KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Şimdi, benim anladığım kadarıyla burada kapalı pazar yeri tanımıyla ilgili bir sıkıntımız var. Eğer bir belediyenin imar paftasında alan pazar yeri olarak ayrılmış ve onun üzerine kapalı birtakım binaların da yapıldığı alansa bu, doğru, kapalı pazar yeri yani kapalı spor salonu yapmakda bir imar mevzuatına tabidir, aslında kapalı pazar yeri yapmak da bir imar mevzuatına tabidir. Bizim yani anladığımız, bildiğimiz pazar yerlerinin çoğu açık alanda, belediyelerin kendi alanları -nevi farklı olabilir yani kullanım şekli imarda farklı olabilir- üstünü kapattıkları alanlar, onları zaten tahsis yöntemiyle veriyorlar. Şimdi, asıl burada mesele şu: Biz diyoruz ya bu 60 bin liraları, 80 bin liraları, 250 bin liraları... Bu etki analiz raporu yazılırken hangi belediye bu tezgâhları bu parayla vermiştir? Yani 60 bin liraya, 80 bin liraya, 250 bin liraya kim ihale etti? Şimdi deniyor ki: "Ya, aslında, bizim burada derdimiz pazarcıyla değil. Derdimiz, bu tezgâhları kullanan kişilere, bunları hak elde etmiş kişilerin 3'üncü şahıs olarak vermesiyle ilgili bir sorunumuz var." Şimdi, siz bunu ister tahsisle yapın ister kiralamayla yapın, neyle yaparsanız yapın, bu 2 kişi arasındaki para alışverişini, tezgâhın fahiş fiyatla verildiğini nasıl tespit edeceksiniz? Ben belediyeyim, pazarcıya tahsisle verdim ya da belediyeyim ihaleyle kiraladım, Şahin Bey ikinci imzacı olarak geldi, aldı. Şahin Bey burasını bir başka arkadaşa mukavelesiz, herhangi bir şekilde el altından ikili anlaşmayla verirse biz bunu nasıl tespit edeceğiz? Asıl mesele burada yatıyor. Mesela, bir tek sorun burada değil ki hayvan pazarlarında da aynı problem var. Gidin, bakalım, hayvan pazarlarında -Kars Vekilimiz var değil mi?- aracı olmadan bir tane hayvan satın da göreyim. Aracı gelecek, üretici ile satıcının arasını bulacak, komisyon alacak oradan o; yani orada da var sorun.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Toptancı pazarlarında da var.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ciddi sorun var oralarda da. Yani, aslında, biz doğru bir meseleye parmak basmışız, düzeltmemiz gereken bir mesele aslında bu ama bunu yaparken de... Şimdi, şöyle düşünün: Kiralama yapan belediye; bu iş, kanun geçti, iş tahsise döndü. Ya, kimisinde var 2 bin tane tezgâh. Bu belediye başkanları, eğer bu adamlar pazarcı esnafı değilse kaydı kuydu yoksa bu konuda, yeterliliği yoksa kazanılmış hakkın süresi dolduktan sonra belediyeyle aralarında bir ihtilaf olacak, sorun çıkacak aralarında belediyeyle. Ya bu adam gidecek, pazarcı olacak... Peki, belediye "Yani yok kardeşim, sen zamanında pazarcı değildin, kiralama yöntemiyle aldın bu işi, burada pazarcılar var, ben bunlara tahsis edeceğim." derse ne olacak? Yani burada ciddi bir şey var, bence çatışma alanı var. Peki, bu tahsisler yapılırken tezgâh ücretleri neye göre belirlenecek? 2013 yılında bu konuyla ilgili Anayasa Mahkemesinin verdiği bir karar var harçlarla ilgili. Belediyelerin gelirlerini, kanunda yer alan maktu vergi, harçlarla ilgili iptalleri var. Mesela, ben daha önce de geneli üzerinde konuşurken... Narlıdere Belediyesi 2013'ten beri herhangi bir şekilde bir artış yapamıyor, 105 lira yani bunun 90 lirası tezgâh parası, 15 lirası da belediye tarafından uydurulmuş "katı atık bedeli" diye bir şey ve belediye burada zararda. Yani eğer burada büyük bir rant varsa... 5 tane sebze meyve tezgâhı boş, 57 tane de diğer çeşitli amaçlarla kullanılan tezgâh boş. Yani bir yerde eğer böyle bir alışveriş varsa adam niye fahiş fiyat verip gidip tezgâh alsın? Burada 57+5 zaten 62 tane tezgâh boş. Yani biz bunu bence iyi değerlendirelim. Doğru bir sorun, tespit etmek gerekir, gerçekten pazarcılık yapmak isteyen insanların, pazarcıların -tahsisle de 2'den fazla alamıyorlar- da bu konuda elini rahatlatalım hem bu işten para kazanma amaçlı bu işleri yapan insanlara da hep beraber "Dur!" diyelim ama dediğim gibi, bu şekliyle yeterli değil benim gördüğüm kadarıyla.

Teşekkür ederim.