Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | Dijital mecralardaki son gelişmelere, Komisyonun çalışma takviminin ve gündeminin belirlenmesine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 09 .05.2024 |
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Teşekkürler ama akademisyen değilim, Sevilay Hocam akademisyenimizdi, KHK'li akademisyenimizdi.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ha, tamam.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Şöyle giriş yapayım, toplantı gününü tartışacaksak...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Oradan başlayalım.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - O da bir pratik mesele, hızlı olur.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bence de çünkü burada arkadaşlara bir haksızlık oluyor ve ben de bir haksızlığın içinde olmak istemiyorum. Arkadaşlar bana mesaj attılar, bunun gününü bir konuşalım.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Şimdi, bizim açımızdan salı günleri uygun olmuyor, onu söylemiş olayım, hem vekil toplantımız oluyor hem grup toplantımız oluyor. Mümkünse, yani hepimizi kesecek bir düzenleme yapacaksak toplantı günü ve saati sabitleyerek salı günü olmazsa biz seviniriz; öyle bir şey söyleyeyim. Teknik kısmı diyelim buna.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çarşambaya herkes hemfikirse...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Benim başka bir görüşüm var, söylesin arkadaşlar da ben de söyleyeyim.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Akşamları mı yapalım toplantıyı?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Bence yirmi dört saat çalışalım, üç şeyi çıkartalım. Bir...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika... Burcu Hanım, çok...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Tamam, sıkıntı yok.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Zaten zamanımız var, konuşuyoruz.
Buyurun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Çok özür dilerim.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Sıkıntı yok, sıkıntı yok.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Hani, ben burada ilk gün yüreğimin yangınıyla bağırdım "Ah, çok geçmiş olsun, üfleyeyim geçsin, öpeyim geçsin! Aa, öyle mi oldu?" dediniz. "686 milyon etkileşimli, 13 milyon tekil 'tweet'li bir saldırıya maruz kaldım." dedim, anlattım. "Ya, öyle mi? Ne güzel. Tuncay'a da güzel olmuş!" dediniz, geçti. Ama herkesin başına geldiği zaman...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Beni kastetmiyorsundur.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Hayır, Komisyonun tamamını söylüyorum çünkü bir felaketi ben böyle yaşıyorsam... Tuncay Özkan olmasam başkasının dayanma imkânı olmaz. Ama sorunumuz şu, biz bunu bir sorun olarak görüyorsak ve çözeceksek Komisyon, ayrıca konuşacağım...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vekilim, sizin sorununuz bizim sorunumuz.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Canımsınız siz.
Şimdi, diyorum ki: Komisyon üç ana başlık altında; bir, telif -çok önemli- iki, troller -çok önemli- üç, "etki ajanlığı" falan filan diye gelecek yeni tanımlamalarla ilgili olarak çalıştaylar yapsın, biz burada insanların... Çalıştaylar deyince, dışarı gidelim, şöyle yapalım değil, gerekirse haftanın yedi günü burada oturalım...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok özür... Daha iyi bir formata geldik, daha karşılıklı etkileşim içerisinde. Efendim, Komisyonumuzun değerli vekilleri uygun bulursa önümüzdeki haftayı pas geçelim ama sonraki hafta bu konuda yetkin akademisyenleri hem dinleyelim -siz tecrübeli bir vekilimizsiniz- öğrenelim, öğrenmenin yaşı yok hem de bunlar Meclis tutanaklarına geçsin ve biz 5 defa üst üste aynı konuyla ilgili bir toplantı yaptığımızda bir de bellek oluşacak elimizde, biz de onu çıkartırız, deriz ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Dijital Mecralar Komisyonunda "dezenformasyon" başlığı altında, biz yetkin 5 akademisyeni dinledik; işte metin budur."
Çocukların bu bağımlılıktan kurtulması meselesi. Tekrar dönüyorum, yani bir insan bir fenomeni niye takip eder ya, bunun bir... Bak, tekrar soruyorum, kayıtlara giriyor. Ben bilmiyorum, bilen varsa bana anlatsın lütfen ya! Siz biliyor musunuz? Siz bizim büyüğümüzsünüz, ak saçlısınız.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Anlatacağım.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir anlatın, buyurun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Şimdi, ben, tabii ki grupların kendi iç çalışma sistematiklerine müdahale edecek bir şey olarak söylemem ama şöyle bir karar alalım diyorum: Biz, iki hafta sonra, bir ay sonra şu takvime bağlı olarak telif konusunu ele alacağız diyelim ve size yakışır, Komisyona yakışır, bu Komisyonun demokratik düzenine yakışır ortak bir yasa teklifi çıkartalım. Partilerimize götürelim, onların da onayını alalım, buradan giden bir...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Altına imzamı atıyorum.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - İkinci şey şöyle: Biz bunu bir takvime ve içeriğe bağlamazsak görüşlerimiz olarak söylüyoruz ve gidiyor. Şöyle yapalım, partilerimize gidip diyelim ki: "Arkadaşlar, biz Türkiye'nin üç önemli konusu telif, troll ve içerik denetlenmesi noktasında bir çalışmaya başlıyoruz. Partilerimiz bizi bu çalışma süresince kendi diğer çalışmalarından muaf tutsunlar." Gelelim, burada sabah saat sekizde başlayalım, gece kaçta bitiyorsa o saatte bitirelim. Bir ayda, iki ayda çalışmamızı tamamlayıp bu dönemde insanlarımızın daha fazla zarar görmesini önleyerek bu çalışma takviminin sonunda Komisyonumuzun ortak önerilerine ulaşalım, hepimiz imzalayalım, teklif olarak götürelim; olmadı, verelim, Bakanlıktan gelsin, nasılsa... Yani, biz, bunun bütün yollarını deneyerek bu sorunu vatandaşlarımız açısından aşılır hâle getirelim.
Şimdilik bu kadar diyorum efendim.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Burcugül Hanım, buyurun.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Bu son söylenen önemli bence, Tuncay Bey'in söylediği. Doğrudan bakanlıklardan gelen yasa teklifleri değil, komisyonların ortak çıkardığı yasa tekliflerine gerçekten ihtiyacımız var. Birçok komisyonda bununla ilgili sıkıntı yaşanıyor ve Genel Kurulda da bunun olumsuz tablosu yansıyor.
Şimdi, bu, sosyal medya ve troller meselesinde, güvenlikçi politika uygulayan iki ülke örneği vereceğim; biri Çin, biri İran ve her ikisi de bu güvenlikçi politikalarla, sınırlamalarla, engellemelerle sonuç alamadı. Örneğin, İran'da internetin dahi kesilebildiği durumlarda bir isyan, bir direniş yine internet yoluyla dünyaya ulaştı ya da şöyle diyelim, Filistin'e saldıran İsrail'in bütün şebekeleri yok etmesine rağmen internetle biz oradaki vahşeti, soykırımı görebiliyoruz ya da Doğu Türkistan'da neler olduğunu öğrenebiliyoruz ya da Çin'de ya da İran'da müzik uygulamalarından mesajlaşma uygulamalarına kadar bütün uygulamalar devletlerin belirlediği şekildeyken, sadece onaylı uygulamalar kullanılabiliyorken buna rağmen alternatiflerin çıktığını biliyoruz. Buralarda, tabii, aslında, çoğunlukla direniş odaklarına dönüyor ama aynı zamanda istismar odaklarına da dönebiliyor; bu, dünyanın her yerinde böyle. Güvenlikçi politikalar... Bir dönem şöyle bir öneri vardı -kimden geldiğini hatırlamıyorum ama- TC kimlik numarasıyla sosyal medyaya kayıt yapılabilsin.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Halkın öyle bir talebi var Vekilim.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Ya, bunun o kadar gerçekliği yok ki hayatta...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tabii, onu biz biliyoruz ama vatandaşın o kadar canı yanıyor ki kendisinin. Düşünün, Anadolu'nun ücra bir ilçesinde, kasabasında yaşayan bir insan. Biz biliyoruz ki kendi kimlik bilgilerimizle girdiğimizde bütün mahremiyet ortadan kalkıyor ve bizim kişisel verilerimizin hepsi alınıyor ama Anadolu'daki vatandaşın canı o kadar yanıyor ki "Artık ben kimliğimi göreyim, karşımda kim olduğunu da göreyim." diyor. Çünkü bu "fake" hesaplar meselesi...
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Ümit Özdağ "fake" bir hesap değil. Dün işte, İzmir Vekillerimiz üzerinden bir iftirada bulundu.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hayır, şunu söylemeye çalıştım, size katkı vermek için söylemiştim, diyorum ki: Yani halkta "Kendi T.C. kimlik numarasıyla bu sosyal medyaya girilsin de yeter ki buradaki bu kaotik ortam ortadan kalksın." şeklinde bir beklenti var, bir tartışma var; onu söylemek istedim.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Yani buna dair önlemlerin çözüm olamadığını bir "dark web" gerçeğini atlayarak da söyleyeyim. Ümit Özdağ örneğini vereceğim, gerçekten dün yaptığı bir paylaşım var, şok yaşadık. Bizlere bir iftira atıyor, doğrudan DEM PARTİ İzmir Milletvekillerine atıyor, Kanadalı bir asker fotoğrafıyla yapıyor. İlginç bir şeydi, açık kimlikli ve bunu sık sık yapıyor. Demek ki açık kimlikli bir pozisyon da engellemiyor. Bu bir sorun yani bunu çözen mesele bu olmuyor. O nedenle bataklığı kurutmak meselesi var bu meselede yani sık sık gündeme gelen kimi oyunlar var çocukların ulaştığı, bunlara dair vesaire çalışmalar yapmak lazım ama öbür taraftan da ciddi bir yozlaşma, ciddi bir deportizasyon...
Mesela, fenomenleri sordunuz ya... Kendisine örnek alacağı karakter bulamayan çocuk ve gençlerin tabii ki ailesi dışında en çok gördüğü bu fenomenler misal. Kültürel anlamda, ahlaki anlamda hiçbir değerin artık -eğitim sistemi eleştirisi de yapmış olayım- giderek verilmediği, giderek tek taraflılaştığı bir pozisyonda alternatif arayanın ulaşabileceği şey bu saçma sapan fenomenler de oluyor. Bir bataklığı kurutma ihtiyacımız var bu nedenle. Dijital Mecralar Komisyonu bu meselenin -örneğin telifse, örneğin trollerse- hiçbirinde tek başına çalışmamalı bence; bunlar başka meselelerle bağıl, başka komisyonlarla, başka kurumlarla bağlantılı şekilde birlikte çalışarak bir sonuç alabilir çünkü karşımıza çıkan hiçbir sorun... Yani şey sorunu da var işte, epey... Yine, Okan Bey Mecliste dile getirmişti, işte, bütün verilerimizin çalındığı ve kullanıldığı, üç beş kuruşa satıldığı bir pozisyon var. Haberimiz yok, fark etmemişizdir belki ama hepimizin kredi kartından birkaç lira çekilmiş olabilir bu veriler sayesinde gibi gibi en basit örneği. Bu verilerle insanların üzerine şirketler kuruluyor, sahte kimlikler çıkarılıyor; bunların tamamı yani. Bir dijital güvenlik de burasının aynı zamanda gündemi. Daha kapsamlı bir çalışmayı önüne koyabilir. Bu anlamıyla biz Komisyonun yoğun bir mesaiye girmesini, yoğun, birbirini anlayan, birbirini dinleyen ve burada taraflaşmak yerine insanların, çocukların, gençlerin, kadınların çıkarına çözümler ortaya çıkarabileceğine inanıyoruz. Bu anlamıyla açığız yani bu Tuncay Bey'in yaptığı öneriye. Yoğun mesaili, hem uzmanlarımızı hem kurumlarımızı dinlediğimiz, sorularımızı sorduğumuz, onlarla karşılıklı tartıştığımız ama tabii ki aslında belki bazı meselelerde bu dijital alanda sorun yaşamış insanları... Ya, hepimiz kimi saldırılara maruz kalıyoruz, biz zaten onun için biliyoruz ama bu alanda belki daha ağırını yaşamış insanların, daha kapalı şekillerde, onun için uygun şekillerde dertlerini daha bire bir anlayarak da, yaşadıkları sorunu ve misal, yasalarla nasıl sorunu çözemediklerini anlayarak da, dinleyerek de sonuca ulaşabileceğimizi, bir sonuca ulaşma şansımızın olduğunu düşünüyorum kendi adıma.
Bu dijital telif meselesinde açıkçası bizim telif meselemiz sadece dijital bir sorun değil yani işte, daha, intihale dair akademide özellikle sorun yaşıyoruz. O yüzden yani dijital telif meselesinde de bizim daha ilgili kurumlarla telif yasasının kendisi üzerinden hukukçularla çalıştığımız ortamlara ihtiyacımız var. Bunların hepsi önemli meseleler, sadece AA'nın yaşadığı bir problem değil bu. Dijital alanda... Ya, bu Evrensel gazetesi de yaşıyor, Mezopotamya Ajansı da yaşıyor, Sözcü gazetesi de yaşıyor; kim varsa bu sorunu, telif meselesini, özellikle de bağımsız gazetecilik yapan insanlar çok daha yoğun yaşıyorlar, yaptıkları haberler bir anda başkalarının imzasıyla bir yerlerde çıkıyor ve üstelik de kimi dezenformasyonlarla çıkabiliyor. O nedenle meselenin kendisine de derinlikle inmek gerektiğini, bunun aynı zamanda dezenformasyona dair de bir önlem olacağını düşünüyorum.
Teşekkürler.