KOMİSYON KONUŞMASI

CUMHUR UZUN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Genel Müdürümüzün açıklamaları kendi içinde düzenlemenin getirilişindeki haklılık ya da kurguyu açıkça gözlerimizin önüne serdi, bunun için teşekkür ediyorum kendisine. Ancak 2 noktada yine itirazım var açıklamalarda oturmayan. Bunlardan bir tanesi; hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine konu olan kararın başka kanunlarda düzenlenmiş olan hâlleriyle ilgili zaten sonuç doğurmakta olduğunu ifade etti. Bunlar özel yasalar, özellikle güvenlik güçlerinin alımında yapılmış bir kısım atıflar sanıyorum 21 maddeye ilişkin, 21 kanunu ilgilendiren. Evet, o özel kanunlardaki düzenlemelerde bu hassasiyetler anlaşılabilir. Bakın, af da bir ceza hukuku müessesesidir ve af bütün sonuçlarıyla suçu ortadan kaldırır. Ancak siz düzenleme yaparken affa uğramış olsa dahi kişiyi tercih etmeyeceğiniz iradeyi ortaya koyabilirsiniz, burada bir problem yok. Buna bakarak "Zaten sonuç doğuruyor." hükmü bence doğru bir çıkarım değil. Ancak bundan daha ötesi şu: Biz aynı yasa içinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin suçla ilgili sonuç doğurmayacağını ifade ederken, hemen, iş müsadereye geldiğinde, aynı yasa içinde bir sonuç doğurtuyoruz. Bir zorunluluk vardır, anlarım. Bu tartışmalar belki bu anlamda da verimlilik arz ediyor. Ben sizler konuşurken onu düşündüm. Ruhsatsız silah taşımak... Bireysel silahlanmaya karşı olan birisi olarak söylüyorum, ruhsatsız silah bulundurmaktan ceza aldığınızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması sonucu yaratan bir ceza miktarıyla karşı karşıyasınızdır. "Silahı da aynı kişiye verecek miyiz?" Bende de soru işareti oluşturdu, çelişki oluşturdu, işin felsefesini aşamamakla birlikte. Bu hâli, müessesenin kendi içindeki bu iddiasının düzenlendiği bir hâle getirmek durumundayız eğer öyleyse. Müsadere konusundaki ayrı bir durum yaratmayı yine "Hukuksal sonuç doğurmaz." kısmının ötesine taşıyabilmemiz lazım. Zira bir süre sonra "Hiçbir sonuç doğurmayacağı hâlde müsadere hükümleri uygulanmak suretiyle sonuç doğurduğu kanunun ruhuna aykırılık taşımaktadır." gibi bir durumla karşı karşıya gelebiliriz. Birinci eleştirim ya da tespitim diyeyim, aslında, birazcık olgunlaşınca fikir, bende de eleştiri olmaktan biraz öteye geçti, daha tatmin edici oldu.

Diğeri: Ama bunda ısrarcıyım, şunun için yani mahkûmiyet hükmünün açıklanmasından sonra sadece itiraza ve itirazı da sadece hükmün açıklanmasının şartlarının yerine getirilip getirilmediği noktasıyla sınırlayan kısımda bir örnekle bir yanlışlık olduğunu ifade etmek isteyeceğim. Şöyle, diyor ki: "Kendisine yüklenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen sanığın durumunu değerlendirerek mahkeme, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlarına çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." Diyelim ki iki yıllık bir ceza, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine tabi tutulduğu bir hâlde; beş yılın dolmasına üç hafta kala yeni bir suçla bunun bozulmasına sebep oldu. Mahkeme, bu şeklî sebeple hükmün açıklanmasını bozacak ve dedi ki... Yani, normal şartlarda, hakkaniyet esasına göre üç hafta daha idare etseydi bütünüyle kurtulacak olan kişi, iki yıllık cezanın, ne bileyim -yarısına kadar diyor yetki- yarısına kadar bir ceza, tamam, kanuni; öyle yapmadı da bir ayını infaz etti saydı "Yirmi üç ay yat." dedi -bunlar, bizim hukuk sistemimizde. "Olmaz." diyemeyeceğimiz kadar enteresan örneklerle dolu bir sistemimiz var ne yazık ki- ve biz bunu itiraza götürdük. "Evet, bir miktarının infaz edilmesi suretiyle indirim yapmak suretiyle yeni bir hüküm kurmuş, doğrudur." dedi. İtiraz mercisi "Ben zaten buna bakabilirim..." İçine girip de "Yarısını çektirmeseydin keşke." ya da "Erteleseydin keşke." "Efendim, keşke başka bir yaptırıma çevirseydin."i irdeleyebilme yetkisi yok ki. Tıkandı, itirazla o karar geçti. Hakkaniyete uydu mu? Mahkûm bundan "Gerçekten adil bir karar verildi." diye ayrılabildi mi? Hayır. Yani, o nedenle, bunu itiraz konusu, istinaf konusu edememesi problem.

Bakın, biraz önce matematiksel olarak vermiş olduğunuz ifadeler gerçekten doğru ve bizim, gerçekten hızlı ya da zamanı yeteri kadar hızlı bir yargıya ihtiyacımız var, bunun önünü açmamız lazım. İstinafları bir daha buradan geleceklerle tıkamayalım, doğru ama "adalet" dediğiniz şey, bazı matematiksel sıkıntılar nedeniyle ötelenemeyecek ya da görmezden gelinebilecek bir duygu da değil. Şöyle yapılabilir, bakın, o istatistikleri de zorlamadan şu yapılabilir: Yeni hükümle birlikte -çünkü açıklanmasına sebep olan mekanizma işlerken yeni bir başka hüküm daha kurulacak, başka bir suç oluşacak, onunla birlikte- o hüküm de açıklanacak. İkisini birlikte istinafa gönderin, istinaf yolunu açarız, birlikte göndeririz, matematiksel ve sayısal hiçbir artışa da sebep olmayız; zaten diğeri gidecek, gitmek istiyorsa tabii. O da onun hakkı, hak arama özgürlüğünü kullanıp kullanmamak konusunda kimseyi zorlayamayacağımıza göre... Ama bizim tıkıyor olmamız, sorun yaratabilir. İşaret etmek istedim.

Teşekkür ederim.