| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 04 .06.2024 |
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Merkez Bankamızın çok Kıymetli Başkanı, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın çok kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Değerli Başkana ve ekibe tekrar yeni dönemde başarılar diliyorum.
Tabii, Merkez Bankamız şu anda sadece iktidarın değil, bence milletin de çekmiş olduğu bütün dertlerin merkezindeki sorunu çözmekle sorumlu. Belki ülkedeki ekonomik sıkıntıları, özellikle şu andaki hayat pahalılığını sizler oluşturmadınız. Rasyonel olmayan politikalarla öyle bir noktaya geldik ki şu anda bir yıl önceyle karşılaştırıldığında Haziran ayında sanıyorum 2023'te yüzde 38-39'larda enflasyon, şu anda yüzde 75'le siz bir sunum yapıyorsunuz. Şimdi, dolayısıyla sorumluluğumuz çok büyük.
Ümit Hoca asgari ücretle başladı, ben de asgari ücrette bir hatırlatma yapmak isterim doğrusu. Yani Merkez Bankamız öyle büyük bir sorumluluk üstlenmiş durumda ki 2021 yılı sonunda, yanlış hatırlamıyorsam 2.826 lira olan asgari ücret bugün 17 bin lira. Bazı ziyaretlerimizde vatandaşlar "Şu zamları geri alın, 2.826 liraya biz razıydık, daha fazla gıda alabiliyorduk." diyorlar. Şimdi, tabii, bu 17 bin lira asgari ücretin açıklandığı dönemden sonra beş aylık bir süre geçti ve şu anda, bu ülkede açlık sınırı 19 bin lirayı geçti. Biraz önce de ifade edildi, yoksulluk sınırı 62 bin TL'yi geçti. Şimdi, böyle bir tabloda fiyat istikrarını sağlamak, sürdürmek, buradaki performans, dediğim gibi, sadece Merkez Bankamızı değil, sadece iktidarı değil, 85 milyonu ilgilendiren çok hayati bir mesele. Lütfen bunu bir soru olarak da algılayın.
Şimdi, yaz aylarına giriyoruz ve bir önceki sunumda Gaye Hanım da ifade etmişti, zaten bir dezenflasyonist süreç planlandı. İnşallah, o yüzde 38 gerçekleşir ama biliyorsunuz, yüzde 36 ve yüzde 42 arasında bir bandı vardı, enflasyon bandı vardı, hani biz yüzde 42'ye de razıyız; inşallah, dediğiniz rakam gerçekleşir. Burada, bütün sunumlarda ve sizlerin ifadelerinde de aynı bilgiyi almış oldum. Yani uygulanan para politikasını, sıkılaştırma politikalarını şu andaki enflasyonun seyrindeki temel neden olarak ortaya koyuyorsunuz. Sayın Başkan, şunu merak ediyorum: Buradaki -yani şu yaz aylarında düşme meselesinde- baz etkisinin aslında bu politikalardan çok daha önemli olduğunu vurgulamak gerekmez mi? Çünkü bir önceki dönemle karşılaştırıyoruz, ben burada baz etkisinin sanki biraz daha fazla etkili olduğunu düşünüyorum.
Tabii, sunumunuzda faizlerle ilgili bir merdiven gösterdiniz bize gerçekten yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye çıkan, yüzde 41,5 faizler artmış ama enflasyon yüzde 75'lerde. Şimdi, ben özellikle burada enflasyonla ilgili olarak şöyle bir şeyin artık Merkez Bankamız tarafından yapılması gerektiği kanaatindeyim: Açıklanan enflasyon oranları... Ben şu anda bu ülkenin vatandaşının en temel iki sorunu olduğunu düşünüyorum: Bir, gıda; iki, barınma. Burada, elbette, işte, konut, kira, buralarda bir yumuşama oldu; inşallah, daha gevşeme olur. Ancak bu gıda meselesi... Şimdi, bakıyoruz, bazı kurumlar gıda enflasyonunu aylık -yani en az açıklayan- yüzde 5, yüzde 5,5 açıklıyor, yüzde 6 açıklayan da var ama TÜİK en son yüzde 1,69 açıkladı; yanlış hatırlamıyorsam. Ya, burada artık Merkez Bankamızın şeffaflık gereği mutlaka bu enflasyon sepetini, buradaki ürünleri, burada oluşan fiyatları... Çünkü Merkez Bankamız eğer doğru verilerle hareket etmezse doğru para politikaları uygulayamaz yani burada bence TÜİK'in de bu suçlamadan kurtulabilmesi, Merkez Bankamızın inandırıcılığını, güvenilirliğini daha yüksek bir seviyeye çekmek için bu artık gerekli.
Şimdi, çok bahsedilmedi, ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda yaşamış olduğumuz ekonomik sıkıntıların merkezinde de -yani işin çok teorisine girmek istemem- Hazine ile Merkez Bankamız arasında malum 2019'larda yapılan anlaşmayla, bu arka kapı operasyonlarıyla, işte, bir 128 milyar dolar hikâyesi vardı. Doğruydu, yanlıştı; buralara girmiyorum ama sonuç itibarıyla, öngörülebilirlik, şeffaflık, verilerin doğru olması, Merkez Bankamız bir şey söylediği zaman... Bakın, burada toplantılar yapıyoruz, Merkez Bankası ve Hazine toplantıları basının en fazla ilgi gösterdiği toplantılar çünkü vatandaşa buradan cebiyle ilgili bir şeyler söylüyoruz. Dolayısıyla çok farklı hesaplamalar yapılıyor, birçok ekonomist farklı rakam söylüyor ve şu anda bu rakamın 400 milyar doları yani Merkez Bankasının arka kapı operasyonlarıyla 400 milyar doları -buna 128 milyar dolar da dâhil- aştığına dair çok fazla yazı okuyoruz. Bununla ilgili olarak bence bunu da artık Merkez Bankamızın bu kısa vadeli operasyonlarda daha şeffaf hâle getirmesi gerekir diye düşünüyorum.
Para politikasında bence şu anda şöyle bir sorunumuz var, baz etkisini söyleme nedenim o: Evet, işin para politikası tarafında çok etkin, yetkin bir kadro olduğuna inanıyorum, başarılar diliyorum çünkü sizin başarınız bu ülkenin başarısı olacak ama temel sorun, faizler, enflasyon, burayla ilgili yaptığımız parasal bazı işlemler; bunlar önemli ama maliye politikası ve üretim, yatırım, istihdam ve büyüme konusunda bence çok büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. Ben tarımda, sanayide ve birçok alanda bu konuda ayrıca, Merkez Bankamızın fiyat istikrarını sağlamak dışında böyle tavsiye şeylere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum belli noktalarda. Yoksa sadece "faiz artışları" diyoruz mesela, siz de sunumunuzda söylediniz; doğru, kur korumalı mevduatın azalmasına sebep oldu, tasarrufları artırdı yüksek faizler, yabancı para cinsinden tutulan rakamlar düşmüş oldu ama yüksek faizin hem bireylerin kullanmış olduğu kredilerde hem ticari kredilerde piyasadaki daraltıcı etkisinin istihdam üzerinde, üretim üzerinde nasıl büyük bir soruna sebebiyet verdiğini düşünüp para ve maliye politikasının çok daha fazla eş güdüme ihtiyacı var. Evet, ihracat artıyor yani sonraki aylarda dış ticaret açığında düzelme olacağını düşünüyorum ben ama... Bu önemli çünkü ülke risk priminde çok önemli iyileşmeler elde edildi, onun için de ayrıca tebrik ediyorum.
Şöyle bir şeyle bitirmek istiyorum: Ya, bu kur korumalı mevduat... Şimdi, kur korumalı mevduatla ilgili olarak -rakamları detaylı vermeyeyim- ortalama kur 16,5 olarak alındığında bizim devletimiz kur korumalı mevduata sadece 2022 yılında 10 milyar doların üzerinde bir ödeme yapmış. 2023'te, biz burada en son toplantı yaptığımızda -bu rakamlar size devredildi, şu andaki zarara girmeyeceğim ama- Hazinenin ve Merkez Bankasının 2022 ve 2023 yılında ödemiş olduğu toplam rakamın -bazı makalelerden, yapılan birtakım değerlendirmelerden- 47,8 milyar dolar olduğundan bahsediliyor; bu, dehşet bir rakam yani 1,5 trilyonluk bir rakam. Şimdi, şayet bu doğruysa -şu anda benim elimde bakanlıklarımızın 2024 yılı bütçeleri var yani birçok bakanlığımızın 30 milyar TL, 40 milyar TL, 60 milyar TL bütçesi var; Millî Eğitim Bakanlığımızın bütçesi 1 trilyon 90 milyar lira, Sağlık Bakanlığımızın bütçesi 730 milyar lira, afete ayırdığımız para 660 milyar lira- bütçe açığı 2 trilyon 7 milyar TL olan bir ülke kur korumalı mevduata sadece iki yılda 1,5 trilyon lira para ödemişse ve bu yük şu anda Merkez Bankamızın üzerinde ise ben şunu merak ediyorum doğrusu Sayın Başkan: Elimizde bir projeksiyon var mı? Çünkü bu ülke, bu devlet sonuçta bütçelerle yönetiliyor. Bakın, gelir bütçesi 2024'te yanlış hatırlamıyorsam 8,5 trilyondu. 8,5 trilyon gelir bütçesi olan bir ülke 1,5 trilyonu iki yılda bir yere ödemişse bizim Merkez Bankası Başkanımızın... 2024'ün Mayıs ayı sonuna kadar kur korumalı mevduata ne ödeme yapıldı, 2024 yılı ödeme projeksiyonumuz tahminî nedir ve bu beladan, bu yükten bu devlet ne zaman kurtulacak; bizim bunu bilmemiz lazım çünkü burada olağanüstü yanlış işler yapıldı. Dediğim gibi, yanlış politikaların cevabını belki siz vermek zorunda kalıyorsunuz ama ben gerçekten çok büyük anlamda şu anda bu ülkede çektiğimiz sıkıntıların merkezinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum Başkan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
SELİM TEMURCİ (İstanbul) - 2020-2021'den bu yana uygulanan yanlış politikalar ülkeyi çok farklı bir yere taşımış oldu. Bu konuda da bu projeksiyonu sizden duymak isterim.
Son olarak -değinildi ama ben başka bir alana girip söyleyeceğim- şu sıcak para meselesi... Bakın, dövizi döviz olarak getirip burada iki aylık yüzde 17 getiriden bahsetmeyeceğim. Şu anda TL'nin değerli olduğunu herkes yazıp çiziyor, birçok ekonomist arkadaş da bizlerle birlikte aynı şeyi söylüyor. Ben şöyle bir değerlendirmede bulunayım: Bu ülkeye 10 milyon dolar para getirip, bugün Türk lirasına çevirip, eğer iki üç ay içerisinde orada elde edeceğiniz getiriyi alıp, tekrar dövize dönüp çıkarsanız olağanüstü bir getiri elde ediyorsunuz; Türkiye şu anda sıcak para cenneti hâline dönmüş oluyor. Dolayısıyla biz burada bazı önlemler almak zorundayız çünkü Türkiye bu şekilde çok ciddi döviz çıkışlarına sahne olabilir -biraz önce Ümit Hoca da ifade etti- sadece döviz demiyorum, TL'ye çevirerek de böyle yüksek bir getiri elde edilebilir; şu anda Türkiye ekonomisi ve Türkiye bütçesi maalesef bunu kaldıracak durumda değil.
Ben tekrar sizlere ve ekibinize başarılar diliyorum; Allah yardımcınız olsun.