KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu arada, beş yıl Komisyonda birlikte görev yaptığımız önceki dönem İstanbul Milletvekilimiz değerli Emine Gülizar Emecan da Komisyonumuza bizleri ziyarete geldi, kendilerine de teşekkür ediyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir bütçe maratonu sonrasında 80 maddelik bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu düzenleme içerisinde böyle çok zorunlu, aman aman mutlaka gelmeliydi diyebileceğimiz ne var, ben çok göremedim ama 80 maddelik bir düzenleme getirilmiş. Bunların içerisinde önce seçimle ilgili olan düzenlemeden bahsetmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, seçim kurullarının süresinin seçim dönemine geldiği için bir yıl daha uzatılmasıyla ilgili bir husus var yani Seçim Kurulunda şu an mevcut görevli arkadaşların ocak ayı seçim dönemi başlangıcı olduğu için ve bir karışıklığa yol açmamak adına bir dönem daha yani 2024 Ocak ayına kadar devam etsin anlamında bir düzenleme; bir yıl, işte 2024 Ocak ayına tekabül ediyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ben soruyorum: Bugün, bu kurullarda görev yapan arkadaşlardan çok mu memnun kaldınız, yani o yüzden mi uzatıyorsunuz? Bu düzenlemeyi yaparken Anayasa'nın 67'nci maddesindeki bu bir yıllık hükmü dikkate alıyor muyuz, almıyor muyuz, bu kapsama giriyor mu girmiyor mu? Buna da bakmak lazım. Bence, bu Anayasa'nın 67'nci maddesi hükümlerine göre kanunen bu düzenlemeyi buradan geçirmiş olsak bile "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz." hükmü amir hükümdür, Anayasa'nın net sonuç ifade eden hükmüdür dolayısıyla da burada yeni kurulların oluşmasına engel olmaz diye düşünüyorum. Yani, bu yapılacak olan düzenlemenin yapılması yanlış demeyelim, yapılabilir ancak bu seçimde uygulanmasının mümkün olmayacağını ifade etmek istiyorum.

Şimdi, kur korumalı mevduat, defalarca bu salonda konuştuk değerli arkadaşlar; kur korumalı mevduat sisteminin ülkemize getirmiş olduğu yükten defalarca bahsettik, konuştuk; verilen rakamlarla gerçekten de ülke ekonomisine belli bir külfet getirdiğini, rakamların artık 300-400 milyarları geçen bir maliyete ulaştığını hep söyledik.

Şimdi, yaklaşık 1 milyon 200 bin hesap sahibinin kur korumalı mevduat sisteminden yararlandığı burada ifade edilmişti ve yine, kur korumalı mevduat sisteminde, bir taraftan Hazine, bir taraftan da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılan ödemelerin son yapılan kanun değişikliğiyle sadece Merkez Bankası üzerinden ödemeler yapılması gerektiğine yani işlemlerin oradan yürümesi gerektiğine dair bir kanun çıktı. Biz, o görüşmelerde de söyledik "Bu düzenlemenin neden kaynaklandığı; amacının, gerçeklerin gizlenmesi..." "Ödemeler Merkez Bankası üzerinden para basma yöntemiyle mi olacak?" gibi, böyle çok değişik değerlendirmeler yaptık -özet geçiyorum- ve bu kur korumalı mevduat sisteminin genel ülke ekonomisine ciddi maliyetini de ifade ettik.

Şimdi, bununla beraber, tabii, bundan yararlanan vatandaşlarımız var yani ben o vatandaşlarımızı da eleştirmiyorum; devlet bir kanun çıkarıyor, o kanundan parası olan yararlanabilir yani yararlanana söyleyecek sözümüz yok, burada sözümüz bu uygulamayı getiren iktidara. Şimdi, ilk kur korumalı mevduat sistemi getirileceğinde "35-40 milyarı geçmez." gibi, böyle ufak bir meblağ olacakmış gibi söylenirken işte, bugün gelinen noktayı hep beraber görüyoruz. Bu bağlamda da muafiyetler konusu, işte, ilk bu kanun 20/1/2022 tarihinde çıktı ve sonrasında 3 Kasım 2022 tarihinde muafiyet süresi 31/12/2023 tarihine uzatıldı, şimdi de altı ay daha uzatılmakta. Yani kısacası birçok vatandaşın gelirinden vergi ödediği bir dönemde, sadece parasından para kazanan kesim vergi muafiyeti yöntemiyle daha fazla kazansın anlayışı burada devam etmekte; bunun da doğru olmadığını ifade etmek istiyoruz, çok doğru bir uygulama değildir.

Şimdi, 5'inci maddede büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların borçlarıyla ilgili gayrimenkul takasları konusu var. Aslında bu zaten yapılıyor, belediyelerde özellikle yapıldığını biliyoruz; belediye borçlarının gerek Maliye gerek SGK başta olmak üzere... Çünkü belediyelerin, özellikle de iktidar belediyelerinin "Nasıl olsa bir şekilde devletten, iktidardan destek alırız." deyip de kamu borçlarını ödemediklerini, iktidarda AKP varken AKP'li belediyelerin başta SGK olmak üzere kamu borçlarını ödemediklerini, bizim CHP'li belediyelerin de belediye başkanlarının da gelip de bu borçları ödediklerini biliyoruz. Ancak özellikle iktidara bağlı belediyelerin başta SGK borçları gayrimenkullerle ilgili takas yöntemiyle mahsuplaşılmakta. Bu uygulamanın genel olarak bütün belediyeler yönüyle eşit şekilde yapılması hâlinde bu eşitlik olarak görülebilir ancak gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyelere bu konulardan yararlandırma noktasında sıkıntılar yaratıldığını biliyoruz. Yine, mahsuplaşmada bu gayrimenkullerin gerçek değerlerinin tespit edilmesi konusunun da çok önem taşıdığını ifade etmek istiyorum.

BSMV konut kredileri istisnası, ilk konutlar için muafiyetin devam etmesi, diğerleri için konutlarda kaldırılması konusunun da yine bugünkü gelinen ekonomik koşullar yönüyle baktığımızda makul, mantıklı görülebilecek konuların içerisinde olduğunu ifade etmek isterim.

Bu çeklerle ilgili, çeklerin üzerindeki tarihte ibrazıyla ilgili yani üzerinde yazan tarihten önce ibraz edilmesi hâlinde geçersiz sayılacağına dair düzenlemenin uzatılması konusu da aslında temelde çekin var oluş mantığına aykırı bir uygulama olmakla birlikte, adı üstünde çek, çektir yani çeki alan istediği zamanda, istediği anda götürür, karşılığını bankadan almak üzere ibraz eder ve eğer bankada o sırada karşılığı yoksa da karşılıksız çek işlemine maruz kalınır. Ancak geçtiğimiz yakın tarihte, özellikle pandemiyle başlayan ekonomik süreçte yaşanan bazı olumsuz gelişmeler nedeniyle bu çek konusunda bir uygulama değişikliğine gidildi. Piyasa gerçekleri içerisinden bakılırsa her ne kadar çekin var olma yani düzenlenme mantığına aykırı olsa da -bir avukat olarak söylüyorum- piyasada yaşanan ticaret güvenliği açısından çekin üzerindeki tarihte ibraz edilmesi uygulamada belki de bir rahatlık sağlayacaktır çünkü artık insanlar verdiği tarihte ödeme imkânı bulabileceğini ifade ederek oraya o tarihi atmaktalar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI İSMAİL FARUK AKSU - Sayın Arı, tamamlayın lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - O nedenle bu düzenlemenin de geçici olmakla beraber en azından bugünün yaşanan ekonomik kaygıları içerisinde doğru bir uygulama olduğunu ben kendi adıma en azından söylemek istiyorum. Ancak çekle ilgili de ticari hayatta bundan sonra yaşanabilecek kaygıları biraz daha en aza indirme adına yeniden bir düzenleme yapılmasına da ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.