KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Açılışı ben yapayım o zaman.

Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İlk önce, Sayın Türeli'nin itirazlarına ben de katılıyorum. Üç ayda 3 torba yasa ve çok farklı konular; aslında bu Komisyon üyeleri, burada, çok fazla tecrübe sahibi olmadığı konularda; turizmden ulaştırmaya, Hazine ve Maliye Bakanlığından Seçim Kuruluna kadar birçok alanda görüşlerini bildiriyor. O bakımdan, mutlaka diğer komisyonların da daha etkili çalıştırılması gerektiğini düşünüyorum.

İkinci, torba yasayla ilgili eleştirim; tabii ki bizim de mesafeli olduğumuz bu hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin daha da fazla artırılması. Öyle ki 80 maddenin neredeyse yarısında "Cumhurbaşkanının yetkisine devredilecek" ya da "Cumhurbaşkanının yetkisine verilecek" diye ibareler var. Biz bunu olumsuz buluyoruz ama onun dışında benim torba yasayla ilgili genel görüşüm olumlu, bunlardan biraz bahsetmek istiyorum.

İlk önce, bizim çok karışık bir vergi mevzuatımız var. Bu vergi mevzuatımızda da istisna ve muafiyetler çok fazla. Bu açıdan bizim ilk başta bu vergi mevzuatını basitleştirmemiz, vergi harcamaları dediğimiz bu istisna ve muafiyetlerin bütçenin neredeyse yüzde 20'sini oluşturduğu bir yerde bu istisna ve muafiyetleri azaltmamız gerekiyor. Ha, nasıl azaltacağız? Çok detaylı, etkili bir etki analizi yapmamız lazım. Bu istisna ve muafiyetlerin etkisini ölçersiniz; hangilerinin faydası olduğunu, hangilerinin çok fazla bir fayda getirmediğini ölçersiniz, ondan sonrasında da istisna ve muafiyetleri zaman içerisinde azaltırsınız. Ben, bu çerçevede; önümüzdeki dönem, özellikle bakanlıkların etki analizi kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bu muafiyet ve istisnaların daha da azaltılması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, önümüzdeki torba yasada önemli olan şeylerden bir tanesi bu KDV iadelerinde iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırılması veya yeniden koyulması konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmesi. Son tarafı bir tarafa koyacak olursak ben vergi istisna ve muafiyetlerinin bu açıdan kısılmasının önemli olduğunu düşünüyorum fakat bunun ihracatı kapsamaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizim önümüzdeki dönemde sıfır cari açık gibi çok iddialı bir hedefimiz var, o yüzden bu KDV iadelerinin iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırılmasında ihracatçımız bundan mutlaka istisna tutulmalı. Onun dışında, ben muafiyet ve istisnaların azaltılmasını olumlu buluyorum.

Konut kredilerinden 1'inci konut dışında BSMV alınmasını da olumlu buluyorum. Türkiye'nin çok ciddi bir barınma krizi var ve burada, finansal istikrar da çok iyi bir şekilde sağlanmadığı için insanlar eskilerden beri yatırım olarak 2'nci, 3'üncü konutu alabiliyorlar. Bu konutu almaları için ve inşaat sektörünün desteklenmesi için de bu teşvik ediliyordu ama ortaya çıkan şey şu: Biz konut alımını teşvik ettiğimiz zaman konut sahipliği oranımız artmıyor. Hangi TÜİK verisine bakarsanız bakın, Türkiye'de konut sahipliği oranı artmıyor, azalıyor. Sebebi de şu: 1'inci konut sahibi olanlar 2'nci, 3'üncü, 4'üncü konutu da alabiliyorlar ama hiç konut sahibi olamayanlar... Bu da gelir eşitsizliğinde ciddi bir kötüye gidişatın göstergesi, onlar konut alamıyorlar. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde yapılacak olan düzenlemelerde bizim bu barınma krizini mutlaka çözmemiz gerekiyor. Mesela, yurt dışında boş ev vergisi var. Bu boş ev vergisini en azından pilot bölgeler için deneyebiliriz. Denendiği yerlerde mesela İspanya'da, Vancouver'da bu etkili olmuş. Ya da yerel yönetimlere hiç konut sahibi olamayanlar için çok düşük kirada sosyal konutlar inşa edebilmeleri için belli kaynaklar sağlanması lazım. Dolayısıyla gelirleri arttırıcı yönde bu 2'nci konuttan, 3'üncü konuttan BSMV alınmasını ben olumlu buluyorum. Bu gelirleri arttırır ama bizim mutlaka çözmemiz gereken bir barınma krizi var. Bence mutlaka önümüzdeki dönemde buna duyarsız kalmamamız gerekiyor. Dediğim gibi, boş ev vergisinden tutun yerel yönetimlere düşük kiralı sosyal konut inşaatına imkân verecek kaynak sağlanmasına kadar birçok alanı, birçok politikayı gözden geçirebiliriz.

Şimdi, enflasyonla enflasyon muhasebesiyle ilgili bir şey var. Ben bunu da çok olumlu buluyorum. Bankaların bilanço kalemleri enflasyondan arındırıldığında kârları azalıyordu. Dolayısıyla bankacılık yani finans kurumlarından alınan vergilerin dörtte 1'e kadar düşebilme ihtimali vardı. Bizler, İYİ Parti olarak özellikle finans sermayesinin vergilendirilmesi gerektiğini düşünenlerdeniz, daha fazla vergilendirilmesi gerektiğini düşünenlerdeniz. Vergi yükünün bu ülkede eşit dağıldığını söylemek güç. Bu açıdan bence enflasyon muhasebesinin dikkate alınmaması... Yani bu kurumlarda enflasyon vergisi yapılmasını siz şart koşuyorsunuz fakat 2024 ve sonrası için alınacak olan vergilerde bu muhasebeyi dikkate alınmamasını ben önemli buluyorum.

Yalnız bir şey daha var burada: Borçlanarak sabit kıymet yatırımı yapan reel sektörde enflasyon düzeltmesi sonrası kârları artacak ve kârları artacağı için de bu reel sektörden alınan verginin 2 katına çıkma olasılığı var. O konu biraz boş bırakılmış. Reel sektörde eğer gelirleri artırıcı etkiler, gelirleri artırıcı politikalar sonuç verirse en azından reel sektörde biz, bu enflasyon muhasebesinden dolayı doğabilecek olan daha fazla vergi verilmesinin önüne geçebilmeliyiz. Bence bizim burada reel sektörü ve üretimi daha fazla desteklememiz gerekiyor.

Tütün ve alkollü içkilerde kaçakçılığın önlenmesi önemli ama burada bence yapılması gereken şey basit. Bu insanlar neden kaçakçılığa yöneliyorlar? Çok basit; vergiler çok yüksek, vergiler çok yüksek olduğu için. Vergileri düşürürsünüz, inanın, aldığınız vergi gelirleri de buradan sağlayacağınız vergi gelirleri de artacaktır. Dolayısıyla bence orada esas, kaçakçılığı önlemenin dışında, oradaki vergi oranlarının da tekrardan gözden geçirilmesi gerekiyor.

Kur korumalı mevduat hesaplarından elde edilen gelirlere sağlanan kurumlar vergisi istisnası 30 Haziran 2024'e kadar uzatılacak. Ben buna karşıyım. Kur korumalı mevduat sisteminin ben -sizler, AK PARTİ'li arkadaşlar karşı çıkacaksınız belki ama- bir servet transferi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla burada bir kurumlar vergisi istisnasının özellikle sermayeyi vergilendirdiğimiz bu dönemde, 30 Haziran 2024'e kadar uzatılmaması gerektiğini düşünüyordum; en azından 2024'e kadar uzatıldıktan sonra, ondan sonra uzatılmayabilir.

Şimdi, bunun dışında önemli olan bir şey var: Benim torba yasada gördüğüm, hizmet ihracatı. Bizim hizmet ihracatını desteklememiz lazım, dünya bu yönde gidiyor. İhracatımızı artırıcı bir kalem olduğu için de önemli buluyorum. Şimdi, burada yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, yazılım gibi hizmetlerden elde edilen gelirlere sağlanan bir yüzde 50 kazanç istisnası vardı. Bu kazanç oradan Türkiye'ye getirildiği zaman bunu yüzde 80'e kadar artırıyorsunuz. Şimdi, bu bence önemli. Buradaki tek problem şu: Bu şirketin dışarıya ihraç ettiği yani karşı tarafta o hizmetin ithalatını yapan şirketin ortaklık yapısı bence çok önemli. Yani burada gerçekten Türk şirketi dışarıda başka bir şirket kurup ondan sonra ona hizmet ihracatı yapmış gibi gösterdikten sonra kazancını buraya getirip yüzde 80 istisna sağlıyor mu? Mesela, burada biraz şeytanın avukatlığını yapmak lazım. Sermaye Piyasası Kurulunu, burada biz Hazine ve Maliye Bakanlığını görüşürken onu da söylemiştim; mesela, halka arzda yabancı fonlara bir öncelik tanınıyordu ama biliyoruz ki bu yabancı fonlar yani o halka arzda öncelik tanınan yabancı fonlar çok da yabancı değil. Onlar, Türk sermaye şirketlerinin dışarıda kurduğu yabancı şirketlerdi ve bunların çoğu aslında bizim vergi cennetlerinde gördüğümüz şirketlerdi. Yine aynı şeyin olmaması gerekiyor yani bu hizmet ihracatında sizin ihraç ettiğiniz yerde bu ithalatı yapan kurumun ortaklık yapısı bence burada oldukça önemli. Dolayısıyla orada çürük elmaları da ayırmak lazım.

Burada "YouTuber" dediğimiz, işte, bu kazançların vergilendirmesinde bunlar tamamen kayıt dışıydı, şimdi yüzde 15'lik sabit bir vergi getiriliyor; ben bunun artırılması gerektiğini düşünenlerdenim yani bunun en az kurumlar vergisi kadar artırılması gerektiğini düşünüyorum. Bakın, şöyle bir şey var; son üç dört ay içerisinde hepimizi yani hani siyasi partilerden bağımsız olarak hepimizi rahatsız eden bu sosyal medya kullanıcılarının kayıt dışı yollardan çok fazla para kazanması. İşte, söylemeye de fazla gerek yok, biraz haber programı seyrederseniz görürsünüz. Bunun, bu sistemin mutlaka düzenlenmesi gerekiyor yani yurt dışında bunun iyi örnekleri var. Ben bu atılan adımın ilk başta olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum ama özellikle son dönemde hepimizin maalesef tanık olduğu bu rezaletler ortaya çıktıktan sonra bizim bu konuda önümüzdeki dönemlerde çok daha anlaşılır, çok daha net, çok daha sıkı bir vergi mevzuatına ve denetimine ihtiyacımız var. Önümüzdeki dönem, hizmet sektörünün toplam üretimdeki payının artacağı bir dönem.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Biraz daha var Sayın Başkan ama...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Dolayısıyla bizim burada çok etkili, hizmet ihracatını özendiren, hizmet sektöründe özellikle bu sosyal medya kullanıcılarının sosyal medya üzerinden yaptıkları ürün satışları ya da hizmet sağlayıcıları; bunlar için çok daha net, çok daha basit, denetimi daha yüksek bir vergi oluşturmamız gerekiyor.

Şimdi, bunun dışında benim kafamı karıştıran bir şey var, o da şu: Torba kanunun 12'nci maddesine göre, yabancı para cinsinden ihraç edilen menkul kıymetlerden sağlanan gelirler ve döviz cinsinden açılmış hesaplardan elde edilen faiz gelirleri ile kâr payları üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67'nci maddesi kapsamında yapılacak vergi tevkifatına ilişkin oranı ayrı ayrı ve birlikte yüzde 40'a kadar artırma konusunda biz Cumhurbaşkanımıza yetki veriyoruz. Şimdi, eskiden Cumhurbaşkanının 1 kata kadar artırma yetkisi vardı, 1 kata kadar değil miydi? Mesela, finansal işlemlerde yüzde 10 stopaj alınıyorsa Sayın Cumhurbaşkanı bunu yüzde 20'ye kadar çıkarabiliyordu, şimdi yüzde 14'e kadar çıkarabilecek yani benim ilk anladığım bu. Ama dediğim gibi, bu maddeyi okuduğum zaman bu bana çok fazla net gelmedi. Bizler sermayenin daha fazla vergilendirilmesi gerektiğini düşünenlerdeniz, özellikle finansal sermayenin. Bu konu çok netliğe kavuşmadı, bunu açıklayabilirsiniz, belki Sayın Başkan ekstra bir süre verebilir.

Bir de yine Cumhurbaşkanımızın "...geçici 67'nci maddede yer alan oranları her bir sermaye piyasası aracı... ...kazanç ve irat türü ile bunların vadesi, elde tutulma süresi ve bunları elde edenler itibarıyla..." Geçiyorum... "...ayrı ayrı 0'a kadar indirmeye ve %15'e kadar artırmaya..." şeklindeki yetkisi "...%40'a kadar artırma..." şeklinde değiştiriliyor. Benim anladığım kadarıyla şu: Bütün bu finansal araçların getirisini Cumhurbaşkanımıza yüzde 40'a kadar artırma yetkisi veriyoruz ama bazılarında zaten 1 kat artırma yetkisi vardı, onu da yüzde 40'a indiriyoruz. Yanlış mı?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - 15-25'lik oran...

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Tamam. O öyleyse olumlu, tamam. Yani o sadece benim bir kafamı...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - TL 15, döviz 25...

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Tamam, anlaştık. Şimdi, o bende net değildi. Dolayısıyla bu açıdan bence olumlu.

Bu sporcu ücretlerinden alınan yüzde 20 sabit stopaj süresi... Bizim sporcularımızın, özellikle profesyonel futbolcularımızın son dönemlerde giriştikleri olayları maalesef hepimiz kanallardan görüyoruz. Ben profesyonel futbolcuların mutlaka çok daha fazla vergilendirilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bu konuda belki de profesyonel, iyi bir futbol izleyicisiyim. Allah başka dert vermesin, Fenerbahçeliyim ama şunu söylemem gerekiyor: Profesyonel spor kulüpleri ve profesyonel sporcuların daha fazla vergi vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bakın, önümüzde belli ki hepimizin içini yakan depremin yaralarını sarmak için herkesten bir fedakârlık bekleniyor. Bu torba yasanın özünde vergi istisna ve muafiyetleri azaltılarak daha fazla vergi geliri elde edilmesi amaçlanıyor, sermaye daha fazla vergilendiriliyor. Bunlar olumlu ama özellikle eğlence sektörüne baktığınız zaman ve özellikle profesyonel futbol kulüplerine ve profesyonel sporculara baktığınız zaman belki de bu kıtanın en rahat davranan kurumlarını ve sporcularını görüyorsunuz. O konuya da mutlaka bir denetim getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.