KOMİSYON KONUŞMASI

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yeni dönem için başarılar diliyorum hepimize.

Konuşmaların birçoğuna katılmamak mümkün değil ama tabii, burada en önemli sorun, toplumsal şiddet ile kadın şiddetini mutlaka ayırmamız gerekiyor. Ayşe Başkan biraz önce belirtti, geçmişte töre cinayetleriyle gerçekten çok çok uğraşıldı belli bir noktaya getirilmesi için; şimdi, sebepsiz yani "Yemek niye sıcak değil?" ya da "Niye saçın uzun?" ya da "Niye telefonla konuşuyorsun?" diye... Biliyorsunuz ki hepimiz bunları gazetelerden okuyoruz ve bununla ilgili de birçok istatistiği hep birlikte hem kadınlar hem erkekler olarak tutuyoruz. Yani kadın cinayetlerini, tamam, kadın derneklerinden, Aile Bakanlığından, her yerden öğrenebiliriz ama ikisini birbirinden gerçekten ayırmamız gerekiyor. Ha, dünyada da bir şiddet var, ülkemizde de bir şiddet var, siyasette şiddet var, çalışma hayatında şiddet var, okullarda şiddet var; bunun hepsini biz görüyoruz ama bunun başka bağlamları da var yani ona yöneltilen, işte, televizyondaki dil, dizilerdeki dil yani bunu daha farklı irdelememiz gerekiyor ama kadın cinayetlerini gerçekten ayırmamız gerekiyor. Hatırlarsanız geçen ay bir günde 8 kadın öldürülmüştü, ya şubat ya martta olması gerekiyor.

Bunun yanı sıra Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda yani olabilir mi ya da yapabilir miyiz, onu bilmiyorum ama burada Millî Eğitim Bakanlığı çok çok önemli. Yani nedir? Bu, çocuklara nasıl anlatılır? Ne yapılabilir? Bununla ilgili bir el kitapçığı mı yapabiliriz ya da Bakanı çağırdığımızda konuşmalarda... Okul kitaplarında ya da rehberlik öğretmenlerinin rehberliği altında belirli şeyleri çocuklara bizim anlatmamız gerekiyor çünkü zaten ataerkil bir toplumdan geliyoruz yani bizde hâlen erkek çocukları ile kız çocuğu ayrımı yapıldığı için insan odaklı bir çalışma yapmamız gerekiyor.

Bir tehlike de şurada var, ben bunu kendi adıma tehlike olarak değerlendiriyorum, bilmiyorum, herkes öyle mi düşünür. Diyanet İşleri Başkanlığının -ki mutlaka çağrılmasını istediğim en önemli kurumlardan bir tanesidir- ÇEDES Projesi ortada; bu konuyla ilgili ben çok önerge verdim, arkadaşlarımızdan da önerge veren çok oldu. Nedir bunun açılımı? "Çevreme Duyarlıyım" diye bir proje geliştirdiler ama ben bunu sorduğumda gelen yanıtta şöyle diyor: Okullarda Millî Eğitim Bakanlığı bu işi yapmıyor, Diyanet İşleri Başkanlığında okullardan gruplar alınarak ya da okullarda farklı konular anlatılıyor. Mesela, en son bunu Kars'ta yaşadık ki bu konuyla ilgili konuşma da yaptım Mecliste; bir tabut "Anneniz ölünce nasıl davranırsınız?" Ki bununla ilgili de araştırılsın diye bir önerge verdim. Yani şimdi -ilkokul 1'de ve 4'te- dörder yıllık, 4+4+4 eğitim sistemimizde var. Bir anaokulundaki o küçücük çocuğa siz bunu anlattığınızda onun hayal dünyası... Orada kadın olsa ne olacak, erkek olsa ne olacak? Yani ben Millî Eğitim Bakanıyla bu yüzden tartıştım zaten aşağıda bu konu konuşulurken. Yani neye dayanarak biz böyle proje yapıyoruz? Şimdi, bizim okullarımızda psikologlar var, rehberlik öğretmenleri var, hani yetmedi Türkçe, edebiyat öğretmenlerimiz var; bir sıkıntı olduğunda artık herkes her yere, psikoloğa ulaşabiliyor ya da ulaşamıyorsa belli destekleri alabilir. Bu projelerin gerçekten incelenmesini istiyorum yani daha doğrusu biz belki inceleyemeyiz de en azından bir parmak basalım istiyorum çünkü gerçekten çok önemli. Şimdi, Diyanet İşleri Başkanlığı durduk yerde okullara niye karışıyor? Zaten aileler din eğitimini veriyor ya da götürmek isteyenler Kur'an kurslarına götürebiliyor, hani bu konuda ülkemizde herhangi bir yasak yok. Bununla birlikte, tekrar, bu Millî Eğitim Bakanlığı önemli.

Buradaki tartışmalardan biri de dernekler üzerinden, derneklere ve vakıflara yardım üzerinden çıkmıştı. Millî Eğitim Bakanlığını da tekrar bir incelemek lazım; böyle de bir hakkı yok, vakıf yardımı yapamaz yani yapıyorsa normal okullara yapsın. Normal okullardaki, özel okulların dışındaki devlet okullarımızda çocuklarımızı geliştirecek desteği bizden de istesin, her türlü desteği vermeye hepimiz hazırız; o anlamda belki ortaklaşabiliriz.

Benim söyleyeceklerim de şimdilik bu kadar; çok teşekkür ediyorum.