Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ Ülke Müdürü Cengiz Yalçın Demirci, Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı ve Proses Mühendisi Ayşe Nur Türkarslan tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 04 .06.2024 |
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, tabii, öncelikle bir kavram yanlışlığını düzeltmek isterim. Başından beri "heyelan" diyorsunuz, bu Komisyonun başından beri bu olay bir doğa olayı değil, bir heyelan değil, bir yığın liç kayması yani aşırı solüsyon ve eğimin fazlalığı ve yük fazlalığı nedeniyle bir yığın liç kayması. Bir kere o kavramı bir düzeltmemiz gerekiyor, heyelan değil; genel olarak hocalar da kullanıyor ilginç bir şekilde. Doğal bir heyelan değil yani bu heyelan değil, bir toprak kayması. Dolayısıyla öncelikle onu söylemek isterim.
Şimdi, tabii, bir ÇED genişletme kararı alınıyor ve burası aslında, bildiğiniz gibi, Erzincan birinci derece deprem bölgesi ve Sabırlı Deresi bazı hocaların çalışmalarına göre aktifliğini yitirmiş bir fay oradaki kil kalınlığı nedeniyle, bazı hocalarımıza göre de aktif bir fay ve MTA'nın da aktif fay olduğuna dair raporları var. Siz burada oldukça riskli, siyanürlü ve sülfürik asitle üretim yapılan bir tesis kuruyorsunuz ve tabii, ÇED raporu istiyorsunuz, ÇED onaylanıyor, sizin hatanız değil, siz istersiniz firma olarak. Üzerine de genişletme yani ÇED'i daha da genişletme raporu alınıyor. Buradaki fayın aktif olup olmadığına dair bir çalışmanız var mı? Onu öncelikle bir sormak isterim.
Bir de mart ayından itibaren birtakım emarelerin olduğu yani bu liç yığınındaki kaymanın... Çatlaklar görülmüş olduğu burada. 13 Şubat 2024 günü sabahı da liç sahasında bu çatlaklar görülmüş olmasına rağmen madende tam kapatılma yapılmadığı, bu kadar yüksek riskin olduğu bir madende alınması gereken hayati kararların binlerce kilometre ötede Denver'a sorulması... Yani hep bunlar ifade edildi, bizi bilgilendirirseniz memnun oluruz bu konuda. O gece madenin en üst düzey yetkilisi olan Iain Ronald Guille -tam doğru mu okuyorum bilmiyorum- ABD Denver'a mail attığı ve saatlerce bu mailin yanıtını beklediği doğru mudur? Bunu sormak isterim.
Yine, durdurulması gereken işin durdurulmadığı gibi yığın liç hazırlanırken bir kere buna dair bir jeoteknik raporun olması gerekiyor. Kaç metre olacağı, eğiminin ne olacağı, yığın liçini yüksekliğinin ne olacağına dair bir proje olması gerekiyor. Bu proje hazırlandı mı? Hazırlandıysa projeye uyuldu mu? Uyulduysa niye bu kaza oldu? Uyulmadıysa niye uyulmadı? Soru bu ve neden gereken önlemler alınmadı? Yani normal koşullarda bu yığın liçinde bir hareket başladıysa mutlaka bir emare vermiştir. Basit bir jeolog gözlemiyle dahi bu emareler görülebilirken neden buna dair herhangi bir önlem alınmadı? Ve alan neden tam anlamıyla boşaltılmadı? Yani bu emareler varken neden tam anlamıyla boşaltılmadı?
Jeoradar kullanılıyor mu bölgede? Mesela, bu ölçümleri yapmak adına jeoradar kullanılıyor mu? Yeterli miydi bu jeoradar sayısı? Değilse neden yeteri kadar jeoradar konulmadı?
Madenin yöneticileri olarak gerek jeoradarlardan gelen mesajlar ve gerekse gözle görülen çatlaklara rağmen tüm çalışanların tahliye edilmediği görülüyor ve tehlike devam ederken kamyonların liç sahasının çevresinde çalışmasına ve işçilerin de liç yığınının üzerinde ve çevresinde bulunmasına izin verildiği görülüyor. Neden buna izin verildi?
Yine, baktığımız zaman Sabırlı Deresi'nde önceden bu risk görülerek hani bize diyorsunuz ki: "Devlet Su İşleri sedde oluşturdu, işte sondajlar yaparak geçirimsiz iki baraj oluşturduk ve bu yığının Sabırlı Deresi'ne akmasını engelledik." Güzel. Peki, önceden bir acil eylem durum planı yok muydu? Yani olası bir kaza, olası bir deprem, olası bir sarsıntı, olası bir patlatma ve titreşim sonucunda bu liç yığınının harekete geçerek akması göz önünde bulundurulur. Öyle bir acil durum eylem planı yok muydu? Ve bu önlemin Devlet Su İşlerinin almış olduğu bu seddenin yani Sabırlı Deresi'ne ulaşmasın diye alınması gereken önlemin önceden alınması gerekmez miydi? Bu geçirimsizliğin sağlanmasının önceden düşünülmesi gerekmez miydi? Hani bize burada sonradan yapmış olduğunuz önlemlerini anlatıyorsunuz, bu da devlet tarafından yapıldı. Belki parası size ödetiliyor, o önemli değil, onlar yaşamları geri getirmiyor. Ancak şu önemli: Olası bir kazada acil durum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Çöpler altın madeninde yılda kaç ton dore altın, gümüş, bakır üretiyorsunuz ve ne kadarını devlet hakkı olarak ödüyorsunuz? Onu da merak ediyoruz. 1 dore altın elde etmek için kaç ton siyanür ve kaç ton sülfürik asit kullanılıyor?
Çöpler altın madeni kapasite artışıyla ilgili ÇED raporuna göre siyanür kullanımı yaklaşık 7 bin tondan 11 bin tona, sülfürik asit kullanımı da yılda yaklaşık 9 bin tondan 122 bin tona çıkarılmış. Özellikle sülfürik asit kullanımındaki bu büyük artışı nasıl açıklıyorsunuz?
Yine, Çöpler altın madeninde kapasite artışına önce saniyede 137 litre/saniyelik su kullanımı varken bu miktarda yer altı suyu kaynaklarından çekilirken kapasite artışı sonrasında bu oran ne olmuştur ve bunun günlük, haftalık, aylık kullanım miktarı ne kadar oluyor ve oradaki su döngüsüne etkisi ne olmuştur burada kullanılan yer altı suyunun?
Altın madenciliğinde refrakter cevherler, bir başka deyişle sülfürlü cevherler en riskli ve tehlikeli cevher sınıfına giriyor. Bunlar kullanıldıktan sonra pasaları asit maden drenaj kaynağı hâline gelmekte. Fırat gibi stratejik ve çok önemli bir su havzasının hemen dibinde bu riskli cevher üretimini doğru buluyor musunuz firma olarak?
Yine, yem, tohum desteği gibi birtakım destekler verme adına oradaki vatandaşlara ya da çalışanlara şikâyetçi olmamaları koşuluyla 130 bin lira civarında bir destekleme primi verildiğine dair söylemler var ve belgeler var. Buna ilişkin ne söyleyeceksiniz? Böyle bir şey var mı "Şikâyetçi olmayın ama -o günün parasıyla- 130 bin lira yem ve tohum desteği olarak verelim." gibi?
Yine, 46 no.lu görselde liç yığının kesitine baktığımız zaman -90 metre falan diyorsunuz- altında kireç taşı görünüyor. Bu kadar uzun süredir bir liç yığını yapılırken -o kireç taşı akiferdir, geçirimliliği olan bir zemindir- geçirimsizliği nasıl sağlıyorsunuz? 46 no.lu görselde bir kesit gördük, geçirimsizliği nasıl sağlıyorsunuz orada?
Sorular çok fazla ama bunları yazılı olarak da yanıtlayabilirsiniz tabii. Burada da olabildiği kadar...
RESUL KURT (Adıyaman) - İstediğiniz kadar soru sorabilirsiniz yani sıkıntı yok.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Ne bileyim, uzun diye şey olmasın.
Altın madenciliğinde madenin liç sahasının topoğrafik olarak uygun olmayan bir coğrafyaya döküldüğü görülüyor çünkü bir tarafında manganez ocağı var derinliği 500 metreyi bulan, diğer tarafında da Sabırlı Deresi; âdeta bir sırtın üzerine yapılmış bu liç yığını ve dolayısıyla 270 metrede yani kapasitesinin üzerinde de bir yığın liçi oluştuğu gözleniyor. 15-20 kat yüksekliğinde olması gereken liç yığınının 33 kata kadar yükseltildiği görülüyor yani hem coğrafik olarak uygun olmayan bir topoğrafyada hem de yeterli eğim ve yatımın verilmediği ya da... Siz nasıl açıklıyorsunuz bilmiyorum, burada acaba su yoğunluğu mu fazla, oraya verilen sülfürik asit ya da siyanürün sıvı yoğunluğu mu fazla da hareket etti? Buna dair gözlemleriniz ya da çalışmalarınız ne yönde oldu, bunu da sormak isterim.
Yine, liç sahasında çalışan işçilerin daha önce defalarca kendi aralarında ve madenin yöneticileriyle yaptıkları sohbetlerde çatlaklara ve tehlikelere dikkat çekmelerine rağmen bir önlem alınma yoluna gitmemesi şirketin yani bir sorun olarak görünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Liç sahasında faz 5, faz 6'nın çalışmaları geciktiği için faz 4'ün üzerine kapasitesinin üzerinde yükleme yapıldığı ve bu nedenle çökmenin yaşandığı bilirkişi raporlarında yer almaktadır. Üstelik bir de doğusunda ve batısında derin uçurumlar bulunan bu liç yığınının bitişiğinde dinamitlerin patlatılmasının risk oluşturulabileceği düşünülmedi mi? Son dakikaya kadar dinamit patlatıldığına ilişkin bilgiler aktarıldı.
Yine, maden ilk açılırken bölgede yaşayan köylülere, vatandaşlara sadece yığın liçinin kullanılacağı ve tank liçinin uygulanmayacağı şeklinde açıklamalar yapıldığı doğru mudur?
Tabii, bu kadar büyük bir çevre felaketi oluştu ve bu kadar risk varken burayı yeniden çalıştırmayı düşünüyor musunuz? Artık sadece tank liçi yapacağınızı ilan etmeniz bölgede atık maden barajının dolduğu da göz önünde bulundurulduğunda yeni atık barajları inşa edeceğiniz anlamına mı gelmektedir?
Şimdilik sorularım bu kadar.
Teşekkür ediyorum.