| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/517) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .01.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan gelecek şimdi.
Değerli arkadaşlar, şimdi, açıkçası biz söylüyoruz ama yine biz dinliyoruz gibi oluyor. Arkadaşlar arada her ne kadar sataşma yapıp çeşit katmaya çalışsalar da biz katkılarını sataşma olarak değil, söylediğimiz doğru olan konularda, hassas olan, vicdanen, en azından "Ya, Hoca doğru söylüyor, Erhan Bey doğru söylüyor, Aykut Bey doğru söylüyor." dediğiniz yerde oy ve görüş desteği bekliyoruz ki sizin söylediğiniz gibi, Ebubekir'in söylediği gibi daha rahat bir çalışma yapalım diyoruz.
Neden öyle diyoruz? Çünkü burada çok fazla madde var. Şimdi yine konu olarak -sayıdan ziyade- çeşitli maddeler var. Baştan da söyledik, bunların her biri ayrı ayrı bir reform konusu olabilecek maddeler. Yani, çalışma hayatıyla ilgili var, vergi sistemiyle ilgili var, kamu çalışanlarıyla ilgili var, emniyetle ilgili var, teşviklerle ilgili var, birçok konu var. Dolayısıyla, tabii ki bunların içerik olarak yapılması gereken düzenlemeler olması -eksik olmakla beraber- veya daha önce yapılan yanlışlardan kaynaklanmakla beraber düzeltilmesi gerektiğinde hemfikiriz.
Örnek yani şöyle, genel gerekçeden sadece başlıklarını söyleyeyim: İşte, BAĞ-KUR kapsamında çalışan yine emeklilerle ilgili kesintinin kaldırılması: Bizim de söylediğimiz bir şeydi, yeterli değil, daha geniş sorun var, hâlâ sorun devam ediyor; bu, sorunu tamamen çözmeyecek, örnek.
Yine, genel sağlık sigortasıyla ilgili düzenleme: Aynı şekilde, yapılması gereken, bizim de söylediğimiz şeyler.
İşveren sigorta primindeki düzenleme: Bu da yine yeterli değil. Mevcut uygulama diğer şeylerde devam ettiriliyor ama tamamen bir elden geçmesi lazım.
İstihdam teşvikinin de öncelikle yatırım öncelikleri belirlenerek... Ama "istihdam teşviki" derken, tamamıyla, örnek, bizim turizm sektörü olarak sürekli talebimiz var. Sayın Bakanım, ben her seferinde nisan ayında turizm sezonu açılırken konuşurum. Şimdi Turizm Bakanlığı bütçesi geldiğinde, Mahir Bey'e hayırlı olsun dedikten sonra hemen başlayacağız yine. Diyeceğiz ki bizim turizm çerçeve kanunumuz var, bunun önemli şeylerinden bir tanesi de istihdam teşviki. Kış aylarında yaz turizminde, kış turizminde de yaz aylarında çalışanlara teşvik verelim.
Şimdi, bunların tamamının topyekûn, bir istihdam teşvikiyle ilgili bir paket içerisinde gelmesi lazım. İşte o zaman, ne kadar, neden vazgeçersek hangisi daha önceliklidir, hangi sektör daha önceliklidir diye bir bakmamız lazım. Onun için, ayrı ayrı görüşülmesi, ayrı paketler hâlinde gelmesi lazım diyoruz.
Diğeri, kamu personeliyle ilgili çok önemli şeyler var. Şimdi, Emniyetçilerimizin ayrı sorunu var. Burada hepimiz girerken çıkarken kapıda arkadaşlarımıza söylüyorlar "Ya, bizim gösterge ne olacak?" diye. Sayın Bakan burada ama Maliye Bakanını asıl ilgilendiriyor yani emeklilik kısmı sizi ilgilendiriyor, onlar asıl emeklilikte istiyorlar.
Adaletsizlik var. Benzer işi yapan personeller var. Yine arkadaşlarımız getirdi, uzmanlarla ilgili sorun var, Anayasa Mahkemesinden dönmüş.
Yani bunun çözümü şu: Ya, torba kanunlar değil, topyekûn bir kamu personel rejimi reformu gerekiyor Sayın Bakan. Yani sizin en büyük eseriniz bu olabilir. Hep söyledik "Yaptık, yapıyoruz, ediyoruz." dediler ama olmadı. Yani oturup bunu eksiğiyle fazlasıyla yapmak zorundayız.
Aynı şekilde sekiz sene söyledik, 2007-2012 Eylem Planı'nın süresi bitti, 2013 geldi, 2015 geldi, Turizm Eylem Planı plan olarak kaldı. Yani eyleme geçmemiz lazım. Plan açıklamaktan vazgeçin. Artık hemen biz bunları çözelim. Eylem planında koyduğumuz şeylerin çoğunu -bütçenin genelinde konuşacağız yine, geçen sefer biraz hızlı olduğu için, geçici bütçe olduğu için çok konuşmadık- ta, 2013'ün Mayısında çıkardığımız Kalkınma Planı'nda olan hususları hâlâ plan diye koyuyoruz. Şimdiye bunun yüzde 50'sinden çoğunu gerçekleştirmiş olmamız lazım çünkü dönemin yarısı geçti.
Biraz, sürekli planla, programla uğraşırken gidiyor. Bir an önce, alınacak önlemleri masaya yatıralım, biz de gerekirse o süreçte katkıda bulunalım. Örnek: Yani Sayın Cevdet Yılmaz ilk başladığında çağırmıştı, biz de bayağı baktık, sonrasını göremedik ama yani Planlama kökenli burada milletvekilleri vardı "Ya, bir gelin, bir konuşalım." dedi, hoşumuza gitti. Yani en azından, çok dinlenmese de başından çağrılmış olmak bile... Gidip kanaatimizi söyledik kalkınma planı başlamadan önce ama sonraki aşamalarda da çağırsa, belki baksak, belki katkımız olurdu. Bu gibi şeyleri biz, siz reformu...
ERHAN USTA (Samsun) - Sataşma var bana.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sana değil Bakanlığa, o zamanki Bakana.
ERHAN USTA (Samsun) - Orada çalışıyordum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zamanki Bakana söylüyoruz, baştan bir çağırmışlardı.
Şimdi, gerekirse onların başından itibaren -demin söylediğim kurul gibi- gerekli görüşleri de düzenleme yapmadan getirip arkadaşlarımız bize burada brifing veriyorlar -ilgili bakanlıklardan- biz de katkılarımızı söylüyoruz.
Bunların çoğu yine vergiyle ilgili olan, yemde, gübrede... Daha önce mazotu yaparken de söyledik, "Bunlar da var." dedik, "Sonrakinde düzenleyelim." dediler. Yani oturup bir vergiyle ilgili yapacağımız öncelikli şey neyse tamamını oraya koymamız lazım. İstisnalar, indirimler, şeyler; şu anda eylem planında var. Sayın Bakan buradayken söyledim -Maliyeci arkadaşlar burada, siz de Bakanlar Kurulunun bir üyesi olarak aynı yere taşıyabilirsiniz- geçen yıl çıkarılan Eylem Planı'nda 2015 Aralık sonu itibarıyla bütün bu istisna, muafiyet ve indirimlerin bir çetelesi çıkacaktı. Hâlâ bekliyoruz çıktı mı, ne kadar var? Hani, bunu göreceğiz ki bunun hangisinden vazgeçersek, hangisini artırırsak, yine hangi indirimleri koyarsak acaba kaynağımızı etkin kullanmış oluruz. Bizim derdimiz bu.
Dolayısıyla, bunların hepsiyle ilgili, harçlarla ilgili...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına, Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Başkanım. Çok kısa kestin, üç dakika oldu, daha dur.
BAŞKAN - Aranızdaki bir şey, benimle alakası yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Artı, burada...
Habib Bey el kaldırıyor da onun maddesine de değineyim de bari. Madem Karayolları varmış. Bir şey söylüyor, anlamadım, ben oradan topu atmış olayım.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Başka bir şey söyledim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Otoyollarla ilgili şey de var. "Daha önce yapılan ödemesiz geçişlere de uygulanması." diyor.
Ya, ben bir şey soracağım, belki en iyi bilsen bilsen sen bilirsin, pas atmış olayım. Evvelki gün akşam girdim yani İstanbul girişten girdim. Enteresan, girerken ötmeyen şey, ne oluyorsa sensör çıkarken ötüyor, 16 lira bilmem küsur yazıyor. Şuradan çıktık, Kızılcahamam'a geç kaldık diye otoyoldan gidelim dedik Sayın Bakanım. Ya, nasıl oluyor, girerken niye okumuyor da çıkarken okuyor, onu anlamıyorum.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Okumuştur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yoo... Okusaydın... Oraya 10 küsur lira yazmıyor. Şuradan girip de en yakın mesafe, duydun mu dediğimi?
BAŞKAN - En uzak mesafe yazmış.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - 10 katı...
BAŞKAN - 10 katı değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Giriş yerimiz İstanbul, oradan Akıncılar gişe girişi, çıktığımız Kızılcahamam...
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Onu düzenleyeceğiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şunu anlamıyorum: Ya girerken niye okumuyor da çıkarken okuyor? Hangi sensörler farklı, onu bilemiyorum.
BAŞKAN - Sayın Soluk, Sayın Günal ondan bahsetmiyor, sizin söylediğinizden bahsetmiyor. Sizin sayaçlarınızda bozukluk var, onu söylüyor efendim.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Tamam, anladım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, şimdi, bir dakika...
BAŞKAN - Pardon, sizin derken biz hâlâ eski şeye gittik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bizim arabanın sensöründe olsa çıkarken de ötmemesi lazım. Çıkarken oraya yazıyor, plakayı da yazıyor, en uzun mesafeyi yazıyor.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Demin Erhan Bey izah etti, bütçede iyileştirme diye bir şey...
BAŞKAN - Sayın Yıldırım'ın bununla ilgili açıklaması oldu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yani söyledi, biliyorum da o yeterli değil. Onun söylediği, millete yazılan cezalar varmış, onu hafifletecek. Ben de diyorum ki kökten çözün.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Tamam, tamam...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, plaka... O da enteresan, Sayın Yıldırım'ın açıklamasını okuduk Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hayır, hayır "Bu etiketler bozuk olabilir." dedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani şimdi aynı aracın bir önden plakası var, bir arkadan plakası var. Peki, burada bir tezat var diye kontrol etme ihtiyacı hissetmez mi adam? Yani önde "08" yazıyor, arkadakinde sıfır çıkmış. Yani sistemde demek ki bu kameralarda, algılayıcılarda ya da software'inde bir değişiklik yapmak lazım.
MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Vida geliyor, 8...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anladım vida da o ön taraftan gelirken de çekiyor, arkadan çektiğinde 8. Gördük yani, vidalıyı gördük.
ERHAN USTA (Samsun) - Yok, yok vida değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aynı şey, giriş tarafında da gelirken de o kamera sizin sadece çıkarken çekmiyor arkadaşlar yani sistemde bir şey var. Kara yollarıyla ilgili daha çok konuşacağımız var da Habip Bey'e pası atmış olalım diye söyledik.
Şimdi, yani işin garibi burada sadece 2 vatandaşa yazıldı, bunları tamam, düzeltelim de, gerçekten yeniden bir elden geçmesi lazım. Bunun bizimle ilgili kısmı, gelir kısmı. Burada mesela yolcu sayısı azaldığı zaman sözleşmelerimiz var, birçok şeyler var. Bunların üzerinden de hepsine bakıp gelir-gider dengesini bulmamız lazım.
Bir de, az önce söylediğimiz anlamda, eşit işe eşit ücret diye getirdiğimiz bir hilkat garibesi var Sayın Bakanım, asıl sizi ilgilendiren kısmı. Oradaki hata da ne? Şimdi, baştan dedik ki bunları KHK'yla çıkarmayın yani köklü bir reform gerekiyor. Bir yetki kanunu içerisine neyin nerede olduğu belli olmayan, ucu sonu belli olmayan bir sürü KHK konuyor. Anayasa'mıza göre ve İç Tüzük'e göre bu KHK'ların Mecliste Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi lazım. 2011 nere, 2016 yılı geldi Sayın Bakanım. Söyledik. "Ya, önce görüşülmemiş." Ya önce görüşülmemiş, her seferinde aynı şeyi yaparsan zaten bir sonrakinde yine görüşülmemiş oluyor. O zaman da eksik çıkıyor. Yani biz diyoruz ki ya, bırakın, buraya gelen bile eğer gerekli ihtisas komisyonlarından geçmiyorsa... Siz burada personelle ilgili bir şey getirdiniz, Devlet Personelin görüşü alınmadan, Çalışma Bakanlığının görüşü alınmadan birileri buradan getirirse, Maliyenin bile haberi olmazsa, buradan geçerse nasıl olacak bu? Yani sakıncasını nasıl gidereceğiz? Sonra insanlar mahkemeden dönüyor, kazanıyorlar, kazanılmış hakları var diye bu sefer dönüyoruz mahkeme kararını geçersiz kılmak için burada bize kanun yaptırıyorsunuz. Niye? "Ya, işte, mücbir sebep oldu, mahkemeden böyle sonuçlar çıkıyor." İyi de biz size söylemiştik demekten hani yoruluyoruz. Söylemeyelim, hep beraber bunları düzeltelim. Aksi takdirde bunların içinden çıkamayız.
Emniyet mensuplarımızla ilgili olanlar var. Burada yeri gelmişken, az önce arkadaşlarımız buradaydı, Sayın Başkana söyleyecektik ama geneli uzadı. TÜRKİYE KAMU-SEN'den Genel Başkan, Genel Mevzuat Sekreteri buradaydı, İMAR-SEN diğer arkadaşlarımız, diğer sendikalardan buradalar. Yani o kurumların görüşlerini alıp bu konularda eksik olan varsa bakmak lazım. Ama Sayın Başkan dedi ki... Ben bazı arkadaşlarımızın teklifleri var, birleştirelim dedim. O "Çok uzun olacak, birleştirmeyelim." dedi. Ben alt komisyon kuralım dedim. O "Burayı alt komisyon gibi çalıştırırız." dedi ama şimdi o teklifleri de birer birer elemiş durumda. E bakalım yani İç Tüzük'e de uygun. Burada 657'yle ilgili düzenlemeler var, iz maddeleri var. Artık maddeler geldikçe o zaman söyleyeceğiz, konuşacağız.
Çok fazla geneliyle ilgili vakit almayalım. Biz, sizin söylediğiniz gibi "İyi niyetli olarak ben oturdum, çalıştım." diyorsunuz. O zaman, bu çalışmaları daha köklü yapalım, sorunları kökten çözelim ki her seferinde yeni torbalarla, yeni yamalarla uğraşmak zorunda kalmayalım. Bizim söylediğimiz budur. İnşallah, biraz daha bu yapıcı eleştirilerimizi dikkate alır, daha sonrasında da bu sorunları tekrar konuşmak durumunda kalmamızı engellersiniz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.