KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, bir de Sayın Bekaroğlu'nun söylediği öbür konu vardı, siz konuşurken dinleyemediniz onu, hatırlatayım, yine gümbürtüye gitmesin. Birazdan Genel Kurulda bu olaylarla ilgili bilgi verilecek. Saat kaça denk geliyorsa... Suriye'deki olaylarla ilgili...

BAŞKAN - Sayın Dışişleri Bakanının konuşması... Ara vereceğim onunla ilgili, saat 3 gibi ara vereceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, ona göre bir daha... Tamam, kaçta olduğu önemli değil, o da başlayınca biz de ara verelim. Sanki duymadınız gibi geldi yorum yapmayınca.

BAŞKAN - Yok, ben duydum, biliyorum. 15.00, 16.00, saat kaçta olursa ara vereceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tamam.

Bir diğer husus da burada tamam, birtakım şeyler olur ama üslup konusunda biz de en sert şeyleri yapıyoruz ama söylerken sesimiz sert olsa da içeriğinde daha fazla o tarz şey konuşmuyoruz. Olduysa da arkadaşlar oturup karşılıklı özür dileyerek kapatabilir, çok fazla olmaması gereken şeyler ama yaparız, yapmayız değil de biz de sizinle, şahsınızla da çok tartıştık ama o konuyla ilgili olduğu için sonrasında oturup devam ediyoruz.

Bu ortamda, takdir edersiniz ki sabahtan akşama kadar, gecenin saat 4'üne kadar duruyoruz.

Sayın Bakanım, havalandırma... Şimdi, Zekeriya Bey sıkılıyor, geliyor açtırıyor; ben hastayım, benim boynuma geliyor, ben kapatıyorum. Şimdi kavga mı edeceğiz? Ne yapalım? Kim açtırdı diyorum, "Zekeriya Bey açtırdı." diyorlar. Biraz duruyoruz, havalanıyor, orta yolu buluyoruz. Sonra çocuklar korkuyor, "Mehmet Bey kapattırdı." deyin diyorum. Şimdi, öbür türlü, gece dörde kadar burada duruyoruz.

BAŞKAN - Açılırken ben Zekeriya Bey'in adını kullanıyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yok yani karşılıklı olarak bir anlayışta olursak burada bunlara gerek kalmaz. Sabah başlıyoruz onda -Daha doğrusu başlayamadık, arkadaşlara da bu arada Sayın Başkan giderken kızıyor, bir şey diyemiyor ama- buraya biz onda geliyoruz, on buçukta grup toplantımız var. Komisyon süresi boyunca bütçe devam ederken grup toplantısına katılmıyoruz. Niye? Buraya Sayın Bakanlar geliyor, onları dinleyelim diye. Şimdi, on iki oldu, aşağıda Genel Başkanımızla yemek vardı; Sayın Genel Başkan Yardımcımız da burada, arkadaşlarımız burada, geldik ki Sayın Bakanı dinleyelim diye. İktidardaki arkadaşlardan da karşıya laf attıkları kadar biraz da o saate uymalarını... Başkan söylemiyor, ben söyleyeyim, yoksa bizim şey baltalanıyor; arada aşağıda programımız gelmiş, haftada bir gün grubumuz var. Başkan söyleyemediği için ben de onu söylemişim, zamana uyalım ki yoksa...

İki bakanlık birden görüşüyoruz Sayın Bakanım, sadece siz bir bakanlık bitsin diye burada, bürokratlar falan koşuşturuyor, telaşe oluyor; biz gece 4.00'ten önce gittiğimiz zaman...

BAŞKAN - Sayın Çam'ın söylediği gibi, bilseydim 13.00'te açardım ben de.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, şükür, biz de rahat rahat gider yemeğimizi yerdik, Genel Başkanımızla beraber haftalık toplantımızı yapar öyle gelirdik.

Onun için, zaten kaldı bir gün, yarından sonra bitiyor, arkadaşlarımız da biraz daha sabırlı olursa herhâlde yarın akşam "finish"i görürüz diye düşünüyorum.