KOMİSYON KONUŞMASI

SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, çok teşekkürler. Sizlere de bu değerli sunuşlar için çok teşekkür ediyorum.

Evet, gerçekten de gözlerimizi ayırmadan dinledik çünkü sahiden yakın tarihte Meclis gündemine de çeşitli vesilelerle geldi bu.

Kendimi tanıtmayı atladım. Ben Sevilay Çelenk, DEM PARTİ Diyarbakır Milletvekili.

Sadece şu son bir ay içinde iki tane önerge geldi Meclis gündemine, Türkiye'deki doğurganlık düşüşüyle ilişkili ve genellikle burada, gerek böyle Parlamentoda gerek toplumda böyle bir acil durum paniği var, bir. İkincisi, bu daha çok işte göçle, Türkiye'nin aldığı göçle ilişkili olarak düşünülme eğiliminde. Elbette Türkiye, 6 milyon ya da işte tam olarak ne kadar olduğundan emin de olamadığımız bir göçü çok kısa süre içinde aldı. Bunun yol açtığı çeşitli problemlerin olması kaçınılmaz, kaygının da olması kaçınılmaz fakat nüfus politikalarının böyle, aslında bu kaygı etrafında düşünülmesinin başka boyutları da var. Amaç hiç bu olmasa bile göçmenlere dönük işte nefret söylemlerini besleyen bir tarafı var ve diğer kaygıları da gölgeleyen bir şey var. Sizin sunuşlarınızın benim için ilginç tarafı, aslında, şu anda, uzun yıllar böyle bir panik hâlinde olmamızı gerektiren bir durumumuz bir kere yok gibi görünüyor, doğurganlık hızındaki düşüş o yüksek dönemleri tolere edecek gibi görünüyor. Doğurganlık hızındaki düşüş bir süre için o yüksek dönemleri tolere edecek bir seviyede ama sanki öncelikli kaygı -yaşlanan nüfusla bu istihdam sorunu birlikte düşünüldüğü zaman- genç nüfus üzerinde yaşlı nüfusun bakımının onlar tarafından daha fazla yüklenmesi gibi bir dezavantaj açığa çıkıyor; yaşlı nüfusun giderek artan sağlık ve bakım harcamaları, nüfusun, genç nüfusun azalması dolayısıyla bu yükün oraya binmesi gibi. Herhâlde buna dönük bir politika çok anlamlı olacak.

Ben geçen sene Cenevre'deki -EPF- Avrupa Parlamenterler Forumu'nun SRHR'la ilişkili toplantısına katıldım, UNFPA'yla birlikte düzenlenmişti. IPCI 2024'e katıldım geçtiğimiz ay Oslo'da. Ondan sonra da bu bilgiler çok kıymetli geldi çünkü oralarda, evet, genel nüfus politikaları, dünya nüfusunun gidişatı gibi konularda çok bilgilendik ama bir Türkiye fokusu elbette yoktu. Benim gerçi UNFPA Bölge Direktörü Florence Bauer'le tanışıp bunu tartışma şansım da olmuştu. Bu bilgiler, açıkçası, bana, Türkiye'deki tablo doğru politikalarla -sizin çok güzel ifade ettiğiniz- demokratik fırsat penceresi doğru değerlendirilerek ele alınırsa yakın dönemde paniklemeye gerek olmadığı gibi... Özellikle kadın istihdamı bakımından güçlü bir avantaj çıkıyor karşımıza, bu da benim için çok kıymetli. Belki hani soru olarak şunu... Benim için derken kafamda sorularla gelmiştim buraya, Komisyon üyesi de değilim, o anlamda.

Şimdi, bu SRHR çalışmaları, CİSÜ -cinsel sağlık, üreme sağlığı- çalışmalarıyla ilgili... Mesela, Suriyeli göçmenlerin doğurganlığı meselesi -bir sosyal bilimciyim de aynı zamanda- benim için şöyle görünüyor: Bu, gelişkinlik düzeyiyle ilişkili bir şey, nasıl ki Türkiye'de işte aile planlaması meseleleri -diyelim ki Ege'de kırk yıl önce daha güçlü bir şekilde sahipleniliyordu- Doğu, Güneydoğu'da daha geç başladı -işte çocuk sayısını kontrol vesaire- Suriye açısından da böyle bir durum var, hani ekstra bir neden aramak çok anlamlı değil ama onlara dönük SRHR çalışmaları var mı spesifik, bunu bilmek isterdim.

İkinci olarak, bu çocuk yaşta zorla evlilikler meselesi bu nüfus politikalarının neresinde duruyor ve Türkiye'deki bu duruma dönük ne yapılıyor? Çok uzun oldu, son bir sorum daha olacaktı ama... Bir de sanki -yanlış biliyor olabiliriz- Hacettepenin en son 2014'te kadına yönelik aile içi şiddet çalışması olmuştu ve uzun yıllardır yenilenmiyor. Bu konuda belki hani bize bir bilgi verebilirsiniz.

Çok teşekkür ediyorum.