Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
Konu | : | Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve Kadının Statüsü Genel Müdürü Süreyya Erkan tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .06.2024 |
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Merhaba.
Öncelikle teşekkürler.
Her yaptığımız kadının güçlendirilmesi, kadınların eşit, özgür bir şekilde toplumsal yaşama dâhil olması toplantısı dikkatle izleniyor, bunun hepimiz farkındayız. Birçok kadın örgütü, kadın grubu, feminist gruplar endişe içinde bizi takip ediyorlar "Durum ne olacak?" diye. Bu anlamda şimdiki sunumlar, evet, üzerinde epey çalışılmış sunumlar ama daha çok "Çözüm olarak ne yapacağız, nasıl bunları engelleyeceğiz?" meselesinin, mesela, sorun tespitlerinin çok eksik olduğunu düşünüyorum sunumda. Ne demek istiyorum burada? Mesela, istatistiki verileri paylaştığımızda -mayıs ayı için söylüyorum- sadece mayıs ayında 40 kadın ve 5 çocuk öldürüldü, erkekler tarafından öldürüldü. Erkekler artık kadınları öldürmüyor, bazen "Kadınlara ceza olsun." diye, "Anneleri üzülsün." diye çocukları öldürüyor, iş bu aşamaya gelmiş vaziyette ve bu öldürülen kadınların büyük bir çoğunluğu birinci derecede yakınları tarafından öldürüldü.
Bu durumdayken ben şunun altını özellikle çizmek istiyorum: Kadın grupları, kadın örgütleri bu Bakanlığın adı değiştirilirken, Kadın Bakanlığından Aile Bakanlığına geçilmesiyle ilgili ciddi endişelerini ifade ettiler. Ne yazık ki Bakanlığınızın en son açıkladığı Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi bu kaygıları çok haklı çıkaran bir belge. Bu belge üzerinden ben soru sormak istiyorum özellikle. Mesela bu belgede, 75 sayfalık belgede "kadın" sözcüğü 9 defa geçiyor, 9 defa geçerken de kadının sorunlarına çözüm bağlamında geçmiyor, evlilik tanımında geçiyor, alıntı yaparken geçiyor. Şimdi, bu büyük bir problem gibi geliyor bana; neden? Çünkü "Kadınlar en çok neden öldürülüyorlar, neden şiddete maruz kalıyorlar?" diye baktığımızda -çünkü nedenlerini ortaya çıkarmazsak, sonuçlarını ortadan kaldıramayız- boşanmak istedikleri için, tek başına, yalnız yaşamak istedikleri için, eşlerinin izni olmadan çalışmak istedikleri için, eğitimine devam etmek istedikleri için, istediği zaman istediği şekilde giyinebilmek için, istemediği çocukları doğurmamak için, kürtaj olabilmek için ya da çocuk sahibi olabilmek istediğinde ve ailenin onayı olmadan bunlara itiraz ettiğinde öldürülüyor kadınlar. Dolayısıyla kadınların aile dışında bir yaşam kurma isteğinin şiddete en çok gerekçe olduğu bir yerde 75 sayfalık metinde kadının adının olmaması en temel problemlerden biri gibi geliyor bana. Sonra, her 5 başlıkta ortaklaşılacak Bakanlıklar tarif ediliyor ve bu tarif edilmede sadece iki örnek vereceğim size: "1.5 Evlilik Öncesi Eğitim Programı." Bakın, burada yine aile odaklı -biraz önce bunun sakıncalarını söyledim ama- "Evlilik Öncesi Eğitim Programı ile Aile Eğitim Programının İçeriğinin Güncellenmesi" diye bir şey var. En önemli görüş alınacak kurum Bakanlıklar dışında Diyanet İşleri Başkanlığı. Şimdi, Diyanet İşleri Başkanlığı Evlilik Öncesi Eğitim Programı'nda kadınların eşit, özgür bir şekilde toplumsal yaşama katılımı açısından ne söyleyebilir, ben çok merak ediyorum gerçekten.
Sonra, küresel cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadele konusunda standart strateji belgesi hazırlanacakmış. Burada hedefin LGBT'ler olduğu çok açık. Yine, kadınların aile dışında, tek başına, eşit, özgür özneler olarak yaşayabilmesi adına bir baraj olduğu çok açık ve burada da en temel görüş alınacak örgüt Diyanet İşleri Başkanlığı. Şimdi, "Aynı zamanda sivil toplum örgütlerine de başvuracağız." Diyeceksiniz. Evet, sivil toplum örgütleri de deniliyor ama başına ilk defa şöyle bir şey eklenmiş: "Aile odaklı sivil toplum örgütleri." Bu ne demek? Bu şöyle demek: Aynen Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıkladığı gibi "sizin cemaat ve tarikat, bizim sivil toplum örgütleri dediğimiz örgütleri" çağrıştırıyor bu tanım çünkü bu demek oluyor ki kadın örgütlerinin, feminist grupların, kadınların eşit, özgür, toplumsal yaşama dâhil olması konusunda görüş bildirenlerin buraya alınmayacağı meselesi. Dolayısıyla, bu bakış açısıyla kadınlara yönelik şiddeti, erkek şiddetini azaltmak zaten bu programda hedef değil yani bu programda, 75 sayfalık belgede böyle bir hedef yok. Neden bunu söylüyorum? Bu çok önemli bir belge, açıklanmasıyla, hani basına yansımasıyla da çok önemli belge, 2024-2028 arasında uygulanacak olması nedeniyle de çok önemli bir belge.
Burada size yine hemen bir soru sorayım: Şiddet meselesi 75 sayfalık belgede geçer diye düşünüyorsunuz, değil mi? En temel mesele bir kere geçiyor "şiddet" kavramı, o da "Her türlü şiddete karşıyız." diye; kadına yönelik şiddete değil, her türlü şiddete. Dediğim gibi, burada kadınların sorunlarını çözen bir perspektifle ayarlanmamış.
Aile-iş yaşamını uyumlaştırma meselesinde de yine kadınların çalışma yaşamında, hane içinde emeklerine el konulması, güvencesiz çalışması, borçlandırılması meselesine ilişkin hiçbir çözüm yok. Bakın "kadın girişimciler" deniliyor, istatistiki veriler paylaşılacak, vaktim olsa sizinle bunu da paylaşırdım ama Kadın Girişimciler Programı yeni değil ve mikrokredilerle birçok kadın borçlandırıldı. Ben sormak istiyorum: Mesela istatistikî olarak ne kadar kadın banka borçlarını ödeyemediği, kredi borçlarını ödeyemediği için yarım bıraktı projesini ya da ne kadar kadın intihar etti? Borçlu kadınlar intihar ediyorlar. Yani söylemek istediğim şu: Bu belgenin tamamında...
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Bunun verilerini bize verirseniz çok memnun oluruz.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Tabii ki vereceğiz.
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Yani bahsettiğiniz bu intihar mevzusunu biz özellikle görmek istiyoruz.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hemen toplantıdan sonra...
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Kredisini ödeyemediği için...
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Toplantıdan sonra hemen.
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Toplantı içerisinde de verebilirsiniz.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Borçlu olduğu için çocuklarıyla birlikte intihar edenler de var.
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Bakın, borçluluk farklı bir şey.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Kredi borçlarını ödeyemediği için...
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Bakın, borçluluk başka bir şey, "Kooperatif ya da kredi girişimciliğiyle alakalı aldığı kredilerden dolayı yapılıyor." demek başka bir şey.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Mikrokredileri ödeyemediği için işini yarım bırakan...
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) - Tamam, onun verisini alırız sizden çıkışta Sayın Vekilim.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Tabii ki vereceğim, hiç endişeniz olmasın.
Bütün bunları neden söylüyorum? Şimdi, dediğim gibi, bu 75 sayfalık metinde kadının adı yok. O yüzden, ne yazık ki kadınların yaşadığı sorunlara çözüm olamayacağını düşünüyorum. Neden? Mesela en temel sorun olarak iki şey söyleniyor, doğurganlık oranının azaldığı, boşanmaların fazlalaştığı. Şimdi "Doğurganlık hızının azaldığı 3 il belirlenip pilot uygulanılacak." deniliyor. Oysa, demin dediğim gibi, zaten kadınlar kendi bedenleri üzerinde karar vermek istedikleri için şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar. Bundan sorun olarak söz etmek, kadına yönelik şiddete zemin hazırlayan bir başka perspektif. "Boşanmaların en fazla olduğu 3 il." deniliyor. Boşanmaların fazlalığı sorun diye görüldüğünde zaten boşanmak isteyen kadınlara şiddete zemin hazırlayan bir perspektif içinde bu...
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlarsak memnun olurum, diğer arkadaşlarımız da söz alacak.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hemen, hemen toparlıyorum.
Dolayısıyla, son olarak şunu söylemek istiyorum: Kadının güçlenmesi, kadının toplumda bir özne olarak kabul edilmesi perspektifinde biz çok fazla tartışmalıyız, çok fazla ortak belge ortaya koymalıyız ama çözüm odaklı. Ne yazık ki bu AKP Hükûmeti her şeye kayyım atadığı gibi, mesela buraya da kayyım atamış, diyor ki: "Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilecek bu."
AYŞE BÖHÜRLER (Kayseri) - Ne alakası var ya!
RUKEN KİLERCİ (Ağrı) - Ne alakası var!
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Cumhurbaşkanlığının himayesinde olmak istemiyor kadın, ne kocasının ne erkek kardeşinin ne herhangi bir erkeğin himayesinde olmak istemiyor.
AYŞE BÖHÜRLER (Kayseri) - Ne alakası var ya!
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Dolayısıyla, bu, gerçekten kadınların, eşitlik, özgürlük isteyen kadınların yapabileceği bir şey. O anlamda, ne yazık ki çok büyük bir beklentim yok bu sunumdan diyorum.