkını biz... Bununla birlikte Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 5275 sayılı Yasa'mız var. Diyor ki: Her kurumda, özel ve tüzel, gerçek yani özel iş yerleri ve kamu iş yerlerinde yüzde 2 ve yüzde 3 oranında hükümlü çalıştırma zorunluluğu var. Yani hüküm giymiş, cezasını infaz etmiş, çalışma... Siz burada bunu da ortadan kaldırıyorsunuz "Ya, kardeşim, ne olursa olsun ben bunu çalıştırmam." diyorsunuz. İnfaz Yasası'na aykırı yani insanları ölüme mahkûm etmemek lazım. Hiç kimse burada... Suç işlemek hakikaten kötü bir şey, mümkün olduğunca bunu ıslah etmek lazım, uzaklaştırmak lazım ama bu, Anayasa'mızın getirmediği yasakları siz burada kanunla getiriyorsunuz; orantılılık, ölçülülük ilkelerine aykırılık teşkil ediyor Değerli Başkanım. Bu hususun göz önüne alınması lazım. Bu, birinci tespit.

İkinci bir tespit, şey deniliyor... Şimdi, değerli arkadaşlar, eskiden hukuk fakültesinde bizim vatandaşlık hukuku vardı.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Hâlâ var, yok mu?

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Var.

Vatandaşlık hukukumuzda Türk vatandaşlarının yapacağı mesleklerle ilgili bir ibare vardı, bu ibare yine var ama o komple aşağı yukarı kaldırıldı. Yani mümkünse mademki "yerliyiz, millîyiz" diyorsunuz ya "milliyetçiyiz" diyorsunuz ya, sizden istirham ediyorum, deyin ki: "Bu mesleği ancak Türkiye'de Türk vatandaşları ifa edebilir."

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Yazıyor zaten.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Yazmıyor. Alınmada Türkiye Cumhuriyeti...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Yazıyor Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şartı.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bakın, "alınmada" diyorsunuz, bakın, alınmayla ilgili diyorsunuz. Ben kalktım, turizm... Ben o mesleğin içinde değilim, burada bu işin üstatları var, yanlış bir şey söylüyorsam beni bağışlasınlar. Yurt dışından gelen misafirlerle birlikte rehberleri de geldi, rehberleri onlara tanıtıyor, siz burada nasıl engelleyeceksiniz? Yollarda mı engelleyeceksiniz, arama mı yapacaksınız, kontrol mü yapacaksınız? Onunla ilgili bir kontrolünüz var mı burada? Yok. Gelin, bu maddeyi koyun.

Bir başka madde değerli arkadaşlar, diyorsunuz ki: "Millî güvenlik..." Ya "millî güvenlik" ibaresi, değerli arkadaşlar, o kadar kaypak bir kavram ki, her yere çekebilirsiniz. Bunu yaşayanlardan birisi benim, İstanbul Barosu üyesiyim. Turgut Kazan, İstanbul Barosu Başkanı, Bakanlıktan izin almadan yurt dışına gitti. Adalet Bakanı -Allah rahmet eylesin- Oltan Sungurlu Bey de dedi ki...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Oltan Bey yaşıyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Yaşıyor mu? Peki, Allah uzun ömürler versin; ben öyle biliyordum, Allah uzun ömürler versin, özür dilerim.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Turgut Kazan da yaşıyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Tabii, Turgut Kazan, ona bir şey söylemedim, o yaşıyor.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Oltan Bey yaşıyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Allah ikisine de uzun, sağlıklı ömürler versin.

Şimdi, Değerli Başkanım, o dönem "Sen, Adalet Bakanlığından izin almadığın için baro yönetimini görevden alıyoruz." dediler. Ya, arkadaş, izin almamak... Aslında, bildirici mahiyetli bir dilekçe verilir. O dönem "Kardeşim, ben vesayet kurumunu baro üzerinde kabul etmiyorum." dedi; evet, dava edildi, görevden alındı.

Şimdi, burada, diyorsunuz ki: "Hâkim kırk sekiz saatte karar vermezse kalkmış olur." Hangi hâkim? Ağır ceza hâkimi mi, asliye ceza hâkimi mi, asliye ticaret hâkimi mi, sulh hukuk hâkimi mi, asliye hukuk hâkimi mi? Bu hâkimin adını koyun Değerli Ağabeyim, hangi hâkim ya, hangi hâkim, bunun adını koyun. Hangi hâkim görevli, uyuşmazlık çıkacak! Yani hâkimin, hangi mahkemenin bakacağını açık ve net koyun.

İki: Hadi, biraz daha ileri gidiyorum arkadaşlar, çağımız uzmanlaşma çağı ve bakıyoruz, her bir meslekte bir uzmanlaşma var. Turizm hukuku, başlı başına bir dal. Turizm hukukuyla ilgili yanlış bir şey söylersem beni lütfen düzeltin. Ben 1982 girişli, 1986 İstanbul Hukuk mezunuyum. Bizde o dönem turizm hukuku seçmeli ders de değildi, şu anda var mı yok mu bilmiyorum hukuk fakültelerinde.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Yok galiba.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Peki, hukuk fakültelerinde bu eğitimi, bu tedrisatı almayan bir hâkime siz bu itilafın çözümü için gönderiyorsunuz yani o zaman bu konuda uzmanlaşmış olan bir mahkeme de kurun veya hukuk fakültelerine böyle bir seçmeli ders verelim, seçmeli ders koyalım. Yani "Evet, bu işi, kanunu yaptık, ortaya saldık; ne olursa olsun." şeklindeki bir anlayış bence bizi doğru yere getirmez.

Kanunun tamamı burada olmadığı için bilmiyorum, incelemediğim için de ben hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum. Mesleğe girmek için çoğu mesleklerde yemin metni var, bu meslekte yemin metni var mı yok mu bilmiyorum; yoksa bence bir yemin metnini koymakta da fayda var diye öneriyorum ben.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - O, TUREB'in işi ağabey.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - İşte söylüyorum, bilmiyorum.

Ve bir şey daha: Rehberlerle ilgili sigorta ve ücret meselesi nedir ne değildir, onu sizler bilebiliyorsunuz, ben alanın yabancısıyım ama incelemek lazım, nedir ne değildir, onu da koymakta fayda var.

İşin bam teli, diyorsunuz ki: "Efendim, Bakanlıkça görevden uzaklaştırılanların mahrum kaldığı ödemeler, göreve iade edildiklerinde Bakanlıkça değil ilgili meslek kuruluşu tarafından faiziyle birlikte ödenir." Bunu görevden alan kim, ilgili meslek kuruluşu mu? Yok. Kanuna göre, Bakanlık. Arkadaşlar, idare her türlü eylem ve işlemlerinden sorumlu değil mi? Hukuka aykırı, sorumlu. Anayasa'mızın 128'inci maddesi açık. Faiziyle birlikte mahrum kalınan tüm ödemelerini Bakanlık ödemiyor da siz niye kalkıp ilgili meslek kuruluşuna ödetiyorsunuz? Herkes eyleminden sorumlu. Yani ben sizi görevden alacağım, Bakanlık adına alacağım; Bakanlık ne eylem yaparsa serbest olacak. Bu, keyfîliği getirir çünkü bizde, Anadolu'da güzel bir söz var: Mal, canın yongasıdır. Yani, inanın, Türkiye'de, mesela, geçmişte hâkimlerin verdiği kararlardan dolayı hâkime rücu ediliyor idi, hâkim onun için öyle keyfince "Ben kararı verdim, sen ne yaparsan yap!" şeklinde karar veremiyordu çünkü neticede o karar ona rücu ediliyordu, onun malından alınıyordu, onu hacze gidiliyordu. Onun üzerine "Ya, bu hâkimler, bizim istediğimiz gibi, rahat karar versin." diye hâkimlere tazminat rücu edilmiyor. Burada da aynı hükmü getiriyoruz, Bakanlığa rücu edilmesin, Bakanlık personeli istediği gibi karar versin! Takdirinize sunuyorum ben bunu; bence bununla bu keyfîliklerin önünü açmış oluruz, bu sorumluluğu Bakanlığın üzerine şey yapmak lazım.

Evet, benim aşağı yukarı genelle ilgili söyleyeceklerim bunlar. Yani özür dilerim sizlerden. Anayasa'nın 2'nci maddesindeki "hukuk devleti" ibaresi, Anayasa'nın 49'uncu maddesindeki çalışma hakkı, çalışma özgürlüğü; burada bunlar kısıtlanıyor gibime geliyor yani bunu tekrar gözden geçirmek lazım. Eğer yasaklamayı getirecekseniz... Yani o zaman işte, Anayasa 76/2'yi getirdim. Hiç olmazsa birisi baktığı zaman "Ya, bu kanun koyucu niye sahteciliği yapana -turist rehberi olabilir ama- diğerine getirmiyor..."

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Onlar da yasak, devamına bakarsanız.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Nerede yasak?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Hepsi yasak Sayın Vekilim.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Nerede sahtecilik?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Maddenin tamamını arkadaşlar...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Evet, tamam, burada önümde, okuyorum. Ben buradan karşılaştırdım, çıkaramadım.

Dolaylı iflas nerede var arkadaşlar? Hileli iflas var; hileli iflas ayrı, dolaylı iflas ayrı, üç türlü iflas var. Siz burada hileli iflas demişsiniz, dolaylı iflas nerede burada? Özür dilerim yani dolaylı iflası gösterir misiniz bana burada?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Sayın Vekilim, onların hepsini size sunarız da biz...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Üstat, özür dilerim, dolaylı iflas burada yok. Bakın...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Adalet Bakanlığımızda yargı mensuplarıyla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mensuplarının sahip olması gereken nitelikleri onlarla konuşarak...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Üstat...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Bu tamamen hatta Tabipler Birliğinde meslek...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Beni o ilgilendirmiyor üstat. Anayasa'nın madde... Yüz kızartıcıyı bana burada bulur musunuz? Nerede var?

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANI ÖZDEN KESKİN - Efendim, kasten işlenen bir suçtan dolayı...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI HUKUK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ VEYSEL KAZAN - Casusluk...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Casusluk ayrı, yüz kızartıcı ayrı üstat.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI HUKUK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ VEYSEL KAZAN - Zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık; bunlar Türk Ceza Kanunu'na göre yüz kızartıcı suçlardır.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Zimmet var, ihtilas yok.

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANI ÖZDEN KESKİN - Devlet Memurları Kanunu...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Arkadaşlar, Devlet Memurları Kanunu; siz memur mu alıyorsunuz? O zaman memurun tüm imkânlarını da verin ona. Memurun yararlandığı özlük haklarını verin, ona göre adamları memurun disiplinine, kanununa tabi tutun. Siz kalkacaksınız memurun...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN -Alınana kadar, biz adalet sistemimizde, hukuksal alanda yaptığımız çalışmalarda önerilerinizi dikkate alarak bakacağız hepsine.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ya, üstat, bakın, yani sizin hukukçularınız böyle dedi diye... Sizin rehberiniz hukukçular değil, madem fikrî bir amel yapıyorsak, fikri bir tartışma yapıyorsak o arkadaşlarımızın da eksiği olur, benim de olur. Ben onu size söylemeye çalışıyorum.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Tüm kurumlarımızla istişare ederek önünüze getirdik; tekliflerinizi, önerilerinizi dikkate alarak tekrar değerlendireceğiz.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Üstat, ben net söylüyorum. Bakın, burada ihtilas yok, bana ihtilası bulun, ben hepinizden özür dileyip...

BAŞKAN ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Mahmut Bey, karşılıklı konuşmayalım da siz...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Arkadaşlar "Konuya gir." deyince... Özür dilerim. "Gir." deyince ben söylüyorum.

BAŞKAN ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Evet, buyurun.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Sayın Tanal haklı efendim, haklı söylediklerinde. Hukukçu arkadaşlar gelsinler, hususen sizinle bir görüşsünler.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ya, hususen değil, sizinle de görüşsünler yani açık ve net burada.

Peki, ben burada bitirmiş olayım ama yani eğer burada... Mesela "Kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar." ibaresi var görevleriyle alakalı, ilgili. Ya, arkadaşlar, yani o zaman bu aynı şey gibi oldu, muhtarlar gibi oldu; muhtarlar da kamu görevlileri gibi cezalandırılıyor ama kamu görevlilerinin hiçbir özlük haklarından yararlanamıyor. Şimdi, bu arkadaşlarımız kamu görevlileri gibi olacaksa mesela on beş yirmi yıllık kamu görevlisi olan arkadaşımız yeşil pasaport alıyor, gidip gelebiliyor. Bu arkadaşlarımıza bu verilebilecek mi, vizeden muaf olabilecek mi? Vereceksek, o zaman, kamu görevlisiyse bunların da hepsini verin arkadaşlar yani hukukta biz çifte standart davranamayız. Hukukta eğer biz bu meslek kuruluşlarını bir şablona oturtuyorsak o şablon içerisindeki haklardan da yararlanmalı. "Yok, ben sana istediğim kadar veririm, istediğim kadar vermem." derse de bu da... Rahmetli Sulhi Dönmezer derdi ki: "Çocuklar, kanun koyucu şöyle hareket etmeli..." Bu el dokuma halıları var; tabii, tereciye tere satmıyorum, burada turizmle uğraşan tüm arkadaşlarımız bu işi çok iyi bilirler yani o el dokuma halıların ilmikleri ne kadar ince ve sık dokunursa o kadar kaliteli halı olur. Yani kanun koyucu da bunu hazırlarken bu teferruatı ne kadar ayrıntılı düşünürse, ne kadar ince, hassas terazide tartarsa o kadar verimli olur.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.