KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hazırlanan bilirkişi ön raporunun her ne kadar içinde teknik bilirkişiler yer alsa da ben eksik olduğunu düşünüyorum. Yani bilirkişi ön rapor hazırlıyor diye yazdığı her şey doğru olacak diye bir kaide yok. Burada ortaya çıkardık değerli arkadaşlar, burada. 58 milyon ton kapasiteli yığın liç sahasına 68 milyon ton yığın liçinin yüklendiğini İliç Araştırma Komisyonunda, burada, ortaya çıkardık. Dolayısıyla...

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Eksik bilgi var Vekilim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Buyurun.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Bağımsız denetleme şirketinin de kendi beyanına göre kapasite artırımının izni 24 Aralık 2014'te alınmış gözüküyor.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Değil. Ya, bakın, faz 5 ve faz 6 hiç inşa edilmedi, devreye alınmadı, faaliyete girmedi; kendi kendine kapasitesi nasıl artacak? Faz 5 ve faz 6, bu 1, 2, 3, 4 faz üst üste biniyor; 5 ve 6 arka hattında bir yerde yani diyebilirim ki 1 ve 2'nci faz hizasında bir yerde yani üstüne inşa edilmeyecek zaten. Dolayısıyla 32 basamağı aştığı anda zaten aslında firmanın kendi beyanının da ötesine geçilmiş oluyor. Şunu söylemek istiyorum: Bilirkişi ön raporu tabii hızlı bir şekilde olayı tetkik edecek şekilde geldi, raporunu hazırladı ama ağırlıklı olarak Enerji Bakanlığının değerlendirmesine; bu bize yaptığı değerlendirmede ifade ettiği sınırların içinde kalmış yani daha çok bir kayma var ancak bu kaymayla ilgili gerekli önlem o esnada bu sahadaki yetkili görevli mühendisler tarafından alınamamış ve "heyelan" dediğimiz bu yapay dağın kayma olayı yaşanmış üzerinden süreç ilerliyor. Oysa ki durum daha farklı; birisi barutu koymuş, ateşi yakmış, çatmış, patlayacak bir yer durumuna gelmiş ve kayma başlamış, bunu da çeşitli metotlarla "Acaba durdurabilir miyiz?" diye düşünmüşler. Eğer o alınan ifadeleri incelerseniz içinde şu tip soru işaretlerinin döndüğünü de göreceksiniz, orada ifadesi alınan -şu anda da gözaltında veya tutuklu diyelim- mühendislerden bir tanesi diyor ki "Eğer siyanürü kesersek, buradaki solüsyonu kesersek bu solüsyon geri atık havuzuna gittiğinde burayı taşıracaktır, biz bunu nereye yönlendirelim?" Yani burada aşırı yükleme var, bir aşırı üretim zorlaması var; çok açık ve net. Bilirkişi ön raporu bunu görmemiş, bunu görmek durumunda. Gerekiyorsa yurt dışından kimler bu projeyi dizayn ediyorlarsa bu sahalarla ilgili onlarla ilgili yetkililerin de sorumluluğu var, onların da gelmesi gerekiyor, belki onların da yargılanması gerekiyor. Yani ben düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum, bir yıllık bir mühendisin arkasına onlarca çok daha fazla kişinin, bakanlıkların bile sorumlularının arkalarına böyle tek sıraya girip de saklandığını görüyorum. Herkes bir çıksın, açılsın. Şunu net bir şekilde söyleyelim: Bakın, burada belgesiyle de ispat etmiş durumdayız zaten.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - İkinci rapor hazırlanıyormuş on beş, yirmi güne kadar. Nihai rapor değil.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Burada bir üretim zorlaması var. Bakın, Amasra grizu faciası yaşandığında işveren konumunda olan Türkiye Taşkömürü Kurumunun uzmanları açıklamalar yaptılar, bilgiler gösterdiler, projeler açtılar ve neticede şu senaryoyu anlattılar, dediler ki: "Burada bir barutçu yanlış bir patlatma yapmıştır." Süreç böyle gelişti. Biz de araştırma komisyonunda barutçunun otopsi raporundan aynı zamanda bölgedeki metan gazı sensörünün o patlamanın yaşandığı galeriyi kesecek devre kesiciye değil bir başka galerideki elektriği kesecek yanlış bir devre kesiciye bağlı olduğunu yine belgeleriyle ispat ettik burada sorduğumuz yazılı sorulara, sözlü sorulara kurumun verdiği yanıtlarla, projeleri okuyarak. Yani demek istediğim şey şu: Bu konularda çok peşin hükümlü olmamak gerekiyor yani yargının ilerleyişini takip etmek gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ATAY USLU - Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Biz soruları soralım, yanıtları alalım, gidebildiğimiz kadar gidelim, bundan savcılık da istifade edebiliyorsa, ne mutlu, istifade etsin ama bugün burada hepimizin ortak olarak bence gördüğü konu şudur: Enerji Bakanlığı, Çevre Bakanlığı -tabii Çevre Bakanlığını da göreceğiz- Çalışma Bakanlığı; bunların arasında senkronizasyon konusunda bir boşluk görünüyor açıkçası.

Şimdi, devlette boşluk olmaz, bakanlıkların her biri birbirine omuz omuza yaslanır ve bir kesişim alanları vardır. Burada eğer bu kesişim alanı oluşmadıysa burada sorumluluk sahasında çok ciddi bir sıkıntı var demektir. Bunun da sonucu 9 işçimiz orada göçük altında kalmıştır; sonucu bu. Yani sadece bilirkişi ön raporunun işaret ettiği kişiler değil ötekiler de var. O zaman ötekiler de çıkacak, onun da sağlanması şart. Onun dışında ifade tutanaklarına göre de birçok konuyu konuşabiliriz, tartışabiliriz. Orada dinamitle patlatma yapıldığıyla ilgili de ifadeler var ancak ben bakıyorum sürecin ilerleyişinde her ne şekilde olduysa bir şekilde bu patlatma konusu Türkiye'nin gündemine bir türlü girmiyor, ifadelerin bir kısmında var, bir kısmında sanki böyle bir el gelmiş bu ilk kayma yaşandığı andan kısa bir süre sonra yapılan patlatma ifadelerini oradan çıkarmış durumda dolayısıyla böyle üzerine titrememiz gereken konular da var. Tutuklanan birçok kişi bu altın maden şirketinin yanında oldukça güçsüz. Verilen ifadeler manipüle edilmeye, zorlama ve baskıya açık; o nedenle ben daha derinlemesine bir tahkikatın daha fazla bilgi, belgeyle yapılmasını çok önemli görüyorum. Ayrıca, bu komisyonun toplanmasının da o sebepten bu sebepten, bu kadar gecikmesinin çok kritik, delil karartma ihtimalini de artırdığını düşünüyorum. Birçok bilgi ve belgenin kaybolması, bakanlıklar arasında bulunamaz hâle gelmesi bu tip felaketlerin aydınlatılmasında büyük sıkıntılar yaratır. Dediğim gibi TTK Amasra grizu faciasında biz 3 tane belge; o da çapraz sorular sorup çapraz belgeler talep ederek yüzlerce sorunun içinden talep ettiğimiz, aldığımız belgelerle çıkardığımız şekilde barutçuda bir kusur olmadığı belgelenmiş oldu ancak eğer o belgeler verilmese, sorular sorulmasa veya bakanlıklar tarafından o belgeler bir şekilde hasır altı edilmiş olsa bu sonuç ortaya çıkmayacaktı.

Değerli Başkanım, bu son tur mu?

BAŞKAN ATAY USLU - Yok, sizin daha iki dakika süreniz var.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, son tursa bir konuyu Sayın Bakan Yardımcıma ileteceğim.

BAŞKAN ATAY USLU - İletebilirsiniz, zaten daha iki dakika süreniz var.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öyle mi, tamam...

BAŞKAN ATAY USLU - İki dakikanız var...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani hayır, bir daha belki konuşma olmaz diye...

BAŞKAN ATAY USLU - Bakacağız duruma göre, sorulara...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Peki, o zaman ben Sayın Bakan Yardımcıma başka bir konuyu fırsatı yakalamışken burada söyleyeyim veya birazdan söyleyeyim, insicamı bozmayayım en son söylerim.

BAŞKAN ATAY USLU - Bu fırsatı yakalamışken sorun tabii canım. Bizim Komisyonun gündemiyle ilgili bir konu değilse...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, bu önemli, Ahmet Çolakoğlu Vekilim de biliyor.