KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan Yardımcısı, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Tabii, vakıf müessesesinin kültürümüzde çok önemli bir yeri vardır. Esasen, vakıf geleneği İslam medeniyetinin insanlığa bir hediyesidir. Ecdadımız, bu kutlu emanete sahip çıkarak vakıflar vasıtasıyla milletimize büyük hizmetler vermiştir.

Şimdi, bir vakıf kuruluyor, bu Vakıfla ilgili birkaç notum var, gelen eleştirilerle ilgili. Birincisi "Tasarruf tedbirlerine aykırı yeni kurum kuruluyor." deniliyor. Hâlbuki Dışişleri Bakanlığına bağlı bir kurum kurulmuyor, bir vakıf kuruluyor. Vakıflar, Vakıflar Kanunu'nda da çok açık bir şekilde ifade edildiği üzere, özel hukuk tüzel kişiliğine sahip kurumlardır ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün de denetimine tabidir; öyle denetimsiz, şeffaf olmayan bir yapıda asla değildir.

Şimdi, kanun teklifinin amacına baktığımız zaman "Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve personelinin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi..." Yani burada bir mahzurlu ifade ne var Allah aşkına? "Güçlendirme"yi şuraya çekmek doğru değil: "Dışişleri teşkilatımız güçsüz mü ki ya da başarısız mı ki böyle bir teşkilat kuruluyor?" Hâlbuki amacına bakıyorsunuz, faaliyetlerine bakıyorsunuz Dışişleri Bakanlığımızın ana faaliyet konusuyla ilgili hiçbir yetki verilmiyor buraya yani dış politikaya ilişkin hiçbir tasarrufta bulunma durumları söz konusu değil.

Faaliyetlerindeki, işte, taşınır, taşınmaz mal almak, kiralamak... Esasen Vakıflar Kanunu'na bakarsak bütün vakıfların bu konuda yetkisi var. Hemen kanun da önümde, 12'nci madde: "Vakıflar; mal edinebilirler, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilirler." Devamı da var, onu okumayayım. Yine 26'ncı madde: "Vakıflar; amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla, Genel Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla iktisadî işletme ve şirket kurabilir, kurulmuş şirketlere ortak olabilirler." Yani bu bütün vakıflara sağlanan bir imkân, o nedenle bunu "Bakanlık güçsüzdür" demeye getirmek bence çok yanlış bir ifade olmuştur. Onun yanında, sayın milletvekilimiz de söyledi, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı var yani şimdi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz güçsüz mü Allah aşkına? Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı var, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı var. Maarif Vakfından burada çok bahsedildi; gerek Türkiye Maarif Vakfı gerek Yunus Emre Vakfı gerek Antalya Diplomasi Forumu Vakfı çok önemli hizmetler yapmıyor mu, hepimizin desteklediği vakıflar değil mi? Yani benzeri bir vakıf kuruluyor. Şimdi, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfına bakalım, aynı madde orada da var. Vakıf senedinden okuyorum, 5'inci maddenin (a) bendi: "Adalet Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatı, Bağlı ve İlgili Kuruluşları ile İnfaz ve Islah Kurumlarının hizmet ve lojman ihtiyacı için taşınmaz mal alımı, kiralanması, bina yapım ve onarımına; hizmetlerin yürütülmesi bakımından gerekli her türlü döşeme, demirbaş, araç, gereç, kırtasiye ve her türlü mal ve hizmet alımları ile taşıt alım, kiralama, bakım ve onarım ihtiyaçlarının giderilmesine..." Bu şekilde sayfalarca yazıyor. "Vakfa gelir temin edilmesi ve vakfın amaçlarının gerçekleştirilmesi maksadıyla; taşınır ve taşınmaz almak, satmak, kiralamak, takas, trampa, ipotek tesisi ve benzeri tasarruflarda bulunmak..." gibi. Yani diğer kamu vakıflarında da var, kamuyu güçlendirme amaçlı kurulan vakıflarda da var.

Üniversite meselesi... Şimdi buradaki yetkiyle -hukukçu arkadaşlar daha iyi bilirler- direkt vakıf üniversite kuramaz, üniversite kurmak için tekrar kanun teklifi getirecek buraya. Bir vakıf üniversitesinin nasıl kurulacağı mevzuatımızda var yani direkt buradaki yetkiyle "Ben bir üniversite kuruyorum." diyemez yani bir üniversite kuracaksa... Ki bunun örnekleri de var, işte Millî Savunma Üniversitemiz var, sağlık bilimlerine yönelik üniversitemiz var yine bakanlıklarda; bunun da örnekleri çok.

Bir de şu bilgiyi vereyim: Yani vergi muafiyeti sağlanan, kamu yararına çalışan vakıf sayısı kaç biliyor musunuz? 329. Yani burada buna da vergi muafiyeti getirilmesi son derece normal, böyle bir hizmet için, böyle bir çalışma için kurulmuş bir vakfa da vergi muafiyeti getirilmesini açıkçası biz doğru buluyoruz.

Bir de sorum olacak Mustafa Bey; şimdi, Vakfın bir yıl içinde kurulmasını öngörmüşüz, 10 milyon lirayı bir ay içinde aktaracağız; bir yıl uzun değil mi yani daha önceki kurulan vakıflarda bir ayda, üç ayda kurulması öngörülmüş yani bir yıl...

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Üst sınır.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Üst sınır o.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Diğer vakıf kanunlarına baktım, onlar da genelde "üç ay" falan demişler yani burada bir yıl dikkatimi çekti.

Yine, birçok arkadaşımızın sorduğu bu soruyu ben de soracağım. Bu vize aracılık hizmet yerlerinden genel bütçeye aktarılan pay düşüldükten sonra kalan pay mevcutta nereye gidiyordu?

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Şirketlere gidiyor şu anda.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Şimdi, o zaman getirilen eleştirilere aslında en güzel cevap bu; şirkete gidecekken Vakfa gidecek bu para. Burada bir kamu parası şirkete giderken şimdi bak... Onun bir kanuni dayanağı var mıydı?

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Var.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Peki, rakam büyüklüğünü de verirseniz cevap verirken, yıllık ne kadar şey yapılıyor.

Biz genel anlamda destekliyoruz, maddelerde de ayrıca görüşlerimizi ifade ederiz.

Ben teşekkür ediyorum Başkanım.