KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım, değerli bürokratlar; stratejik bir sektörden bahsediyoruz, tarım sektöründen. Sayın Günal da bahsetti. Öncelikle desteklemelerden bahsetmek istiyorum. Yasa çıkıyor "Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olamaz." deniliyor ve bunun yarısı veriliyor. Ben de seçildiğim gibi bunun neden yarısı veriliyor diye sordum, komik bir yanıt aldım; önce ondan bahsetmek istiyorum. "Yüzde 1'ini geçiyor." diye bir cevap geldi, içine sulama yatırımları da katılmış, arazi toplulaştırma çalışmaları da katılmış. Bu bütün çiftçilerin cebine gitmediği için özellikle burada belirtmek istedim. Verilen cevaplar da biraz bilimsel nitelikte olmalı. "Paramız yok." deseydiniz daha iyi anlaşılırdı.

İkinci konu: Tarım çok güzel bir şekilde açıklandı Sayın Bakan tarafından. Türkiye gerçekten büyüyor, tarım büyüyor, güzel bir kitap hazırlanmış. Peki, neden o zaman çiftçiler göç ediyor, neden ekilmeyen alanlar fazlalaştı? 50 milyon dönüm alan şu anda boş, çiftçiler tarafından kaderine terk edildi.

Bu kitabı okudum, sayfa 8'de tarımsal dış ticaretten bahsediliyor. Gıda dış ticareti verilmiş sadece. Gıdada ihracatçı olduğumuz belirtilmiş, doğrudur. Bakın, bu ihracat fazlasını veriyoruz ama neden ham maddeleri yazmadınız? Ham maddede neden 2,5 milyar dolara yakın açığımız var? Demek ki Türkiye topraklarını yeterince kullanamıyor, 17 milyon çiftçisini yeterince üretime sevk edemiyor. Ekilemeyen bu alanları mutlaka sulamayla birlikte devreye almak zorundayız.

Yine sayfa 10'da hayvancılık sektöründe sıfır faizli kredilerden bahsedildi; 2007 yılında başladı bu krediler. 390 bin üreticiye verildi, 9,3 milyar lira faizsiz kredi verildi.

Bakın, ben bu hafta seçim bölgem olan Edirne'deydim. Bir fotoğraf göstereceğim, faizsiz krediler nereye gitmiş? Araziler boş, çiftlikler batmış. Sonra çözüm olarak meralara saldırıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Yirmi yıllık ot parasını verin -çiftçiden- meralarınızı biz kiralayalım." Yok arkadaş böyle bir şey. Meralar anayasal olarak devletindir, üreticinindir ve hayvanlarındır. Ondan sonra ucuza yem elde edeceğiz diyorsunuz, yemdeki KDV'yi sıfıra düşürüyorsunuz ama yem fiyatları artıyor. Peki, bu paralar kime gidiyor? Gübre fiyatları, örneğin üre gübresi bundan bir ay önce de 1.100 liraydı hâlen 1.100 lira. Aradaki fark kime gitti? Yüzde 18 kimin cebine gitti? Çiftçi bundan alabildi mi? Ben Tarım Komisyonu üyesiyim, Tarım Komisyonu altı aydır var, bir defa toplandık. Fotoğraf çektirdik. Neden bu yasalar önce Tarım Komisyonuna gelmez de torbaya konularak gelir? Orada biz fikirlerimizi söyleseydik ya. Bu nasıl çiftçinin cebine gider, bunu anlatsaydık ya.

Başka bir konu: Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin kara gün dostuydu. Ben Edirne'den arabamla geliyorum sürekli, her seferinde Ankara'ya girdiğimde şunu görüyorum: Artık kara günler bitmiş, Ofis çiftçinin dostu olmuş. Demek ki kara gün değil. Niye bunun ibaresini değiştirdiniz? "Ofis çiftçinin dostu." Evet, her zaman dostu olmak zorunda ama aynı Ofis bu yıl çeltik üreticisini perişan etti. Kaç tane çeltik üreticisinin iflas ettiğini ben size söyleyeyim, 1 tanesi de intihar etti. Neden? Piyasaya girmediniz. Ofis bir müdahale kurumu değil miydi?

Ette ve sütte müdahale yapamıyorsunuz. Belki Bakanımız iyi niyetlerle açıklıyor, ben de seyrettim: "32 liradan kuşbaşı et, 28 liradan kıyma satacağız." Ben küçükken babamdan bisiklet istemiştim, babam bana şöyle demişti: "Oğlum, koyunlar geçecek, bu tellere takılacak, sonra sana annen kazak örecek." Yani buna benziyor, iyi niyetten öte gitmiyor. Sizin bir müdahale kurumunuz yok. Neden bir müdahale kurumu oluşturmazsınız? Bunu hep beraber oluşturalım çünkü tarım sadece sizi ilgilendirmiyor, 79 milyonu ilgilendiriyor. Türkiye, nüfusu artan bir ülke ve çok yakın bir gelecekte 90 milyonları, 100 milyonları zorlayacak. Gıda daha stratejik hâle gelecek, su daha stratejik hâle gelecek. Bir de tabii eleştirmeden geçemeyeceğim, bütün bürokratlarınızla buradasınız ama A takımı olarak nitelendirebileceğimiz bürokratlar tarımla ilişkili değil. Yardımcınız hukukçu, müsteşarınız işletmeci.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum, buyurun lütfen.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bunu bir eleştiri olarak ister görün ister görmeyin ama iyi niyetli bir eleştiridir. Hiç mi AKP içerisinde ziraat mühendisi, veteriner yoktu? Arkadaşlarımızı kötülemek açısından söylemedim bunu.

Örnek yine çeltikten veriyorum. Üretimin yüzde 1'ini almakla müdahale edilmez, destekleme yapılmaz. Kırsal boşalıyor, köyler boşalıyor, çiftçimiz borçlanıyor, tarlasını satıyor, toprağını satıyor. On beş yıl önce Trakya'nın veya Anadolu'nun hangi köyüne giderseniz gidin hemen size bir çay gelir, hatta ikinci çayı isterseniz anında gelir. Dersiniz ki: "Ben bu köyü çok sevdim, bu köyden 10 dekar toprak satın alabilir miyim?" Bu on beş yıl önce. Derler ki: "Ey yabancı, istersen bir çay daha iç ama bizden toprak isteme, bizde satılık toprak yok." Bugün Trakya'nın hangi köyüne gelirseniz gelin, köy kahvesine oturun, çanta içerisinde parayı getirin, istediğiniz kadar toprak satın alabilirsiniz. İşte on üç yılda Türkiye'nin ve kırsalın geldiği durum budur. Tarımsal desteklemeler kırsalı yerinde tutamıyor, bu işi çözmek zorundayız çünkü bu ülke hepimizin ülkesi.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.