KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokrat arkadaşlarım ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle de Sayın Bakana, Bakan Yardımcısına hayırlı olsun diyorum. İnşallah, Türk turizmi için yeni bir soluk getirirler ki Antalya Milletvekili olarak hassaten, hele hele Rusya krizinin yaşandığı ve en fazla etkisini hissettiğimiz... Tevafuk oldu, "Sayın Başkan, aynı güne koyma." dedik ama tarım ve turizm bir araya geldi. Bugün Antalya günü ilan etmesi lazımdı biraz, kısmen ama Tokat'tan, oradan, buradan gezip duruyoruz yani. En fazla etkilenen biziz, onlar hâlâ şeylerde uğraşıyorlar, bu tabiat varlıkları orada gelmiş... Biz gittik, biz yanıyoruz. Gündüz söylemiştim "Evde yangın var, onlar bahçeyi düşünüyor." diye. Yangını bir söndürelim önce Sayın Başkan.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Esas sorundan uzaklaşıyor, Bakanın da işine geliyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, bizim Sayın Aslanoğlu'nu burada rahmetle andık, o, hemen "Malatya" diye başlardı. Onun için, bugün bizim hem tarımda hem turizmde önce Antalya diye bir bağırmamız lazım, sonra geneline geçelim. Bunun için, biraz da öyle dedim ama niye böyle söyledim? Çünkü, bağırmazsak demek ki olmuyor. Bakanlık bir şey hazırlamış ama kitabın tamamına baktım, 5-6 sayfa turizm var, onun da zaten 3 sayfası resim. Yani, bu genel müdürlük bazında gitmek iyi olmamış arkadaşlar, Sayın Bakanı ilk acemiliğinde böyle biraz boşa düşürmüşsünüz ama dediği gibi, o da memnun olmamış ki... Şimdi, bu, değil ki olay, bizim şimdi beklediğimiz ne yapacak Sayın Bakan? Yeni Bakan geldi. Siz hepiniz biliyorsunuz.

BAŞKAN - İçimiz yanıyor diyorsun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, bunların hepsi biliyor birkaç yeni arkadaşımız hariç. Kaç senedir söylüyorum, turizm çerçeve kanunu yok, 2007, 2012, 2013 Eylem Planı bitti, hatta Bakan gitti, arkasından konuşmuş olmayalım, "Kendi gitti, planı kaldı yadigâr." dedim Sayın Günay'a. Onu da biliyorlar ama hâlâ size getirmişler, burada 2 tane turizm geliri rakamını veriyorlar. Ne yapacaksınız? Bu paydaşlarla oturdunuz, ziyaret ettiniz biliyorum ama herkesin kendine göre bazen çakışan, bazen çatışan çıkarları var. O meslek örgütlerinin hepsinin kongrelerine, toplantılarına ben fırsat buldukça katılmaya çalışıyorum, burada da, Antalya'da da, İstanbul'da da, nerede yaparlarsa. Yani, sektörün tüm dinamiklerini bildiğim için söylüyorum ama size düşen, devlet olarak yönlendirici bir şekilde o boşluğu doldurup koordinasyonu sağlamak. Doğal olarak, filin tarifi gibi herkes tuttuğu yerden tarif ediyor ama ortada da bir fil var yani, o fili de eğitmek ve yönlendirmek pek öyle kolay bir şey değil. Size düşen... Hakikaten, önemli bir düzenleme eksikliğimiz var, reform eksikliğimiz var. İşin şakası bir tarafa, bu kanunları bir paket hâlinde... Burada gereksiz bir sürü torbayı, siz de biliyorsunuz, aşağıda çok tartışarak geçirdik.

Bütün konularda söylüyorum, sabah tarımla ilgili de söyledim, bu krizi bir fırsat bilelim. Az önce değerli hocam söyledi. Niye öyle söylüyorum? Eylem planına bakın, Hükûmetin eylem planına bakın, geçen dönem koyduklarınıza bakın. En önemli konular, dışarıya bağımlılığın azaltılması, yerli girdiler, yerli enerji kaynakları, tasarrufun artırılması değil mi? Evet, biliyorum, bu anketlerin sağlıklı olmadığını en iyi bilenlerden birisi benim yani gerçek geliri de yansıtmıyor, bundan fazla da olabilir, eksik de olabilir. Onları daha sonra başka uluslararası standartlar, bilmem ne diye arkadaşlar söyleyebilir de ben Ödemeler Dengesi Müdürlüğünde bizatihi Durmuş Yılmaz'la beraber çalıştım, turizm anketlerinin nasıl yapıldığını bilirim çünkü önce Merkez Bankası yapıyordu, sonra TÜİK'le anlaşarak başka şeyler bulduk, şimdi başka şekillerde yaptırıyoruz bavul ticaretinin nasıl tespit edildiğini bildiğimiz gibi. Ama, bu sektör tamamen yerli ve millî yani gelenler yabancı, kuruluşunda birtakım mutfak, bazı ekipmanların ithalatı hariç, tüketilen malzemeler, içkinin dışında büyük bir kısmı yerli, tüketilen gıda maddeleri.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Turistlerin cep telefonu konuşması giriyor mu?

ERHAN USTA (Samsun) - Yeni tanımda giriyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, onlarda da "roaming" bitiş noktaları var, teknik olarak bir "endpoint" diye bir şey yapıyorlar, öyle herkesin konuştuğuyla ilgili değil de, sadece operatör üzerinden değil, sonlandığı yerlerle ilgili de birtakım... Teknik konu, sonra anlatırım ben sana Mustafa. Şimdi vaktimiz az, gece yarısı, şimdi kızarlar "Hoca başladı ders anlatmaya." diye. Şimdi, bizim derdimiz var.

Şimdi, Sayın Bakanım, bunu niye söylüyorum? Gerçekten, tarımda da şimdi kriz olduğu için -turizmin etkisi de tarıma vuracak- krizden dolayı tarımsal ihracatımızda sıkıntı var ama iç tüketim anlamında da, turizme sattığımız ürünlerde de sıkıntı olacak. Antalya olarak biz ciddi muzdaripiz.

Sabahleyin Sayın Çelik'le de görüştük, siz gelmeden önce de orada, kendisiyle Expo'ya geldiğinde bir toplantı yaptık, bir müteşebbis heyet oluşturduk, her partiden bir milletvekilimiz de Tarım Konseyi... Aynı zamanda, aynı ekiple Sayın Şimşek'e de geldik. Siz de orada görüşmüşsünüz, tekrar size de gelmeyi düşünüyorlardı aslında ama paydaşların bir kısmıyla görüştüğünüzü biliyorum. Ama ben buradan oranın milletvekili olarak söylüyorum, herkes kendi açısından bakıyor yani...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Oraya da Bakanlık ofisi açıyoruz, biliyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, Bakanlık ofisi değil benim söylediğim, şimdi daha net söyleyeceğim ki... Tur operatörleri ayrı tarafta, otelciler ayrı tarafta, TÜROFED ayrı tarafta, TÜRSAB ayrı tarafta, rehberler... Herkes kendi menfaati açısından bu kapitalist toplumda, "küreselleşme" dediğimiz çağda -şimdi Hüseyin Hocam yan yan bakıyor, onun alanına giriyoruz- daha bireysel, kendi açısından bakıyor. Devletin görevi de adaletli bir şekilde toplam pastayı artırmak.

Şimdi, pastadan herkesin tırtıklaması... Bu sefer ortada tırtıklayacak pasta kalmıyor, ben net söylüyorum size. Onun için ne lazım? Yıllardır söylediğimiz çıkmayan turizm çerçeve kanunumuz, öncelikle örgütünü... Ben onun için dünyadaki birçok ülkenin turizm örgütlenme yapısına baktım, taslağı getirdik, arkadaşlarla konuştuk, eski vekillerle konuştuk, önceki Bakana sunalım dedik, ötekini her geldiğinde sıkıştırıyoruz ama bir irade koyup tasarı taslağı bile Bakanlar Kuruluna gelemedi, özeti bu.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bir çatı örgüt kuracağız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, sadece örgüt diye bakmayın. Ben, hani, bunun gelemediğini söylüyorum. İrade ortaya koyarsanız, önce bir o lazım. Yani, kusura bakmayın. Ben önceki bakanların arkasından da yüzüne de söylediğim için... Yani, Sayın Günay onu bir türlü Bakanlar Kuruluna sunamadı, getiriyoruz "Sundum, sunacağım..."Ömer Bey'in de Bakanlıkla alakası yoktu. Birisi müze bakanıydı, öbürü gölge dışişleri bakanıydı. E, diyorum yani şakayla karışık söylüyorum ama şimdi sizde ağır bir radar var, neden? Bakın, senelerdir bekleyen eylem planı, strateji belgesi hazırlandı, uygulanamadı hiçbir tarafı. Onun 1'inci maddesi -dediğimiz gibi- örgüttü Sayın Bakan. Onunla beraber Kıyı Kenar Kanunu var, Teşvik Kanunu var, İstihdamın Teşviki var, kışın, yazın ölü zamanda çalışmayla ilgili teşvikler var yani topyekûn bir turizm çerçeve kanunu diyorum ben ona, hepsi içinde olacak. Ama en başında bu örgüt yapısına ve devletin oradaki yönlendiriciliğine -dikte etmesine değil- ihtiyaç var çünkü herkes kendi açısından bakınca organizasyonda sıkıntı oluyor. Tamam, verdiniz ama mayısta bitiyor uçak desteği. Bunu daha yapısal bir şeye dönüştürmek lazım.

Bu krizi bir fırsat bilelim, sorunlarımızı bir masaya yatıralım. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak... Sadece turizmle ilgili değil, diğer konularda da önce yapısal önlemleri bir alalım, bırakın siyasi şeyleri ya. Yani, sanki bu hâliyle öldük mü? Gidiyoruz işte ama önce evdeki yangını söndürelim diyorum. Bahçedeki mal tamam ama yangını söndürmeden çocuk evde yanıyor ama biz hâlâ sel basmış diye bahçeye koşuyoruz. Yani, yapısal dediğimiz şeyler bunlar aslında. Yani, en önemli sektör diyorum, yerli; 25-30 milyar, 35 milyar yerine göre gelirden bahsediyoruz. E, şimdi ihracatın açığını onunla kapatmamız lazım, o da sıkıntılı.

Bir de çok acayip, plansız yapılaşma var yani gecekondu gibi. Bu arkadaşlara ben yatırımları, tesisleri söylüyorum, işte "Bir kısmı bizden çıktı, bir kısmı belediyeye gitti, şuraya gitti, yetki..." O zaman görevi ne Hükûmetin veya yasamanın? Burada geleceğiz, eksik olan neyse o açığı kapatmamız lazım Sayın Bakanım.

Hani, böyle, ilk yapıldığında Demetevler'de yan yana bloklar vardı, öğrenciliğimizde bizim arkadaşlar çok orada kalırdı. Balkondan balkona tabağı uzatsan verebiliyorsun. Şimdi otellere bakıyorum, yeni yeni yapılıyor; böyle çevre düzenlemesi yok, bir konsept yok yani gerçekten çok garip bir arz şeyi var, plansız gidiyor. Sadece hani bir tek operatör, onlar, bunlar, kendi arasındaki kavgadan bahsetmiyorum, en önemli sorun bence bu. Onun için de sizin önce bu çerçeve kanunu bir çıkarmanız lazım ve desteklerin hepsini de bir paket olarak yani o gün o çağırdı, onunki; bugün bununki değil; oturup hepsini çağırıp bunları bir yapmamız lazım.

Öbür taraftan, sağlık turizmiyle ilgili çok şey söylendi. Geçen gün Sağlık Bakanlığımıza da söyledim ama sadece böyle kaplıca turizmi gibi algılanıyor, kamuoyundaki algı da doğru değil. Aynı zamanda, hakikaten sağlık hizmetiyle de ilgili yani ihtiyarların bakımıyla ilgili, geriatri diğer şeyler söyleniyor ama topyekûn bir şey lazım. Gerekirse sağlık serbest bölgeleri gibi bir şeyler yapılması lazım genel anlamda olanların dışında, teşvikleri de ona göre... Biz sektörel bazlı teşviki gündüz de konuştuk ama burada daha farklı bir model olması gerekiyor diye düşünüyorum. Onunla ilgili de biraz daha çalışmamız gerekiyor.

Tabii, işin kültür boyutu deyince yine sadece... Orada da eleştirim var yani birkaç tane sinema, telif eserleri, belgeseller, kütüphanelerle ilgili bir şey var ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, ilave süre veriyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben kültür deyince topyekûn bir tarih, medeniyet, medeniyetin altında kültür, bir bilinç istiyorum. Neden? En büyük sorun şu anda kültürel ve ahlaki yozlaşma yani maddi sorunlarımızdan daha önemli. Daha böyle herkes çatışmacı, gerilimci, menfaatçi, daha bireysel, daha çağdaş, kapitalist hâle gelmiş durumda. O değerlerin eğitimi de kültürün sadece... Millî Eğitim Bakanımıza söyledim ama kültürel değerlerimizi de tanıtmadığımız zaman, örneğin bir Çanakkale'ye bir kültür mirası olarak değil de üzerinden birtakım polemiklerin yapıldığı "O şöyle dedi, bu böyle dedi" diye bakarsak, bir Kurtuluş Savaşı'nı kendi tarihimize mal ederek konuşmayıp da üzerinden herkes kendine göre yaparsa maalesef o ortak noktayı bulma şansımız olmuyor.

Eğer biz 21'inci yüzyılı medeniyetler çatışması değil de medeniyetler uzlaşması belirleyecek diyorsak önce kendimizin, bu coğrafyanın, bu kadim coğrafyanın en köklü mirasçısı olarak bizim başlatmamız lazım diye düşünüyorum. Kültür anlamında da biraz da oralardan bir şey söylemenizi bekliyorum. Tamam, arkadaşlar söylemiş; varlıklar var, müzeler var, kütüphaneler var, fuarlar var. Tamam yani şeylerin tabiriyle "So what?"

diyor adam. Yani, anladık onu da hani Millî Eğitim Bakanı geliyor okul anlatıyor, onu anlatıyor; Adalet Bakanı geliyor, adalet sarayı anlatıyor. Ya, ne yapayım içinde hukuk yoksa? Ne yapayım içinde öğretmen, eğitim yoksa? En güzel okulu yapsan ne olacak? Yani, şeylerden uzaklaşıyoruz onu söylüyorum.

Aynı, Bakanlık olarak da hani diyorsunuz ya "Kültür değerleriyle ortak bir strateji belirleyeceğiz." Oraya doğru dönmek lazım tanıtırken. O nedenle, topyekûn bir strateji lazım. Bir an önce bunu paydaşlarla oturup yapabilirseniz biz de elimizden gelen katkıyı sağlarız. Yani, bütüncül yaklaşımla hem planlama anlamında hem arz planlaması anlamında hem pazarlama anlamında topyekûn bir anlayışa ihtiyacımız var. Siz görevinizde bunu yaparsanız en büyük mirası bırakmış olursunuz Sayın Bakanım.

Tekrar hayırlı olsun diyorum. Ben hem MHP olarak hem Antalya Milletvekili olarak o konuda emrinizdeyim.