Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
Konu | : | Sinop Milletvekili Nazım Maviş ve 101 Milletvekilinin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi (2/2239) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .07.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öncelikle ben bir teşekkürle başlamak istiyorum. Siz de ifade ettiniz, 6 Şubat depreminde birlikte sabah uçağıyla beraber Malatya'ya gittik. Siz de bütün Türkiye de şahit ki hakikaten böyle bir yıkımı hiç kimse beklemiyordu, insanlar yaşayınca ve görünce anlıyor o yıkımı. Malatya'yı da en çok bilen Bakan sizsiniz, öncelikle teşekkür ederim Malatya adına, hakikaten büyük emekler sarf ettiniz. Bir de bir şeyin altını çizerek söylemek istiyorum: Maalesef, görmeyenler Malatya'da bir deprem yaşandığı gerçeğinden habersiz. Hâlbuki Malatya -tabii ki birçok ilimiz etkilendi ama- şehir merkezi yerle bir olan, ilçe merkezi yerle bir olan -Doğanşehir gibi- illerin başında geliyor. Hâlâ şehirde, maalesef çarşıda bir hayat belirtisi gözükmüyor. Bunu da size ifade etmek istiyorum, size tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi, müsaade ederseniz -siz de Malatya'yı biliyorsunuz ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptınız- öncelikle Malatya'yla ilgili birkaç görüşümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi, depremde yıkılan okullara gelmeden önce, şu anda aklıma hemen ilk gelen sorunlardan biri şu: Gittiğimiz bütün konteyner kentlerde velilerin en büyük taleplerinden biri servis çünkü işte, ne bileyim, Cemal Gürsel Mahallesi'nde oturuyor ya da Yeşiltepe Mahallesi'nde oturuyor ya da Zaviye Mahallesi'nde oturuyor, konteyner kent üniversitenin orada, o okula giderken insanlar servis anlamında çok büyük problemler yaşıyor. Evlerini kaybetmişler, araçlarını kaybetmişler, iş yerlerini kaybetmişler; bu insanlar için 2 bin lira, 3 bin lira servis parası vermek hakikaten büyük bir zorluk; bunun altını çizmek istiyorum.
Yine, gittiğimiz bütün konteyner kentlerde bir gerçeği de ifade etmek istiyorum. Eğer tedbir alınmaz ise konteyner kentlerde büyük sosyal patlamalar olacak gibi gözüküyor. Düşünün ki bazen bin, bazen 2 bin civarında konteynerin bulunduğu konteyner merkezlerinde maalesef çocukların zaman geçireceği bir alan yok, bir futbol sahası yok, basket sahası yok, ne bileyim, bir açık sinema yok yani bir açık sinema yapılabilir, çok masraflı bir şey değil. Yani çocukların, maalesef, davranış şekilleri bozulmaya başlamış. Bunu da sizin dikkatinize sunmak istiyorum, aslında bütün Türkiye'nin dikkatine sunmak istiyorum. Maalesef, düşünün ki üç ay değil, beş ay değil; 7x3=21 metrekare konteynerde çocuklar, anneler uzunca süre kalıyor. Çocuklar millî eğitimle ilgili olduğu için bunu ifade etmek istiyorum ve maalesef internet bağlantıları yok. Çocukların, biliyorsunuz, her şeyi, dersleri internetten; internet bağlantıları yok, internete ulaşımları çok zor; bunu bütün Türkiye'nin dikkatine sunmak istiyorum. Lütfen, bu konu ciddiye alınsın yoksa çocuklar için çok daha zor günler bizi bekliyor; bunu ifade etmek istiyorum.
Malatya deprem bölgesi, Hatay'dan sonra en büyük yıkım olan şehirlerimizden biri dedim biraz önce. TOKİ konutları sorunlu, yerinde dönüşüm sorunlu; buranın konusu değil ama Millî Eğitimin sorunu, bunu dikkatinize sunmak istiyorum. Depremin vurduğu okulların yerine yeni okulların yapılması lazım ancak Bakanlığın ek yatırım vermesi gerekiyor.
Bir şeyi daha söylemek istiyorum: Sizin emeğiniz varsa sizin, geçmiş Bakanın emeği varsa geçmiş Bakanın... Malatya'da merkezdeki yenilenen okullar yıkılmadı. Toplanma merkezlerinin ne olduğunu depremi yaşayanlar bilir. Ben de bilmiyordum toplanma merkezinin ne anlama geldiğini ama o soğukta, karda kışta, büyük soğukta -hatırlayın siz de müthiş bir kar yağıyordu- okullar olmasaydı çok daha büyük sorunlar yaşayabilirdik. Okullar toplanma merkezleri olarak kullanıldı. Hem toplanma merkezinin önemini vurgulamak istiyorum hem de yenilenen okulların önemini vurgulamak istiyorum. Burada Malatya'da geçtiğimiz dönem İl Millî Eğitim Müdürlüğü yapan Battal Kanbay'a da teşekkür etmek istiyorum. Tabii ki size, sizden önce emeği geçen kim varsa onlara da teşekkür etmek istiyorum Malatya'da yenilenen okullarla ilgili.
Şimdi, bizim Malatya'da 100'ün üzerinde okulda ikili eğitim yapılıyor, birden fazla okul tek okulu sabahçı-öğlenci diye kullanılıyor. Eğitim kalitesi siz de takdir edersiniz ki ciddi yara alıyor. Hâlen çok sayıda okul konteynerde eğitim veriyor, bu şekilde eğitim devam ederse özellikle kırsal bölgelerdeki okullar 2024-25 eğitim öğretim dönemini de konteynerde geçirecek ki konteyner okullarının da çok büyük problemleri var. Yeni bir problemle karşı karşıyayız. Hakikaten çok küçük alanlarda, 21 metrekarelik alanlarda çocuklar eğitim görmeye çalışıyor.
Malatya'nın en eski okullarından Gazi Lisesi yıkıldı, okulun yerine yeni okul yapılması gerekiyor ama alınan bilgilere göre Gazi Lisesi yatırım programında görünmüyor. 45 anaokulunun daha önce yatırım programına alınıp daha sonra iptal edildiği belirtiliyor. "Deprem sonrası başlayacak." denilen okulların büyük bölümünde inşaata başlanmadı. Depremde yıkılıp, ağır hasar alıp yatırım programına alınmayan okulların da kısaca isimlerini söyleyeyim: Gazi Anadolu Lisesi, Cumhuriyet Anadolu Lisesi ve Spor Salonu, Şehit Kemal Özalper Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Yeşilyurt İmam-Hatip Lisesi, Yeşilyurt Turgut Özal Anadolu Lisesi, Rahmi Akıncı Ortaokulu; Akçadağ, Ören Çok Programlı, Anadolu Lisesi, Songül Yakut İlkokulu ve Ortaokulu, Sümer Ortaokulu, Barguzu Ortaokulu, Doğanşehir Sürgü İlkokulu, Gazi İlkokulu, Barbaros Ortaokulu, 30 Ağustos Ortaokulu, Akçadağ Ziya Gökalp Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Farabi Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Malatya Anadolu İmam-Hatip Lisesi pansiyonu, Darende Balaban İlkokulu.
Deprem bölgesine yatırım konusunda öncelik verilmesi beklenirken olan yatırımların iptal edilmesi de eğer doğru ise maalesef çok kötü. Öğretmenler hâlâ konteynerlerde kalıyor -bunu da ifade etmek istiyorum Sayın Bakan- öğretmenlerimiz hâlâ konteynerlerde kalıyor. Müteahhitler inşaatları yarım bırakıp kaçıyor. Bu şartlarda Malatya kan kaybetmeye devam ediyor.
Bir de Malatya'nın merkezinde eski cezaevinde bir öğretmenevimiz vardı. Siz de biliyorsunuz, öğretmenevi yıkıldı ve şu anda arazisine konteynerler konuldu. 6 Şubat depreminin ardından yıkılan polisevinin yerine Orduzu Pınarbaşı mevkisinde yeni bir polisevi binası yapıldı, öğretmenevinin ne olacağı belli değil. Bakanlık 200 yataklı yeni öğretmenevinin Orduzu bölgesinde yapılacağını açıkladı ancak ortada bir ihale yok. Bu gidişle bu yıl da öğretmenevi hayal olacak. Malatya Öğretmenevi ne zaman yapılacak, bunu da öğrenmek istiyoruz çünkü bakın, öğretmenler orada anormal zor koşullarda görevlerini yapmaya çalışıyorlar, bence büyük bir fedakârlıkla görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Sosyal tesislerinden faydalanabilmeleri için de bir an önce öğretmenevi yapılması lazım.
Bir diğer konu, Malatya'nın en eski ve en köklü okullarından biri olan, Malatya sanayisine elli yıldan beri çırak, kalfa, usta yetiştiren en büyük meslek lisesi olan Şehit Kemal Özalper Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi maalesef kapanmaya yüz tutmuş durumda. 6 Şubat depreminde bir binası hasar gördüğü için Yeşiltepe'ye taşınan Şehit Kemal Özalper Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin, eski adıyla Erkek Sanat Okulunun yerinin millet bahçesinin devamında bahçeye katılmak istenmesi Malatyalıların tepkisine sebep oluyor. Önemli bir okul. Yeşiltepe'nin uzak olması nedeniyle uygulamalı eğitimin yapılmaması gibi sebeplerden dolayı öğrenci sayısı yarıya düşmüş durumda, her geçen gün azalmaya devam ediyor. Bu okulda makine bölümü, torna, CNC tezgâhları, metal bölümü tezgâhları, mobilya ve dekorasyon bölümü tezgâhları ve diğer ekipmanlar eski sağlam yerlerinden taşınmadığı için atıl kalmış ve çürümeye terk edilmiş durumda. Maalesef Malatya'nın depremde hafızası yok oldu, hem de kentin en önemli eğitim kurumlarından biri kapatılmak isteniyor. Bunu da dikkatinize sunmak istiyorum.
Yine, eski Cumhurbaşkanlarından Özal Malatyalı, Recai Kutan Malatyalı; bunların okumuş olduğu Gazi İlkokulu var. Siz bilirsiniz Gazi İlkokulunu, çok tarihî bir okul. Buranın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bebek müzesi ve çocuk kütüphanesi olarak hizmet vermesi isteniyor. Kütüphane ve bebek müzesi yapılsın ama bu okulun hiç olmazsa kentin hafızası anlamında korunması lazım, ilkokul olarak korunması lazım ki çok güzel bir bina. Siz de biliyorsunuz, burada rahmetli Özal okumuş; Allah uzun ömür versin, Recai Kutan okumuş; Malatya'nın birçok siyasisi ve sanatçısı burada okumuş durumda. Bu nedenle, buna da dikkat edilmesini rica ediyoruz.
2023 yılında deprem bölgesinde LGS ve YKS sınavına girecek öğrencilere yüzde 25 ek kontenjan verilmişti. 2024 yılında yapılacak olan YKS sınavında yüzde 25 ek kontenjan verilmişken LGS'ye girecek öğrencilere yüzde 25 ek kontenjan hakkı verilmedi. Devlet, öğrenciler arasında ayrım yapmamalı. Talebimiz, deprem bölgesinde 2024 LGS sınavına girecek öğrencilere yüzde 25 ek kontenjan hakkının bu yıl da veriliyor olması lazım.
İlimizde 3.500 civarında öğretmen deprem dolayısıyla il dışına tayin olup gitti, yerine bin civarında öğretmen geldi. Bu nedenle bazı branşlarda Yeşilyurt ve Battalgazi gibi merkez ilçelerde dahi ücretli öğretmenler görevlendirilmekte. İlimizin öğretmen ihtiyacı karşılanmalı, yeni yıla en azından öğretmen açığıyla girilmemelidir.
Yine, Malatya'da görev yapan başta öğretmenler olmak üzere kamu görevlilerine deprem tazminatı ödenerek burada kalan personel için şehir cazip hâle getirilmelidir diye düşünüyorum.
Şimdi, bir de biraz önce arkadaşlarımız da söyledi, bu sözleşmeli öğretmenler meselesi önemli. Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçişte üç artı bir yıl esasına bağlı olduğu için kadroya geçmeden, nakil ve tayin hakları yok. Sözleşmeli olduğu dönemde örneğin bir ceza aldı, kademe ilerleme cezası aldı diyelim, işten direkt atılıyor ancak kadrolu öğretmen olsa disiplin cezasıyla işten atılamaz. Sözleşmeli öğretmen atandığı okulda norm fazlası duruma düşerse sözleşmesi feshedilebilir, feshedilmese bile il millî eğitimin ona gösterdiği okulda öğretmenlik yapmak zorunda kalabilir, 70-100 kilometre uzakta bir okula verilebilir.
Bir de hakikaten kangren olmuş bir konu, ücretli öğretmenler konusu eğitim sistemimizin yüz karasıdır. Asgari ücret bile açlık sınırının altında kalmışken 100 bine yakın ücretli öğretmen asgari ücretten hep daha düşük maaş alıyor. Ücretli öğretmenler haftada 20-30 saat, kimisi daha az derse giriyor. Bu duruma göre ücretli öğretmenlerin aldığı maaşlar da farklılık gösteriyor. Haftada 30 saat derse girsen alacağın maaş 16.200 TL'de kalıyor. Bir öğretmene herhâlde bundan daha büyük hakaret edilemez. Ayrıca, sadece saat ücreti değil, sigorta prim gününde de mağduriyet yaşanıyor. Bir ay tam çalışmalarına rağmen on-on beş gün sigorta primleri yatırılıyor; yazın işten çıkarılıyorlar; ücret yok, sigorta primi yok. Bunlar herhâlde 150 yaşında emekli olabilirler. Resmî tatillerde ve bayramlarda kadrolu öğretmenler maaşlarını kesintisiz olarak alıyor ancak ücretli öğretmende herhangi bir sebepten dolayı okula gidemezse ücret kesintisi yapılıyor. Kar yağdı, valilik okulu tatil etti, ücret alamıyor, hiçbir statüye giremiyorlar. Okullarda çalışan yardımcı görevliler, hademeler asgari ücret alırken haftada 30 saat derse giren öğretmenin maaşı asgari ücretin altında kalıyor. Buna da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bir mesele de biraz önce sözlerimin başında söylemiştim, biriniz yapıyorsunuz, biriniz bozuyorsunuz. Arkadaşlar da övgüyle bahsettiler sizin bu yemek meselesinden, okullara ücretsiz yemek verilmesi meselesi önemli; siz getirdiniz, yeni gelen Bakan iptal etti.
Bir de bu mülakat meselesi... Sizin Bakanlığınız döneminde söz verildi, 11 Nisan 2023 tarihinde AK PARTİ'nin seçim beyannamesinde yer aldı, kamuda mülakatın kaldırılacağı söylendi. 14 Mayıs seçimlerinden sonra hemen Sayın Bakan bir açıklama yaptı, "Mülakat yapacağız." dedi. Bu mülakat hakikaten çok kötü bir sistem. Yani biz, liyakat olsun diyoruz, mülakata hayır, liyakat olsun diyoruz. Yani kim hakkıyla giriyorsa, KPSS puanını kim alıyorsa mülakattan geçirilmeden mutlaka bu insanlar göreve başlatılmalıdır diyoruz. Tabii, birçok konuda mağduriyet var; 98 puan alıyor, atanamıyor; çok yüksek puan alıyor, atanamıyor. Bu konuda çok sıkıntı var.
Bir de bu atanamayan öğretmen meselesi de önemli bir mesele, kangren olmuş durumda bu mesele de.
Bir de Sayın Bakan, tabii, Türkiye, maalesef, tarikatlar arasında, cemaatler arasında pay edilmiş durumda. Yani eskiden şu tarikattan, bu tarikattan diye söyleniyordu, şimdi tarikatın kolu seçiliyor. Yani İsmailağa cemaatinin hangi kolundan, Hakyolun, Nakşibendinin hangi kolundan diye söyleniyor. Hakikaten ders almak lazım yani bir ders almak lazım. 15 Temmuz darbesini yaşayan Türkiye'nin bu konuda ders alması lazım. Devleti cemaatlere pay ederseniz o cemaatlerin yarın ne yapacağı belli olmaz. Dün Sağlık Bakanı atandı; işte giden Bakanın Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa cemaatinden olduğu söyleniyor, yeni Sağlık Bakanının, Memişoğlu'nun ise Menzil cemaatine bağlı olduğu söyleniyor. Doğru mu, yalan mı bilmiyorum ama hakikaten devletin böyle bir şeyle anılması çok doğru değil. Devletin millî eğitimini tarikatlar değil Millî Eğitim yönetmeli, öğretmenler yönetmeli, eğitimciler yönetmeli. Devletin her ne sebeple olursa olsun tarikat ve cemaatle millî eğitimde bir bağı olmaması lazım. Bu sorun, sadece Cumhuriyet Halk Partililerin ya da sadece bizim sorunumuz değil, AK PARTİ'ye oy veren, MHP'ye oy veren, herkese oy veren insanların sorunu. Sonuçta bu çocuklar hepimizin çocuğu. Bu çocuklar eğer kötü eğitim alırlarsa, bilimsel eğitim almazlarsa, maalesef, Türkiye'nin de hem gelişmesine hem çocuklarımızın gelişmesine katkıda bulunmaz. Bu konuda Sayın Özçağdaş partimizin gereken önerilerini söyledi, maddelerde de konuşacağız.
Ben teşekkür ediyorum hepinize dinlediğiniz için.