Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 93 Milletvekilinin Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi (2/2139) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .05.2024 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle, ben de sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Son konuşmacının yapmış olduğu tespitten yola çıkarak devam etmek istiyorum. Sayın Vekilimizin "Özellikle yurt dışı çıkışlarıyla ilgili taleplerin yoğunlaşmasıyla birlikte vize alımı sırasında ortaya çıkan bir gelir var. Bu gelirin özel sektöre bırakılmadan kamuya da bir kısmının aktarılmasının amaçlandığını düşünüyorum." şeklinde bir beyanı oldu. Buradan bu sonuç da çıkabilir mi? Evet, çıkabilir ama bunu yapmak için de -kamuya bir kaynak aktarmak- kamuya böyle bir faydasının olmasını sağlamak için bir vakıf kurma zorunluluğu var mı veya böyle bir ihtiyaç var mı, sadece bu amaçla mı bu vakfı kuruyoruz; bunu sormak gerekir. Kaldı ki bir yerde bir gelir var diye devletin oraya illa vakıf kurarak mı dâhil olması gerekir? Gerekirse birtakım yasal düzenlemeler yapılarak buradaki gelirden devlete de bir pay alınabilir.
Bununla birlikte, tabii -bugüne kadar alışılmış bir uygulama olmadığı için- Dışişleri gibi Türkiye'nin imajını yurt dışında temsil eden, dışarıda bizi doğru ifade etmesi gereken bir Bakanlık üzerinden şirketleşmiş bir görüntü vermenin de ne kadar doğru olduğunu da sorgulamakta fayda var. Tabii, kafamızda birçok soru işaretinin olmasının bir nedeni de maalesef ki iktidarın genel olarak geçmişte yapmış olduğu birçok yanlış uygulama yani örnekler bulunduğu için burada da amacının dışına çıkacak ve sonuçta bir taraftan ticarileşen, bir taraftan da itibar kaybına yol açan bir sonuç olabileceğine dair kanaat olduğunu ifade etmek istiyorum. Bunun, geçmişteki kötü deneyimlerden kaynaklandığını da söylemek istiyorum.
Bununla birlikte maddelere şöyle baktığımızda, öncelikle, Dışişleri Bakanı tarafından mütevelli heyetinin seçildiğini görüyoruz. 10 kişilik mütevelli heyeti tarafından bir taraftan yönetim atanmakta, bir taraftan denetim atanmakta. Şimdi, denetletecek olan kişi, denetletmeye muhtaç olan kişi en başta karar organı olması lazım yani karar organı burada kanun teklifinin açık ifadesiyle "Mütevelli heyeti, yönetim kurulu ve denetleme..." diye devam ediyoruz. Karar organı mütevelli heyeti. Mütevelli, kendini denetletecek olan kurulu seçiyor yani burada bir çelişki olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü katı bir denetim yapacak kurulu karar organı seçmez, dolayısıyla da göstermelik bir denetimden öteye gidemezsiniz. Yani bu denetim mekanizmasını daha farklı bir hâle getirmekte fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yine, bu düzenlemeyle ilgili çok sayıda eleştiri var. Özellikle bina alım satım ve kiralamalar konusuyla ilgili ciddi eleştiriler var. Bu ciddi eleştirilerin bir nedeni de benden önceki konuşmacıların ifade ettiği gibi, son günlerde, son iki, üç gün içerisinde tasarruf genelgesi olarak yayımlanan... Aslında, AKP iktidarı tarafından yirmi iki yıllık iktidar süreci içerisinde devletin kaynaklarının heba edilmesi, devletin bütçesinin belli yerlere aktarılması sonrasında yirmi iki yıl sonra birçok belediyenin Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tarafından kazanılmasıyla birlikte iktidarın aklına tasarruf tedbirleri almak geldi. Şimdi, ben buradan soruyorum: Bugüne kadar başta kur korumalı mevduat sistemine 1 trilyon üzerinde kaynak aktarılırken, garantili projelere milyarlar aktarılırken, yolcunun uçmadığı havaalanları yapılıp döviz bazında garantiler ödenirken tasarruf tedbiri aklınızda yok muydu? Şimdi, bugün, yatırımların önüne geçecek, yatırımları engelleyecek tasarruf tedbirleri iktidarın aklına geldi.
Bununla birlikte, öyle bir hâle geldiniz ki kaynakları bir tarafa aktarırken bir taraftan da daha dün Esnaf Kredi Kooperatiflerinin faiz oranlarını -üstelik geçmişte kullanılan krediler için- artırmak zorunda kaldınız; daha doğrusu, esnafı sıkıntıya sokmayı bile göze aldınız. Tamamen hukuka aykırı bir işlem yapıyorsunuz. Bakın, esnafımız geçmişte kullandığı krediyi o günün şartları içerisinde faiz oranıyla almış ve siz, geriye dönük faizi artırıyorsunuz. Dün yine çiftçiyle ilgili, üretimle ilgili bir gündü, yine dün çiftçinin kredisini geriye dönük artırdığınızı gördük. İşte, şimdi, bir taraftan kaynakların bu kadar heba edilip sonrasında tasarrufla karşımıza çıkarken bir taraftan da böyle bir kanuni düzenlemeyle gerek gayrimenkul alım satımı gerek kiralama gerek taşıt alımı gibi bazı yetkilerin bir Vakıf üzerinden kullanılmaya kalkışılması ve özellikle de bu Vakfın denetiminin yine karar organı tarafından yani mütevelli heyeti tarafından seçilecek olması orada kontrolden uzak yeni bir rant kurumu oluşturduğunuzu gösterecektir bize.
Sonuç itibarıyla, bakınız, Kızılay gibi kamu yararına kurulan bir dernek üzerinden dahi Amerika'da -şu an ne amaçla kullanılıyor bilmiyoruz- Manhattan'da dünyanın en pahalı binasını şu an yaptığınızı biliyoruz. Yani bu kaynakların nereye gideceğini, nasıl harcanacağını bilmiyoruz. Sadece vize ücretlerinden biz de pay alalım mantığı üzerinden böyle bir şeyin olması gerçekçi değildir. Sonuçta kamu yararına zarar verecek bir sürecin başlangıcı olduğunu düşünüyoruz. Bu Vakfın amacının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bundan vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.