| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .02.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederiz.
Sayın Başkan, çok centilmensiniz ama Sayın Genel Başkan Yardımcımız o sektörün eski yöneticilerinden ve hâlâ çiftçi olmasa da köylü olarak kısmen -yani Sayın Bakan kadar belki çiftliği yok ama- uğraşıyor hâlâ, ekip dikmeyle uğraştığı için o biraz daha...
BAŞKAN - Biliyorum efendim, estağfurullah. Yani tabii sizin takdiriniz. Ben Sayın Genel Başkan Yardımcısının başka işleri vardır diye...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yorum yapayım, güzel şey söylüyorum, tepki göstermenize gerek yok. Sizin hakkınızda...
BAŞKAN - Hayır, dünden kalan sataşma hakkımı muhafaza ediyorum bu arada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onun için yani güzel şey söylüyorum, sataşarak bir şey söylemiyorum diye baştan söyleyeyim ki sıkıntı olmasın diye dedim. Yani hakkınızda bugün çok müsamahakâr olduğunuzu söylüyorum ki bize de aynı şeyi belki birazdan gösterirsiniz diye söylüyorum.
Açıkçası Sayın Bakana öncelikle hayırlı olsun dememiz lazım yeni Bakanlık yani daha önce söyledik ama sizlerin nezdinde de tutanaklara geçmesi için bir kez daha bu zor dönemde kendisine hayırlı olsun diyorum.
Öncelikle şimdi yapacağım konuşma tarzı açısından Ferit Mevlüt Aslanoğlu arkadaşımızı da rahmetle anıyorum çünkü "Önce Antalya." diyeceğim Sayın Bakanım, o Malatya diye başlıyordu, biliyorsunuz. Neden? Sayın Bakanla neden dediğim kısmını -sizler bilesiniz diye söylüyorum- o konuları Antalya'da değerlendirme şansımız oldu ama o zamandan bu zamana ne oldu, ne yapıldı bilmediğim için...
Malum, konuşmamızın başında söyledik: "Biraz sonra aşağıda toplantı olacak, bilgi verilecek." diye. Onun nedeni de yaşadığımız süreçte, Rusya'yla uçak krizi sonrası süreçte bu yapılan uygulamalar, ambargolar ve turizmin yanı sıra tarım sektöründe de önemli bir yeri olan Antalya ilimizin bundan önemli ölçüde etkilenmiş olması. Bu kapsamda Antalya'da örnek bir şekilde kurulmuş olan Tarım Konseyimiz var Valiliğin genelgesiyle kurulmuş. Ticaret Borsası, Ticaret Odası, Ziraat Mühendisleri Odasının ve İhracatçı Birliği Başkanlarının Yürütme Kurulunda olduğu ama bütün ilgili sivil toplum kuruluşlarının olduğu bir Tarım Konseyimiz var. Sağ olsunlar, onlar bizi de davet ettiler. Önce Sayın Valimizin başkanlığında bütün milletvekilleri toplanarak bir durum değerlendirmesi yaptık. Kendileri daha sonra, Sayın Bakanın da EXPO için orada olduğu bir günde, Sayın Bakana gerekli bilgileri arz ettiler; destekleri, istedikleri şeyleri anlattılar; o da ilgileneceğini söyledi. Orada da bahsettiğim bir şeyi söylemek istiyorum, geçen gün Ekonomi Bakanımıza da aynısını söylemiştim "Kriz hem fırsat hem tehdit doğurur." diye; aksi takdirde, biz kendimizi sorgulamıyoruz. Hasta olmadan kendi sağlığımıza dikkat etmediğimiz gibi, bir sıkıntı olmayınca da, maalesef, yumurta kapıya dayanıncaya kadar biraz daha rahat davranıyoruz. Bunu bir vesile edelim dedik. Sayın Bakan da o ara, bu tarz desteklerle ilgili yapısal önlemleri de bize aktardı; konuşmasında da değindiği yerler var ama bizim zamanımız sınırlı olduğu için biz işin hassas tarafına gelelim Sayın Bakanım, ateş düştüğü yeri yakıyor, orada da dinlediniz. İnşallah burada... Öncelikle üretim kısmında var, demin söylediğiniz mülkiyetle ilgili var. Sektörlerde bir de, böyle, toptancılık... IMF'nin bütün ülkelere uyguladığı paketler gibi, teşvik sisteminde de, örneğin Sayın Daniş geliyor "Benim ile de teşvik verin." diyor, hemen onu da yazıyoruz; bir milletvekili geliyor, rica ediyor Bakana... Ya, iyi, güzel de "Orada o teşvik var mı? O sektör orada öncelikli mi?" veya "Burada Kalkınma Bakanlığının, Hükûmetin, devletin daha önce yapmış olduğu altyapı yatırımları var mı? Onları şuraya mı alsak, buraya mı alsak?" demeden yaptığımız, maalesef, bozuk bir sistem var; bunun düzeltilmesi gerekiyor.
Örnek söylüyorum, şimdi -Sayın Bakan İzmir'de yetiştiriyormuş- başka bir yakınımız önceki gün söylediler: "Ya, biz bu şeylerle uğraşmayacağız, keçi çiftliği yapacağız. Keçi sütü, keçi peyniri -neyse- onlardan yetiştirelim." dediler. "Araştırdınız mı?" dedim, "Araştırdık." dediler. Sonra oraya baktık, buraya baktık; Antalya'da "Burada teşvik yokmuş." dediler. "Nerede var?" "Mersin'de var. Biz Anamur'a geçelim." Ya, şimdi, Mersin de gelişmiş bir bölge. Anlayamadım ben, bilmiyorum, doğru mu söylüyorlar da bunu şey olsun diye söylüyorum, işin, hani, kriterleri açısından söylüyorum. Orada da turizm var, sanayi var, gelişmişlik var, bizde de var ama benim arkadaşlarıma hep söylediğim bir şey var Sayın Bakanım, bir, Manavgat ile Alanya, alırsınız, turizm var; Kumluca'ya, Demre'ye geçin, Kaş'a geçin, Aksu'ya geçin, tarımda neler olduğunu o zaman daha rahat görürsünüz. Gazipaşa'ya geçince birtakım -size söylediğimiz- dikenli hıyardan tutun çileğe kadar, kiviye kadar farklı üretim desenleri var. Yani, bizim biraz daha dar bölgeli... "Sektörel teşvik" dememin nedeni o da, işte, İbrahim Ormancı arkadaşımız aşağıda dağ köylerini bilir. Şimdi, Gündoğmuş ile Akseki'nin gelişmişlik düzeyi bir değil; o zaman orada hayvancılığı ayrı bir şekilde destekleyebiliriz. Zaten var yetiştiricilik ama ölüyor, yani, koyun ve keçi otlatan şey sayısı çok azaldı. Eskiden, hâlâ, yaz gününde yaylalara giderlerdi, kışın dönerlerdi, yapanlar vardı; şimdi -yazın biz de gidiyoruz, faaliyetler oluyor, yaylaya doğru çıkıyoruz- maalesef, eskisi kadar ben bilmiyorum, görmüyorum -İbrahim de şahittir- yavaş yavaş azalıyor. Sadece organize olarak yerelde böyle yapan varsa, çiftlik kurup, işte, ama teşvikle, ama kredili bir şekilde yapan varsa onlar kaldı. O zaman ne yapmamız lazım? Tarımsal anlamda da, hayvancılık anlamında da bir bölgeselleşmeye, daha dar bölgeli -yani, KOBİ'lerle ilgili "kümeleme" dediğimiz tarzda- öncelikli olan alanlara doğru, herhâlde, kaymamız lazım diye düşünüyorum.
Bir de, bu son dönemde -söylediniz, açıkladınız ama konuşmanızda kısa geçti- et ithalatı fiyatları durumunu bir, hazır herkes buradayken -nasılsa birazdan basın size soracak- biz de duyalım. Konuşmada biraz daha ayrıntı verebilirseniz, ne olacak yani. Niye öyle söylüyorum? Şimdi, biz genelde bürokrat kökenli olduğumuz için hemen şeyleri açıp bakıyoruz. 2016 yılı programında diyor ki: "Et ve süt piyasalarında dönemsel fiyat dalgalanmalarını ve sektörde darboğazı artırabileceği değerlendirilmektedir." Yani, zaten birtakım gelişmelerden dolayı süte doğru, süt hayvancılığına doğru kayma olunca ette ters yönde bir dengelenme olacağını düşünüyor arkadaşlar herhâlde. "Kırmızı et üretiminin artırılması amacıyla, başta koyunculuk olmak üzere hayvan sayısının artırılması ve besiciliğin yaygınlaştırılması önemini korumaktadır." Zaten durumu söylemiş ama bunun için ne yapacağız? Şimdi, "Sanal gündemlerden kopalım." diye her bakana söylüyorum. İlgili Başbakan yardımcılarımıza da sizden sonra, yine, krizin ekonomik boyutuyla ilgili, aynı heyetle, her partiden birer milletvekili temsilci olarak, o günkü şey üzerine Sayın Şimşek'le de görüştük, sonra burada diğer bakanlarımıza da aktardık. Dolayısıyla, onlara da o görüşmeler sırasında da, burada da ilettik ki yapısal önlemleri bir an önce alalım. Teşvik sistemiyle ilgili, üretimle ilgili, desteklerle ilgili bir şey varken burada birtakım kısır siyasi çekişmelere, sistem tartışmalarına girmek... Yani, evde yangın varken bahçeyle uğraşmak biraz lüks geliyor bana; önce canı kurtaralım, ondan sonra ahırdaki malı kurtaralım, sonra bahçeye bakarız. Bunları yapalım diye düşünüyorum, yoksa bahçe de lazım ama can derdi varken malla uğraşmak çok şey gelmiyor. Bir an önce bunları yapmamız lazım.
Şimdi, aynı şekilde ihracatına bakıyoruz. 2015'in on bir aylık döneminde diyor ki, işte, kanatlı hayvanla ilgili şeyler: Yüzde 30,8. Bir önceki yıl azalmış ihracatımızda; o zaman o sektörde ciddi bir sıkıntı var demektir. Bir an önce önlem alalım.
Yani, özet olarak, bu krizi biz bir fırsat bilelim ve elimizdeki yapısal sorunları masaya yatırmışken sadece... Tabii ki onların şu anda sıkıntıları var, elde kalan yaş sebze-meyveyle ilgili sıkıntılar var. Rusya krizi hâlâ tam, belli ölçüde bir şeye girmiş değil. Onları yapalım ama onu yaparken de bir sonraki sezona nasıl yapacağız, bu üretimi terk edenleri yeniden nasıl üretime döndüreceğiz, bunları da düşünmemiz lazım.
Tabii, bunun ötesinde, tarımsal desteklerle ilgili -hep söylüyoruz- maalesef bir türlü kanuni düzeye gelemiyoruz. "Şunu verdik, bunu verdik." diyorsunuz. Siz de yapıyorsunuz, yani, siz o kadar yapmazdınız ama arkadaşlarım mı yazıyor? "2002'de şu idi, 2015'te bu." Yani, bunları mutlak değerlerle karşılaştırmak biraz komik oluyor Sayın Bakanım, siz daha dobrasınız, yani, yapmayın. Bürokratlar getiriyorsa "Arkadaşlar, bunu düzeltin. Artık kabak tadı verdi." deyin. Bize 2015'te neydi, 2014'te neydi... 2008'de kriz yaşadık, dünyada kriz var, bunlara bakalım. Neden öyle söylüyorum? Bakıyoruz, şimdi "Şu kadar destek vardı, bu kadar yaptık." diyorsunuz. Bölüyorum; geçen sene 9,1'miş; şimdi, 2015 rakamı tahmini 10,7. "10.709" diyor şeyde, bilmiyorum siz ne veriyorsunuz da biz programı esas alıyoruz, oradaki rakamlara bakıyoruz, tarımsal destekler, GAP'taki hayvan toplamıyla beraber toplamı bu.
Gayrisafi yurt içi hasılaya bakıyorum. Geçen sene 1,747; bu sene 1,900 küsur, 2 tahmin ediliyor. Bölüyorum: 0,52; 0,54-55. Yani, 0,60 bile yapmıyor. O zaman, demek ki tam istediğimiz kadar yapamıyoruz, artıyoruz ediyoruz ama daha -dediğim gibi- belki bunda söylemiş olduğumuz bölgesel kararlarda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yok, yok. Ben size ek süre veriyorum, her ne kadar siz bana sataşmış olsanız da.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, onun için dedim yani böyle bir gareziniz olabilir.
BAŞKAN - Estağfurullah. Görüyorsunuz garezimiz olmadığını efendim.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dolayısıyla, demek ki burada biraz daha seçici davranmak lazım ki sektörel teşvikler yerini bulsun, aynı zamanda da üretime dönüş yapsın.
Bu vesileyle... Yeni Bakan olarak geldiniz, durum tespiti yapıyorsunuz. Yapılması gereken ne varsa aşağı-yukarı tespitlerimiz var. Bizim de seçim beyannamemizde olan taahhütler var, biraz, işte, mazot ile gübre, yemle ilgili. Bazılarını kısmen de olsa yaptık ama daha çok yapmamız gereken şey var. Doğru olanı hep birlikte yapalım. Biz doğruyu alkışlamaya, destek olmaya devam edeceğiz ama eksikleri de söylemek bize milletin verdiği görev.
Şimdi, o nedenle bunlara biraz daha, herhâlde, destek meselesini bir elden geçirmekte -sizin söylediğiniz anlamda, sadece sizinle ilgili değil, genel teşvik sistemi anlamında da- fayda var diye düşünüyorum. Hükûmet de hep söylüyor, "Yaptık yapacağız." diye eylem planlarına koyuyor ama bir türlü geçemiyoruz. Sizin iş bitiriciliğinize güveniyoruz. Tarım sektöründe de o reformlara el atarsınız diye düşünüyoruz.
Yalnız el atmanız gereken, geçmişten gelen sorumluluğunuzu da içeren bir husus daha var Sayın Bakanım. Siz Çalışma Bakanlığından geldiniz, bütün işçi sendikalarıyla da, kamu çalışanları sendikalarıyla da çok fazla mesai harcadınız. Ben bütün bakanlarımıza iletiyorum, Türkiye KAMU-SEN'den, KESK'ten arkadaşlarımızın birtakım talepleri bize ulaşıyor. BEM-BİR-SEN'den gelmiyor; onların zaten, herhâlde sorunları yok iktidara yakın oldukları için. Ama bu yandaş sendikalaşmayı size çok söyledik.
Şimdi, sizi ilgilendiren kurum olduğu için, çok somut bir örnek var, geçen gün söyledim Bakanımıza da, orada da örgütlü olduğu için. TOÇ BİR-SEN var. TARIM ORMAN SEN var bizde de, Türk Tarım Orman Sen'in muadili olan bir sendika.
Arkadaşlar, Toprak Mahsulleri Ofisinin lojmanında oturan arkadaşların kiralarını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitirdim Başkanım, özür dilerim.
BAŞKAN - Estağfurullah.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dava açmış sendika bizden KDV alınmaması gerekir diye haklı olarak lojmandaki kiralara KDV'li tahakkuk yapıyorlarmış. Dava sonucunda kazanmışlar, güzel, çalışan lehine bir durum. Yalnız arkadaşlar yazı yazıyor bütün kurumlara, teşkilata, bende yazının örneği var, isterseniz size veririm sonra, uzatmayayım diye okumuyorum. Ve not şöyle, yazı, bu resmî yazı, ilgili daire başkanıyla şube müdürünün yazısı var, isimleri de var, diyor ki: "TOÇ BİR-SEN üyesi mensuplarımızın kiralarıyla ilgili -yanına not düşüyor- şu şu tarihli karar gereği onlardan KDV alınmayacak." Ya, diyoruz, KESK üyesi olan var, TÜRKİYE KAMU-SEN üyesi olan var, hiç üye olmayan da olabilir memur sendikasına, onlar ne olacak? Yani bunu şeyi için söylemiyorum, ne kadar tarafgir hâle geldiklerini anlatıyorum. Ya böyle yazı yazılır mı? Çalışanlarımızdan lojman kirası için... Yazıda "TOÇ BİR-SEN" diye yazıyor Sayın Bakanım, şaka yapmıyorum, fotokopisini vereceğim size. Hayır, siz Çalışma Bakanlığından geldiğiniz için o meseleleri daha iyi biliyorsunuz. Arkadaşlar bu konuda daha hassas olsunlar, daha başka şikâyetler de geliyor ama siz yenisiniz, yeni bakanlıkta biliyorsunuz ilk şeyde biraz avans veriyoruz, ondan sonra... Onun için, bu konularda yumuşak tavırlı olduğunuz için ona güvenerek size emanet ediyoruz, bir de Çalışma Bakanlığından geldiğiniz için zaten meseleyi biliyorsunuz. Bu konuları size emanet ediyoruz, inşallah biraz daha o tarafgirlik azalır diyorum, bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.