KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ATAY USLU - Şimdi, arkadaşlar, tabii, soruların tamamını soracağız, alacağız bunlarla ilgili belki dedim ya ikinci turu yapacağız. Bu soruların sonunda bazı sorulara cevap verilemeyebilir. İşte, diyeceğiz ki: Bu sorulara cevap verilemeyen alanlar, boşta kalan alanlar olmuş. Orada denetimsizlik mi var, kontrolsüzlük mü var ya da mevzuat eksikliği mi var, uygulama eksikliği mi var? Oturup bunların hepsini tek tek çıkarmaya çalışacağız. Araştırma Komisyonunun görevi de bu. En baştan itibaren şunu ifade ediyorum: Araştırma Komisyonunu bir yargılama komisyonuna çevirirsek biz görevimizi de yapamayabiliriz. Bugünkü konuşmamın en başında da şunu söyledim: Bizim kanun teklif etme hakkımız var, netice itibarıyla, yeni sistemde artık bakanların yok. Kanunları milletvekilleri teklif ediyorlar, çalışıyorlar. Ben de kanun teklifleri süreçlerinde çalıştım yani grupta çalışıyorum, diğer konularda çalışıyorum. Buraya gelmeden önce bazen Genel Kurulda arkadaşlar "Bu kanunlar yukarıdan hazırlanıp geliyor." diyorlar ya hiç öyle değil yani 15-20 kanun oldu benim grupta çalıştığım. İlgili milletvekili arkadaşlarımızla oturuyoruz, çalışıyoruz, bürokrat arkadaşlarla çalışıyoruz, sektörle çalışıyoruz, uzman arkadaşları dinleyip çağırıyoruz. Evet, biz zaten sürekli bunları değiştireceğiz, yapacağız ki iyiye doğru gideceğiz ve dünyada da hızlı bir değişim var. Bu altın madenciliği sektöründe şunu gördüm yani bu Komisyon kurulduktan sonra, çok geçmişi yok. Evet, Atatürk 1930'lu yıllarda Türkiye'de altın madeninin araştırmasıyla ilgili bir kurum kurmuş -onu bile araştırdım, şimdiye kadar hiç kimse söylemedi- açılmış kurum ancak tabii ki kurum çok aktif olmamış, yani o yıllarda zor, aktive olmamış. Demek ki altyapısı yoktu ama bu altın konusu tabii çok uzun süreçten beri Türkiye'nin de gündeminde, dünyanın da gündeminde. Ama bugün görüyoruz ki son on-on beş yıldır hızlı gelişen, Türkiye'de çok fazla sayıya ulaşan, belli bir sayıya ulaşan bir alan hâline gelmiş. Dolayısıyla, bu alanda mutlaka yeni düzenlemelere ihtiyaç var. Zaten Komisyonu kurarken bu sorunu gördüğümüz için Komisyonu kurduk. Komisyonu bu sürece odaklayabilirsek çok doğru sonuçlar elde ederiz diye düşünüyorum.

Bu ihmali araştıracağız, ihmal süreçlerini araştıracağız, bir daha olmaması için ne gerekiyor, onu da yapacağız ama arkadaşlar, çevreye ve insana zarar vermeyen "önce çevre, önce insan, sonra güvenilir madencilik" konusunu da çalışacağız. Bakın hem "güvenilir" diyoruz hem de "sürdürülebilir." Ben terminolojiyi özellikle kullanmak istiyorum. "Sürdürülebilirlik" kavramıyla şu kastediliyor: Evet, bu madenler yerin altında, bu ülkenin kaynağı ama bugün çıkarmak doğru mu? Hangi teknolojiyle çıkarmak doğru? Hangi teknolojiyle çıkarırsak daha fazla verim elde ederiz? Doğru teknoloji nedir? İşte "sürdürülebilirlik" kavramı da belki bu, bunların da üzerine basarak tartışacağız. Evet, özellikle bürokrasiden bilgi aldıktan sonra -biraz önce de ifade ettim- sizin de tavsiye ettiğiniz akademisyenler var, onlardan büyük bir havuz yapıyoruz. Ayrı ayrı akademisyenlerden bu bilgileri isteyeceğiz. Hatta kendileriyle zaman zaman görüşüyorum, bu iş dünyada nasıl oluyor, başka noktalarda nasıl? Liçle ilgili süreçler, siyanürle ilgili süreçler, hepsinden kendileriyle ilgili yoğun bilgi alıyoruz. Tabii, bir sonraki aşamada -sizin biraz önce ifade ettiğiniz- halk sağlığı açısından bunun etkisini mutlaka dinleyeceğiz ve bu süreci bu şekilde, yoğun bir şekilde ama doğru bir sistemle götürürsek doğru bir sonuca ulaşabiliriz diye düşünüyorum.