Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 93 Milletvekilinin Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi (2/2139) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .05.2024 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle bir hususu belirtmek isterim, sormak istiyorum: Etki analizi dağıtılmadı bize, etki analizi hazırlanmadı mı?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Etki analizi yok bizde.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Niye? Vize var, vizeyle ilgili bir kısım şeyler aktarılıyor burada, yüzde 20... Şu ana kadar ne kadar, örneğin, 2023 yılında bu hizmetlerden, vize hizmetlerinden ne kadar sağlandı, buradan bütçeye ne kadar aktarıldı? Bunlar düzenleyici etki analizi konusu; bunun görüşmeden önce olması gerekiyor, bize gönderilmesi gerekiyordu Sayın Başkan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, Sayın Türeli, bu konuyu...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bu konu önemli bir konu yani konuşacağız çünkü bunu maddelerde Başkan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, yeni bir kurul olduğu için elimde bir etki analizi yok, bir etki analizi almadık; diğerlerini alıyorum, biliyorsunuz yani dikkat ediyorum etki analizlerine.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bize de bir cevap... Ne kadar, bu vizeyle ilgili tahminî ne kadar önümüzdeki sene...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Onu arkadaşlara söyleyeyim, toparlayabildikleri kadar çalışmalarını yapsınlar.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Görüşme sırasında, maddeler sırasında önümüze gelsin.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Evet, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, tabii, kanun teklifini görüşeceğiz, bu kanun teklifinin birkaç boyutu var. Bir kere öncelikle bunun bir bütçe açısından -kamu kaynağı kullanan bir Vakıf olacağı için- değerlendirilmesi gerekecek, sonra da Dışişleri Bakanlığı bünyesinde böyle bir Vakfın kurulması uygun mudur; o açıdan değerlendirmek istiyorum.
Şimdi, bütçenin en temel ilkelerinden biri bütçede birlik ilkesi. Bütçede birlik ilkesi bütün bütçenin gelirlerinin ve giderlerinin, hepsinin bir arada, tek bir bütçe içinde yer alması esasına dayanıyor. Bu hem şeffaflık için, saydamlık için gerekli hem de hesap verilebilirlik için gerekli. Bu konu, bakın ilginçtir, AKP iktidarının ilk yıllarında, 2004 yılında bu konular ciddi anlamda da gündeme gelmiş ve 14 Temmuz 2004 tarihinde 5217 sayılı Özel Gelir ve Özel Ödeneklerin Düzenlenmesi Hakkında Kanun gerekçesinde -ben onu genel gerekçesinden okudum- bu özel gelir ve özel ödenekler ortadan kaldırılmış, bunun öncesinde fon sistemi vardı. Biraz geriye doğru gitmek isterim, Türkiye'de ilginçtir, bütçe dışı fonlar vardı ve bütçe dışı fonlar, özellikle bu 80 sonrası kurulan fonlar ciddi sıkıntılar yaratmaya başladı, aynı şekilde döner sermayeler, sonrasında bunların tasfiye edilmesi ve hepsinin bütçe içinde tek elden izlenmesi ön plana geldi; doğru olan da budur zaten. Sonra aynı zamanda 2003 yılında çıkan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu -ki çok düzgün bir kanun, çok güzel bir kanundur, zamanı açısından da çok önemlidir- Türkiye'nin o dönem ihtiyacına karşılık gelmiştir ve biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak o kanunun çıkmasını destekledik ve katkı verdik. Bütün bunların hepsinde de mali saydamlık, hesap verilebilirlik, bütçe birliği ilkeleri önemlidir. Bu çıkmıştı 2003'ün sonunda, aynı zamanda 2004'te fonlar daha önce kaldırılmıştı, işte bu özel gelir ve özel ödenek uygulamaları da kaldırıldı. Sonra 2004 yılında çıkarılan bir kanun var, 5072 sayılı kamu dernek ve vakıflarıyla ilgili Kanun. 2004 yılından önce kamu bünyesinde kurulan vakıf sayısı 608'e ulaşmıştı, çok büyük ölçüde bunlar kamu hizmeti sunumu karşılığında bir karşılık alıyorlardı değişik şekillerde ve aynı şekilde kamu kaynaklarını kullanıyorlardı ücretsiz, bedelsiz ya da düşük ücretle. Bu da bir gerekçedir. Bu gerekçeyle de aslında bunların çok büyük bir kısmı, kamu vakıfları bu şekilde ortadan kaldırıldı. Bunlar güzel şeylerdi, bakın, bahsettiğim yıllar 2003-2004 yılları -özel gelir- fakat sonrasında gene bütçe sistemi delinmeye başlandı, özel hesap dediğimiz bir sistem ortaya çıktı, bunu eleştirdik. Bütçenin E cetveli dediğimiz aslında bir eki olan cetvelde bütçeye konulması gereken birtakım hükümlerin E cetvelinde yer alması söz konusu oldu. Bu şekilde E cetveli bir süre sonra o kadar büyüdü ki 3'e, 4'e katlandı. Bunun da çok ciddi anlamda eleştirisini yaptık, bütçe muhalefet şerhlerinde de bütçe görüşmeleri sırasında da bizler de diğer siyasi partiler de bunun üzerinde durdu. Onlar, şimdi E cetveli biraz daha normalleşti.
Ama son yıllarda ortaya çıkan bir hikâye var, o da şu: Kamu vakıfları ve ajanslar. Türkiye Çevre Ajansı, Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, işte Antalya Diplomasi Forumu Vakfı, Yeşilay Cemiyeti; vakıf, bunun gibi bir sürü cemiyet ve vakıflar kurulmaya başlandı. Fakat burada, bu problem; bir kere çok açık ve net olarak bütçeye, Bütçe Kanunu'na aykırı yani bütçenin içinde hazine birliği, bütçe birliği, gelirlerin ve giderlerin bir elde toplanması son derece büyük önem arz ediyor. O yüzden, bakın, bugün getirilen şey, tam adı Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, bu açıdan ciddi sıkıntılar içeriyor; bir kere, söylediğim gibi, açıkça bütçe ve hazine birliği ilkesine aykırıdır. Diğer taraftan, biraz önce söylediğim bir kısım vakıflar var, onlar da tabii birçok açıdan aykırı ama onların görev alanları bu kadar geniş biçimde tanımlanmış değil. Oysa bu kurulmuş olan, şu andaki Vakıf tamamen ticari bir vakıf; ticaretle uğraşacak, ticaret, çok açık ve net olarak söylüyorum. Biraz önce siz de söylediniz zaten yani bakın, bu kanunun amacında deniliyor ki: "Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi..." Birinci, bir de sonrasında "Personelinin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi." Yani bu Vakıf çıkmadı, şu ana kadar, Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetleri kötü mü? Türk Dışişleri Bakanlığı dünyanın...
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Değil tabii.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - E, o zaman neden böyle bir Vakfa ihtiyaç duyup...
Bitireceğim, hepsine cevap vereceksiniz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Canbey, siz notlarınızı alın, sonra size soru-cevap kısmında söz vereceğim.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hepsini alın çünkü çok ayrıntılı, bütün maddelerde de tek tek çok eleştirimiz var. Yani ben böyle bir kanun teklifinin önümüze neden geldiğini gerçekten anlayabilmiş değilim. Buna neden ihtiyaç duyulduğunu gerçekten anlayabilmiş değilim. Ben de söyleyeceğim, anlattıkları, sonuç itibarıyla, taşınmaz mal almak, kiralamak, taşıt almak, kiralamak, ticari işletme kurmak...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Onlardan biri.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığından bahsediyoruz. Türkiye'nin itibarını dışarıda temsil eden, diplomatik ilişkilerimizi yürüten güzide bir teşkilat. Elbette bu teşkilatın iyi çalışmasını biz de isteriz ama bunun için böyle bir Vakfa ihtiyaç yok yani sonuç itibarıyla devlet içinde bütün bu işlerin hepsi yapılır. Bütçeden bu sene biz ayırmadık mı para? Dışişleri bütçesi 31 milyar 373 milyon 647 bin lira olarak bağlandı. Zaten Dışişleri bütçesi var, Dışişleri Bakanlığının bir ihtiyacı varsa, herhangi bir biçimde yurt içinde ya da yurt dışında bütçeye o rakamları, o ödenekleri koymakla yükümlüyüz, hepimiz yükümlüyüz Parlamento olarak. Önümüze gelir, yetersiz bulduğumuzda biz de artırılsın deriz. Nitekim, birçok zamanda da önümüze gelen bütçelerde "Bu bütçe yeterli değildir." "Bu bütçeyle yapmak istediğiniz hizmetleri sağlayamazsınız." "Sorunları çözemezsiniz yeteri kadar." "Bu personel yetersizdir." deyip bütçe ödeneklerinin artırılmasını söylüyoruz; reddediliyor iktidar grubu tarafından ama söylüyoruz bunun olması gerektiğini. Burada teşkilatın faaliyetinin güçlendirilmesiyle hiçbir ilişkisi yok, Dışişleri Bakanlığı teşkilatıyla, bir Vakfın ticari işletmeyle bağlantısı yok.
İki: "Personelin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesi." Benim bildiğim kadarıyla zaten Cumhurbaşkanlığı 1 sayılı Kararnamesi'nde -madde 149- Diplomasi Akademisi Başkanlığı var Dışişleri Bakanlığı içinde. O da Dışişleri Bakanlığı mensuplarının yeteneklerinin, donanımlarının, birikimlerinin artırılması için çalışan ortada bir akademi zaten var. Bir ticari işletme kurmakla bu iş nasıl olacak?
Devam ediyorum. Vakfın faaliyetleri: "Ticari faaliyetler; taşınır ve taşınmaz mal almak, kiralamak, inşa etmek -siz de okudunuz, ben de okuyayım- her türlü taşıt aracı almak, kiralamak, ayni ve nakdî, fikrî ve sınai haklar, takas, trampa, ipotek tesisi..." Ne yapıyoruz Allah aşkına, Dışişleri Bakanlığı Vakfı?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Emlakçılık yapıyorlar!
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Neyin tırı, neyin trampası, neyin ipotek tesisi arkadaşlar? "DİBS -devlet iç borçlanma senedi- kira sertifikaları, hisse senetleri almak, satmak, şirket ve ticari işletme kurmak, ortak işletmek ya da işlettirmek, ortaklıklar kurmak..." Kimlerle, kimlerle ortaklık olacak?
CEVDET AKAY (Karabük) - Vergiden de muaf.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - "Yükseköğretim kurumları kurmak..." Yapmayın, bunların hepsi ticari faaliyet, bunların Dışişleri Bakanlığı gibi bir bakanlıkta ne işi var? Yarın öbür gün Tarım Bakanlığı çıksa dese ki "Ben de teşkilatı güçlendirme vakfı kuruyorum, benzer, bunların hepsini yapacağım." Öbür gün Millî Eğitim Bakanlığı, öbür gün Sağlık Bakanlığı, öbür gün Çevre Bakanlığı. Ne yapacağız? Ne yapacağız?
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Gelir üreteceğim." diyor.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, Dışişleri Bakanlığına "Tamam." dedik, yarın öbür gün diğeri geldiği zaman... Bir kanun teklifi gelebilir.
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Gelir üreteceğim." diyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ne yapacak, emlakçılık mı yapacak, gazino mu işletecek? Ne yapacak geliri?
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, arkadaşlar, devam edeyim, Bakın, Dışişleri Bakanlığı... Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesi var, bakın, devletin bütçesi var; o bütçe içinden ihtiyaç varsa aktarılır, bu iş bir vakfın elinde mi? Yani vakfın organları olacak, organları da kimler olacağı belli değil..
ORHAN YEGİN (Ankara) - Belli, yazıyor.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, nerede belli, belli değil hiçbiri, Bakan belirleyecek 10 kişiyi. Yahu yapma, yapma değerli dostum. Bakan belirleyecek hepsini, 10 kişiyi seçecek. Geleceğim oraya, geleceğim geleceğim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İsim isim yazsın mı oraya?
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, şimdi, bakın, kaç kişinin Dışişleri Bakanlığından, kaç kişinin dışarıdan geleceği belli değil.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Belli, yazıyor.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Belli değil, yazmıyor orada, yapmayınız.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Var, denetleme kuruluna mesela "Hazine ve Maliye Bakanlığından birisi gelecek." diyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir de eski tecrübeniz var ya, atamalarınızın nasıl olduğunu bildiğimiz için.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bir dakika, geleceğim, dur, devam edeyim.
Vakfın organlarına geçiyorum. Yükseköğretim, bunun üzerinde yeniden duracağım. Mütevelli heyetinin yapısı belli değil diyorum. Bakın, söyleyeyim: 10 kişiden oluşacağı belli. Peki, bunun kaç kişisi Dışişleri Bakanlığından, kaçı da akademi ve iş dünyasından? Burada yazmıyor, "belli" dediniz, yazmıyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Keyfine.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani bakın, devletin işinde bir ciddiyet olur. Denilir ki: "5 kişi Dışişleri Bakanlığından..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, mikrofonunuzu açıyorum tekrar.
Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
"...3'ü muvazzaf, mevcut çalışmaya devam ediyor." Örneğin "2'si emekli, 2 akademiden, 1 iş dünyasından..." Böyle bir şey yok ortada, mütevelli heyet belli değil.
İki, yönetim kurulu. Yönetim kurulu, başkan ve 4 üye; belli değil. Bir tek şey belli burada: "En az 1 üye finans konusunda uzman..." Öbürleri kim, kim onlar? Dışişlerinden mi, içeriden mi, dışarıdan mı? Arkadaşlar, böyle kanun teklifi gelir mi önümüze? Yapmayın yani, ne olduğu belli değil. Allah'tan denetlemede işte yazılmış da bakın, orada "3 kişi, 2'si Bakanlık mensubu, 1'i Hazine ve Maliye..." Hani böyle bir şey olsa anlaşılır. Mütevelli heyet belli değil, yönetim kurulu hiç belli değil, organlar belli değil, Bakan belirleyecek istediğini. İyi de böyle bir keyfîlik var mı? Yapmayın; atama sistemleri belli, burada ayrı bir şey oluşturuluyor.
Devam ediyorum; Vakfın gelirleri... Bakın, madde 3'le paralel zaten. Burada benim en çok dikkatimi çeken, biraz önce de söylediğim faaliyetten çıkan, Vakfın faaliyetleri tamamen piyasalaştırılıyor. Piyasaya göre ücret karşılığı sunulan, buradan yani kâr elde etmek, gelir elde etmek; tabii ki onun arkasında işte bu elde ettiğimiz gelirle bir şeyleri kuvvetlendireceğiz, Dışişleri Bakanlığı Teşkilatı... Biraz önce söylediğim gibi, Dışişleri Bakanlığının böyle bir Vakfa ihtiyacı yok. Dışişleri Bakanlığı bütçenin her zaman içindedir. Dışişlerinin neye ihtiyacı varsa o ilgili bütçeden karşılanır. Keza diğer bakanlıklar için de geçerli.
"Vakfa ait eğitim ve öğretim kurumlarının faaliyetlerinden elde edilecek gelirler" diyor, nasıl olacak? Kamu kaynağının aktarıldığı bir yerden, eğitim kurumu kurdunuz, para mı alacaksınız, nasıl yapacaksınız? Kamu kaynağıyla kuruldu. Bakın, kamudan aktarılan parayla kuruluyor bu, nasıl para alacaksınız?
ORHAN YEGİN (Ankara) - İlk kuruluşta bir aktarım var, evet.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Alamazsınız.
"Vize aracılık hizmet gelirinden genel bütçeye aktarılacak pay düşüldükten sonra kalan kısımdan Vakfa aktarılacak tutar..." Mesela, ne kadar? Bunu bilmek istiyoruz. Bu rakamlar ne kadar, şu anda nasıl? Yüzde 20 genel bütçe, yüzde 80 ne oluyor? Anladığım kadarıyla şirketler yürütüyor. Belki de bu iş çıkarken kafada şöyle bir şey vardı: "Bu Vakıf bünyesinde bu kurulsun, dışarıya vermeyelim, bu hizmeti de burada, vakıfta yapalım." Öyle bir şey olabilir ama doğru değil.
"Vakıf faaliyetlerinden elde edilecek muhtelif gelirler ile iktisadi işletmeler, iştirakler, ortaklıklar..." Kiminle, nasıl kuracaksınız? Bakın, bir kısım muafiyetler var, istisna ve muafiyetler var. Ortaklık kurduğunuz zaman nasıl olacak, hangi açıdan kuracaksınız, ne yapacaksınız? Yani bu ilginç bir şey.
Diğer taraftan, hâlihazırda zaten 1996 yılında kurulan Dışişleri Bakanlığı Mensupları Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı var. Anladığım kadarıyla çok aktif değil; bu, etkin hâle getirilebilir, bazı hizmetler buradan sağlanabilir ama Bakanlık bünyesinde olur. Burada ayrı bir yapı oluşturuluyor, burada yeni bir mütevelli heyet oluşturuluyor. Bu, Bakanlık bünyesi içinde olmuş olsa -ki başka bakanlıkların akademileri de var, örneğin Adalet Akademisi- olabilir ama burada başka bir şey kuruluyor yani buradan eğer bir Diplomasi Akademisi de kurulacaksa Bakanlık içinde zaten kurulabilir. Biraz önce söylediğim gibi, var zaten ya da başka bir yapıya dönüştürülür.
Ve hepsinden önemlisi ne biliyor musunuz değerli milletvekilleri? İki gün önce tasarruf paketi çıktı ve üç yıl süreyle taşınmaz mal alımı, kiralanması, taşıt alımı, kiralanması yasaklandı. E, siz şimdi bunları, bu faaliyetleri yapıyorsunuz, nasıl oluyor bu? Maliye Bakanlığı buna ne diyor? Burada Maliye Bakanlığı temsilcisinden bu konuda görüş almak isteriz. Maliye Bakanlığının buna rızası var mı? Ya, iki gün oldu, daha iki gün önce tasarruf genelgesi çıktı. Önümüzdeki üç yıl bütün bu faaliyetler yasaklandı ama burada bakıyorum, ana faaliyet alanı bu; gayrimenkul alımı, satımı, taşıt alımı. Yani şimdi böyle bir şey olmaz; tasarruf genelgesini deliyorsunuz, tasarruf genelgesinin, paketinin delindiğinin farkında değilsiniz. Böyle bir şey olmaz; bakın, bu son derece gayriciddi.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Maddelerde böyle bir istisna mı yazıyor?
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Olamaz ki üç yıl için, tasarruf genelgesi çıktı, bütün kamu... O zaman şunu yapıyorsunuz: Tasarruf genelgesinde alamayacaksınız, vakıf eliyle yapacaksınız. O zaman da oradan deliyorsunuz şeyi. Vakıf eliyle yaptığınızı düşünün, e, ne oldu şimdi? Hazine ve Maliye Bakanı açıklama yaptı, ne dedi? "Üç yıl boyunca taşınmaz mal alımı, kiralanması yok." Taşıt da aynı şekilde. E, burada var, nasıl olacak? Ama bakın, burada ilginç olan şu: Burada baktığımız zaman, bu vakıf, bu tip olaylar tamamen bütçenin dışında, TBMM denetiminin dışında, Sayıştay denetiminin dışında. İç denetim, baktığımız zaman o Bakanlık içinde olsa iç denetim var, onun dışında, bütün denetimlerin dışında ari bir yapı oluşuyor arkadaşlar. Biz TBMM olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani Sayıştay denetimi yok. Nasıl Sayıştay denetim yapacak, nereden bilecek? En fazla neyi bilebilir Sayıştay? Bütçeden vakfa işte şimdi bir 10 milyon lira aktarılıyor, önümüzdeki sene ne kadar aktarıldığını bilebilir ama sonrasını nereden bilecek? O faaliyetler, oradan gelen öbür tarafa... Sayıştay denetimi bunun dışında kalıyor, TBMM denetiminin dışında. Oysa biz bütçede önümüze geldiği zaman burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu olarak denetliyoruz, denetim yetkimiz var; bakıyoruz, konuşuyoruz üzerine. Bunların hepsi denetim dışı.
Ezcümle, böyle baktığımız zaman bütün bunlara, hem biraz önce söylediğim gibi bütçe birliği açısından hem Dışişleri Bakanlığı gibi Türkiye'nin en köklü teşkilatlarından, bakanlıklarından biri açısından ona halel getirebilecek, yarın öbür gün ticari faaliyetlerle uğraştığı için sıkıntı getirebilecek yurt içinde ya da yurt dışında bir yapının kurulmasını son derece yanlış buluyoruz. Bunu belirtmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.